Ali'nin Öyküsü:
"Ali, birinci sınıfa başlamıştı ve her sabah dayanılmaz karın ağrılarıyla uyanıyordu. Evin tek çocuğu idi ve annesi tarafından büyütülmüştü. Anneannesi ve babaannesi de Ali'yi sık sık ziyarete gelirler, onu gezmeye götürürler, ona hediyeler alırlardı. Ali babasının da gözbebeği idi. Okulöncesi dönemde gittiği yuvalarda hep sevilen bir çocuk olmuş, ancak her senenin başında 1-2 haftasını ağlayarak geçirmiş ve eve gitmek istediğini söylemişti. Ara sıra annesiyle okula gitmeme pazarlığı yaptığı da olmuştu.
O yıl okula başlayacağı için bütün aile çok heyecanlıydı. Ali'nin hangi okula gideceğine uzun araştırmalar sonucu karar verilmiş, Ali'nin okul için gerekli tüm malzemeleri büyük özenle seçilmişti. Okulun birinci günü Ali dayanılmaz bir karın ağrısıyla uyandı. Herkes bunun çok normal olduğunu düşünüyordu, o gün çocuğun hayatının en önemli dönüm noktalarından biriydi, biraz heyecanlanması normaldi. Ancak karın ağrısı, yol boyunca devam etti, okula varınca karın ağrısına ağlama da eklendi. Ali'yle konuşmak mümkün değildi. Ali annesinin sınıfta yanından ayrılmasına kesinlikle izin vermedi. Bu durum birkaç gün daha sürünce, ailesi Ali'yi bir doktora götürmeye karar verdi. Doktorlar hiçbir olasılığı atlamak istemediler ve yapılabilecek bütün tetkikleri yaptılar. Ancak Ali, fiziksel olarak sapasağlam görünüyordu. Bu karın ağrılarına nasıl bir anlam vermek gerekiyordu?"
ÇOCUĞUNUZ SAĞLIKLI BESLENİYOR MU?
Kaan'ın öyküsü:
"Kaan yaşına göre oldukça zeki bir çocuktu. İlgilendiği konular yaşıtlarından oldukça farklıydı. Onun için bir uzay gemisinin nasıl yapıldığı, bir bitki hücresinde oluşan değişimler, topla ya da arabayla oynamaktan çok daha ilginçti. Ancak Kaan'a ulaşmak, onunla iletişim kurmak pek de kolay değildi. Bir konuya daldığı zaman, kendisine söyleneni duymaz, onun için ilginç olan bir konu hakkında da ortama hiç bakmadan konuşmaya başlayabilirdi. Yaşı büyüdükçe, Kaan'ın sosyal uyumunda sorun yaşadığı gittikçe daha fazla dikkat çekmeye başladı. Bu konuyla ilgili olarak babası annesini sorumlu tutuyordu, çünkü annesi Kaan'a fazla yumuşak davranıyordu.
Anne de babanın Kaan'a fazla uzak ve ilgisiz kaldığını söylüyordu. Kaan yalnız başına oynarken arada çok doğal olarak tuvalet molaları verir, sonra oyununa geri dönerdi. Akşam yemeklerinde, annesi ve babası ile birlikte iken ise her on dakikada bir tuvalete gitme ihtiyacı duyardı. Okulda bu sıklık beş dakikada bire inmişti. Kaan, bir süre grup içinde kalıyor ve hemen tuvalete gidiyordu. Hiçbir dersi başından sonuna kadar dinleyemiyor, teneffüslerde katıldığı hiç bir oyunu sürdüremiyordu. Bu nedenle fazlasıyla dikkat çekmeye başlamış, ve herkesten tepki alır olmuştu. Kaan'ın sık sık tuvalete gitmesinin bir anlamı olabilir miydi?"
