Küçük bir çocukken, korktuğumuz zaman bizi anlamayan büyüklere ve yaşıtlarımıza, biraz da anlaşılmamanın verdiği üzüntüyle korktuğumuz şeyin bizim için ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışırdık.
Bunu anlatırken de en çok söylediğimiz sözlerden biriydi bu: "Ben korkmayayım da dedem mi korksun?
Beni kovalayan köpek o kadar büyüktü ki, dedemi kovalasa o bile korkardı!" derken, aslında kastettiğimiz köpeğin büyüklüğü değil, korkumuzun büyüklüğüydü. Yine de anlaşılmazdık. Korkumuzla dalga geçenler olurdu.
Üzülürdük.
Oysa çocukları korkularından kurtarmanın çaresi varmış. Bilseydik korkmazdık.
International Hospital'dan Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, çocuklukta korkmanın normal, korkmamanın anormal bir durum olduğunu belirtirken, korkuların yerleşmesinde anne ve babaların korkularının etkili olduğunu söylüyor.
Çocukluk korkuları ve bu korkulardan kurtulmanın etkili yolları hakkında bilgi veren Psikolog Dr. Ferahim Yeşilyurt, bu konuda merak edilen soruları şöyle yanıtlıyor:
Korku geçici bir durumken, nasıl kalıcı hale geliyor?
İnsan yavrusu doğumundan belirli bir yaşa gelene kadar korunup kollanmaya muhtaç oluyor. Kendisini koruma becerisini geliştirmesi için epeyce zaman geçmesi gerekiyor.
Ani sesler, gürültü, olağandışı uyaranlar karşısında bebeğin kendisini koruma reaksiyonu korku oluyor. Bu nedenle bir çocuğun dünyaya geldikten itibaren yaşadığı acizlik nedeniyle korkması normal, korkmaması anormal. Ancak bazı korkular gelişimsel olarak ortaya çıkıp bir süre sonra kaybolurken, bazıları ise hatalı yaklaşımlar nedeniyle kalıcı hale gelebiliyor ve yetişkinlikte de devam edebiliyor.
Sık rastlanan çocukluk korkuları nelerdir?
• Ani seslere ilişkin korkular.
• Yabancılara karşı duyulan korku.
• Su korkusu.
• Karanlık korkusu.
• Anne ve babayı kaybetme korkusu.
• Arkadaşları tarafından dışlanma korkusu.
• Yeni bir kardeşin doğacak olması nedeniyle duyulan korku.
• Tuvalet ve banyoya gitme korkusu.
• Kalabalık içine girme korkusu.
• Okul korkusu.
Bebekler nelerden korkar?
Bebekler ortalama altıncı aya geldiklerinde belirli korkular geliştirmeye başlıyor. İlk korkular alışılmışın dışındaki yabancı nesneler ve kişiler oluyor. Bebek yeni tanıdığı kişilere korkarak yaklaşıyor, annesine karşı ise daha güvenli davranıyor. Yeni ortamlara ve kişilere karşı yabancılık çekme davranışı iki yaşa kadar devam edebiliyor.
Korkular çocuk büyüdükçe değişiyor mu?
Her yaş grubunda çocukların korktukları şeyler değişiyor. 0-2 yaş arasında daha çok büyük objelerden, yüksek seslerden ve anne-babadan ayrılmaya dayalı korkular görülürken, 3-4 yaş civarında bu korkulara karanlık korkusu da eklenebiliyor. Bu korkular, bir kısım çocuğun çevresine güven duygusunun artırılmasıyla birlikte azalacaktır. Ancak bazı korkular artarak devam edebiliyor. Özellikle de anne-babaların bazı korkuları varsa. Çünkü korkular, model alınarak da öğrenilebiliyor.
Çocuklarda görülen en yaygın korku hangisidir?
Çocukların en çok korktukları şeylerin başında kuşkusuz karanlık geliyor. Bakıp da görememek gerçeğine bir de hayaletli öyküler eklenince, çocuğun sonsuz hayal dünyasında korkular dallanıp budaklanıyor.
Karanlık korkusu en sık 3-5 yaş grubunda ortaya çıkıyor. Soyut korkuların (canavar, hayalet gibi) ortaya çıkması ise 6 yaşından sonra başlıyor. Çünkü bu yaştan itibaren çocuk zihinsel olarak soyut düşünüyor. İşte, tam da bu sırada ailelere büyük görev düşüyor. Ancak çocuğa doğru yaklaşmak korkuların kendiliğinden ortadan kaybolmasına yardımcı oluyor.
Çocukluk korkuları aile içinde ya da bir uzman değerlendirilmesi neticesinde çözümlenmezse yetişkinlikte de bu korkular devam edebiliyor.
