Cuma hutbesi konusu hakkında açıklama geçtiğimiz gün Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yapıldı. Geçen hafta "Din Samimiyettir, İstismar İhanettir" olarak belirlenen hutbenin konu başlığı merak konusu oldu. Bugün camiye gidecek olan birçok kişi yeni cuma hutbeski konusu için internette araştırma yapıyor. İşte, Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 21 Temmuz 2023 Cuma hutbesi konusu ve tam metni...
Cuma hutbesi konusu açıklandı.
İşte 21 Temmuz Cuma hutbesi konusu:
"Hicret: İdealler Uğruna Çıkılan Kutlu Bir Sefer
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "İman edip hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; onlara kucak açıp yardım edenler var ya! İşte onlar gerçek müminlerdir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir lütuf vardır."
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kişidir. Muhacir ise Allah’ın yasaklarını terk eden kimsedir."
Değerli Müminler!
Yüce Allah’ın lütuf ve keremiyle geçtiğimiz Çarşamba günü hicri 1445. yıla girdik. Bizleri yeni bir hicri yıla daha kavuşturan Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Hicri yeni yılımız hayırlı ve mübarek olsun.
Hicri takvimin ilk yılı, Peygamber Efendimiz (s.a.s) ile ashabının Mekke’den Medine’ye hicret ettiği 622 yılıdır. Bu yıl, Allah Resûlü (s.a.s)’in öncülüğünde Müslümanlar, Mekke’deki çileli günlerin ardından İslam’ı daha rahat yaşayabilmek için Medine’ye hicret etmişti. Hz. Ömer, bu hadisenin yaşandığı yılı, halifeliği döneminde hicri takvimin başlangıcı kabul etmişti.
Kıymetli Müslümanlar!
Hicret, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Hicret, sıradan bir göç değildir. Hicret, geçici menfaatler uğruna bir diyardan başka bir diyara gidiş de değildir. Hicret, can ve mal korkusuyla bir şehirden kaçış hiç değildir. Bilakis hicret, Allah rızası uğruna her türlü dünyevi beklenti ve gayeyi bir kenara bırakarak çıkılan kutlu bir yolculuktur. Hicret, ideallerle yücelen bir hayatı mümkün kılmak için başlanan mübarek bir seferdir. Hicret, insanı yaratılış amacından uzaklaştıran her şeyi geride bırakmaktır. Kötülükten iyiliğe, zulüm ve haksızlıktan adalet ve hakikate kararlı bir yöneliştir. Hicret, insanı Allah’a kulluktan alıkoyan her türlü nefsani arzu ve istekten yüz çevirmektir. Haram ve günahlardan kaçınmaktır. Tövbe ve dua ile Rabbimizin engin rahmetine sığınmaktır.
Kıymetli Müminler!
Hicretin gayesi, sorumluluk sahibi, bilinçli, faydalı bireyler yetiştirebilmek için gayret etmektir. Erdemli, huzurlu, güvenli ve barış içerisinde yaşayan bir toplum inşa etmek için çaba göstermektir. Hicretin gayesi, sevgi, merhamet ve yardımlaşma gibi değerleri tüm insanlıkla buluşturmak için mücadele etmektir.
Ne mutlu hicretin asıl gayesini idrak edebilenlere. Ne mutlu sözünde özünde dürüst olanlara. Allah’a hakiki kul olanlara. Ne mutlu İslam’ın hakikatlerini hayatına hâkim kılanlara.
Aziz Müslümanlar!
Önemli bir hususu sizlerle paylaşmak istiyorum. Son zamanlarda sık sık orman yangını haberleri alıyoruz. Bu yangınlarla ciğerlerimiz dağlanıyor. Ormanlarla birlikte nice canlılar yok oluyor. Ormanlık alanlarda piknik amacıyla bile olsa ateş yakmayalım. Yangına sebebiyet verecek atıkları ormanlarda bırakmayalım. Ormanlarımıza kasteden kötü niyetli kişilere karşı uyanık olalım. Yangın ve afetler konusunda yetkililerin uyarılarını dikkate alalım. Onların işlerini kolaylaştıralım. Allah Resûlü (s.a.s)’in "Kıyamet kopuyor olsa dahi elinizdeki fidanı yere dikin." [3] emrine uyarak, yanan ormanlarımızın yerine yenilerini yetiştirelim. Unutmayalım ki ormanlarımız ve çevremiz bize emanettir. Emanete sahip çıkmak ise hepimizin ortak görevidir. Yüce Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afet ve felaketten muhafaza eylesin."
Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan alınan bilgilere göre Cuma namazının kılınışı şu şekildedir;
Öğle ezânı okununca, önce dört rek'at Cum'a namazının ilk sünneti kılınır.
Niyet ederken
"Niyet ettim, Allah rızası için Cuma Namazının ilk sünnetini kılmaya" denilir.
Bu namaz aynı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır.
İlk rekatta önce Sübhaneke okunur. Sonra Euzü Besmele çekilir.
Bütün rekatlarda Fâtiha ve zamm-ı süre okunur.
İlk oturuşta sadece Etteahiyyatü okunur.
Son oturuşta:
Sonra, câmi' içinde, ikinci ezân okunur
Sonra, İmam hutbe okumak için minbere çıkar. Hutbe okunur.
Hutbe okunurken cemâ'atin namaz kılması ve konuşması tahrimen mekruhdur.
Hatîb efendi duâ ederken, cemâ'at sesli âmîn demez. İçinden sessiz denir
Namaz kılarken yapması harâm olan her şey, hutbe dinlerken de harâmdır.
Hutbe okunup bittikten sonra müezzin kamet getirir.
Sonra, cemâ'at ile iki rek'at Cum'a namazının farzı kılınır. Bu namaz aynı sabah namazının farzı gibi kılınır.
Niyet şöyle edilir: "Niyet ettim, Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama"
Sonra, dört rek'at son sünneti, Niyeti şöyledir: "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya".
Bu sünnetde aynı ilk sünnet gibi kılınır. Böylece esas itibariyle Cuma namazı farzı ve sünnetleriyle birlikte kılınmış olur.
Son sünnetin ardından zuhr-i ahir, niyetiyle dört rekat daha namaz kılınmaktadır. Niyet edilirken şöyle denilir: "Niyet ettim Allah rızası için edâsı üzerime olup da henüz üzerimden sâkıt olmayan en son öğle namazının farzına". Bu şekilde niyet edilirse, eğer o günün cuma namaz şartlarında bir noksanlıktan dolayı kabul olunmamışsa, öğle namazı kılınış olur. Kabul olunmuşsa, en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.
Bundan sonra, iki rek'at vaktin sünneti kılınır. "Niyet ettim Allah rızası için Vaktin sünnetine" diye niyet edilir. Cum'a sahîh olmadı ise, bu on rek'at, öğle namazı olur. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbîhler okunup, duâ edilir.
Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun yanında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra dört rekât olmak üzere sekiz rekât da sünneti vardır (Kâsânî, Bedâî’, I, 269).
İmam Ebû Yusuf’a ve İmam Muhammed’e göre ise farzdan sonra kılınacak sünnet bir selamla dört ve bir selamla iki rekât olmak üzere toplam altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği nakledilmektedir.