Adana - Akil İnsanlar Heyeti Akdeniz Bölgesi Grubu üyeleri, Burdur, Hatay, kahramanmaraş, Isparta ve Antalya'dan sonra geldikleri Osmaniye ve Adana'da düzenlenen toplantılarda, çözüm sürecinin başarıya ulaşması beklentilerine yönelik mesajlardan mutlu oldu. Grup üyesi Kadir İnanır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Akdeniz Bölgesi'nde gittikleri bütün vilayetlerde süreç başladığı andan itibaren halkın reaksiyonlarını hep beraber gördüklerini ve kaygılarının yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığını söyledi. Şehit haberlerinin gelmemesi ve kan akmadığı sürece halkın kaygılarının da tamamen ortadan kalkacağına inandığını vurgulayan İnanır, Osmaniye'deki saygılı ve özgürce bütün fikirlerin tartışıldığı bir ortam görmesinin de bu inancını artırdığını dile getirdi. İnanır, Osmaniye'de müthiş bir misafirperverlik gördüklerini ifade ederek, "İddia ile söylüyorum, bundan sonra bu ülkede önemli bir sorun olduğu zaman halkın gerçek temsilcilerine mutlaka gelecekler. Sadece siyasetle ve siyasetçilerle bu halkın sorunları çözülmeyecek, halkın kendisine gelinecek. Gördüğümüz gibi özgürce nasıl tartışıyorlar. Biz hep konuşan Türkiye diyoruz. Bir ülke konuşmadığı zaman ona hep perde vururlar, her yerden baskı altındardır. Ama konuşan Türkiye'ye hiç kimse dokunamayacak. İstikbalimiz ve geleceğimiz de bu konuşan Türkiye'ye büyük ufuklar açacak" dedi. Osmaniye'deki toplantının sonunda Adana'da bir süre önce rahmetli olan ağabeyinin bir arkadaşının yaptığı konuşmadan çok etkilenerek duygulandığını anlatan İnanır, "Osmaniye'de duygulandım. Karadenizliyim ama yarı Adanalı sayılırım. Çünkü rahmetli ağabeyim burada yaşıyordu ve mezarı da burada. Çocukları da hala burada. Biz çok kardeşiz ama çok sevdiğim bir ağabeyimdi. Birden çok uygulandım" diye konuştu. İnanır, Adana'daki toplantının da çok başarılı geçtiğini söyledi. Süreçle beraber 6 aydır şehit ve ölüm haberi gelmediğini, bir 6 ay sonra kaygıların ortadan kalkacağını belirten İnanır, şöyle devam etti: "Hele üstüne bir yıl daha koyarsak mevcut kaygılarımızın hepsi ortadan kalkacak. Kuracağımız çağdaş anayasada da bu kaygılar ortardan kalkarsa, memkekete huzur gelecek diye düşünüyorum. Çünkü bu sorunu çözmeden bu ülkede hiçbir sorun çözülmez. Çünkü en büyük sorunumuz bu. Hep onu anlatmaya çalışıyoruz. Biz de görevimizi tamamlıyoruz. Çalışmalarımız yorucu ama başarılı geçti." -Gezi Parkı olayları- İnanır, Taksim'deki Gezi Parkı olayları ile ilgili de şunları kaydetti: "İnsanların haklarını, düşüncelerini ortaya koyduğu bir tavra saygı duymak gerekiyor. Asla zor kullanmamak lazım. Çağdaş demokrasilerde bu böyle oluyor. Umuyorum ki güzel bir anlaşmayla sonuçlanır ve bu süreci de atlatırız. Yalnız bu hükümeti yönetenleri, biraz daha insanları sevgiyle kucaklamaya, oradaki gençlerin taleplerine sahip çıkmaya davet ediyorum." -Hüseyin Yayman- Yayman da, Osmaniye, Adana ve Mersin'in milliyetçi hassasiyetleri yüksek olan iller olduğuna dikkati çekti. Bu nedenle bu illeri en sona bıraktıklarını belirten Yayman, bu bölgenin aynı zamanda en çok şehit veren iller, Türk ve Kürt vatandaşların yan yana yaşadığı, 1990 yıl yıllardaki göçle beraber çok yoğun bir kültürel ilişkinin, akrabalık ilişkisinin bulunduğu yerler olduğunu bildirdi. Yayman, bu illerin çözüm sürecine yaklaşımını görmenin önemine dikkati çekerek, "O nedenle bu bölgeyi özellikle en sona bıraktık. Çünkü sürecin ilerlemesini ve sürecin ilerlemesine bağlı olarak buradaki kanaatlerin biraz daha pekişmesini beklemiştik. O anlamda gerçekten burada insanların ne kadar çok çözümü istediklerini, çözümden yana olduklarını ve Türkiye'nin çözümü başarması konusunda kararlı bir tutum gördük. Bundan da çok mutlu olduk" dedi. Çözüm süreciyle ilgili meseleyi çok önemli bulduğunu, bin yıllık kardeşliğin yeniden tesisi ve Türkiye'de birliğin beraberliğin sağlanmasının bu açıdan ciddi olduğunu anlatan Yayman, şöyle konuştu: "Bu mesele çok can yakıcı bir mesele. Türkiye'nin 40 bin insanına, 300 milyar dolar gibi çok yüksek bir rakama maloldu. Türkiye'de 3 bin 500 köy boşaltıldı. Ve gerçekten analar ağladı. Anaların ağlamaması için, gerçekten bölgeden yeniden şehit haberlerinin gelmemesi için çözüm sürecinin başarıya ulaşması gerekiyor. Bu anlamda ben Akil İnsalar Heyetini aslında parlamentoda aranan uzlaşmanın sağlanamaması nedeniyle toplumda bir uzlaşma, bir konsensus çabası olarak görüyorum. Bu bağlamda gerçekten toplumun büyük oranda şehit yakınları başta olmak üzere çözümden yana olduklarını, ama kafalarında çok ciddi soru işaretleri olduğunun da altını çizmem lazım. Örneğin Burdur'daki şehit annesi, Osmaniye'deki şehit babası ve Adana'daki şehit annesi de şunu söylüyor. 'Tabiki çözümden yanayız ama çözüm nasıl bir çözüm?' Şehitlerin, şehit ailelerinin onurunu zedeleyemecek, gururunu kırmayacak bir çözümden yanalar. Bunu duymak çok önemli. Çünkü bu meselede en çok söz hakkı olan insanlar şehit aileleri. Eğer ki 18-20 yaşında bir evladını toprağa veren şehit anası çözümü destekliyorsa ve bu çözümü desteklerken şehitlerin gururunun, onurunun incinmemesini istiyorsa, bu talebe saygı duymak gerekiyor. Bu anlamda Türkiye'nin barışını, esenliğini, refahını kurması gerikiyor. Çünkü insanların akrabalık ilikisi var. 4 milyon Türk Kürt evliliği var. Bu insanlar tasada ve kederde birler. Bir tarihdaşlık, duygudaşlık var. Bu anlamda çözüm süreci Türkiye'de gerçekten paradigmayı değiştirecek ve Türkiye'nin bölge gücü olmasını sağlayacak çok önemli bir süreç. Bu anlamda toplumun buna destek vermesi çok önemli. Akdeniz Bölgesi de söylediğim gibi hem en çok şehit veren, hem de milliyetçi hassasiyetlerin yüksek olduğu bir yer. Bu anlamda burada çözüme dair desteği görmek bizi gelecek adına çok umutlandırdı." -"Türkiye demokrasi açısından çok sınavlar vererek bu noktaya geldi"- Yayman, Taksim'deki Gezi Parkı olaylarının son bulması gerektiğini de söyledi. Diğer heyetlerin çalışmalarını tamamladığını, kendilerinin ise olaylardan sonra sahaya çıktıklarını anlatan Yayman, sahada tedirginlik gördüklerini dile getirdi. Yayman, insanların bu olayların bitmesini istediğini belirterek, "Bu konuda farklı değerlendimeler de var. Ben çevre duyarlılığı nedeniyle meydanlara inen ve ağaçları koruma güdüsüyle hareket eden insanları saygıyla karşılıyorum. Fakat bu olaylarda ikili bir yapı görüyorum. Bir taraftan çevre hassasiyetiyle hareket eden insanlar, diğer yandan da son 10 yılda birtakım ifade edilemeyen duygularıyla sahaya çıkan ve iktidara karşı hoşnutsuzluğunu ifade eden insanlar var" dedi. Bunların yanında samimi yurttaşların duygularını harekete geçiren başka birtakım grupların olduğunu da görmek gerektiğine dikkati çeken Yayman, şunları söyledi: "Özellikle Recep Tayyip Erdoğansız bir Türkiye ve bir AK Parti arayışının da ben daha sonra bu eylemcilere katıldığını, onların iyi niyetinin üstüne çıkan bir tutum olduğunu görüyorum. Her ne olursa olsun burada iki Türkiye manzarası vermemek gerekiyor. Türkiye demokrasi açısından çok sınavlar vererek bu noktaya geldi. Tayyip beyin çok sevdiği ve çok sık kullandığı bir söz var 'Milleti yaşat ki devlet yaşasın' Bu çok önemli. Gerçekten milletimizin hassasiyetleri önemli. Ama bunun yanında şunu da söylemek gerekiyor. Yani bu sözün bir de ön kısmı var. Kızmak öfkelenmek bize, hoşgörü tolerans sana. Hükümetin bu tepkileri birbirinden ayırması, samimi tepkilerle, hükümete karşı olan tepkileri birbirinden ayırması, yurttaşlara karşı daha toleranslı davranmasının gerekli olduğunu düşünüyorum."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz