Çocukluk, kişinin gelecekte nasıl bir insan olacağının temellerinin atıldığı bir dönemdir. Çocukluk döneminde yaşanılan her bir travma ilerleyen yıllarda kişide öz güven eksikliğine neden olmaktadır.
Çocukluk döneminde öz güven gelişimi, aile dışında ilk sosyal kurumla karşılaşması yani okul döneminin başlamasıyla birlikte yön değiştirebilir. Çünkü orada sosyal kaygılar ve yargılar başlar. Daha önce kendi annesinin ve babasının göz bebeği olan çocuk, artık başka bireylerin de beğenisine çıkmış olacak ve onlardan alacağı olumsuz geri bildirimler öz güven gelişimini sekteye uğratacaktır.
Öncelikle çocuğun kendine güvenini sağlayacak her türlü geri bildirim ve destek çok önemlidir. Elbette ki yapılamayan, gerçek olmayan onaylamaları yapmamak gerekir. Çocuğun yetersiz kaldığı durumlarda, şişirilmiş bir ego ve öz güven duygusu hiç istenmeyen bir şeydir. Ancak gösterdiği her başarıyı desteklemek, takdir etmek, çocuğun öz güvenini sağlıklı oluşturacaktır.
Çocuğun kendisini ifade edebileceği etkinliklerde bulunması önemlidir. Bu bir spor alanı veya sanat dalı olabilir. Özellikle müziğin bir alanında, bir müzik aletiyle uğraşması çocuk için çok olumlu bir gelişmedir.
Çocukluk döneminde sağlıklı oluşturulmuş bir öz güven duygusu, çocuğun ileriki yıllardaki gelişimini ve toplumsal iletişimi belirleyici etkiye sahiptir. Özellikle çocuklukta doğru bir aile tutumu ve sağlıklı beslenmiş bir öz güven duygusuyla, çocuk toplum içerisindeki yerini daha doğru belirleyecek, insanlarla ilişkilerinde daha sağlıklı ilişkiler kurabilecek ve kendisini daha doğru ifade edebilecektir.
Bireyin, çocukluğunda kazandığı duyguyu ileriki yıllarda kaybetmesi çok kolay değildir. Ancak öz güven çocuklukta tam oluşturulmamışsa, sonraki dönemde bunu oluşturmak çok zor olacaktır.
Öz güven eksikliği, öncelikle çocuklukta tamamlanamamış bir güven duygusunun bireyin sosyal ilişkilerinde ortaya çıkmasıyla olur. Anne ve baba tutumlarıyla sağlıklı bir öz güven duygusu geliştirilmemişse, sonraki çevreden bu öz güveni oluşturmak gerçekten zordur.
Çocukluk kişinin ana vatanıdır. Ana vatanında manevi olarak doymamış bir bireyin, sonradan açlığının doyurulması mümkün değildir.
Öz güveni oluşmayan çocuklar hayatlarının her alanında geri planda kalmak ister ve bunun sonucunda mutsuz olurlar. Başarıları teşvik edilen çocuklar hayatın içinde daha aktif ve ayakları yere sağlam basan bireyler olurlar. Bu nedenle ebevenyler çocuğu iyi gözlemlemeli ve çocuğun yetenekli olduğu alanlarda gelişmesine imkan tanımalıdır.