Gelişim Evrelerindeki Bütün Sıkıntılar "Kötü" Değildir
Bütün çocuklar ve gençler yaşamları süresince karşılarına çıkan çeşitli gelişim evrelerinde belli sıkıntılarla karşılaşabilirler. Bu sıkıntıların "kötü" olduğunu düşünmek pek de doğru değildir, çünkü bu sıkıntıları yaşamak ve bunlarla baş etmeyi öğrenmek çocukları olgunlaştırır. Örneğin anne babasının ayrılması, çok sevilen birinin kaybı, mahalleden taşınma, okul değiştirme, kardeşin dünyaya gelmesi çocuklar açısından önemli yaşam deneyimleri oluşturur.
Çocukların kişiliklerini oluşturma süreci içinde her deneyim bu kadar belirgin değildir. Çocuğun doğuştan getirdiği kişilik yapısı ile ailenin tutumlarının uyuşmaması ve aile içi gerginlikler de çocuk açısından baş edilmesi gereken güçlüklerdir. Çocukların sıkıntılı bir duruma önceden nasıl tepki vereceklerini kestirmekgüçtür, ancak örneğin çocuk içine kapanmaya başladığında ya da çok hırçın olduğunda duygusal olarak bir sorun yaşadığı tahmin edilebilir. Oysa, bir çocuğun sürekli karnı ağrıyorsa, başı ağrıyorsa, altını ıslatıyorsa, saçı dökülüyorsa, derisinde bir takım döküntüler oluşuyorsa ilk akla gelen nedenler psikolojik olmaktan çok fizyolojiktir.
Çocuğun karşı karşıya kaldığı fiziksel ağrılar veya sıkıntılar çocuk açısından son derece gerçektir; yani o sıkıntıyı hiçbir fiziksel neden saptanamasa bile, fiziksel bir nedenle ortaya çıkmış kadar gerçek olarak yaşar.
Peki, Psikomatik Rahatsızlık Nedir?
Somatoform Bozukluk olarak da isimlendirilen bu tür rahatsızlıklarda nörolojik ve fizyolojik araştırmalar sonucunda rahatsızlığın bu boyutunu açıklayabilecek ölçüde hiçbir fiziksel bulguya rastlanmaz. Fiziksel bir neden olmadan, vücutta belli rahatsızlıkların yaşanması aslında yeni bir olgu değildir. Bundan 150 sene kadar önce bu durum yetişkinler için tanımlanmış, bu tanım için "histeri" sözcüğü seçilmiş ve üstünde en çok çalışılan konulardan biri olmuştur. Zaman içinde, çocuk ve gençlerin de benzer sorunlar yaşayabildikleri fark edilmiştir.
Psikomatik bozukluklar küçük çocuklarda belirsiz şikayetler olarak ortaya çıkar; çocuk ağrısının ya da genel olarak şikayetinin yerini tam olarak gösteremez. Okul çağı çocukları rahatsızlık veren yeri gösterebilirler, gençler ise sıkıntılarını ayrıntılı bir şekilde anlatabilirler.
DUYGUSAL ZEKANIZI ÖLÇÜN
En sık karşılaşılan psikomatik rahatsızlıklar nelerdir?
•Baş ağrısı
•Karın ağrısı
•Sürekli yorgunluk, bitkinlik
•Ağrılar
•Denge Sorunları
•Görme bozuklukları
•Sırt ağrısı
•Kas ağrıları
•Çeşitli cilt hastalıkları
•Saç dökülmesi
Psikomatik rahatsızlıklarla birlikte okul sorunları, okul reddi, sosyal uyum sorunları, yüksek endişe de sıklıkla görülür.
Nasıl anlaşılır?
•Fiziksel bir sorunun somatoform olma olasılığını değerlendirebilmek için bu sorunun sadece bir-iki kez gözlenmiş olması yeterli değildir. Bu sorunun belli bir zaman aralığı içinde inişli çıkışlı da olsa gözlenmesi gerekir.
•Bu fiziksel gibi görünen sorunun fiziksel bir nedeninin olmaması gerekir.
•Kişinin bu sorunu bilinçli bir şekilde sergiliyor olması önemlidir, örneğin aslında karnı ağrımayan bir çocuğun karnı ağrıyormuş gibi yapması
•Travmatik bir olay yaşayan çocuk kısa bir süre için de olsa, bir acı hissedebilir, çeşitli sorunlar yansıtabilir.
