Hatay'da 20 Şubat’ta olan 6.4 büyüklüğündeki depremin ardından denizlerin yükselebileceğine dair uyarı verilmesi sonrası bölgede büyük panik yaşanmıştı. Küçük çaplı da olsa bir tsunami uyarısı verilmesinin ardından sosyal medyada Samandağ'da sahil kenarına kurulan çadır kent gündem olmuştu.
Sahile yakın bir bölgede kurulan o çadır kentle ilgili Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçığ’dan da çok çarpıcı bir yorum geldi. Akçığ o çadır kentin kurulduğu yerin yanlış olduğuna dikkat çekerek “Belki Türkiye’de öyle Endonezya’da, Japonya açıklarında gördüğümüz boyutlarda bir tsunami bu kadar büyük dalga boyu olmayabilir. Ama zaten küçük dalga boyu da olsa zaten görüntülerde de gördüğümüz gibi çadır kentlerden bir kısmı denizin kıyısında, bir metrelik bir tsunami bile olsa orayı etkiler. Onun için böyle alarmlar ara sıra verilme durumunda çünkü riske girmemek gerekir” ifadelerini kullandı.
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Zafer Akçığ TV100 canlı yayınında tsunami uyarısı ve beklenen İstanbul depremi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İşte Akçığ’ın yaptığı o açıklamalar:
Kuzeyden başlayarak güneye doğru olan bu hareketliliği göz önüne aldığımızda tabiki oradaki faylarda büyük olasılıkla bu hareketten etkilenmiştir. Acaba etkilenmelerine rağmen biriktirdikleri enerjiyi boşaltabilecekleri durumdalar mı? Şu an için bunu söylemek çok zor.
Böyle durumlarda her türlü olasılığı düşünmek durumundayız. Acaba tsunami olursa kavramı gündeme girdiği zaman yapabileceğimiz ilk şey tedbir almak. Evet olmadı ama olabilme olasılığı da olabilirdi. Belki Türkiye’de öyle Endonezya’da Japonya açıklarında gördüğümüz boyutlarda bir tsunami bu kadar büyük dalga boyu olmayabilir ama zaten küçük dalga boyu da olsa zaten görüntülerde de gördüğümüz gibi çadır kentlerden bir kısmı denizin kıyısında, bir metrelik bir tsunami bile olsa orayı etkiler. Onun için böyle alarmlar ara sıra verilme durumunda çünkü riske girmemek gerekir.
Nasıl binalara girmeyelim denmesine rağmen bazı vatandaşlarımız eşyalarını kurtarmak için binalara giriyorsa aynı şekilde deprem olduktan sonra da sahillerden uzak durmak gerekir. Bu uyarının yapılmasını yerinde buluyorum.”
Zaten söylenen olayın yaklaşımı şu; Kuzey Anadolu fayı Erzincan’dan başlayarak kıra kıra Gölcük’e kadar geldi. Hatta bir arada 91’de Erzincan’a bir daha döndü tekrar bir enerji boşalması yaptı ondan sonra Gölcük ve Düzce depremleri ile oradaki kırılma işlemini tamamladı.
Şimdi bilim adamları zaten hepimizin yaklaşımı şu bir tarihsel yinelemelere bakıyoruz bir de fayın konumuna burada şimdi iki farklı görüş ortaya çıkmaya başladı. Bazıları tek parça olarak kırılacağını düşünüyor bu da 7.4 – 7.5 büyüklüğüne kadar bir deprem üreteceğini hatta biraz daha ileriye giderek bunun 20-30 yıl içerisinde olabileceğini sundu.
buna karşılık bazı bilim adamlarımız da fayın iki kanada ayrıldığını bir kanadını Adalar bir kanadının da Bursa tarafından Edremit’e ulaştığı şeklindeki yaklaşım da var. Bu iki kanattan birinde olursa üretebileceği 6-6.5 büyüklüğünde ama diğer bazı bilim adamlarına göre de tek parça olarak kırılacak. Ama sonuç olarak bu fayın kırılacağı net bir şekilde ortaya çıkmış durumda ister iki parçadan birinde kırılsın ister tek parçada kırılsın.
Binalarda ciddi analizler yapılırsa bu çok büyük bir savaş büyük bir ekonomi ve güç gerektiriyor. Şimdi toplumlara temel hizmetler veren kurumlarımızdan başlamak lazım. Ne kadar ileriye gidersek o kadar başarmış olacağız.”
