Dünyanın 16. büyük ekonomisi Türkiye, ekonomik gücünü yaşam kalitesine nasıl yansıtıyor? Türkiye’nin üyesi olduğu 34 sanayileşmiş ülkenin oluşturduğu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) geçen hafta açıkladığı rapora göre durum pek parlak değil. Çalışma saatleri, temel yaşam standartları, eğitim seviyesi, kadınların siyasetteki yeri ve çevre koşulları gibi başlıklarda Türkiye son sıralarda...
Nüfusun yarısı 50 saatten fazla çalışıyor
OECD Yaşam Kalitesi raporunda Türkiye’nin en dikkat çeken grafiği çalışma sürelerine ilişkin olanı. Tablo halk dilindeki “Eşek gibi çalışıyoruz” sözünü haklı çıkarır nitelikte. Rapora göre Türkiye’de çalışanların yüzde 45’inden fazlası haftada 50 saat ve üzerinde çalışıyor. Türkiye bu tabloda açık ara önde. En yakın rakibi Meksika’daysa 50 saatin üzerinde çalışanların oranı yüzde 30’a yakın.
Yasal olarak haftada maksimum 48 saat çalışma süresine izin verilen Avrupa’da bu oran yüzde 10’ların altında. En yüksek çalışma saatine sahip üçüncü ülke olan İsrail’de ise bu oran yüzde 17. OECD ülkelerinin ortalaması yüzde 9. Yani 34 ülkede nüfusun yüzde 9’u 50 saatten fazla çalışırken Türkiye’nin yüzde 45’i bu rakamı yakalamış durumda.
Kadınlar siyasette yok
Rapora göre Türkiye, kadın hakları ve kadınların hayata eşit katılımı konusunda da sıkıntılı. OECD ülkeleri arasında çocuk anne oranının en yüksek olduğu dördüncü ülke konumundaki Türkiye’de doğumların binde 38’ini 15-19 yaş arasında kadınlar gerçekleştiriyor. Raporda kadınlara yönelik şiddete ilişkin Türkiye’den geçerli veri olmadığı için, bu açıdan tasnif dışı bırakılmış durumdayız.
Fakat kadına şiddet oranında da Türkiye’nin OECD üyeleri arasında iyi bir konumda olacağını düşünmek iyimser olur. Meclis’teki kadın oranına göre de Türkiye OECD üyeleri arasında sondan 7’nci sırada. OECD ortalaması yüzde 28 iken Türkiye’de bu oran yüzde 13. 1997’ye göre büyük bir yükseliş olsa da Türkiye hâlâ ortalamanın epey altında.
Hava-su bedava ama epey kirli
Yaşam Kalitesi raporuna göre Türkiye hava ve su kirliliği açısından da sorunlu. Hava kalitesi açısından esas alınan PM10 ölçümlerine göre Türkiye OECD ülkelerinde sondan ikinci sırada.
1990 esas alındığında Türkiye’nin kirlilik oranını 80’lerden 30’ların altına düşürdüğü görülüyor. Fakat farklı oranlarda olsa da bu dönemde bütün OECD ülkelerinin hava kirliliğini azaltması dikkat çekiyor.
İşin diğer boyutu ise su kirliliği. Listede hava ve su kirliliği ülkelere göre farklılık gösterse de Türkiye her iki endekste sondan ikinci sırada bulunuyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı su kalitesinden memnun durumda. OECD ortalaması yüzde 80’in üzerinde. Su kalitesinden en şikâyetçi olan Ruslar.
Eğitimde tablo iç açıcı değil
OECD raporunun eğitim başlığında da Türkiye’nin durumu pek parlak değil. 25-64 yaş arasındaki nüfusta lise ve yükseköğrenim sahibi olanların oranı yüzde 30’un biraz üstünde.
Türkiye bu oranla OECD ülkeleri arasında son sırada yer alıyor. 1997’ye göre yüzde 10’luk bir artış olsa da yüzde 75’lik OECD ortalamasının çok altında bulunuyoruz. Bu alanda lider yüzde 90 ile Çek Cumhuriyeti ve Japonya.Türkiye 15 yıllık eğitim süresi beklentisiyle de OECD ülkeleri arasında sondan üçüncü sırada. OECD ortalaması 17,5 yıl.
Türkiye 15 yaşındaki çocukların matematik, bilim ve okuma becerilerinin dikkate alındığı PISA endeksine göre de OECD ülkeleri arasında sondan dördüncü sırada.
Temel ihtiyaçlara ulaşım zor
Yaşam Kalitesi raporunun temel ihtiyaçlar ve bakıma ayrılan süre gibi konularda da Türkiye sonlarda yer alıyor. Raporda Türkiye’de evlerin yüzde 13’ünde (içeride) tuvalet olmaması özel olarak belirtilmiş. Bu oranla temel ihtiyaçlara ulaşımda Türkiye son sırada yer alıyor.
Çalışma sürelerinin uzunluğu da bu bölümde bir kez daha karşımıza çıkıyor. Çünkü çalışma süresi arttıkça insanların kişisel bakım, sağlık ve kişisel gelişime ayırdıkları süre azalıyor. Yüzde 45’inden fazlası 50 saatin üzerinde çalışan Türkiye ,iş verimliliği açısından olduğu gibi kişisel bakım söz konusu olduğunda da son sıralarda yer alıyor.
Kızlı erkekli de olsa oda eksik
Rapordaki en ilginç verilerden biri de Başbakan’ın “Kızlı-erkekli aynı evde kalıyorlar” çıkışıyla gündeme gelen hane-halkı ve oda sayısına ilişkin. Son yıllarda ev sahibi olma oranının arttığı Türkiye, kişi başına düşen 0,9 oda sayısıyla OECD ülkeleri arasında sonuncu sırada yer alıyor.
Ayrıca bu oranla OECD üyeleri arasında kişi başına birin altında oda düşen tek ülke konumunda. OECD ortalaması 1,5’in üzerindeyken, Kanada kişi başına 2 odadan fazla düşen tek ülke olarak bu endekste lider konumda yer alıyor. Türkiye, Yaşam Kalitesi raporunun barınma bölümünde de bu rakamla son sırada bulunuyor.
Gökçe AYTULU / Hürriyet
Grafik: Ümit Atalay