Çocuğunuz çok konuşuyor ve sık sık sizin ya da arkadaşlarının sözünü mü kesiyor? Okula gitmek istemiyor ve okulda kurallara uymakta güçlük mü çekiyor?
Evde ders çalışırken sürekli su içmeye veya tuvalete mi gidiyor? Acıbadem Kadıköy Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Emel Bellibaş, bu noktada ebeveynlerin zamanında doktora başvurmaları ve uygun görülen tedaviyi aksatmadan yerine getirmelerinin son derece önemli olduğuna dikkat çekiyor!
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Emel Bellibaş, aşağıda yer alan özellikler çocuğunuzda 7 yaşından önce başlamışsa, zaman kaybetmeden bir psikiyatriste başvurmanız gerektiği uyarısında bulunuyor.
Okula gitmeyi reddediyor ve kurallara uymakta güçlük çekiyorsa
Bu çocukların okul başarısı, genellikle zihinsel kapasiteleriyle orantısız oluyor. Çocuk ders sırasında sıkıldığı, derslere konsantre olamadığı için sıklıkla uyarılıyor, kendini başarısız hissediyor. Bu nedenle okula gitmek istemiyor. Okula gittiğinde de kurallara uymakta güçlük çekiyor.
Arkadaşlarına kaba tavırlar sergiliyorsa
Arkadaşlarıyla ilişkilerinde zorlayıcı, kimi zaman da kaba olarak tabir edilen davranışlar sergileyebiliyor. Örneğin kendi istediği oyunun, yine kendi istediği şekilde oynanmasını ısrarcı bir şekilde isteyebiliyor. Reddedildiğinde kaba sözler söyleyecek kadar öfke denetimini yitirebiliyor. Zaman zaman zarar verici davranışlar da gösterebiliyor.
Ders çalışırken sürekli kıpır kıpırsa
Derslerde dikkat süresi çok kısıtlı olduğu için sık sık arkadaşlarıyla konuşuyor, tartışma çıkarıyor veya espriler yapıp, dersin işlenmesini imkansız hale getirebiliyor. Bu tavrı aynı şekilde öğretmenlerine de gösterebiliyor. Evde ders çalışırken, sınavlara hazırlanırken de sürekli kıpır kıpır oluyor. Odaklanma güçlüğü çektiği için sık sık su içmeye ya da tuvalete gitmeye kalkıyor. Dikkati dağıldıktan sonra yerinde oturmakta zorluk çekiyor.
Oyunu sonuna kadar sürdüremiyorsa
Oyunu kurarken sabredemiyor, sırasını bekleyemiyor, ve dürtüsellik nedeniyle başkan olmak istiyor. Kuralları kendi koyuyor, ancak oyunu sonuna kadar sürdüremiyor. Bu tavırları nedeniyle sosyal ilişkilerinde de problemler yaşıyor.
Aniden öfkeleniyor, kontrolünü çabuk kaybediyorsa
Arkadaşlık ilişkilerinde kendisine saygı duyulmadığını, onaylanmadığını hissederse, ailesi ve okulu tarafından destek göremezse, depresyona girebiliyor ve kaygı bozuklukları yaşayabiliyor. Bunun sonucunda da sıklıkla aniden ve şiddetli öfkelenen, kontrolü çabuk kaybeden birey haline geliyor.
Dikkatini ayrıntılara veremiyorsa
Dikkatini çoğu zaman ayrıntılara vermekte güçlük çekiyor, okulda derslerde veya diğer etkinliklerde dikkatsizce hatalar yapıyor. Örneğin yazarken harf hataları, sınavlarda yanlış seçenekleri işaretleme, yineleyen hatalarla yerine getirme, savsaklama, ev ödevlerini bir an önce bitirmek için özensiz davranma gibi tutumlara girebiliyor. Bu nedenle sürekli zihinsel çabayı gerektiren görevlerden kaçınabiliyor.
Kalem, kitap ve diğer ders araçlarını sık sık kaybediyorsa
Günlük etkinliklerinde sıklıkla unutkan oluyor, örneğin kalem, kitap ve diğer ders araçları gibi eşyalarını sık sık kaybedebiliyor.
Soru tamamlanmadan cevabını yapıştırıyorsa
Kendisiyle konuşulduğunda çoğu zaman dinlemiyormuş gibi görünüyor. Kendisine yöneltilen soru tamamlanmadan da hemen cevabını yapıştırıyor. Genellikle sorulanlara uygunsuz yanıtlar veriyor, konuyu bildiği halde bilmiyormuş veya algılayamıyormuş gibi bir izlenim bırakıyor.
Koşturuyor, zıplıyor, tırmanıyorsa
Elleri, ayakları kıpır kıpır oluyor ya da oturduğu yerde kıpırdanıp duruyor. Uygunsuz olan durumlarda koşuşturup duruyor, koltukların üzerinde zıplıyor ya da bir yerlere tırmanıyor. Riskli davranışlarda bulunmaktan da çekinmiyor, örneğin yüksek yerlerden atlayabiliyor.
Çok konuşuyor ve sık sık başka konulara atlıyorsa
Çok konuşuyor veya konuşmaya başlarken ne söyleyeceğini unutup, başka bir konuya atlıyor, kafası karıştıkça esas konudan uzaklaşıyor. Çoğu zaman başkalarının sözünü kesiyor veya yaptıklarına karışıyor.
Genellikle ‘dikkat sorunları' ile karıştırılıyor
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Emel Bellibaş, DEHB'nin (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu), nedeni hala bilinmeyen, pek çok etkenin suçlandığı, genel olarak beynin çalışmasıyla ilgili farklı sorunların ortaya çıkardığı bir bozukluk olduğunu belirtiyor.
Ailede DEHB vakalarının bulunması, çeşitli travmalar, kaygı bozuklukları, psikolojik gelişme bozuklukları gibi başka ruhsal bozukluklar bu hastalığa yatkınlık oluşturuyor.
Genellikle ‘dikkat sorunları' ile karıştırılıyor
DEHB çoğu zaman; hatalı beslenme düzeni, stres, maruz kalınan çevre koşulları ve kullanılan ilaçlar nedeniyle gelişen "dikkat sorunları” ile karıştırılıyor. Ancak DEHB doğuştan oluyor ve ‘dikkat sorunlarının' aksine, kişinin günlük işlevlerini ciddi boyutlarda bozacak kadar ilerleyebiliyor.
İlaçlar bağımlılık yapmıyor, dikkatini artırıyor
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. Emel Bellibaş, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu'nun tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor: "Tedavinin vazgeçilmez olan ilk aşaması, okul başta olmak üzere çevrenin bu rahatsızlığın tedavisine destek olmaları.
İlaçlar bağımlılık yapmıyor, dikkatini artırıyor
Toplumdaki yaygın inanışın aksine, ilaçlar hekim kontrolünde, verilen doz ve gün aralıklarına uygun kullanıldığında bağımlılık yaratmadığı gibi, dikkat süresini artırmada oldukça başarılı oluyor. Hatta çocuğun DEHB tablosundaki dürtüselliği nedeniyle yatkınlığı olabilecek alkol ve madde bağımlılığı açısından korunmasında büyük yarar sağlıyor. Psikoterapi tedavisi gören ve ailesi tarafından desteklenen çocuğun ilaç tedavisine yanıtı çok daha iyi ve kalıcı oluyor. "