İşte çok çarpıcı yaşanmış örnekler...
ABD’de Cleveland’da bir şiddeti önleme merkezinde 3 yıl çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüş yapan Adli Tıp Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Oğuz Polat ve ekip arkadaşları Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Sabahat Ölçer ile öğretim görevlisi Begüm Kocamaz, Van’ın farklı mahallelerinde yaşayan çocuk gelinleri araştırdı. Akşam'ın haberine göre 57 günde tamamlanan çalışma sonucunda çocuk gelinlerin hikayeleri derlendi. Polat, hikayelerin ilerleyen günlerde kitaplaştırılacağını söylüyor. İşte kimlikleri gizli tutulan o çocuk gelin öyküleri:
“Köyde yaşadık, büyüdük. Akraba evliliği yaptım. Kayınvalidem de halamdı. Anneannemle kaldığım zaman eşimle tanışmıştık. Daha doğrusu bir ağabey kardeştik. Eşim benden on, on bir yaş büyüktü. Anneannemin yanında fazla kalamadım. Çok sıkılıyordum ve ailemi özlüyordum. Üç yıl kaldıktan sonra beni annemlerin yanına geri gönderdi.
Halam bayramın ilk günü bize geldi. O zaman küçüğüm, dışarıda oynuyordum. Sonra gitti. Sonraki gün tekrar geldi. Yanında başkaları da vardı. Ama bu defa beni istemeye gelmişlerdi. İşte verdiler, düğün olacak. Hemen nişan oldu. Nişandan sonra sürekli ağlamaya başladım.”
“Düğünümüz oldu. Beni baba evinden alıp köye götürdüler. Kaynanam, halam olduğu için kimse benimle birlikte gelmemişti. Akşam oldu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Korkuyordum. İlk gecem çok kötüydü. Şu an hatırlıyorum da. Eşim daha yanıma gelmeden önce titremeye başladım, bayıldım. Kolonya falan verdiler. Beni ayılttıktan sonra eşim geldi odaya. Bana, “Gel seninle evcilik oyunu oynayalım” dedi. Bu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım. Annemi, babamı hiç affedemiyorum gerçekten. Yani çocuk ya bilmez diye “Gel oyun oynayalım” dedi, anlamadım. Şimdi aklıma geliyor hiçbir şey diyememişim.”
Bir başka çocuk gelin: Çocukluğumda, diğer çocuklar gibi oynamaya gitmedim. Üstüme böyle güzel bir kıyafet giymedim. Köydeydik. İşte koyuna, sürüye, tarlaya. Oraya buraya git, onun için çocukluğumu hiç yaşamadım. Küçüktüm, amcamın oğlunu sevdiğimde. O zamanlar o ortaokula gidiyordu. Ben de on üç yaşındaydım. Evlerimiz yakındı beraber oyunlar oynardık.Nişanlandığımda 13 yaşındaydım. O gece gerdeğe girecektik aşırı korktum. Hiç kimse de anlatmamıştı. Daha yeni adet olmuştum. Çok korktum, titreme oldu bende. Ağladım sabaha kadar. Kanamam olduğu zaman, çarşafı aldılar. Sağdıç elinde tabancayla havaya bir el ateş attı. Ondan da çok korktum. Babamlar duydu. O zaman korkunun yanına bir de utanma eklenmişti. İlk başlarda eşimle anlaşamıyorduk. Ağlıyordum. Sonra alıştım.”
Prof. Dr. Oğuz Polat çocuk gelinler için şunları söyledi: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da küçük yaşta evlendirilmeye bağlı olarak çocukların fizyolojik yaşlarından çok önce başka bir statüye sürüklenmeleri büyük problem yaratıyor. Van’ın resmini çekmek daha sonra yapacağımız çalışmalar için son derece önemliydi. Bölgedeki çocuk gelin oranı yaklaşık yüzde 41,9 civarında. Çok açık söyleyeyim ben böylesine bir oranı beklemiyordum.
14 yaşında evlendirilen bir başka çocuk gelin ise eşinin çok nazını çektiğini söyleyerek hikayesini anlatıyor: Çocukluğumu yaşamadım. Ben çok okumak istedim, derslerim çok iyiydi. Ortaokul döneminde babam okutmak istemedi. Okuyamamak benim için en büyük ezikliktir, eksikliktir. Evleneceğimi ilk duyduğumda şaşırdım. Ekim ayında düğün hazırlıklarına başlandı. Geceyi dayımın evinde geçirdim. Burada banyom yapıldı. Daha sonra alıp, konvoy eşliğinde köye götürdüler.
O gece gerdek gecesine girdik. Gerdeğe dair kimse bilgi vermemişti ama eşim çok anlayışlıydı. Evlendikten birkaç ay sonra hamile kaldım. On yedi yaşında ilk çocuğumu doğurdum ama çok zor geldi. Küçüksün, uykun geliyor o çocuğa nasıl bakacaksın. Bir iki saat bakardım, başlardım ağlamaya. Eşim kalkardı, o bakardı, anlayışlıydı.