KADIN

Çoğunlukla hamileliğin ilk 20 haftasında görülüyor! Sebeplerine ve belirtilerine dikkat

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Hamileliğin ilk 20 haftası içerisinde, gebeliğin sonlanmasına düşük adı verilir. Fetüsün kaybıyla sonuçlanan bir olaydır. Düşükler, çoğu kişinin kontrolünde olmayan çeşitli tıbbi nedenlerle gerçekleşebilir. Ancak risk faktörlerini, işaretlerini ve nedenlerini bilmek, olayı daha iyi anlamanıza ve ihtiyacınız olabilecek herhangi bir destek veya tedaviyi almanıza yardımcı olabilir.

Düşüklere genellikle ilk 3 ayda rastlanır. Düşükler tek bir çeşit değildir. Bir kaç çeşit düşük vardır. Gebelik kesesinin tamamen rahim dışına atılması şeklinde olanlar tam düşüktür. Gebelik mahsülünün bir miktarının rahim dışına atılıp, bir miktarının rahim içerisinde kalmasıyla sonuçlanan düşükler yarı düşük diye ifade edilir.

Düşük bazen de ceninin anne karnında hayatının sonlanması ve tamamen rahim içerisinde kalmasıyla sonuçlanır. Bu durum da bebeğin anne karnında ölmesi diye ifade edilmektedir.

Bir düşük yaşayan kadın, sonraki hamilelikleri öncesinde iyice değerlendirilmezse benzer bir olayla karşılaşma riski yüksektir. Bu aynı zamanda kadına psikolojik olarak da ekstra bir yük getirmektedir.

DÜŞÜK SEBEPLERİ NELERDİR?

Düşük sebepleri genel olarak 3 ana başlıkta toplanabilir. Anneye bağlı nedenler, fetusa bağlı nedenler ve kadın genital yoluna ait nedenler olarak 3 ana başlıkta toplanabilir.

Fetusa yani cenine bağlı nedenler arasında, gelişim dönemindeki yapısal anomaliler en önemli nedenlerin başındadır.

Anneye bağlı nedenlerde, sistemik hastalıklardan guatr bezi bozuklukları, ağır diyabet ve böbrek hastalığı, karaciğer, kalp ve damar hastalıkları, şiddetli kansızlık sayılabilir. Ayrıca annenin bağışıklık sistemini etkileyen lupus adı verilen bir takım hastalıklarda düşüklere sık sık sebep olmaktadır.

Annenin rahminden kaynaklanan problemler bir diğer başlıktır. Rahimde doğuştan gelen anomaliler, rahimde bölmeler, çift rahim bu sebeplerden olabilir. Bir ceninin rahat gelişmesini engelleyecek bir problem varsa düşüklere yol açar. Bu durumun gebelik öncesi tedavi edilmesi lazımdır.

Annenin doğurganlık çağında gelişebilecek problemlerden, rahim yolunda gelişen iyi huylu urlar rahim boşluğuna doğru büyürse düşüklere sebep olabilir. Kadının rahim ağzı adı verilen servikste, bağ dokusunun yapısal yetmezliği de sık sık düşüklere yol açmaktadır.

DÜŞÜĞÜ TETİKLEYEN DIŞ FAKTÖRLER NELERDİR?

"Düşüğü tetikleyen dış faktörler bir kaç başlık altında toplanabilir.

Bunlardan en sık karşılaşılan annenin maruz kaldığı travmadır. Bu travma fiziki bir şiddet, trafik kazası veya düşme sonucu olabilir, gebelikte düşük riski oluşturur. Ayrıca radyasyona maruz kalmayı da bu gruba sokabiliriz. Radyasyon, ceninde çok ciddi problemlere ve düşüklere yol açmaktadır.

Annenin çalışma koşullarına bağlı olarak, örneğin kimya sanayinde çalışıyorsa, soluduğu maddeler düşüklere sebep olabilir.

DÜŞÜK YAPMA RİSKİ KİMLERDE YÜKSEKTİR?

Düşük yapma riski, anneyle ilgili problemlere bağlı olarak artmaktadır. Annenin rahminde bir anomali varsa düşük riski artmaktadır.

Ayrıca kadının bağ dokusunun özelliği olarak rahim ağzında yetmezlik adı verilen gevşeklik varsa bu da düşüklere sebep olmaktadır.

Doğurganlık çağında annede gelişen miyom ve polipler eğer rahim içerisinde doğru önemli oranda büyüme gösteriyorsa, bunlar da gebeliğin o bölgede gelişmesini engelleyerek düşüklere yol açabilecektir.

