İstanbul - Çocuklara yönelik riskleri fark etmeye, engellemeye ve riske doğrudan müdahale etmeye yönelik bir sistemin geliştirilmesi ve toplumsal bir bilinç oluşturulmasını sağlamak için 20 sivil toplum örgütünün katılımıyla "Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Platformu" oluşturuldu.
Platformu oluşturan sivil toplum örgütü temsilcileri, İstanbul Barosu Orhan Adli Apay Konferans Salonu'nda düzenledikleri basın toplantısında, platformun kuruluş amacı ve hedefleri hakkında bilgi verdiler.
Platform üyelerinden İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nden Seda Akço, "Türkiye'de hemen her gün bir bebeğin cinsel tacize maruz kaldığı, bir çocuğun dövüldüğü, bir diğerinin donarak öldüğü, okullarda çocuklara yönelik uygulanan şiddetin tür ve sayısının arttığı, hala okula gidemeyen çocuk sayısının milyonla ifade edildiğini" söyledi.
Platformun çocuklara yönelik ihmal ve istismarda devletin sorumluluklarının farkına varması ve yerine getirmesi için bir talep oluşturmayı hedeflediğini dile getiren Akço, devletin çocuk ihmal ve istismarını önlemeye yönelik bir mekanizmasının bulunmadığını savundu.
İhmal ve istismar mağduru olan çocukların başına gelenlerin kaçınılmaz olmadığını, önleme mekanizmalarının kurulması halinde bunların önüne geçilebileceğini belirten Akço, şöyle konuştu:"Çocuklar sadece bazı toplumsal durumlarda değil, toplumun genelinde risklere açık olarak yaşamaktadır. Devletin çocuğa bakış açısı ve
çocuklara yönelik yükümlülüklerini yerine getirirken izlediği politikaların sonuçları, çocuklara yönelik riskin ana zeminini oluşturmaktadır. Devletin çocuğu yurttaş olarak hak sahibi bir birey konumunda görmeyip, onunla sadece korunmaya muhtaç olduğu noktadan ilişki kuran bir sistemi benimsemiş olması, riskleri önceden gören ve
önlemeye yönelik çalışan bir sistemin olmaması, çocuğun gereksinimi olan ortamların desteklenmemesi, risklere karşı olumluyu özendiren ya da ortaya koyan ortamların ve mekanizmaların olmaması, anneyi hamilelikten itibaren izleme ve destekleme hizmetleri, anne baba okulları, okul öncesi eğitim hizmtleri, okul saatleri sonrası sosyal ve kültürel merkezler, parklar, oyun ve spor alanları, yetenek ve becerilerini geliştirme merkezlerinin yeterince olmaması, tüm çocukların gelişim ve
topluma katılım sürecindeki gereksinimleri dikkate alan bir çocuk politikası olmaması, risk oluşturan faktörlerdir."
Akço, toplumsal sorunların yanı sıra, bazı toplumsal değerler ya da kurumların da çocuklar için risk olabildiğini, töre cinayetleri, göç, işsizlik, silahlı çatışma ortamının buna örnek oluşturduğunu ifade etti.
Toplumsal değerleri çarpıtan, cinsellik ve şiddet görüntüleri içeren, çocukları tüketimin hedef kitlesi haline getiren ve cinsel yönden objeleştiren, bunun yanında topluma yönelik tehdit gibi gösterip ön yargılar oluşturan yazılı ve görsel yayınların da çocuk ihmal ve istismarını artırdığına işaret eden Akço, bütün bu sayılan risk
faktörlerini ortadan kaldıracak bir sistem oluşturulmadan, çocuk ihmal ve istismarının önlemeyeceğini kaydetti. Akço, şöyle devam etti:
"Çocuklar ihmal ve istismara maruz kaldıktan sonra bazı kişileri cezalandırmak ve çocuğu koruma altına almak istismarı önlemez. Eğer riskleri önceden fark edebilir ve önleyebilirsek, buna yönelik bir sistem oluşturursak, çocukları gerçekten korumuş oluruz. Önleme mekanizmasına yönelik olarak acil başvuru ve danışmalar için telefon hattı, 24 saat hizmet sunacak kriz merkezleri ve çocuk koruma merkezleri oluşturulmalı. Çocuklara yönelik riskleri fark eden uzman ve yeterli personel oluşturulmalı. Kamuya da süreçler ve yöntemler hakkında bilgilendirici hizmetler verilmeli."
Bu taleplerini hayata geçirmek için TBMM'den ve yerel yönetimlerden taleplerinin olacağını, ayrıca toplumu da olay olduktan sonra değil, olmadan sistemin oluşturulması için talepte bulunmaya çağırdıklarını belirten Akço, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nde böyle bir toplumsal hareket başlatmayı hedeflediklerini söyledi.
Toplantıda bir basın mensubunun, "Balıkesir'de bir lise müdürünün kız öğrencilere 'Bacağınızı pergel gibi açmayın. Erkekler uyarılır' demesinin taciz ya da istismar olup olmadığı" yolundaki sorusunu yanıtlayan Türk Psikologlar Derneği İstanbul Şube Başkanı Ayla Dönmez, "Bu bir tacizdir. Bireyin birey olmasını engellemeye yönelik bir
tutumdur" dedi.Seda Akço da bu tür sorunları sadece yapan kişinin problemi olarak görmemek gerektiğini, milli eğitimin çocuk ihmal ve istismarını fark
edecek nitelikte personel öğretmen ve yönetici bulundurup bulundurmamasıyla yakından ilgili olduğunu kaydetti.