Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İsrail, Filistin'e bu uygulamasını devam ettirdiği sürece Türkiye'nin İsrail'le bir normalleşme sürecine girmesi mümkün değildir. Kuru kuruya bir kınamadan bahsetmiyorum, madem bizden normalleşme istiyorsunuz, bu normalleşme bizim Filistin'e ablukayı, ambargoyu kaldırmamız isteğini yerine getirmemiştiniz, demek ki siz bu noktada samimi değilsiniz. Bizim de bu noktada İsrail'le normalleşme döneminde atmaya hazırlandığımız bazı adımlar vardı ki, bu adımlar şimdi artık kapalı bir kutunun içerisine girmiş bulunmaktadır" dedi Erdoğan, cumhurbaşkanı seçimi kampanyası kapsamında geldiği Antalya'da, büyükşehir belediyesince Beach Park Tesisleri'nde düzenlenen iftara katılarak vatandaşlara hitap etti. Vatandaşların ramazanını tebrik eden Erdoğan, iftar organizasyonunda emeği geçen Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel ve diğer emeği geçenlere teşekkür etti. Erdoğan, "Bu akşam burada bizimle olan şehit ailelerimize, gazilerimize, sevgili çocuklarımıza engelli kardeşlerimize, yetim öksüz hepsine ayrıca teşekkür ediyor ayrıca selamlarımı sunuyorum. Tüm şehitlerimizi ahirete irtihal etmiş tüm gazilerimizi rahmetle minnetle yad ediyorum. Bilhassa İnsani Yardım Vakfı, Deniz Feneri Derneği, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız yetiştirme yurtlarında kalan ve bugün bizlerle olan 176 çocuğumuzun her birinin gözlerinden öpüyorum" dedi. Ramazan ayının en güzel özelliklerinden birinin kimsesizlerle, gariplerle ve yetimlerle daha sık bir araya gelinmesini sağlaması olduğunu anlatan Erdoğan, "Hiç kuşkusuz bu ülkenin tüm dezavantajlı kesimlerine hem devlet olarak 365 gün sahip çıkmak gibi bir sorumluluğumuz var. Ramazan bize bu sorumluluğumuzu hatırlatıyor" diye konuştu. Çocukların etnik kökeni, milliyetleri ve mezheplerinin olmadığını anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: "Özellikle Sevgili Peygamberimizin de ifade ettiği gibi her çocuk fıtrat üzere doğar, sonradan anne ve babası onu şekillendirir. Söz konusu olan ihtiyaç sahipleri mazlumlar, özellikle de çocuklar olunca sınırlar, milliyetler, aidiyetler ortadan kalkar. Hamdolsun barış içinde, huzur içinde bir ülkemiz var ve kardeşliğimiz her gün daha da güçleniyor ama bizim bu kardeşliğimizi, bu dayanışmamızı hazmedemeyenler var, bizi bölmek isteyenler var, parçalamak isteyenler var, onlara inanıyorum ki fırsat vermeyeceğiz." Türkiye'nin sınırlarının yanı başında çok büyük acılar ve çok büyük trajedilerin yaşandığına vurgu yapan Erdoğan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Myanmar, Patani gibi yerlerde yaşanan olayların ortada olduğunu söyledi. "İslam dünyasında maalesef sıkıntılar çok" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, son olarak İsrail'in 400 ton bomba yağdırdığı Filistin'de ölü sayısının 120, yaralıların da 700 civarında olduğunu söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti: "İsrail her zamanki kinini, kanını orada estiriyor. Bizimle biliyorsunuz özellikle Marmara Gemisi olayında uluslararası sularda meydana gelen olaydan sonra yaşananlar vardı, biz ilişkileri kesmiştik ve araya dünyanın bir çok ülkeleri girdi, sonunda özür dilediler, tazminat davasını, böyle bir yargı süreci değil, 'biz işte şu kadar tazminat ödeyelim' dediler. Ama üçüncü bir şartımız daha vardı, dedik ki 'Filistin'e