Annenin genel sağlığını etkileyecek olan sistemik hastalıklarda düşüklere yol açmaktadır. Örneğin; guatr bezinin fazla ya da az çalışması, şeker hastalıkları, ağır kalp damar hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, karaciğer ve böbrek hastalıkları, şiddetli kansızlıklar annede düşük neden olarak sayılabilir.

Bunlar gebelikten önce tespit edilip tedavi edilirse, sonraki gebeliğin sonuçları bu risklerden arındırılmış olur. Ancak annenin ilk 3 ayda geçirdiği enfeksiyonları önceden incelemek mümkün değildir.

DÜŞÜK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Düşüğün en önemli belirtisi kanamadır. Kanamanın miktarı çok değişik olabilir. Bazen lekelenme tarzı bir kanama şeklinde olabilir, bazen de adet kanamasından çok daha fazla miktarlara ulaşabilir.

Bu kanama daha çok kırmızı renktedir. Adetteki kanama gibi koyu renkli değildir. Ayrıca annenin bel ve kasık bölgesine yayılan ağrılar vardır, bunlar kramp şeklindedir. Kanamalar da genellikle bu ağrılarla beraber gözlenir.

HAMİLELİĞİN HANGİ DÖNEMİNDE DÜŞÜK RİSKİ FAZLADIR?

Hamileliğin özellikle ilk 3 ayında düşük riski fazladır. Bütün gebelikleri ele alırsak, gebeliklerin yüzde 15 kadarı düşükle sonuçlanmaktadır.

İlk 2 ay içerisindeki düşüklerin en sık sebebi, cenindeki kromozom anomalileridir. Ceninde yaşamla bağdaşmayacak bir takım gelişimsel problemler varsa düşükle sonuçlanmaktadır.

Hamileliğin farklı dönemlerinde farklı sebeplerle düşük olmaktadır. Örneğin; rahim ağzındaki yetmezlik genellikle ilk 3 aydan sonra düşüğe yol açmaktadır. Annede bağışıklık sistemiyle ya da kan hastalıklarıyla ortaya çıkan düşükler de ilk 3 aydan sonra ortaya çıkmaktadır.

DÜŞÜKTEN SONRA TEKRAR HAMİLE KALMAK İÇİN UYGUN ZAMAN NEDİR?

Düşük eğer hamileliğin çok erken dönemlerinde gerçekleşmişse uzun süre beklemeye gerek yoktur.

Düşükle ilgili tedavi edilmesi gereken bir sebep varsa veya anneye ait bilinen sistemik hastalıklar varsa mutlaka kontrol altına alınmalı, bir sonraki hamilelik öncesinde kadın sağlıklı bir duruma kavuşturulmalıdır.

Düşük eğer hamileliğin ileri 4 ya da 5. ay dönemlerinde gerçekleşmişse, 3 ay süresince korunma önermemiz mümkün olacaktır.

HAMİLELİKTE DÜŞÜK RİSKİ VE KANAMA NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Hamilelikte düşük riski; kanama, bel ve kasıklarda ağrıyla tespit edilmektedir. Bu hastaların mutlaka ultrasonografi ile muayene edilmesi lazımdır.

Ultrasonografide eğer ceninin kalp atımları görülüyor ve gebelik kesimleri düzenli ve normal gözleniyorsa, kanamalı gebeye düşük tehlikesi teşhisi koymaktayız. Bu durumda önerimiz kadının mutlak yatak istirahati yapması ve hiçbir fiziksel aktivitede bulunmamasıdır.

Rahimde kasılma, bel ve kasık ağrıları şeklinde ağrılar varsa, cenine dokunmayacak ilaçlarla tedavi tamamlanır.

Tedavi, kanamanın durmasıyla bitecektir. Kadının gebeliği devam ederken bir süre daha cinsel ilişkiyi yasaklama şeklinde bir önerimiz olmaktadır. Aynı zamanda ağır fiziksel faaliyetlerde bulunulmamasını önermekteyiz.

TEKRARLAYAN DÜŞÜĞÜN SEBEPLERİ NELERDİR?

Tekrarlayan düşük, bir gebe kadının peş peşe 3 veya daha fazla düşük yapmasıdır.

Tekrarlayan gebeliklerin sebepleri çok çeşitlidir, bir kaç başlık altında sayılabilir. Annedeki sistemik hastalıklar öncelikle değerlendirilmelidir. Bu hastalıklar arasında şeker ve guatr bezi hastalıkları sayılabilir.

