Güneş ışınlarının yeryüzünde yaşamın temel kaynakları arasında olmasına rağmen aşırı maruziyetin bazı sorunlara neden olabileceğini anlatan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Seher Küçükoğlu Cesur, “Güneş ışınlarına bilinçsizce ve korunmasız olarak maruz kalmak bazı sağlık sorunlarına neden olabilir. Güneş ışınları UVA, UVB ve UVC olmak üzere 3 çeşittir. Farklı dalga boyları olan bu ışınlar farklı sorunlara yol açar. UVA ve UVB atmosferden geçebilirken UVC geçemez. Bu ışınlardan UVA, derininin derin tabakalarına inerek hasar oluşturur ve deri yaşlanmasından sorumludur. UVB ışınları daha kısa dalga boylu olduğu için derinin yüzeysel tabasını etkiler ve deride kızarıklık, şişme ve ağrıya yol açar. Derin UVA ve UVB cilt kanserine neden olmaktadır” diye konuştu.
Güneş ışınlarına bağlı sağlık sorunlarının akut ya da kronik olarak ayrıldığını belirten Dr. Seher Küçükoğlu Cesur, “Akut dediğimiz etkiler güneş ışığına maruziyetin hemen arkasından görülür. Bu akut etkiler güneş yanığı ve güneş alerjisi olarak sayılabilir. Güneş ışınlarına bağlı kronik etkiler ise yıllar içinde bilinçsizce güneş ışığına maruz kalmak sonucu görülür. Bunlar da deride lekeler, deri kanserleri ve yaşlanma belirtilerinin artması olarak sayılabilir. Güneşin akut etkilerinden olan güneş alerjisi ile güneş yanığını birbirinden ayırmak gerekir. Güneş yanığı, güneş ışınlarına korunmasız olarak uzun süre maruz kalınması sonucu güneş gören bölgelerde ortaya çıkan bir durumdur ve deride kızarıklık, şişme, su toplaması, yanma ve ağrı gibi belirtilere neden olur. Ancak güneş alerjisinin oluşması için güneş altında 1-2 dakika bile kalmak yeterli olmaktadır. Hatta güneş alerjisi olanlarda saniyeler içinde kaşıntı, şişlik, yanma, batma gibi belirtiler ortaya çıkar. Güneş ürtikeri olarak bilinen güneş alerjisi, ciltte kaşıntılı kızarık ve kabarıkla seyreden kurdeşen benzeri tabloya neden olur” değerlendirmesinde bulundu.
Her yaşta ortaya çıkabilen güneş alerjisinin kadınlarda erkeklere göre daha fazla görüldüğünü söyleyen Dermatolog Dr. Seher Küçükoğlu Cesur, “Ancak bazı durumlarda oluşma riski yüksektir. Bunlar ailesel yatkınlık, bazı romatizmal hastalıklar, güneş alerjisini tetikleyecek parfüm, dezenfektan ya da farklı kimyasalların sürekli kullanılması ve alerjiyi tetikleyecek bazı ilaçların kullanılması olarak sıralanabilir” dedi. Güneş alerjisinin tanı ve tedavisinde klinik öykünün alınmasından sonra teşhisin doğrulanması için fototest yapılması gerektiğini belirten Uzm. Dr. Cesur, “Bu test farklı dalga boylarındaki bir güneş lambasından gelen UV ışınına cildin nasıl tepki verdiğini ölçmekte. Güneş alerjisinin tespiti yapıldıktan sonra kullanılan ilaçlar ve kozmetik ürünlerin araştırılması yapılır ve romatizmal hastalıklar için bazı kan testleri istenir. Tedavide kaşıntı ve ağrı şikâyetini azaltacak kremler ve ağızdan ilaçlar verilir. Alerjinin yeniden oluşmaması için UVA/UVB ışınlarına karşı koruma sağlayan losyonlar kullanılmalıdır” açıklamasında bulundu.
(DHA)