-Elif Develi "Beni hastaneye getirdiklerinde kalbim durmuş. Beynime 7 dakika oksijen gitmemiş. Doktor, eşim Mustafa'ya öldüğümü söylemiş. Mustafa hastane bahçesinde yere yığılmış. 'Allahım ne olur karıma bir şans daha ver' diye haykırıyormuş. Bu sırada kalbim yeniden atmış. Ama o gece sabaha kadar 7 kez daha durmuş. Hafızamı kaybettiğim için bunların hiçbirini hatırlamıyorum. Bana anlatıyorlar. Geçmişim silindi gitti. En acısı da 2 çocuğumu, anneliğimi hatırlayamamaktı. Bir de her sabah uyanıp yanımda yatan eşim Mustafa'ya 'Sen kimsin, niye yanımda yatıyorsun?" diye tepki gösteriyordum. Eşimi ve çocuklarımı yeni tanıyorum" dedi.
'Çocuklarımı kabullenemedim'
Elif Develi "Komadan ilk çıktığınızda ne hissettiniz" sorusu üzerine şunları söyledi: "Karşımda hiç tanımadığım, ama tanıdık gelen bir adam vardı. Bana 'Seni Seviyorum. Ben senin kocanım' dedi. Sonra Yunus Emre ve Beyza'yı getirdi. Meğer onlar da çocuklarımmış. Çocukları uzun süre kabullenemedim. Onları istemedim. İkisi de bu yüzden çok acı çekti. Mustafa işten çıkıp hafızama yeniden kavuşabilmem için bana yardım etti. Her gün albümleri alıp yanıma geliyor aşkımızı, düğünümüzü, kızımın ve oğlumun doğumunu, kaybettiğim hayatımı bana yeniden anlatıyordu. Dinliyor, ama ertesi gün yeniden unutuyordum. Mustafa hiç bıkmadan, üşenmeden her gün saatlerce beni çalıştırdı."
'Bir çiçek yollamadılar'
Mustafa Develi ise hayatlarını alt üst eden o günü şöyle anlattı: "Bir pazar günüydü. Elif ile neşe içinde uyandık. Kahvaltımızı yapıp 06.00'da yola çıktık. Çünkü 07.00'de sette olma zorunluluğu vardı. Elif sette 12 saat bekledi. Çekim 19.00'da başladı. O gün eşimi bırakıp eve dönmek istemedim. Beklemeye başladım. Kısa bir süre sonra set görevlisi yanıma koşup 'Abi, eşine bir şey oldu. Koş' dedi. Yanına bir gittim ki Elif yerde. Kalbi durmuş. Dili içeri kaçmış. Bembeyaz yatıyor. Set ekibi başında. Kimse ambulans çağırmıyor. Öylece bakıyorlar. Uyanır diye yüzüne bir bardak soğuk su döktüler. Elif'i o halde tam 7-8 dakika yerde bekletmişler. 'Ambulans' diye bağırdığımı hatırlıyorum. Hastaneye geldiğimizde karım ölmüştü. Çok ağladım, Allah'a onu bana yeniden bağışlaması için gözyaşları içinde yalvardım. Kalbi yeniden attı. Sonra defalarca durdu. Doktor ümidimi kesmemi söyledi, ama hiç kesmedim. Elif çok uzun süre komada kaldı. Ne yapımcı Faruk Turgut, ne yönetmen Nihat Durak ne de oyuncular... Kimse arayıp sormadı. Bir çiçek yollamadılar. Yapımcı Faruk Turgut'u bir kez aradım. Sekreteri 'Faruk Bey olayı basına yansıtmanızdan rahatsız oldu. Görüşmeyecek' deyip telefonu kapattı. Eşimin yanında olmak için her şeyimi kaybettim. Aç kaldığımız, bir ekmeğe muhtaç olduğumuz günler oldu. Ama gururumdan Faruk Bey'i ikinci kez aramadım. Evin zili çalıyor 'Hacze geldiler' diye korkuyorum. Telefonumu korkudan açamıyorum. Sıfır noktasındayız. Kamu davamız sürüyor. Bu olayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götüreceğiz."
Elif Develi programın sonunda dizinin yapımcısı, Gold Film'in sahibi Faruk Turgut'a, şöyle seslendi: "Benim, bir hayvan kadar değerim yok muydu Faruk Bey"...