İSTANBUL (İHA) - İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Ürolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yunus Söylet, çocuklarda sıklıkla görülen "altını ıslatma"nın yaygın çocuk hastalıklarından biri olduğunu belirtilerek, tedavisinin geç kalınmadan yapılması gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Yunus Söylet konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "5 yaş bitmesine rağmen ayda 2'den fazla gece alt ıslanması oluyorsa, bu durum tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlık olarak kabul edilmektedir . Araştırmalar, ülkemizde yaklaşık her 7 çocuktan birinde bu rahatsızlığın olduğunu gösteriyor. Hayli yüksek olan bu oran 15 yaşındakiler arasında ise yaklaşık yüzde 3'e düşer" dedi.
Gece altını ıslatmanın, alerjik hastalıklardan sonra en sık rastlanan çocukluk hastalığı olduğunu belirten Prof. Söylet, "Gece ıslatmaları aileler tarafından bu devirde bile utanılacak bir olay gibi algılanabiliyor. Bu sebeple aileler olayı gizlemekteler. Öte yandan kullanılan ilaçların kısırlığa sebep olduğu şeklinde tamamen yanlış olan bir inanış da bu çocukların tedaviden kaçırılmasına sebep olmaktadır. Halbuki gelişmiş ülkelerde bu rahatsızlığı olan çocuklar derhal çocuk cerrahisi veya çocuk ürolojisi uzmanlarına götürülmektedirler" diye konuştu.
Gece altını ıslatan çocukların geceleri ne olduğunu bilemedikleri bir yanlışı yaptıklarını düşündükleri ve bu işten nasıl kurtulacaklarını bilemediklerini hatırlatan Prof. Dr. Söylet, "İşin içinden çıkamadıkça kendilerine olan güvenlerini tamamen kaybederler. Bu çocukların bir kısmı büyüdükçe kendiliğinden düzelseler bile ağır bedeller ödüyorlar. Bu sorunları yıllarca devam eden çocuklar içlerine kapalı, psikolojik yıkım içinde büyüyorlar ve ilerideki hayatlarında ciddi başarısızlıklar yaşayabiliyorlar. Nasıl olsa geçer düşüncesiyle doktora götürülmeyen bir grup çocuk, zamanında önlem alınmadığı için mevcut problemi anlaşılamıyor ve böbreklerini bile kaybedebiliyor. Ancak tedavi edildiklerinde bu sorunları yaşamıyorlar ve kendilerine olan güvenleri kısa zamanda geri dönüyor" dedi.
Söz konusu rahatsızlığın çeşitli sebepleri olabileceğini belirten Prof. Dr. Yunus Söylet, "Her çocukta bu sebeplerden bir ya da ikisi daha ön plandadır ve tedaviyi planlamada dikkate alınır. Bu problemlerin yanı sıra aile ve çocuğun moral problemleri de bazen çok ön plandadır. Tedavide önce böbrek ve idrar yollarının yapısal bir bozukluğu olup olmadığı araştırılır. Daha sonra ailelere ve çocuklara sorunları tanıtılıp, kendilerinin gösterecekleri gayretler konusunda eğitilirler. Tedavideki ilk safha ilaç dışı önlemlerden oluşur. Üroterapi başlığı altında toplanabilecek tedavinin en önemli bölümü çocuğa öğretilen çeşitli çiş antrenmanlarıdır. Hastaların bir bölümünde gece ve gündüz alarm cihazları kullanılabilir. Bir kısım hastada ise ilaç desteği ile sonuca ulaşmak mümkün olur. Hem alarm cihazı hem de ilaçlar uzman hekimin yakın kontrolünde ve çok sabırlı kullanılmalıdır" ifadelerini kullandı.