Hangi türler vardır?
•Konverziyon (İçe döndürme): Bu tür psikosomatik sorun çocuklarda en çok rastlanan türdür. Bu şekilde ortaya çıkan belirtiler nörolojik bozukluklarla veya fiziksel sorunlarla son derece büyük benzerlik gösterirler. İleri noktalarda, görme kaybı, nöbetler, duyu kaybı örnek olarak gösterilebilir. Çocuklar genellikle zayıf, güçsüz, halsiz olmaktan şikayet ederler
•Vücudu algılamada zorluk: Daha sıklıkla gençler, bedenlerinin bir bölümünde bir sorun bir eksiklik olduğunu düşünürler ve bu düşünceleri onların sosyal, duygusal gelişimlerini önemli ölçüde etkiler.
•Hipokondri: Bu çocuklar ve gençler de sürekli hasta olduklarını veya olacaklarını düşünürler ve bedenlerinden gelen sinyalleri son derece yanlış yorumlayarak belli hastalıklara yakalandıklarını sanırlar.
Belli bir gruba sokulamayan psikosomatik rahatsızlığı olan daha bir çok çocuk ve genç vardır. Bu sorunun görülme sıklığı %5 civarındadır ve kızlarda daha sık görülen bir durumdur. Bu soruna düşük eğitim düzeyindeki çocuklar ve gençler arasında rastlanma düzeyi daha yüksektir.
Nedenleri nelerdir?
Psikosomatik ya da diğer bir deyişle somataform rahatsızlıkların nedenleri tam olarak saptanamamış olmakla birlikte, ortaya çıkmalarında en etkin olan nedenlerin başında çocuğun karşılaştığı önemli yaşam olaylarının geldiği bilinmektedir. Kimi çocukların stresle baş etme becerileri doğal olarak daha yüksek olabilir; kimi çocuklar ise stresten etkilenmeye daha eğilimlidirler.
Stresten etkilenmeye eğilimli olan çocuklar duygularını sözel olarak ifade etmekte zorlanabilirler, toplum kuralları nedeniyle bir çok şeyi içlerine atmak durumunda kalabilirler, ailelerini üzememek için her şey yolundaymış gibi davranabilirler. Genellikle sıkıntılarını konuşmaktan kaçınan, endişenin bastırıldığı ailelerde yetişen çocuklarda bu soruna çok daha fazla rastlanmaktadır. Bu durumlarda, çocuğun sıkıntısı beden üzerinden ifade edilebilir ve sanki sorun fizikselmiş gibi görülebilir. Ancak, herhangi bir fiziksel sorunun psikolojik kökenli olduğuna karar verebilmek için tüm muayenelerin yapılmasıve fiziksel nedenlerin bertaraf edilmesi gerekir.
Neler yapılmalı?
Çocuğun fiziksel bir şikayeti olduğunda ilk yapılacak iş, o konunun uzmanı olan bir doktora gitmek ve gerçekten fiziksel bir bulgu olup olmadığını saptamaktır. Eğer fiziksel bir bulgu yoksa, o durumda, uzmanın, aileyle çocuğun gelişimini, hayatındaki önemli değişiklikler, ailenin sorunlarla baş etme yöntemleri, aile içi ilişkiler, çocuğun arkadaş ilişkileri gibi bir çok konu ile ilgili bilgi alması gerekir. Bunların yanında çocukla yalnız bir görüşme de yapılmalı, çocuğun kendini ve içinde bulunduğu ilişkiler ağını nasıl algıladığı değerlendirilmelidir. Bundan sonrasında bir uzmandan yardım alınarak çocuğun bedeninden gelen sinyallere karşı daha duyarlı kale getirilmesi için rahat bir ortam oluşturur. Daha sonraki aşamada, çocuğun sıkıntılarla baş etmeyi öğrenmesi için çeşitli çalışmalar yapılmalıdır. Ailenin de bu çalışmalara katılması ve aile içinde sorunları ele alma yöntemlerini değiştirmesi, bu konuda destek alması da son derece önemlidir.