ablukayı kaldıracaksınız.' Güya ona da evet noktasına geldiler. Fakat gel gör ki şimdi bu olay patlak verdi. Bu ne demektir, 'Biz Türkiye'yle bir normalleşme kabul etmiyoruz. İsrail, Filistin'e bu uygulamasını devam ettirdiği sürece Türkiye'nin İsrail'le bir normalleşme sürecine girmesi mümkün değildir. Kuru kuruya bir kınamadan bahsetmiyorum, madem bizden normalleşme istiyorsunuz, bu normalleşme bizim Filistin'e ablukayı, ambargoyu kaldırmamız isteğini yerine getirmemiştiniz, demek ki siz bu noktada samimi değilsiniz. Bizim de bu noktada İsrail'le normalleşme döneminde atmaya hazırlandığımız bazı adımlar vardı ki, bu adımlar şimdi artık kapalı bir kutunun içerisine girmiş bulunmaktadır." "Suriye'de 4 yıldır çocuklar yetim ve öksüz kalıyorlar" diyen Erdoğan, Irak'ta da yine çocukların annesiz babasız kaldığına şahit olduklarını söyledi. Srebrenitsa soykırımının 19. yıl dönümünde yakınlarını, sevdiklerini kaybedenlerin hüznüne ve gözyaşına bir kez daha şahit olduklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, "Şuna gönülden inanıyoruz, mazlumun ahı, mazlumun gözyaşı, mazlumun yürek ateşi döner eninde sonunda zalimi yakar" dedi. "Kalbimiz, aklımız dört bir yanımızda feryatları yükselen işte bu kardeşlerimizdedir, öyle olmak zorundadır" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "İşte şu anda IŞİD denilen örgütün 49 tane başkonsolosluk görevlimizi, biliyorsunuz, rehine alması olayı var. Yaklaşık 1 aydır ellerinde rehine. Bu örgüt niçin bizim vatandaşlarımızı rehin almıştır, bunları artık bırakmasının gereğini özellikle hatırlatıyoruz. Bunları ellerinde rehine olarak tutma halkına sahip değiller. Bunları özellikle bırakmalarını kendilerine hatırlatıyoruz. 100 yıl önce biz zor duruma düştüğümüzde bütün bu coğrafya kalbiyle ve yokluk içinde çıkarabildiği imkanlarıyla bizim yanımızdaydı. Çanakkale'de, Filistinli kardeşlerimiz bizim yanımızda yer aldılar, bugün de onların yardıma ihtiyacı var. Devlet olarak, millet olarak zor duruma düşmüş olan kardeşlerimizin yanında olmak sadece insani değil, aynı zamanda tarihi sorumluluğumuzdur." -"Bu mesele bir vicdan meselesidir" Türkiye olarak insani yardım konusunda bütün gayretleri gösterdiklerini anlatan Erdoğan, AFAD, Kızılay ve TİKA vasıtasıyla yardımların sürdüğünü söyledi. Suriye'den gelenlere kucak açtıkları için kendilerine eleştiriler yöneltildiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Bir milyon insan niçin Türkiye'de olacakmış, bombaların altında ölsünler mi? Aynı şey bizim başımıza gelse, acaba biz Suriye'ye kaçmak zorunda kalsak, kapılar bize kapansa ve bizim vatandaşlarımız ölümle başbaşa olsa bunu nasıl değerlendirirdik. Ve biz, AK Parti davasına gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum, Irak politikasında da Suriye politikasında da Filistin politikasında da Mısır politikasında da şunu bilesiniz ki biz tarihi sorumluluğumuzun insani ve İslami sorumluluğumuzun gereğini yapmaktayız, bunu herkes bilmelidir. Bosna'da maddi destek sağlayarak, oradaki kardeşlerimizi ayağa kaldırmaya çalıştığımız için bizi eleştirenler oldu. Oraya da aynı gaye ile gittik. Bize 'Myanmar'da ne işiniz var', 'Pakistan ile neden bu kadar çok ilgileniyorsunuz', 'Afganistan'la niye bu kadar ilgileniyorsunuz' diyenler var, işte bu mesele bir vicdan meselesidir, gönül meselesidir, vicdanı olmayanlar