HABER

Çocuklarda işitme kayıpları

Okul dönemi çocuklarında sık karşılaşılan, ancak o oranda da fark edilemeyen problemlerin başında işitme kayıpları geliyor. Tedavi edilmeyen işitme kayıpları, çocuğun alay konusu olması gibi önemli sosyal problemlere yol açıyor. Çocuğun sosyalizasyonu ve hatta yetişkin çağındaki kişiliğinin şekillendiği bu dönemlerde çevresinden yeterli uyarıyı alamayan çocuklarda psikolojik ve sosyal gelişim, geriye dönüşümü olmayacak şekilde etkilenebiliyor.

Çocuklarda işitme kayıpları

Baykent Tıp Merkezi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Mehmet Erem, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, okul çağındaki çocuklarda işitme kayıplarının çoğunluğunun orta kulak kaynaklı olduğunu bildirdi. Orta kulağın yeteri kadar havalanamamasına bağlı olarak, önce zarda çökme sonra orta kulakta sıvı birikimi sonucunda, sesli uyaranın iç kulağa iletiminin bozulduğunu, daha ileri aşamalarda, biriken sıvının gittikçe yoğunlaştığını ve kıvam olarak sertleştiğini kaydeden Opr. Dr. Erem, "Bu aşamaya gelindikten sonra altta yatan patoloji bir şekilde ortadan kalksa bile açılan kanallardan sıvının boşalması ve orta kulağın eski, sağlıklı durumuna dönmesi mümkün olmaz. Operasyon sırasında kulak zarına yapılan kesi ile akışkan özelliğini kaybetmiş bu oluşumun orta kulaktan çıkartılması gerekmektedir" dedi.

AĞRI OLMAMASI DEZAVANTAJ

Opr. Dr. Mehmet Erem, orta kulak iltihabından farklı olarak hastalık sırasında herhangi bir ağrı oluşmadığını vurgulayarak, "Hastalığın ağrısız olması, problemin erken fark edilmemesine yol açacağı için aslında bir dezavantajdır. Sessiz ve sinsice gelişen hastalık, çoğunlukla okul öğretmeninin ilgisini çekene kadar ilerler" diye konuştu.

Hastalığın altında yatan sebeplerin başında geniz etinin geldiğini ifade eden Opr. Dr. Erem, "Geniz eti yerleşim olarak, kulağın havalanmasını sağlayan östaki tüpü denilen kanalların tam ucunda bulunur. Büyümeleri ya da sık enfeksiyon geçirmeleri halinde kanalların ağızlarını tıkayarak orta kulağa giden hava akımına engel olurlar" dedi.

Opr. Dr. Mehmet Erem, orta kulakta biriken oluşumları ve hastalığın derecesini belirlemek için bazen, 'timpanogram' denilen bir test yapıldığını belirterek, bu test ile dış kulağa verilen hava akımının geri dönüşünün ölçüldüğünü ve zardaki hareket azlığının ortaya konduğunu söyledi.

ANTİBİYOTİK DESTEKLİ TEDAVİ

Genellikle böyle bir klinik tablonun hemen öncesinde geçirilmiş nezle, grip gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonu olduğunu anlatan Opr. Dr. Erem, "Öncelikle ilaç tedavisiyle, östaki tüplerinin açılması sağlanmaya çalışılır. Tedavi, üst solunum yolundaki çoğu bakteriye etkili geniş spektrumlu bir antibiyotik ve bölgedeki ödemi açmaya yönelik destek tedavisinden oluşur. Antibiyotik tedavisi en az 15 gün devam ettirilmelidir. Çocuğun çiğneme ve yutma fonksiyonlarını arttırmak açısından sakız çiğnemesi önerilebilir. Bu hareketler sırasında östaki tüpü çevresindeki kaslar da hareket ettirilerek, bölgenin hareketlendirilmesi yararlı olabilir" diye konuştu.

Opr. Dr. Mehmet Erem, söz konusu probleminin ilaç tedavisine cevap vermediği durumlarda geniz eti, bademcikler gibi altta yatan patolojilere yönelik cerrahi tedaviye ek olarak orta kulağa da bakılması ve havalanmasının sağlanması gerektiğini vurgulayarak, "Uzun süre devam eden patolojilerde, havalanmanın ameliyattan sonra da devam etmesini sağlamak için zar üzerine küçük bir tüp yerleştirilir. 6 ay ila 1 sene kadar burada durduktan sonra kendiliğinden atılan bir tüptür. Alınması için ikinci bir ameliyata gerek yoktur" dedi.

Kaynak: İHA

En Çok Aranan Haberler