ÇOCUĞUNUZ SAĞLIKLI BESLENİYOR MU?
Ali ve Kaan
Baştaki örnekte anlattığımız Ali, ailesinin yanında hep özel olduğunu hissetmişti. Aile içinde olumsuz duygular pek ele alınmamakta, sanki onlar yokmuş gibi davranılmakta, hayatın hep güzel yanları ön plana çıkarılmaktaydı. Ali de gerginlik hissettiği durumlarda, bu rahatsızlık veren duygunun ne olduğunukavramakta, onu tanımlamakta ve onunla baş etmekte zorlanmaktaydı. Sıkıntısını dile getiremiyordu, çünkü ailesinde sıkıntılar konuşulmuyordu. Sıkıntısını, bu nedenle, kendini karın ağrıları üzerinden dile getiriyordu.
Kaan ise, insanlarla ilişki kurması gereken durumlarda büyük sıkıntı çekiyordu, çünkü doğuştan getirdiği yapısı daha içe dönüktü, o kendi başına olmaktan hoşlanıyordu. Ancak bu eğiliminin pek de kabul görmediğinin farkındaydı. Kendi başına olmak onun için mutluluk vericiyken, çevresindeki herkes mutsuz oluyordu. Bu gergin ortamdan uzaklaşması gerekiyordu; başka bir çözüm aklına gelmiyordu.
Anne- Babalar neler yapabilir?
•Çocuğun şikayetlerini ciddiye alın. Bu gerçekten fiziksel bir sorun olabilir. Eğer tıbbi tüm kontroller sonucunda nedenin fiziksel olmadığı ortaya çıksa bile, bu çocuğunuzun bir şeyler uydurduğu anlamına gelmez. Bu sorunlara neden olan duygusal sorunları da çok ciddiye almak gerekir. Hiçbir çocuk, her şey yolunda giderken, karın ağrısı, baş ağrısı, uykusuzluk, saç dökülmesi gibi bir sorunla uğraşmak istemez.
•Çocuğunuzun fiziksel şikayetlerini sözel olarak tanımlaması yönünde onu cesaretlendirin. Çocuğunuza rahat olmasını, endişelerinin onun sıkıntılarını daha da arttıracağını anlatın. Gençlerde sorunlarla baş etmek için alkol ve madde bağımlılığı sıkça rastlanan bir durumdur. Bu nedenler, çocuğunuzun bu tip yatıştırıcılara yönelmediğinden emin olun.
•Çocuğunuzun sıkıntılara neden olabilecek durumları kendiniz ona ifade edin. Bu konuda sizin de bir çabanız olduğunu, bu durumun sizin için önemli olduğunu görmek, bu sıkıntıları paylaşabilmek onu rahatlatacaktır. Çocuğunuzla birlikte sohbet ederek sorunun nereden kaynaklandığını bulabilirseniz, büyük bir adım atmış olursunuz. Ancak bu noktada çocuğun üstünde baskı kurmak, konuşması için onu zorlamak uygun değildir, önemli olan çocuğun güvenini ve işbirliğini sağlamaktır.
•Çocuğunuzu gözlemeye çalışırken, onunla fazla iç içe geçmemeye çalışın; onu rahatsız etmeyin. Sürekli izlendiğini bilmek onun endişesini arttıracaktır.
•Çocuğunuzun sıkıntılarının farkına varması ve onları kontrol edebileceği hissi kazanması için, onun bu konu ile ilgili bir çizelge oluşturmasını isteyin. Sorunun hangi durumlarda, hangi şiddetle ortaya çıktığının farkına varmak onun kontrol duygusunu arttıracaktır.
•Kendi duygu ve düşüncelerinizi sözlü olarak ifade ederek, bunları dışa vurarak ona örnek olmaya çalışın.
Tüm bu yaklaşımlara rağmen, çocuğunuzun sıkıntıları devam ediyorsa bir uzmana başvurmakta yarar vardır.
Beyaz Psikoloji ve Danışmanlık
Şeniz Pamuk