Annede bağışıklık sistemini etkileyen lupus adı verilen bir hastalık, kan tablosunu bozan ve bebeğin gelişimini olumsuz etkileyen bazı hastalıklarda tekrarlayan düşüklere yol açmaktadır.

Annedeki doğum yolunun bazı anomali özellikleri taşıması da, tekrarlayan gebelik kayıplarına yol açmaktadır. Rahimde bir bölme olması, çift rahim, ceninin gelişeceği rahim boşluğunun yeterli genişleme kapasitesine sahip olmaması düşüklere yol açabilmektedir.

Kadın doğum yolunda, rahim ağzındaki yetmezlikler ve bağ dokusundaki gevşeklikler, tekrarlayan düşüklere yol açmaktadır.

Bütün incelemelere rağmen bazen hiçbir objektif neden bulamamaktayız. Buna da sebebi bilinmeyen tekrarlayan gebelik kaybı teşhisi koymaktayız. Bu kadınlara, herhangi bir tedavi yapmaksızın bebek sahibi olmayı denemelerini önermekteyiz.

TEKRARLAYAN DÜŞÜK NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Öncelikle tekrarlayan düşüğün sebepleri ortaya konmalıdır. Sebepleri belirlenmeden bir daha hamile kalmak kesinlikle önerilmemelidir. Bu durum düşük riskini arttıracaktır.

Yapılacak olan incelemelerde şayet bağışıklık sistemini etkileyecek lupus ya da kan tablosunu etkileyecek hastalıklar bulunursa, gebeliklerin erken döneminden itibaren aspirin ve pıhtılaşmayı önleyici ilaçlarla tedaviye başlanır ve hamileliğin sonuna kadar devam eder.

Eğer annede sistemik hastalıklardan guatr yani tiroid bezinin bozuklukları söz konusuysa, hamilelik öncesi mutlaka ilaç tedavisiyle bu bezin fonksiyonları normal düzeye getirilmelidir.

Ağır düzeyde şeker hastalığı olan kadınlarda, gebelik öncesi şeker düzeyleri kontrol altına alınmalıdır, hamileliğe şekeri kontrol altına alınmış şekilde başlanmalıdır.

Kadın genital yolunda rahimle ilgili bir takım anatomik problemler söz konusuysa, bunlar usulüne uygun tedavi edilmelidir. Rahim ağzında bağ dokusunun zayıflığından kaynaklı yetmezlik söz konusuysa, bu kadınların gebe kalması önerilir ve 14-16. haftalar civarında rahim ağzına dışarıdan bir dikiş konulur. Gebeliğin sonuna kadar bu dikiş düşüğü önler.

Rahimde gelişen miyom ve polipler rahim içerisinde doğru büyümüşse ve düşüğün bunlardan kaynaklandığını düşünüyorsak, bu patolojik durumların gebelik öncesi ameliyatla çıkartılması gerekmektedir.

Rahimdeki yapısal anomaliler düşük nedeni olarak değerlendiriliyorsa, bir sonraki gebelik öncesi mutlaka ameliyatla tedavi edilmelidir.

DÜŞÜK RİSKİ OLAN HAMİLELİKLERDE NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?

Düşük riski; kanama, bel ve kasık ağrısı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Hasta bu bilgilerle doktora başvurduğunda, ultrasonografik olarak yapılan muayene sonucunda bebeğin kalp atımı net bir şekilde görülüyor ve gebelik kesesi düzenli olarak izleniyorsa teşhis düşük tehlikesidir.

Annenin bu durumda yapması gereken yatak istirahatidir. Yatak istirahati, tedavinin önemli bir kısmıdır. Hastalar genellikle ilaç tedavisi alıp günlük hayatlarına devam etmeyi istiyorlar. Fakat o zaman tedavi yarım kalmış olmaktadır. Hastalara mutlak bir yatak istirahati önermekteyiz.

Bunun süresi tedaviye verilen cevaba göre değişmektedir. Bir kaç gün kanamasız olana kadar yatak istirahati önermekteyiz. Beraberinde düşüğe yol açabilecek enfeksiyon bulguları varsa, onlarla ilgili bebeğe zarar vermeyecek uygun tedaviler uygulanmaktadır.

Ayrıca kasılmalar belirgin düzeydeyse, kasılmaları engelleyecek ve bebeği etkilemeyecek bir takım ilaçlarla desteklenir.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler