ANKARA (İHA) - Ulusalararası Af Örgütü'nün hazırladığı, "Türkiye'de her 3 kadından biri aileiçi şiddete maruz kalıyor" raporundan sonra şimdi de gözler Türkiye'de çocukların hedef olduğu ihmal ve istismarlara çevrildi.
Türkiye'de çocuların uğradığı ihmal ve istismarlarla ilgili resmi bir istatistik bulunmuyor, ancak uzmanlar rakamların hızla değiştiğini ve her 3 çocuktan birinin ihmal ya da istismar mağduru olduğunu belirtiyorlar. İHA muhabirinin soruları cevaplayan uzmanlar, Türkiye'deki 'gizli' çocuk ihmal ve istismarlarının önlenmesi için yasal düzenlemelerin yapılmasını ve ailelerin daha bilinçlendirilmesi görüşünde birleştiler.
Avrupa'da çocuk koruması üzerine çalışan Amerika IOW Üniversitesi Çocuk Koruma Direktörü Yrd. Doç. Dr. Resmiye Oral, Türkiye'de her 3 çocuktan birinin ihlal ya da istismara kurbanı olduğunu ileri sürdü. Oral, her 5 çocuktan birinin erişkin çağında cinsel olarak istismar edildiğini belirterek, istismarların sadece aileiçinde değil toplumda da yapıldığını vurguladı. Amerika'da çok güzel çocuk koruma sistemlerinin uygulandığını ifade eden Oral, bu ülkede çocuğuna bir tokat atan bir ebeveynin başının derde girdiğini kaydetti. Türkiye'de Çocuk Esirgeme Kurumu'nun çocuk haklarının korunması noktasında çağdaş ölçüde müdahale edemediğini ileri süren Oral, koruyucu aile programlarının geliştirilmesi gerektiğini savundu. Avrupa'da olduğu gibi Türkiye'de de muhtaç çocuklara 'Çocuk Köyler' kurulmasını isteen Oral, cinsel istismar ve fiziksel istismar uygulanan çcuklar için ayrı önlem alınması gerektiğinin altını çizdi. Çocuğa bir tokat atmanın bile fiziksel istismara girdiğine işaret eden Oral, bu yönde alışkanlıkları olan ailelerin profesyonel yardım almasını önerdi.
"DUYGUSAL İSTİSMAR DAHA KALICI VE İZ BIRAKIR" Hacettepe Üniversitesi Çocuk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadriye Yurdakök ise, "Çocuğa 'Geri zekalı' demek ve akranlarıyla kıyaslamak duygusal istismar anlamına geliyor" dedi. Türkiye'de Çocuk Hakları Yasası'nın 1995 yılında çıktığını hatırlatan Yurdakök, yasanın çocuk ihlal ve istismarlarının kim tarafından yapılırsa yapılsın önlenmesini içerdiğini belirtti. Çocuk yetiştirmenin çok önemli bir konu olduğunu vurgulayan Yurdakök, "Çocuk hakları temini için hazırlanan yasalar Amerika hariç tüm dünya ükelerinde uygulanıyor. Ve hükümetler bu uluslararası anlaşmaya kimin ne kadar riayet ettiğini gözlemler, bunu rapora dönüştürür. Malesef Türkiye çocuk haklarının korunması konusunda çok yetersiz" diye konuştu.
Hacettepe Üniversitesi Çocuk ve Erfen Ruh Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu da, fiziksel istismardan ziyade duygusal istismarın daha kalıcı ve çocuk üzerinde yıkıcı etkisinin bulunduğunu söyledi. "Vücuttaki bir yara çabuk iyileşir ama duygusal yara iz bırakır" diyen Çuhadaroğlu, şunları kaydetti: "İhlal ve istismara uğrayan çocukların kendilerine olan güvenleri yok olur, kendilerini değersiz hissederler, arkadaş edinme ve sosyal ilişki kurma yönünde başarısız olurlar, becerileri azalır. Bu tür çocuklar kendilerini aciz hiç bir şey yapamaz gibi hissederler ve böyle ömür boyu devam eder. Bu tür çocuklar farkında olmadan kendilerine zarar verenlerle özdeşleşirler. Böylece büyüdüklerinde ne görmüşlerse onu kendi ya da başka çocuklara uygularlar". Çuhadaroğlu, anne ve babaların bu konuda bilinçlendirilmesini, devletin denetimlerini artırarak risk altındaki çocukları tespit etmesini istedi. Prof. Dr, Çuhadaroğlu'na göre risk altındaki çocuklar şunlar:
"- Ailesinde özellikle anne ve babası arasında ağır geçimsizlik olan çocuklar
- Sosyo-ekonomik düzeyi düşük olan ailenin çocukları
- Ailesinde alkol ve madde bağımlısı bulunan çocuklar
- Yaşanmış çiftlerin çocukları
- Sokakta satış yapan çocuklar".