bunu anlayamazlar, bunu hatırlatmak istiyorum." Devletlerin fiziki sınırlarının ve gönüllerdeki sınırlarının başka olduğunu ifade eden Erdoğan, "Biz bu ülkelerle fiziki sınırlara sahip olabiliriz ama gönlümüz birdir, geçmişimiz birdir, geleceğimiz de birbiriyle çok yakından ilişkilidir. Nasıl ki bir başka şehirde ikamet ediyor diye öz kardeşimizden vazgeçmiyorsak şunu biliniz ki 'fiziki sınırlarımızın dışında kaldılar' diyerek buralardaki kardeşlerimizden de vazgeçemeyiz. Şu anda Şam'a gidin Şam'da kendinizi görürsünüz, tarihimizi görürsünüz, Bağdat'a gidin Bağdat'ta kendinizi, kendimizi görürsünüz. 'Ah buradan bizim dedelerimiz mi geçti' dersiniz. Gidin Bosna'ya orada kendinizi görürsünüz" diye konuştu. -"Kardeşlik anlayışımız böyle vicdansız bir bakışa engeldir" Bosna Hersek'in merhum Devlet Başkanı Aliya İzzetbegoviç'in son günlerinde yurt dışında bir seyahatte olduğunu ve durumunun ağır olduğunu öğrenince Saraybosna'ya gittiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Hastaneye gittim, 'şuuru kapalı' diyorlardı, gittim ki konuşmaya başladık. Konuştuk, çok enteresandı, ne dedi biliyor musunuz,'Buralar' dedi, 'evlad-ı Fatihandır, buralar size emanettir' dedi, 'Ben gidiyorum' dedi, 'Tayyip kardeşim buraları yalnız bırakmayın' dedi. O bilge insan ertesi gün rahmetli oldu. Demek ki gitmeseydim göremeyecektim ve şu anda konsey başkanı olan oğlu bana şunu söyledi, 'Sayın Başbakan, biliyor musun siz hastaneye geldiğiniz ana kadar babamın şuuru kapalıydı, siz geldiniz şuuru açıldı, sizinle konuşmaya başladı' dedi. Gönüllerle konuşmak başka bir şeydir. Üzerimizde böyle tarihi bir sorumluluk var, tarihi bir yük var. Bunu anlayanlar olur, anlamayanlar olur. Biz anlayanlarla yolumuza devam edeceğiz anlamayanlar bizi o kadar da ilgilendirmiyor. Biz tarihi sorumluluğumuzu yerine getirelim. Çünkü bizim medeniyet tasavvurumuz, bizim vizyonumuz, bizim inancımız, kardeşlik anlayışımız böyle vicdansız bir bakışa engeldir." -"Muhacir kardeşlerimize ensar sıcaklığıyla, samimiyetiyle yaklaşmalıyız" Anadolu coğrafyasının 150 yıldır diğer bölgelerden gelen kardeşlerini bağrına bastığını söyleyen Başbakan Erdoğan, "Bugüne kadar başı dara düştüğü için Anadolu'ya, Türkiye'ye gelip de sırtımızı çevirdiğimiz, sınırımızı kapattığımız hiçbir kardeşimiz olmayacaktır ve olmayacaktır" dedi. "Gerek Suriye'den, gerek diğer bölgelerden canlarını kurtarmak için ülkemize gelen herkes bizim kardeşimizdir" ifadesini kullanan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: "Bu muhacir kardeşlerimize ensar sıcaklığıyla, samimiyetiyle yaklaşmalıyız, onlara her türlü yardımı yapmalıyız. Bir kez daha ifade ediyorum, bu insanlara sahip çıkmak bizim tarihi sorumluluğumuzdur. Elbette bu kötü günler geçecektir. İşte o zaman bugün sahip çıktığımız, misafir ettiğimiz, ekmeğimizi paylaştığımız insanlar, onların çocukları, torunları inanın bizi asla unutmayacaktır. Büyük devlet olmanın, büyük millet olmanın gereği budur. Allah'a hamdolsun, gücümüz var, imkanımız var, Allah'a sonsuz şükürler olsun, tarihimizden ve ecdadımızdan devraldığımız bir medeniyet vizyonumuz var. İşte onun için Suriye hiçbir zaman yalnız olmayacak, Irak'taki mazlumlar hiçbir zaman yalnız olmayacak. Özellikle Filistin davası yeryüzündeki hamisini, Türkiye'yi asla kaybetmeyecek."
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz