Sünnet uygulaması geçmişten günümüze yıllar boyu yapılan uygulamalar arasında yer alıyor. Hem dini açıdan hem de sağlık açısından sünnet yapılması öneriliyor. Ancak yapılan sünnetin doğru kişiler tarafından hijyenik koşullarda yapılması gerekiyor. Bunların yanı sıra sünnet olacak çocuğun yaşı ve sünnetten sonraki bakımı da önem taşıyor. Özellikle 2 -5 yaş arasında uygulanması, çocukların psikolojik ve cinsel kimlik gelişimini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Çocuklarda sünnet için en uygun zaman yenidoğan ve ilk 6 aylık dönem olarak belirtiliyor.
Memorial Ankara Hastanesi Çocuk Cerrahisi Bölümü’nden Op. Dr. Dilan Altıntaş Ural, özellikle okulların ara tatil döneminde de sünnet işlemine yoğun bir ilgi olduğunu belirterek sünnetin faydaları ve bu konuda dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi:
Sünnet, çocuğun cinsel organının uç kısmını örten derinin (prepüsyumun) cerrahi bir işlem ile çıkarılmasıdır. Ciddi bir cerrahi işlem olan sünnet birkaç farklı yöntem ile yapılmaktadır. Erkek çocuklarının erişkin dönemde cinsel sağlığının ve cinsel işlevinin korunması bakımından bu işlemin bir cerrahi müdahale olduğu unutulmamalı, uygun şartlarda yaptırılmasına dikkat edilmelidir.
Çocukların gelişimi yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik olarak da değerlendirilmelidir. Teknik olarak her yaşta uygulanabilen sünnet işleminin 2-5 yaş arası dönemde yapılmaması daha uygundur. Çünkü özellikle 2-5 yaş arasındaki çocuklarda cinsel kimlik ve bilinç gelişmeye başlamaktadır. Bu dönemde geçirilen operasyon çocukta travmaya neden olabilir ve psikolojik gelişim olumsuz yönde etkilenebilir.
Sünnetin mutlaka hastanede steril ortamda ve gerekli ekipmanlar ile yapılması gerekir. Yenidoğan ve 3 aylık bebeklerde lokal anestezi ile işlem gerçekleştirilir. Bunun dışındaki dönemlerde sünnet ameliyatlarının genel anestezi ile yapılması daha uygun olmaktadır. Lokal ya da genel anestezi uygulandıktan sonra ameliyat bölgesi temizlenerek steril hale getirilir ve penis ucundaki cilt katlantısı kesilerek çıkarılır. Ameliyat bölgesinde kanama kontrolü yapıldıktan sonra cilt yeni anatomiye uygun şekilde dikilir. Dikişler kendiliğinden eriyen türden oldukları için sünnet operasyonu sonrası dikişlerin alınması gerekmemektedir.
Yenidoğan dönemindeki çocuklara yapılan sünnet işleminde lokal anestezi kullanılmaktadır. Yani bebek aç kalmadan, genel anestezi almadan konforlu bir şekilde sünnet olmaktadır. Sünnet sonrasında daha az ödem oluşurken, yara iyileşmesi daha hızlı olmaktadır. Bununla birlikte işlem esnasında bebek ağrı hissetmez ve ilk 24 saat içinde oluşan ağrı, ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir. Bu nedenle sünnet ne kadar erken gerçekleşirse o derece avantaj sağlar.
Bazı durumlarda çocuklara sünnet yapılmaması gerekir. Hipospadias olarak adlandırılan, halk arasında Peygamber sünneti denilen durum bunlardan biridir. Peygamber sünnetinde idrar deliği olması gereken yerde bulunmaz. Bu durumun düzeltilmesi için sünnet derisi kullanılır. Bu nedenle ilk başta sünnet işlemi önerilmez. Ancak düzeltme cerrahisinden sonra sünnet yapılabilir. Bununla birlikte hemofili ve diğer kan pıhtılaşma bozukluğu olan hastalara ve kanamaya eğilimli olanlara gerekli tetkik ve önlemler alınmadan sünnet yapılmamalıdır. Ayrıca üreme ve idrar yolları ile ilgili doğumsal (kalıtsal) hastalığı olanlarda öncelik anatomik açıdan düzeltici ameliyatlara verilmelidir.
Çocuklarını sünnet ettirmek isteyen ebeveynlerin bu işlemi ciddiye alması gerekmektedir. Çünkü bu cerrahi bir işlemdir ve mutlaka cerrah tarafından usulüne ve şartlara uygun şekilde yapılmalıdır. Uygunsuz şartlarda, cerrahlar dışındaki uzman olmayan kişiler tarafından yapılan sünnetlerde penisin gövde ve/veya baş kısmında yaralanmalar ile estetik hatalar oluşabilir. Bununla birlikte idrar kanalı yaralanmaları, penis gövdesi ve glans adı verilen penis başı yaralanmalarını düzeltmek ciddi ameliyatlar zinciri gerekebilir. Bazen de bu hataları düzeltmek mümkün olmayabilir ve durum organ kaybına kadar gidebilir. Sünnetin çocuk için en ideal şartlarda yapılması, ilerde yaşanabilecek sorunların engellenmesi açısından oldukça önem taşır.
Durmayan kanama, idrar yapmakta sorun, kötü kokulu akıntı gibi durumlarda veya 37,5 dereceyi geçen ateş görüldüğünde beklemeden mutlaka doktora başvurulmalıdır.