DUYGU YENER - Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Ümit Murat Şahiner, çocuklarda görülen her döküntünün egzamayla, her egzama türünün de alerjik egzamayla karıştırılmaması gerektiği konusunda aileleri uyardı.
Doç. Dr. Şahiner, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "egzama"nın, diğer bir adıyla "dermatit"in toplumda sık görülen çevresel ve genetik faktörlerin birbiriyle etkileşimi sonucu ortaya çıkan kronik iltihabi bir deri hastalığı olduğunu söyledi.
Şahiner, erişkinlerde çok farklı şekilleri olmakla birlikte çocuklarda alerjik, kontakt ve seboreik olmak üzere üç farklı türde egzama görüldüğünü söyledi.
Doç. Dr. Şahiner, kontakt egzamanın deterjanlar, sıvı sabun gibi birtakım kimyasallarla uzun süre temas edilmesi durumunda ortaya çıktığını, çevresel faktörlerden kaynaklandığını belirtti.
Bu tür kimyasalların uzun süre deriye teması halinde deride kaşıntı, çatlama ve kızarıklık gibi bulguların ortaya çıktığını dile getiren Şahiner, derideki bu durumu ortadan kaldırmak için kısa süreli kortizonlu kremlerin kullanılmasının bir sakıncasının bulunmadığına ifade etti.
Yenidoğanlarda ise halk arasında "konak" adı verilen saçlı deride kaşıntılı plakalar şeklinde ortaya çıkan seboreik egzamanın görüldüğünü ifade eden Şahiner, erişkinlerde seboreik egzamanın deride, kaşlarda ya da kulak arkasında kaşıntı ve kepeklenme şeklinde görüldüğünü söyledi.
- "Süt, yumurta, buğday alerjik egzamaya sebep olabiliyor"
Alerjik egzamanın çocuklarda en sık görülen egzama türü olduğuna dikkati çeken Doç. Dr. Şahiner, "Genellikle bebekler 1-2 aylıkken başlıyor, giderek ilerliyor. 3 ya da 4 yaş civarında ise tamamen ortadan kalkıyor. Vakaların neredeyse yarıya yakınında altta yatan bir gıda alerjisi söz konusudur. Bu yüzden biraz uyanık olmamız gerekiyor. Sorumlu olan gıdayı diyetten çıkarmazsak, atopik egzama giderek ilerliyor ve çocuk için tahammül edilmez bir hal alıyor. Bebek sürekli kaşınıyor hatta kanlar içerisinde kalıyor. Geceleri ne kendisi uyuyor ne de ailesini uyutuyor." diye konuştu.
Doç. Dr. Şahiner, alerjik egzamaya en sık neden olan besinler arasında süt, yumurta, buğday, soya, kuruyemişler ve deniz ürünlerinin geldiğini dile getirerek, en önemli yaklaşımın alerjiye neden olabilecek bu gıdaların diyetten çıkarılması olduğunu belirtti.
- "Döküntüler virüslere bağlı gelişirse yayılım gösterir"
Alerjik egzamanın iki şekilde tespit edildiğini ifade eden Şahiner, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Cilt testi ya da küçük bir kan örneğiyle alerjiye neden olan besini tespit edebiliyoruz. Her döküntü egzama değildir. Özellikle çocuk yaş grubunu düşündüğümüzde birtakım bakteri ve virüslerin yol açtığı döküntülü bazı hastalıklar var. Bazen egzama ile karışabiliyor. Her egzama da alerjik olmayabilir.
Bunları egzamadan ayırt etmek bir çocuk uzmanı için çok da zor değildir. Döküntüler bakteri veya virüslere bağlı meydana gelmişse, belli bir yayılım gösteriyorlar. Baş bölgesinden başlayarak gövdeye doğru yayılıyor. Çok kısa sürede ortaya çıkıyor. Çocuğun ateşi varsa enfeksiyonlarla ilgili problemler aklımıza gelmelidir. Kontakt egzamada ise klinik tablo çok yavaş ilerliyor. Ateş, düşkünlük gibi bulguları biz bu hastalarımızda gözlemiyoruz."
- "Çocukları yüzünden öpmeyin"
Doç. Dr. Şahiner, kış aylarında bakteri ve virüslerin bulaşmasını önlemek için de ailelere şu uyarılarda bulundu:
"En önemli önerimiz el yıkamak ve çocukları yüzlerinden öpmeyelim. En önemli bulaşı yollarından birisi öpülmektir. Alerjik egzama varsa çok sıkı kıyafetler giydirmeyelim. Pamuklu, kıyafetler tercih edilmeli ve çok sıcak su ile banyo yaptırmayalım.
Çocukta eğer kırgınlık, ateş gibi bir durum söz konusuysa döküntü çok kısa süre içerisinde çıkıp hızla yayılmışsa ve belli bir dağılım gösteriyorsa bu durumda enfeksiyon ilişkili olduğunu düşünmek daha mantıklı geliyor."