Yaş, cinsiyet, metabolik aktivite ve kas kütlesi değişimlere adapte olmada etkili unsurlardır. Vücudun değişimlere en çok tepki veren kısmı şüphesiz metabolizmadır. Metabolizma, hayati fonksiyonları denetleyen bir sistemdir. Metabolik aktiviteler vücudun birçok elemanı ile sağlanır. Bu elemanlardan biri de sindirim sistemidir. Sindirim sistemi mide, bağırsak ve böbrek kombinasyonundan oluşur. Bazı genetik faktörler, mikrop kapılması, sağlıksız beslenme ve hastalıklar bu sistemde sorunların oluşmasına neden olur.
Crohn hastalığı gastrointestinal sistemde meydana gelen bir hastalıktır. Bu hastalık kronik olması sebebi ile hastalıktan birçok kişi uzun süreli sorun yaşar. Hastalık ağız, mide ve yemek borusu gibi kısımlarda daha az meydana gelirken asıl faaliyet alanı bağırsak iç kısmıdır. Genel olarak rektum, ince bağırsak ve kolon kısmında etkilidir. Hastalığa yakalanan kişilerin üçte biri kalın bağırsak, üçte biri ince bağırsak kalan üçte bir ise hem ince hem de kalın bağırsakta iltihaplanma sorunu ile uğraşır.
Bu hastalıkta inflamasyon yani iltihaplanma durumu bağırsağın tüm katmanlarına ilerleyebileceği gibi sadece belli alanlarda da kalabilir. Belirtileri ile çoğu zaman ülseratif kolit ile karıştırılan Crohn bu hastalığa nazaran daha şiddetli ağrı ve sorunlar ortaya çıkarır. Crohn tam anlamı ile nedeni bilinmeyen ve tamamen iyileşmeyen bir hastalık. Bu hastalıktan sorun yaşayan kişiler çoğu zaman cerrahi müdahale ile sağlığına kavuşur. Crohn'un etkilediği bölgelerde kalınlaşma ve ülser yaraları meydana gelir. Anüs bölgesinde bulunan Crohn ise bu bölgede çatlak ve deliklere yol açabilir. Ayrıca yoğun miktarda iltihap atılımı olur. Crohn hastalığı bir kanser çeşidi değildir. Buna rağmen kolon kanserindeki gibi hastalık süresince zor durumlar yaşanır.
Bu hastalığın kesin belli olan nedenleri yoktur. Bazı faktörlerin Crohn'u tetiklemesi sonucu hastalık ortaya çıkar.
Bağışıklığın zayıf olduğu insanlarda Crohn ortaya çıkar. Çünkü muhtemel bir virüs veya bakteri bu hastalığın nedeni olabileceği gibi hastalığın şiddetini de arttırabilir. Bağışıklığı zayıf olan kişilerde hastalık daha kolay vücuda ele geçirerek ilerler.
Crohn ortaya çıkmasında genetik faktörler önemli bir nedendir. İstatistiklere göre yakın akrabalarında Crohn bulunan kişilerde bu hastalığın görülmesi %20 ihtimaldedir. Bu oran oldukça büyüktür. Anne ve babasında bu hastalık bulunan kişiler ise ciddi oranda hastalığa yakalanma riski taşır.
Günlük diyette tüketilen gıdaların bu hastalığa neden olduğuna dair bilgiler var. Crohn sindirim sisteminin elemanlarından özellikle bağırsaklarda meydan gelen iltihaplı bir hastalık oluşundan dolayı beslenmenin bu hastalığı tetiklediği biliniyor. Yeterince hijyenik koşullarda hazırlanmayan veya temiz olmayan gıdaların tüketimi bu hastalığa zemin hazırlar.
Stresli bir iş veya yaşam sindirim sistemini direkt etkiler. Stresi çok yoğun yaşayan, depresyonda olan veya psikolojik sorunları olan kişilerde bu hastalığın varlığı görülür. Sindirim sistemindeki sorunların uzun vadede Crohn hastalığına dönüşümü mümkündür.
