TRABZON (İHA) - Psikologlar, çocuklarda öğrenme güçlüğünün zeka geriliği veya hastalık olmadığını, farklı öğrenme şekli olduğu belirtti. Seda Özürlü Çocuklar Eğitim Merkezi'nden Psikolog Dr. Mesud Yalçın Güzel, öğrenme güçlüğünün okul çağındaki çocukların yüzde 3'ünde görülebildiğini ve okula başlamada kendini belli eden bu durumun yukarı sınıflarda daha belirgin halde kendini gösterebileceğini söyledi. Çocuğun beyninin gördüğünü, işittiğini, okuduğunu değerlendirmesi farklı olduğundan çabuk öğrenenlere uyum sağlamasının bir hayli zaman aldığını kaydeden Güzel, "Çoğu zaman öğretmen ve aile durumu anlayamadığından çocuğun zeka seviyesinin düşük olduğuna karar verip, çocuğu okuldan almakta veya alt sınıflarda eğitmektedirler. Öğrenme güçlüğü gösteren çocuklar genelde birbirlerinden farklı olmasına rağmen dikkat yetersizliği, aşırı hareketlilik, düşünme, bellek sorunları ve yazı yazmada güçlük gibi problemler yaşarlar. Bu konuda geliştirilmiş özel testlerle çocuğun IQ seviyesi ve performans durumu ortaya konulabilir. Ayrıca çocuğu dikkatli takip eden öğretmende yardımcı olabilir" dedi.
Öğrenme güçlüğü gösteren çocukların işitme ve görme algılamalarında da farklı değerlendirmeleri olduğunu belirten Güzel, "Harfleri kaydırabilir ve bazı şekilleri görmeyebilirler. B, P, D harflerini karıştırabilirler. Bazen yazıyı ters okurlar. İşitme açısından F, V, B, M harflerini tam algılayamazlar. Zaman kavramını zor öğrenirler. Bazen yön bulmada zorluk çekerler. Büyük bir çoğunluğu çok hareketlidir. Sık sık etrafındaki eşyalara zarar verirler. Dikkatini bir şey üzerine uzun zaman toplayamazlar. Bu yüzden algılamaları da kalıcı olmaz. Yaşıtları ile geçimsizdirler. Baş, karın ağrısı şikayetleri ile okula gitmek istemezler. İtaatsizlik gösterip, devamlı reddedici olurlar. El becerileri iyi gelişmemiştir. Top ve oyunu ip atlamada zorlanırlar. El yazıları çok kötüdür. Ancak bütün bu belirtilerle erken teşhisleri mümkündür" diye konuştu.
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜNÜN TEDAVİSİ Psikolog Dr. Güzel, öğrenme güçlüğü olan bu çocuklara 'farklı öğrenen çocuklar' dendiğini ve tedavilerinin mümkün olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"Bunların beyinleri farklı şekilde algıladığından evvela özel testlerle bunların bilgiyi algılama şekli tespit edilir. Yazarken, okurken takıldıkları noktalar belirlenir. Çocuğun beyninin algılama şekli tespit edilip ona uygun bir eğitim programı çıkarılır. Görme, işitme, dokunma duyularının hepsinden istifade edilerek ayrıntılı olarak çocuğa bilgi sunulur. Öğretilecek bilgi bölümlere ayrılır ve her bölüm az az kesintisiz öğretilir. Kalabalık olmayan sınıflarda bireysel eğitime ağırlık verilir. Bu çocuklar için yapılacak sınavlara daha geniş zaman ayrılır. El becerilerini gerektiren işlerde daha fazla imkan tanınır. Başaramadığı veya kendini yetersiz hissettiği zaman ona güven verilip paniğe kapılmaması, biraz daha gayret ederse yapabileceği telkin edilir. Onu aşağılayıcı kelimeler kullanılmamalıdır. Başaramadığı zaman ona yardımcı olup, takıldığı noktalar daha açık şekilde izah edilmelidir. Çok pratik yaptırıp, kalıcı belleğe bilgiyi aktarmaya çalışmalıdır. Öğretmeni ile sık sık görüşüp, okul içinde ve haricindeki davranışları tespit edilip, bunları kayıt edip, oluş nedenleri ve sıklıklarını araştırmalıdır. Çocuğun davranışlarına etki eden olumlu ve olumsuz yönleri bulup, bu noktalardan istifade ederek ona yardımcı olmalıdır. Uzmanların tavsiyelerine uyup, planlı sabırlı çalışmalarla çocuğa güven kazandırmalı, ümitsizliğe düşürmemelidir. Çocuğun öğrenme güçlüğü çektiğini erken tespit edip, ses, sembol eşlemesi yaparak ona yeni bir öğrenme şekli aşılayıp, eski alışkanlığını terk etmesi sağlanmalıdır."
Öğrenme güçlüğünü bir zeka geriliği olarak kabul edip ümitsizliğe düşülmemesi gerektiğini de söyleyen Güzel, "Unutmayalım ki şu anda dünyada pek çok ünlü bilim adamı ve sanatçı bir zamanlar öğrenme güçlüğü çeken kimselerdi. Bunların aileleri, özel öğretmenleri pes etmeden çalışarak bugünkü durumlarına getirdiler" dedi.