ANKARA (İHA) - Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Çevikoğlu, Malatya Çocuk Yuvası'nda bakıcı kadınlar tarafından acımasızca dövülen ve bu olaylara tanık olan çocukların ağır psikolojik travma geçirdiğini belirterek, "Bu çocuklar her zaman korku, tedirginlik, kuşku halinde olacak. Dış dünyaya ve büyüklere karşı güvenmeyecekler. Bu nedenle psikolojik desteğe ihtiyaçları var" dedi.
Prof. Dr. Çevikoğlu, Malatya Çocuk Yuvası'nda tüm Türkiye'yi ayağı kaldıran şiddet görüntülerinin psikolojik boyutunu inceledi. Ailelerinden uzak olmaları nedeniyle yuva çocuklarının travmatik hayatları olduğunu vurgulayan Çevikoğlu, "Yani yuvada kalmaları başlı başına bir problemdir. Çünkü o küçük çocuklar ailelerinden ve anne-baba sevgisinden mahrum yaşıyorlar" şeklinde konuştu. Yuvalarda görev yapan birçok çalışanın eğitimsiz ve çocuk ruhundan anlamadığını kaydeden Çevikoğlu, şunları söyledi:
"Yuvalarımıza baktığımızda bir defa yeteri personel olmadığını görüyoruz. Annelik dünyanın en zor görevidir. Anne-babalar kendi biyolojik çocuklarına bakarken zorlanmalarına rağmen, biyolojik olmayan çocuklara eğitimsiz insanların bakması Türkiye'deki bu bozukluğu gösteriyor. Anne-babanın bir çocuğa, gelişimi, yaşı ve içinde bulunduğu ortama göre esnek bir yaklaşım göstermesi gerekir. Bu esnekliği gösteremeyen anne-baba, çocuklarıyla iyi bir uyum sağlayamaz, sürekli farkında olmadan çocuklarının travma yaşamasına neden olur. Yuvadaki insanlar o çocukların gerçek annesi-babası değil. Üstelik bu konuda eğitimde almış değiller. Çoğu ilkokul, ortaokul ve lise mezunu insanlar. Önemli olan kaç yıllık eğitim alması değil, bu konuda aldığı eğitimdir. Aslında üniversite mezunu, eğitilmiş bakıcıların görev yapması gerekir."
BAKICI KADINLARA PSİKOLOJİK DESTEK Şiddete maruz kalan çocukların bundan sonraki psikolojik durumlarını yorumlayan Prof. Dr. Çevikoğlu, "Dış dünyaya ve büyüklere karşı güvensizlik, her zaman korku, tedirginlik ve kuşku duyarlar. Sürekli kendini dış dünyadan korumaya çalışırlar. Aileleri tarafından terk edildiklerini düşündükleri için sürekli olarak terk edilme korkusu yaşarlar. Sevdiklerini kaybetme korkusu duyarlar. Çünkü hayatında ilk sevdiği kişi annesidir ve onu terk etmiştir. Annesi onu terk etmişse seveceği başka insan olduğu zamanda tekrar kaybetme korkusu nedeniyle kolay kolay sevemez" şeklinde konuştu.
Malatya'daki çocukların bir an önce psikolojik destek almaları gerektiğini belirten Çevikoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hiç bir zaman kırılan kalpler düzeltilemez diye bir şey yok. Devlet ve insanlık isterse bu kırılan kalpleri tamir edebilir. O çocukların umutlarını artıracak, onlara kucak açacak ortamı yaratmak lazım. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Yuvaların çok rantabl olduğunu söyleyemeyiz. Amerika'da koruyucu aileler var, Türkiye'de henüz yeterince bu oluşmadı. Devlet, yuvalarda büyük paralar harcama yerine, çocukları gönüllü ailelere dağıtsa daha yararlı olur. Çocuklar aile atmosferi içinde büyür. Kalabalıkların olduğu gruba, 20-30 kişiye bir kişi nasıl bakabilir? Bu mümkün mü? Hangi anne bir anda 10 çocuğuna bakabilir?"
Yuvada kalan çocukları döven kadınların ruh yapılarını da mercek altına alan Prof. Dr. Çevikoğlu, "Şiddet uygulayan kimse mutlaka çocukluğunda şiddet görmüştür. Bir hareketi görmemiş, yaşamamış olan kimsenin o hareketi yapması mümkün değildir. Kendisi önceden yaşamıştır. Zor durumda kalıp tükenme sendromu ortaya çıkınca ipin ucu kaçabiliyor ve kontrolü kaybedebiliyor. Bir kadının, aralarında özürlülerin de bulunduğu 50 kişiye bakması mümkün değil. Bakıcılarda nasıl travmalar yaptığını düşünmek lazım. Şimdi bunlar tutuklandı ama sorunu çözmez. Bakıcıların da psikolojik desteğe ihtiyacı var. Biz acil cerrahi servislerinde çalışan doktor ve hemşirelere psikolojik danışmanlık yapıyoruz" açıklamasında bulundu.