İnsanın bağırsak florasında zararlı mikroplar veya bakteriler tarafından istila edilmesi ile bu hastalık meydana gelir. Normalde sindirime yardımcı olan ve bağırsakta yaşayan bazı bakterilerin zararlı olmadığı bilinir. Fakat bağışıklık sisteminin zayıflığı ile bu bakterilerin yerini kötü huylu bakteriler alarak Crohn durumuna neden olurlar.
Crohn hastaları üzerinde yapılan araştırmalarda sigara tüketimi önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Aşırı sigara tüketimine bağlı olarak sindirim sisteminin tamamında meydana gelen zararlar zamanla iltihaplı Crohn'a dönüşebilir.
Yeni doğan bebeklerin bazıları anne sütünden mahrum kalır. Anne sütünde bebeği tüm mikroplara karşı koruyacak faydalı bileşenler bulunur. Yeterli miktarda anne sütü alamayan çocuklar ileride oluşabilecek olan Crohn hastalığına karşı dirençli olamaz.
Kolon kanseri, ülseratif koliti ve bazı sindirim sistemi hastalarında ileriye dönük Crohn oluşma ihtimali hayli yüksektir. Bu hastalıklardan kaynaklı değişen bağırsak florası Crohn'a zemin hazırlar. Yapılan araştırmalarda bu tür hastalıkları yaşamış kişilerde Crohn meydana gelme durumu sıkça gözlemlenir.
Aspirin, ağrı kesiciler, antibiyotikler ve doğum kontrol haplarının Crohn oluşumuna zemin hazırladığı görülür. Bu ilaçların bağışıklık sistemini zayıflatması ve yan etkileri sebebiyle Crohn hastalığı meydana gelebilir. Bu yüzden bilinçsizce ilaç kullanmak tehlike arz ediyor.
Korunmasız cinsel ilişkilerle meydana gelen birçok hastalık bulunur. Bu durum Crohn için de geçerlidir. Crohn özellikle anüs bölgesinde ihtiva eden ve en büyük etkilerini burada gösteren bir hastalıktır. Anal ilişki bu hastalığı tetikleyen bir durumdur. Anal ilişkinin güvenli bir şekilde yapılması için partnerlerin kondom kullanması gerekir. Ayrıca genital bölge temizliğinin de iyi yapıldığından emin olunmalıdır. Kondom kullanmadan yapılan anal ilişki zararlı mikropların anüsten bağırsaklara ulaşmasını sağlar. Bu durumda kişinin enfeksiyon kapma ihtimali artar. Enfeksiyonlar tedavi edilmediğinde ise Crohn hastalığı meydana gelir.
Anal ilişkide tarafların sert davranması ve birbirini zorlaması sonucu, anüste yırtıklar, kanamalar veya delinmeler görülebilir. Bu durumda enfeksiyon kapan bölgede Crohn oluşma ihtimali artar. Güvenli ve korunmalı ilişkiye girildiği takdirde cinselliğin direkt olarak Crohn hastalığını tetiklediği nadir görülür. Aksi durumlarda ise uzun vadede Crohn hastalığı ortaya çıkar. Ayrıca çiftlerin anal ilişkiden önce anüsün boşaltılmasını sağlaması gerekir. Anüsün zorlanması sonucu yırtılmaları, delinmeleri engellemek için kayganlaştırıcı jeller tercih edilebilir. Ayrıca anal ilişki sonrası temas edilen bölge mutlaka temizlenmelidir.
Crohn'un iltihaplı bir hastalık olduğu bilinir. İltihaplanma vücutta ateşlenmelere neden olur. İltihap arttıkça ateş de yükselir.
İltihaplanmalar sebebiyle vücudun yüksek ateş halinde olması ileri seviyede halsizliğe neden olur. Yükselen ateş sonucu vücudun oksijen tüketimi artar ve su ve kalori ihtiyacı çoğalır. Bağışıklık sisteminin de zayıf düşmesiyle birlikte yataktan çıkamayacak kadar halsiz bir yapıya bürünülür.
Crohn hastalığının belirtilerinden biri de ishaldir. Bağırsaklarda biriken sıvı ve iltihap dışkıda atılır. Bu da dışkının ishal şeklinde olmasına neden olur.
Dışkılama sırasında anüste veya rektumda oluşan yaraların kanaması sonucu dışkıda kan görülebilir. Dışkının parlak kırmızı renkte oluşu ise kolon kısmında kanamaların meydana geldiğinin belirtisidir. Crohn hastalığının belirtilerinden biri olan dışkıda kan bulunması bazı durumlarda hiç görülmeyebilir.
Karın bölgesinde oluşan iltihaplanma ağrılara neden olur. Ağrı kalça veya bacaklara da vurabilir. Bu ağrıların şiddetlenmesi halinde doktor kontrolünde ilaç kullanımına başvurulması gerekebilir.
Yine karın ağrısına bağlı şiddetli kramplar yaşanır. Bu kramplar öyle şiddetli seyreder ki hasta iki büklüm vaziyette kalır. Bu tür durumlarda doktor müdahalesi şarttır.
Crohn hastalığı ağızdan makata kadar etkilidir. Ağız ve çevresinin iltihaplanması sonucunda ağızda yaralar oluşur. Bu yaralar bazı durumlarda beyaz lekeler şeklindedir. Bunlara aft denir. İltihaplanma sonucu ağızda aft çıkması Crohn göstergesidir.
Bağırsakların iltihaplanması ile sindirim tam anlamıyla sağlanamaz. Bu durumda kısa sürede kilo kaybı yaşanır. Normal hayatında az yemek yiyen kişilerin kilo kaybı daha hızlı olur.
Sindirim sorunları kişinin iştah kaybetmesine neden olur. Kişide yemek yeme isteği azalır, kilo kaybı ve dışkılamada sorunlar oluşur.
Perianal bölgede meydana gelen hastalıklar Crohn'un oluşmasını etkiler. Çatlama, kuruma veya yaraların oluşması enfeksiyon riskini artırır. Bu enfeksiyon anüsten bağırsaklara uzanarak Crohn'a neden olur.
Korunmasız cinsel ilişki, kronik kabızlık veya çeşitli hastalıklar sonucu anüste çıban türü yaralar çıkabilir. Bu yaralar irinlidir ve yayılabilir. Yaraların patlaması ve irinin dağılması Crohn hastalığının oluşmasına zemin hazırlar.
Crohn hastalığı beraber gelişen iştahsızlık durumu tam anlamıyla sindirim gerçekleşmesini engeller. Hastalığın neden olduğu bir başka semptom kabızlık ise bağırsakların tıkanmasına neden olur.
Crohn ağızdan makata kadar etkisi olan iltihaplı bir hastalıktır. Bu yüzden vücutta yüksek miktarda iltihap birikir. İlaç tedavisi ile bu iltihaptan kurtulunabilir. Aksi halde vücutta biriken iltihaplanmalar sonucu ölüme varan tehlikeler oluşur.
Vücutta bulunan iltihapların sonucunda el ve kollarda kırmızı lekeler oluşur. Bu lekeler bazen şişlikle kendini gösterir. Kırmızı leke ve yukarıdaki belirtilere sahip kişilerin Crohn hastalığı olma ihtimali yüksektir.
Crohn kronik olarak seyreden bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisin yapılması için ilk olarak tanısının konulması gerekir. Hastalığın teşhisi ve tanısı için gerekli bazı testler bulunur. Hastalığın belirtilerine sahip olan kişiler hastanelerin dahiliye bölümüne başvurmalıdır. Crohn hastalığından şüphelenen kişilere endoskopi, biyopsi ve radyoloji testleri yapılır. Bunun yanında hastalığın teşhisinde başka testler de yapılabilir. Bunlar;
Kan testi ile kandaki oksijen ve kan hücresi oranına bakılır. Bu testler genel olarak laboratuvar ortamında gerçekleştirilir. Bağırsakların herhangi bir yerinde meydana gelen kanama veya anemi belirtileri enflamasyon göstergesidir. Kan değerlerinde düşüklük olması bağışıklık sisteminin zayıflığı ve Crohn etkisinin varlığı ile ilişkilendirilebilir.