Korku yönetilebilir mi? Bu konuda ailenin tutumu önemli midir?
Her çocuk karanlıktan, gök gürültüsünden ya da başka bir şeyden korkar. Önemli olan ailelerin bu duyguyu yaşayan çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini bilmeleridir. Yoksa korku, gelecekte çocuğunuzun kabusu olabilir. Bu nedenle anne ve babaların söyledikleri sözlere, çocuklarına karşı olan tutum ve davranışlarına son derece dikkat etmesi gerekiyor.
Örneğin şu cümleleri kullanmak çocukların korkularının derinleşmesine neden oluyor:
"Ben senin annen değilim, senin artık annen yok". "Böyle davranırsan seni başkalarına veririm" gibi yaklaşımlar çocukta reddedilme ve aileden ayrılma korkularını artıracaktır. Diğer taraftan hayvanları tanıtırken de anlattıklarınız çok önemli: "Köpek ısırır aman uzak dur."
"Karanlıkta öcüler gelir"diyerek çocuğu kaçırırmış gibi korkular kötü niyetle anlatılmasa bile çocuklar için önemli endişe kaynakları olabilmektedir.
Anne babanın korkusu çocuğa geçiyor mu?
Korkular anne baba gibi çocuğun çevresindeki kişiler tarafından farkında olmadan çocuğa öğretilebilir. Yani çocuk anne babanın korkusunu içselleştirerek bir korku geliştirebilir. Sokakta köpek gören annenin çocuğuna sıkı sıkı sarılması onu o ortamdan uzaklaştırması, köpek sesi duyduğunda tedirgin olması çocuk tarafından algılanacaktır. Ve böylece annenin kaygısı çocuğa geçecektir.
Korkularla mücadele etmenin yolları nelerdir?
Anne ve babalara çocuklarının korkularına karşı 5 önerim var:
1-Zorla üzerine gitmeyin: Bazı aileler çocuğun korkusunu azaltmak için onu zorla korktuğu durumlarla başbaşa bırakmaya çalışırlar. Bu asla doğru bir yöntem değildir. Çocuklarda bu şekilde davranışlar korkuların daha da artmasına neden olacaktır.
Aşamalı olarak korkulan obje ile bağlantı kurulabilir. Örneğin karanlıktan korkuyorsa bir süreliğine odasında bir gece lambası kullanılabilir. Ya da havyandan korkuyorsa, korktuğu hayvanın resimleri üzerinde konuşulabilir ve sonra o hayvanın oyuncağı alınabilir.
2- Çocuğunuz anlaşıldığını hissetsin: Ailelerin yapması gereken tek en önemli şey, çocukla empati kurabilmek. Nasıl ki başkalarının duygularımızı hafife almasından hoşlanmıyorsak, çocuklarımız da aynı şeyi hissediyor. Bu yüzden korkusu olan bir çocuğu asla yargılamamak gerekiyor. "Karanlıktan korkacak ne var?" gibi sorularla çocuğu hafife almanın onu utandırmanın korkularını daha fazla artacağını söyleyebiliriz . Onun yerine, "Haklısın, korkmuş olabilirsin", "Ben de senin yaşındayken korkardım" gibi empati kuran ifadeler sarf etmek ise çocuğunuzu anlamanıza yardımcı olur.
3- Güven duygusu aşılayın: Sevmek, üzülmek gibi korkmak da doğal bir duygu.
Hatta gelişimin bir parçası. Ebeveynlere düşen, çocuklarının korkularıyla ilgili gözlem yapmak. Anlayışlı ve iş birliğine dayalı bir yaklaşım faydalıdır. Çocuğu dinlemek, onunla daha fazla vakit geçirmek ve korkulan objelerle ilgili bilgilendirme yapmak, sorunun aşılmasına katkı sağlar.
4- Korkuları beslemeyin: Odasında yalnız yatma korkusu olan çocuğa anne baba yanlarında yatmasını söylerse bu korkunun artmasına olanak sağlamış olur. Anne babanın yanında kendisini daha güvende hisseden çocuğun korkusu pekişerek yalnız kalması daha da güçleşir. Bu nedenle böyle bir durumda yatağınıza almak yerine onun yatağında uyumasını bekleyebilirsiniz. O uyurken yanında ona kitap okuyabilirsiniz.
5- Çocuğunuzu ciddiye alın: Bazen büyüklerin, sanki kendileri çocukken hiç yaşamamışlar gibi çocukların korkularını hafife aldıklarını görüyoruz. Ama ciddiye alınmama duygusunun çocukların ruhsal dünyasındaki etkileri, tahmin ettiğimizden daha büyüktür. Eğer korkular çocuğunuzun yaşamını engelliyorsa ve uzun sürüyorsa mutlaka bir yardım almakta fayda var.