Ankara - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "Türkiye'nin bir dış politika krizini çözeceğiz derken aslında çok tehlikeli bir rejim sorunu ortaya çıkarılmıştır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın düne kadar kabul edilemez bulduğu önerileri uygulamak için apar topar yola çıktığını öne süren Baykal, "Başbakan Afyon
meydanından meydan okumasını biliyor da Brüksel'den gelen tehditler karşısında yelkenleri indiriveriyor. Düne kadar kabul edilemez dediği önerileri uygulamak
için apar topar yola çıkmıştır. Yel yepelek yelken kürek Brüksel'in talimatını uygulamaya çalışıyor" diye konuştu.
Baykal, "Türkiye'nin bir dış politika krizini çözeceğiz derken aslında çok tehlikeli bir rejim sorunu ortaya çıkarılmıştır" diye konuştu.Baykal, Emekli Subaylar Derneği Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu ve dernek yöneticilerini parti genel merkezinde kabul etti.
Baykal, basına kapalı kabulün ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AB ve Kıbrıs konusundaki son gelişmelerle ilgili bir soru üzerine, Hükümetin bir
süre öncesine kadar sürdürdüğü politikayı değiştirdiğini ve dışına çıktığını öne sürdü.
Hükümetin AB ile "kapalı devre" bir ilişki içine girdiğini ve bir limanı koşulsuz olarak açmayı önerdiğini savunan Baykal, "Bu girişimin amacı KKTC'ye yönelik izolasyonun, ablukanın kaldırılmasından çok AB zirvesinde Türkiye'ye yönelik olarak uygulanacak olan yaptırımları ortadan kaldırmaya yöneliktir" dedi.
"Biz yapmayacağız dediğimiz şeyi yapmaya başlamışızdır" diyen Baykal, şöyle devam etti:
"Bunun Türkiye'nin politikasında bir kırılma olmadığını söylemek mümkün müdür? Neyi kamufle ediyoruz? Bu ek protokolü hükümet meclise getirmeye cesaret
edememiştir. Meclise getirilmeyen ek protokol ucundan kenarından uygulanmaya başlıyor. Meclis'ten onay almadan nasıl uygulamaya başlayabilirsiniz? Bu, bir
kırılmadır. Hiç tereddüt yok. Kıbrıs politikasında reddettiğimiz bir taahhüdün, şarta bağlı olduğunu söylediğimiz, KKTC'ye yönelik izolasyonun kaldırılmasıyla
ancak yürürlüğe girer dediğimiz bir taahhüdün hiç bunlar söz konusu olmadan tek taraflı olarak uygulanabilir hale dönüştüğünü biz taahhüt ediyoruz, hükümet
olarak. Hükümet, (evet, haklısınız, bu benim borcumdur, ama bu borcu müsaade edin taksitle ödeyeyim) diyor. Borcum borçtur, izin verin taksitle ödeyeyim, diyor
hükümet. Eskiden borcum borçtur, demiyordu. Şimdi borcum borçtur izin ver de taksitle ödeyeyim, diyor. İlk taksit de bir liman olsun diyor. Şimdi bu nasıl bir
kırılma değildir? Nasıl bir devlet politikasının dışına çıkma değildir? Nasıl yeni bir angajman değildir?"
-"Rejim sorunu..."-
Baykal, son karar alınırken, meclisin, ana muhalefet partisinin, Bakanlar Kurulu'nun, Genelkurmay Başkanı'nın haberinin olmadığını belirtti.Demokrasinin kurumların, organların yetkilerini bildiği, gerekli danışmaların yapıldığı, karar alma sürecinin kolektif olarak işletildiği bir sistem olduğunu ifade eden Baykal, "Bakanlar Kurulu'nun haberi olmayan, meclisin haberi olmayan bir karar demokrasinin gereğidir diye nasıl benimsenebilir? Böyle bir şey olabilir mi?" dedi. Baykal, şu görüşleri dile getirdi:
"Genelkurmay Başkanı'nın haberi yok. Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile istişare etme ihtiyacı hissetmiyor, ana muhalefet partisi ile istişare etme
ihtiyacı hissetmiyor, Bush ile Karamanlis ile istişare ediyor. Bu normal mi, bu kabul edilebilir mi? Bu, hem Türkiye'nin dış politikasını çok ciddi bir
sarsıntıya soktu, hem de Türkiye'nin iç devlet düzenini çok olumsuz bir çerçeve içinde dünyaya teşhir etti. Türkiye'nin bir dış politika krizini çözeceğiz derken
aslında çok tehlikeli bir rejim sorunu ortaya çıkarılmıştır.
Sayın Başbakan (biz iş yapıyoruz) diyor. Bunu bir çözüm diye kabul etmek hiçbir aklı başında insanın içine sindirebileceği bir tablo değildir. Başbakan Afyon meydanından meydan okumasını biliyor da Brüksel'den gelen tehditler karşısında yelkenleri indiriveriyor. Düne kadar kabul edilemez dediği önerileri
uygulamak için apar topar yola çıkmıştır. Yel yepelek yelken kürek Brüksel'in talimatını uygulamaya çalışıyor."
Baykal, Türkiye'nin bir tek limanını dahi açmasının Rum yönetimini devlet olarak tanıma doğrultusunda çok önemli bir adım atması anlamına geleceğini
belirterek, şunları kaydetti.
"Bu adımı attıktan sonra Türkiye'nin artık Kıbrıs devletini tanımıyorum deme şansı ortadan kalkacaktır. Fiili bir tanıma olacaktır. O tanıma, bir süre
sonra hukuki tanımaya dönüştürülecektir, gerekirse Avrupa mahkemelerinin kararlarıyla ve Türkiye tanıma noktasına gelecektir. Londra ve Zürih anlaşmaları
artık çıkmaza girecektir. Bu anlaşmaların çıkmaza girmesi Türkiye'nin oradaki askeri varlığının çok ciddi bir şekilde tartışılmasını gündeme getirecektir. Bu
tehlikeli oyun oynanıyor. Bunun kabul edilmemesinden teselli bulmak da mümkün değildir. Bu girişim şu anda zararı zaten vermiştir. Bütün dünya Türkiye'nin
tavize hazır bir konumda olduğunun fotoğrafını çekmiştir. Çok büyük bir yanlış yapılmıştır."
Baykal, bir başka soru üzerine, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin bitiminde CHP'ye yönelik bir tercih belirtmesi durumunda bundan çok
büyük bir mutluluk ve onur duyacağını söyledi.Baykal, "Takdir sayın Cumhurbaşkanınındır. Alacağı karar ancak bizi mutlu eder" dedi.