Gaita testi ile dışkıda kan aranır. Anüs veya rektumda oluşma ihtimali olan yaralardan kaynaklı kanamalar olup olmadığı kontrol edilir. Ayrıca bağırsaklarda kanamaların yarattığı etki ile dışkıya kan bulaşabilir. Bu durumda kişiden kan ve gaita testi istenir. Bu testler laboratuvar ortamında yapılır. Dışkıdaki kan oranına bakarak, bağırsaklar veya rektumdaki enflamasyon seviyesi ölçülür.
Kalın bağırsaktaki granülom hücrelerinin iltihaplanması Crohn hastalığının habercisidir. Kolonosopide ucunda kamera olan bir boru anüsten içeri uzatılır. Tüm kolon ve kalın bağırsak boyunca ilerleyen bu boru, kolon iç yüzeyinin fotoğraflarını çeker. Akabinde doktor görüntüleri önündeki ekrandan inceler. Eğer gerekli görür ise kolonoskopi ile kalın bağırsaktan parça alınır. Bu parça daha sonra biyopside incelenerek granülom hücrelerinin durumu incelenir. Granülom hücrelerinin dağılımı ve durumuna göre hastaya teşhis konur.
Crohn hastalığının kesin tanısından sonra hastalığın evresine göre tedaviye başlanır. Bu hastalığın tedavisi genelde ilaç tedavisi şeklindedir. İlaç tedavisi ile hem vücuttaki iltihap azaltılır hem de hastalığın kötü belirtileri ortadan kaldırılır. Crohn tedavisinde kullanılan ilaçlar;
Hastalığın ilerlemesi özelikle bağırsak sisteminde iltihaplı yaraların meydana gelmesi anlamını taşır. Bu durumda hastaya acilen cerrahi müdahale yapılması gerekir. Crohn'un bulaşmadığı dokular ayrıştırılır ve geri kalan dokular temizlenir. İlaç tedavisine rağmen iltihaplanması azalmayan kişilerde cerrahi müdahale uygulanır. Cerrahi tedavide uygulanan yöntemler; proktokolektomi, ileostomi ve bağırsak rezeksiton cerrahisidir. Crohn hastalığı süresince hastaların %70'i en az bir defa cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyar.
Crohn özellikle ABD ve Avrupa da çok sık görülür. Avrupa'da her 100.000 kişinin 15'inde, ABD'de ise her 100.000 kişinin 22'sinde bu hastalık görülür. Bu durumun nedeni fast food kültürünün bu kıtalara yerleşmiş olmasıdır.
Yapılan bir araştırmalar beyaz ırkın Crohn'a yakalanma sıklığının daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Siyah tenlilerin genetik olarak bağırsak sistemindeki farklılıklar bu hastalığa karşı daha dirençlidir. Ülkemizde Crohn'a yakalanma riski yüz binde 47'dir.
Crohn en çok 18 ile 35 yaş arasında görülür. Fakat daha küçük yaşlarda da Crohn'a yakalanıldığı durumlar vardır. Kadın ve erkeklerde ise eşit oranda bu hastalığa yakalanma riski bulunur. Crohn direkt olarak öldüren bir hastalık değildir. Fakat hastalığın kronik oluşu sürekli bir tedavi gerektirir. Uzun yıllar hastalığın tedavisini gören kişilerin yaşam tarzı ve beslenme şeklini de tedavi doğrultusunda değiştirmesi gerekir. Son yıllarda yapılan araştırmalarda Crohn'dan dolayı yoğun bakımda olan kişilerin kurtulma oranının %80 civarında olduğu belirlenmiş. Crohn hastalığı yaşam süresi ne kadar olduğuna dair kesin bulgular olmamakla beraber, öldürücü bir hastalık sınıfında değildir. Fakat uzun vadede bu hastalığa bağlı ölümler gerçekleşebilir.