Evet, bu cümle çok ağır ancak nedenleri için lütfen aşağıdaki yazıyı sonuna kadar okuyun.
Obezitenin ve Diyabetin kaynağı şekerdir. Küçük yaşlarda şeker verilen çocuklar, şeker eşiği yüksek olarak hayata başlarlar, sürekli bu şeker eşiği yükselir.
Şekerli yiyecek ve içecekler ne kadar çok tatlı olursa ancak o zaman doyuma ulaşılır. Ve şeker daha çok istenir.
Şeker düzeyi düşük olanlar reddedilir. Daha çok şekerli olanlar tercih edilir. Daha çok şekerli olanlar sürekli aranır .
Öncelikle şekerin ne olduğunu bilmeniz gerekiyor. Şeker; karbonhidrat ihtiva eden her şeye denir. Lezzet olarak hiç benzemese de patates, muz, ekmek gibi birçok besin aslında şekerdir.
Bunun dışında bildiklerinizden çikolata, toz şeker, bal, bisküvi,… diye uzayıp giden bir liste ise sizin de hissedebildiğiniz gibi şekerdir. Hiçbir besleyici yönü yoktur.
Şeker bağımlılığı uyuşturucu bağımlılığı gibidir. Sürekli istek duyulur ve sürekli aranılır. Sofrada şeker yoksa doyum olmaz olarak görülür.
Şeker oyalanma veya ara öğün gibi görülür. Abur cuburların ,atıştırmalıkların çoğunluğunda şeker vardır.
Glisemik indeks denilen bir şeker ölçüm sistemi vardır. Yani bir gıdada ne kadar şeker varsa o kadar yüksektir bu ölçümün değeri. Mesela saf şekerin glisemik indeksi 100'dür, yani zirve 100 olarak kabul edilir. Diğer besinlerde ise bu değer 100'e yaklaştıkça saf şeker olmaya o kadar yakındır denilebilir. Mesela patatesi haşladıktan sonra glisemik indeks değeri tam olarak 85 olmaktadır. Yani bu demek oluyor ki siz yediğiniz patatesin %85 i kadar şeker yemişsiniz demektir.
Doğal gıdaların içeriğinde bulunanların dışında hazırlanan gıdaların şekerli olması endüstriyel gıda sektörünün temel hedefidir. İnsanları en çok bağımlı hale getirilecek olan şekerli olanlardır.
Lezzet sıralamasında şekerli gıdalar en başta gelir. Sürekli en tatlı olanlar ön planda ele alınır. Raflarda en çok şekerlilere yer ayrılır. Şekerli olanların en çok reklamı yapılır.