Her türlü çocuk yaş grubu hastalığı iştahsızlığa neden olur. Bu nedenle bir çocuk, çocuk hekimine iştahsızlık nedeniyle götürülüyorsa, öncelikle sorumluluk bu çocukta iştahsızlığa neden olabilecek bir hastalık olup olmamasıdır.
Ateşli hastalıklar, enfeksiyon hastalıklarında, iştahsızlık bu hastalıklarla kol koladır. İştahsızlık enfeksiyon geçince ortadan kalkar. Hatta anneler çocuklarının biraz daha iştahlandığını ifade eder. Enfeksiyon sürecinde kaybettiklerini yerine koyabilmesi için, iştah biraz daha açıktır.
Çocukluk yaş grubunda demir eksikliğine bağlı kansızlık çok sık görülür. Bu hastalık da iştah üzerine olumsuz etki yapar.
İştahsızlığından şikayetçi olduğumuz çocukta, herhangi bir enfeksiyon olup olmadığına dikkat edilmelidir. Çocukluk yaş grubunda çok sık görülen kabızlık da çocuklarda yemeyi kısıtlayabilir. Bebeklerde sık görülen reflü de iştahsızlığa yol açabilir.
İştahsızlığa yol açan mide ve bağırsak hastalıklarında, öncelikle mide tembelliği olmaktadır. Bazı çocuklar geç acıkır ve geç acıktığı için de yemek talebi geç oluşur.
Ama bebekleri özellikle 2-3 saatte bir beslemeye alıştığımız için, çocukları da bu zamanlamaya göre beslemek isteriz. Ama çocuk acıkmamış olduğu için hem istekli olmaz, hem de az miktar yer ve doyar.
Bir başka sıklıkla görülen mide bağırsak hastalığı, fonksiyonel kabızlıktır. Kalın bağırsağın yavaş ve tembel çalışmasına bağlı olarak gelişen kabızlık durumudur.
Üçüncü neden de, bebeklerde daha sık görülen reflü hastalığıdır. Reflü hastalığı ile fizyolojik reflünün ayırt edilmesi önemlidir. Bebek yediği takdirde sonrasında kusarsa ve kustuğunu algılayıp aralarında ilişki kurarsa yediklerini azaltabilir. Bu da bize iştahsızlık olarak yansır.
İştahla büyüme arasında ciddi bir ilişki vardır. Bir çocuğun ne zaman büyüme hızı artarsa, o dönemde iştah da artar.
Çocukluk yaş grubunun en önemli özelliği büyümedir. Büyüme, besin ögesi ve enerji gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle büyüme hızının arttığı durumlarda iştah da artar.
Bebek yeni doğduğu dönemde hızlı bir büyüme potansiyeli taşır. Ama 6. aydan sonra, bu büyüme potansiyeli yarıya iner, iştahı da ilk aylara göre daha sınırlı olacaktır. Ama bunlar doğal fizyolojik gelişimlerdir.
2 yaşından sonra, çocukların özel bir gelişim dönemine girildiği ve kendilerine önerilenleri yoğun bir şekilde reddettikleri için, yiyecek alımı giderek azalabilir. Bu da bir uzmanla konuşulması gereken konudur.
Ergenlik döneminde, ergen olan çocuğun iştahı da artar. Ama bunun arasındaki dönemlerde, eğer çocuk büyüme hızını sürdürebiliyorsa sorun yoktur.
Çocuk yaş grubunda iştahsızlığın en önemli zararı, çocuğun en temel biyolojik özelliği olan büyüme üzerine olumsuz etki yapmasıdır.
Gerçek anlamdaki iştahsızlıkta, çocuk günlük ihtiyaçlarını karşılamayacak kadar besin tüketmektedir. Besin tüketimi ile elde edilen maddeler yetersizse, çocuğun büyümesi de bundan etkilenecek ve yetersiz olacaktır. Bunun neticesinde de çocuklarda büyüme gerilikleri olabilecektir.
Önce kilolar etkilenir, sonrasında da çocuğun boyu yaşıtlarının gerisinde kalmaya başlar.
Çocukların iştahını arttırması o kadar kolay bir olay değildir. Çünkü çok farklı değişkenin etkisi altında şekillenir. En temel ihtiyaç yaşamda kalabilmek ve canlılığı sürdürebilmektedir. Doğarken bunu garanti altına alan bir takım içgüdülerle dünyaya geliriz. Bunlardan en önemlisi açlığa karşı verilen cevaptır.
Bir canlı eğer aç kalırsa yemek talebi oluşur. Yemek talebinin giderilmesiyle gerek biyolojik gerek de zihinsel olarak tatmin duygusu yaşanır. O halde bir çocuğun öncelikle ihtiyacını arttırabilmek için, bu doğal fizyolojik mekanizmadan destek almak gerekir. Yani çocukların acıkması beklenmelidir.
Çocuk acıkınca kendisini besleyen bireye karşı bir tepki geliştirmiş olabilir. Bir bardak su içip bastırmaya çalışabilir. O halde ebeveynlere çok önemli görev düşmektedir. Çocuklarla yemek yeme eksenindeki ilişkilerin çok olumlu olması, çocuğun kafasında yer alan olumsuz tepkileri önlemek gerekir.
Çocuklarda iştahsızlığın bilinen bir tedavisi yoktur. Çünkü her iştahsızlık vakası çok ayrı dinamikler içerir. Bu bir yumak gibidir. Minik minik iplikçilerin hepsinin önemi vardır. O nedenle annelerle görüşmeler çok uzun sürer. Yemek yeme davranışları, masa adabı, yemeklere tepkisi, beslenmeye tepkisi, annenin bu tepkilere karşı verdiği reaksiyonlar gibi pek çok faktörün değerlendirilmesi gerekir.
Beslenme becerilerinin ve damak lezzetinin gelişimi, beslenme konusunda önerileri belirleyen detaylardır. 1 yaşındaki bir çocuk beslenme zenginliği nedeniyle yeteri kadar damak lezzeti oluşturduğu besinlerin çeşitlerini arttırdıysa elimiz daha rahattır.
Her iştahsızlık vakası kendine özgü önerilerle tedavi edilebilir. Tedavide en önemli faktörün hep çocuk olduğu düşünülse de, önemli faktörlerden bir diğeri hatta olayın yüzde 51'i bebeğin beslenmesinde sorumlu olan kişilerin tepki ve davranışlarıdır.