Kısırlık tedavisi için başvuran çiftlerin uzun yıllardır çaresizlik, uyumsuzluk, öfke ve keder yaşadığını açıklayan Prof. Dr. Şirin, "Tüp bebek tedavisi, kendi çocuklarına sahip olmada son şanslarıdır. Bu çiftler büyük miktarda para, zaman ve duygusal enerjiyi, fazla başarı garantisi olmadan yatırımda bulunmaktadırlar. Kısır çiftlerin bu son çare aşamalarında karşılaştıkları ilk kişi, sıklıkla hemşiredir" diye konuştu.
Kişinin geçmişi ve sosyal sınıfı gibi faktörlerin kısırlığı nasıl algılayacağını etkilediğini belirten Prof. Dr. Şirin, "Kısırlığın sosyal yükünü kadınlar daha çok çekmektedir. Kısır hastalar, çoğu kere kendilerini suçlu, kızgın, öfkeli hissederler. Bu nedenle hastanın gizlerine ulaşılması gerektiğinden, kısırlık tedavisi iç görü, duygu paylaşımı ve sevecenliği gerektirir" dedi.
Tüp bebek tedavisinde hemşirelerin özel bir rolü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Şirin, "Hemşireler, kısır çiftlerin ilgilerini, korkularını gidermede, beklenti ve sorularını yanıtlamada hazır olmalıdırlar. Kadınlar tedaviyi kabullenme konusunda daha istekli olmalarına karşın, asıl yükü de kendileri çekeceğinden bu noktada hemşirelerin değerlendirmeleri önem taşımaktadır. Hemşireler sorun çözme, iletişim, danışmanlık gibi becerilerini hizmet içi eğitimle geliştirmelidir. Sonucun olumsuz olduğu durumlarda tedavinin tekrar denenebileceği belirtilerek, çifte yol gösterilmelidir. Psikolog ile birlikte çiftlere ruhsal destek ve uygun yaklaşım sağlanarak, hastanın rahatlaması sağlanmalıdır" şeklinde konuştu.