Hong Kong'da bir evcil hayvan dükkanı çalışanının koronavirüs testi pozitif çıktı. Yetkililer ülkedeki binlerce hamsterin öldürülmesini istedi. Hastaya virüsün, dükkanda satılan ve enfekte olmuş bir hamsterdan geçtiği düşünülüyor. Bu bilgi henüz teyit edilmemiş olsa da, hayvan sağlığı bilimcileri, virüsün hayvanlarda mutasyona uğrayıp insanlarda yeni salgınlara yol açması olasılığından endişe duyuyor.
Hong Kong'daki hamster itlafı pek çok ülkede yankı buldu. Öldürülmeden önce hayvanları sahiplenmek ve evcil hayvan dükkanlarına giderek onları kurtarmak için satın almak isteyen pek çok kişi oldu.
Aslında bu, hayvanlarda görülen pek çok salgından sadece sonuncusu. Geçen ay, Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE), 32 ülkede aslan ve kaplanlardan kedi ve köpeklere, vaşak ve vizonlara kadar 17 türde 625 salgın görüldüğünü bildirdi. Ancak bu hayvanların hemen hepsi hayvanat bahçesi ve kapalı alanlarda, testin ve karantinanın daha kolay olduğu yerlerdeydi.
Hayvan sağlığı uzmanları vahşi hayvanların daha büyük bir tehdit olduğunu söylüyor.
Şimdiye kadar insandan koronavirüs kaptığı bilinen tek vahşi hayvan ak kuyruklu geyik oldu. Bu, ABD ve Kanada'da hayvanların test edilmesiyle ortaya çıkmıştı.
Ancak henüz hayvanlara test yapılmayan ülkelerde virüsün insanlardan diğer vahşi hayvanlara da bulaşmasından korkuluyor.
OIE, dünya çapında hayvanlar üzerinde acilen test yapılabilmesi için uzmanlarla çalışıldığını bildirdi.
Uzmanlar, virüsün vahşi hayvanlarda mutasyona uğrayarak insanlar ve vahşi yaşam için daha tehlikeli bir varyanta dönüşebileceğini söylüyor.
Singapur Duke-NUS Tıp Okulu'nda bulaşıcı hastalıklar programından Prof. Linfa Wang, "Bu konuda yaban hayatı izlemek çok önemli ancak yapılmıyor. Bunu ben yapmak istersem, nereden fon bulacağımı ve kiminle birlikte çalışabileceğimi bilmiyorum" diyor.
Koronavirüs pandemisinin çok yüksek ihtimalle hayvanlardan insanlara geçerek başladığı düşünülüyor.
Dünya Veteriner Hekimleri Birliği'nden pandemik risk yönetimi uzmanı Prof. Noel Miranda, "Şimdi de insanlardan hayvanlara geri bulaşma ihtimaline odaklanmalıyız" diyor ve ekliyor:
"Covid-19'la ilgili olarak vahşi yaşamın izlenmesi, şu anda küresel dünya gündeminde olmalı".
Miranda ayrıca şehir planlamacıları ve atık yönetimi uzmanlarıyla bilim insanlarının bir arada çalışmasının önemli olduğunu, virüsün insanlardan hayvanlara ne şekilde bulaştığının tespit edilmesi gerektiğini söylüyor.
İnsanları etkileyen virüsler için hayvanların rezervuar oluşturduğu pek çok vaka var. Bilim insanları yarasaların Ebola, Hendra, Nipah gibi virüsler için, rakun ve tilkilerin tüberküloz ya da kuduz için rezervuar görevi gördüklerini söylüyor.
Uzmanlar 2009'daki domuz gribi pandemisinin, virüsün insanlar ve hayvanlar arasında nasıl atladığını gösterdiğini söylüyor. O pandemide virüs önce domuzlardan insanlara bulaşmıştı, sonra da insanlardan domuzlara.
Koronavirüs görülen ve semptom göstermeyen ak kuyruklu geyikler ise aslında SARS-COV-2 virüsünün kontrolü için test edilmişti.
Testleri gerçekleştiren Penn State Üniversitesi Hayvan Tanı Laboratuvarı'nın Başkan Yardımcısı Dr. Suresh Kuchipudi, "Aldığımız örneklerde belirgin bir mutasyona rastlamadık" dedi ve ekledi:
"Ancak test ettiğimiz örneler pandeminin erken döneminde alınmıştı. Eğer virüs geyikler arasında dolaşmaya devam ederse, mutasyona uğrayıp uğramadığı, daha yeni örnekler analiz edilerek belirlenecek."
Ancak virüs ne kadar dolaşırsa, insanlar için risk oluşturabilecek bir mutasyona uğrama şansı o kadar artar.
Dr. Miranda, "Herkes güvende olana kadar kimse güvende değil, bu durum hayvanları da kapsıyor" diyor.
Fakat yalnızca memelilerin 5 binden fazla türü varken tüm vahşi hayatı nasıl gözetim altında tutabiliriz?
Covid-19 enfeksiyonuna çok yüksek, yüksek ve orta duyarlılıktaki 103 türden 40'ı, Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'nin kırmızı listesinde savunmasız, tehlikede veya kritik olarak tehlikede şeklinde sınıflandırılıyor.
2020'deki bir hakemli yayında, "Tüm antik dönem primatlarının ACE2 yoluyla SARS-COV-2'ye duyarlı olduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle, Çin'e özgü 21 primat türünün çoğu, SARS-COV-2 için potansiyel bir rezervuar olabilir" ifadeleri yer alıyordu.
City University of Hong Kong'tan Prof. Dirk Pfeiffer, "Bu samanlıkta iğne aramaya benzer bir iş. Bir yandan hala Covid-19 hastaları için solunum cihazı bulmakta zorlanan ülkeler var, bu onlar için bir öncelik olmayacak. Şimdi asıl soru, bu araştırmaları nasıl etkili şekilde yapabileğimizle ilgili" diyor.