Çocuklar, aşırı yemek ısrarına ‘hayır’ diyor

Anne ve babaların 3-7 yaş arasındaki çocuklarında yaşadığı en büyük sorun yemek yedirememek. Uzmanlar, bütün çocuklarda aynı dönemde yemeğe karşı yapılan uygulamanın, kişiliğini ispatlamaya çalışan çocuğun ‘hayır’ cevabıyla karşılık vermesinden kaynaklandığını dile getiriyor.

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Öztürk, genelde 3 ila 7 yaş arasındaki çocukların yemeklerini yemedikleri yönünde ailelerden ciddi anlamda şikayetler aldıklarını açıkladı. Prof. Dr. Adnan Öztürk, bu tür şikayetlerde nadir de olsa yemek yememenin altında hastalıkların yatabileceğini, birçok şikayetin altında da hiçbir neden olmadığına dikkat çekti.
Öztürk, anne ve babaların çocuklarının yemek yememesi nedeniyle telaşa kapılmalarını da haklı bularak, “Geneline bakıldığında, bu tür şikayetlerin altında, çocukların psikolojik davranarak, kişiliklerini ortaya koydukları dönem içerisine giriyorlar. Bu zamanda çocuklar kendilerine yaptırılmak istenenlere karşı koyarak, kişiliklerini ispatlamaya çalışırlar. Yemek tüketimi de ebeveynlerin çocuklarına yönelik uyguladığı baskılardan birisidir. Bu baskıyı gören çocuk kabul etmemek, kendi kişiliğini göstermek, varlıklarını ispatlamak adına ‘hayır’ tepkisine neden oluyor. Önemli bir dönemde beslenme dengesizliği de ortaya çıkabiliyor. Bazı çocuklar da bununla yetinmeyerek kendi sözünü geçirmek, yemekleri beğenmeyerek, itirazlarda bulunarak bu süreci devam ettirebilirler.”
Anne ve babaların bu dönemde suçu kendilerinde aradıklarına işaret eden Prof. Öztürk, çoğu zaman çocuğunun bir şeyler yemesi için onun isteğiyle, onun talep ettiği yiyecekleri aldıklarına dikkat çekti. Öztürk, ebeveynlerin bu uygulamasının da yanlışlığını anlatarak, öncelikli olarak çocukların neden yemekleri geri çevirdiği, neden yemeklere sebepler bulduğunun belirlenmesini istedi.

"EBEVEYNLER SAKİN VE KARARLI BİR TUTUM İZLEMELİDİR"
Prof. Öztürk, ebeveynlerin, çocuklarının yemeğe karşı gelme, yemek tüketmeme isteklerine karşılık öncelikli olarak sakin ve kararlı bir tutum izlemeleri gerektiğini açıkladı. Öztürk, olaylara bilinçli yaklaşılarak yemek saatinin mutlaka huzurlu ve sinirlerin bozulmadan geçirilmesini aktararak, şöyle konuştu.
“Eğer çocuklar, yemek yemiyor ya da iyi olmadığını bahane ederek az yiyorsa, mutlaka kalorisi daha yüksek besinlerin hazırlanması gerekir. Böylece az yemek tüketse de ciddi anlamda kalori alır. Kesinlikle çocuklara bağırılmamalı, onlara ceza vererek yemek yemeleri sağlanmamalıdır. Bu, tehlikeli ve daha büyük zararların oluşmasına neden olur. Aşırı baskı çocuklarda inatçılığa neden olur. Bir yemeğin üç besinden oluştuğunu unutmamalıyız.”

"YEMEK HAZIRLANIRKEN ÇOCUĞUNUZUN YARDIM ETMESİNİ SAĞLAYIN"
Evde yemek hazırlanması, sofranın kurulması gibi aşamalarda çocukların mutlaka yardım etmeleri yönünde katkılar sağlanması gerekiyor. Prof. Dr. Adnan Öztürk, psikolojik olarak çocukların bu tür yardımlarının onun yararına olacağını ve yemek yemesi adına önemli bir etken oluşturacağını aktardı.
Yemek saatlerini ayarlarken, çocuğun acıkmış olmasına dikkat edilmesini de isteyen Öztürk, “Çocuk aç değilse zorlayarak ya da aç kalır düşüncesiyle yemek yedirme girişimi onun yemekten soğumasına neden olur. Mutlaka sofraya bütün aile bireyleri ile birlikte oturulmalıdır. Çocuk tüm aile bireylerini yemekte görmelidir. Çocuğun kendi kendisine yemek yemesine müsaade edilmelidir. Üzerini kirletmesi, etrafı kirletecek olması ebeveynlerce sorun olarak görülmemelidir. Çünkü çocuk bundan hoşlanacaktır." şetlinde konuştu.

"ABUR CUBUR TABİR EDİLEN YİYECEKLERDEN UZAK TUTUN"
Prof. Dr. Adnan Öztürk, yemek aralarında çocukların takibi gerektiğini ve abur cubur olarak tabir edilen çerez gibi farklı yiyecekleri tüketmesinin engellenmesi gerektiğini anlattı. Öztürk, sevdiği yemekleri sürekli vererek, çocukların yemekten soğumasına neden olunabileceğinin altını çizerek, “Mutlaka değişik tatları sunalım. Kesinlikle ‘yemek yedireceğim’ diye çocuğun peşinden koşarak ev içinde, sokakta, parkta yemek yedirme çabası içerisine girilmemelidir. Buna müsaade edilmemelidir.” dedi.