Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki 19. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör operasyonlarıyla ilgili yayımlanan bildiride imzası olan akademisyenlere bir kez daha tepki gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Koskoca ülkeyi, koskoca milleti, bir avuç kerameti kendinden menkul seçkinin, kendine aydın, akademisyen diyen lümpenin yönettiği eski Türkiye artık yok'' dedi.
Erdoğan, Hakkari'nin Yüksekova'ya taşınacağını ve burada yeniden tesis edileceğini belirterek, "Aynı şekilde Şırnak nereye gidecek, Cizre'ye geçecek. Artık Şırnak, Cizre şehir olarak oluşacak ki onun altyapı çalışmaları sürdürülecek. Çünkü, şehir yapılanmasına ne Hakkari şu andaki yeri itibarıyla müsaitti ne de Şırnak. Zaten tarihine baktığınız zaman Şırnak'ın asıl şehir merkezi, geçmişte tarih itibarıyla Cizre'dir. Cizre bir tarihtir" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''İstedikleri kadar debelensinler, çırpınsınlar. Koskoca ülkeyi, koskoca milleti, bir avuç kerameti kendinden menkul seçkinin, kendine aydın, akademisyen diyen lümpenin yönettiği eski Türkiye artık yok.
''LÜMPEN AYDINLAR İÇİN CEM KARACA YARIM PORSİYON AYDINLAR DİYOR''
Lümpen aydınlar için Cem Karaca yarım porsiyon aydınlar diyor. Rahmetli bonkör davranmış. Hem milletin değerlerine hakaret edeceksiniz hem de bedel ödemeden hayatınızı sürdüreceksiniz. O günler geride kaldı.
Terör örgütünün sözcülüğünü yapan siyasetçi, terör örgütü gibi muamele görmeyi hak etmiş olmaz mı? Kimse hukuk önünde, bilhassa devletin ve milletin bekası söz konusu olduğunda asla layüsel değildir.
''AKADEMİSYENLERE SORMAK İSTİYORUM''
Akademisyenlere ve onları destekleyenlere sormak istiyorum; Siz, Türkiye'nin birliğinden, beraberliğinden yana mısınız, değil misiniz? Önce bu soruya samimi bir cevap verin. Şayet ülkenin birliğinden yanaysanız, niçin vatandaşlarımıza hayatı zehir eden, güvenlik güçlerimize saldıran terör örgütünün jargonuyla konuşuyorsunuz Akademisyene, aydına, ciğeri beş para etmez bir terör örgütünün maşalığını yapmak yakışır mı İmzaladığınız metnin mahiyetini bilmiyorsanız ayrı bir felaket, bilerek imza atıyorsanız ayrı bir felaket.
''O İŞ BİTMİŞTİR''
Önümüzdeki süreçte ne bölücü terör örgütü ne de onun güdümündeki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır, o iş bitmiştir. Onlar, örgütü, milletvekilleri, belediyeleriyle yaptıklarının hesabını adalete verecekler" dedi.
Hakkari şehri Yüksekova'da yeniden tesis edilecek. Aynı şekilde Şırnak nereye gidecek, Cizre'ye geçecek. Artık Şırnak, Cizre şehir olarak oluşacak ki onun altyapı çalışmaları sürdürülecek. Çünkü, şehir yapılanmasına ne Hakkari şu andaki yeri itibarıyla müsaitti ne de Şırnak. Zaten tarihine baktığınız zaman Şırnak'ın asıl şehir merkezi, geçmişte tarih itibarıyla Cizre'dir. Cizre bir tarihtir.
''AÇIK SÖYLÜYORUM, TİKSİNİYORUM''
Terör örgütünün kamu görevlilerine saldırmasına kendince akademik veya siyasi fetva veren, sivillerin öldürülmesini ise 'yapmasa iyi olur' diye karşılayan bu zihniyetten, açık söylüyorum, tiksiniyorum. Herkes meşrebine, karakterine, şahsiyetine uyan işi yapacak. Bunlar, içlerinde bulundukları ihanet çukurunda çırpınacak. Bunu iyi bilelim. Biz de ülkemizin ve milletimizin geleceği için çalışacak, gayret edeceğiz.
Güvenlik güçlerimiz, bölgeyi teröristlerden tamamen temizledikten, kamu düzenini tesis ettikten sonra milletimizle, vatandaşlarımızla oturacağız, bu meselenin kökten çözümü için yapılacakları kararlaştıracak ve hayata geçireceğiz.
Elinde silah olan da onu destekleyen de bu ihanetin bedelini ödeyecektir. Bu eylemlere karışanlardan her kim ki hemen pişman olur, gelir güvenlik kuvvetlerimize teslim olursa devletimizin de milletimizin de şefkatli kolları ona açıktır. Ama kimseye ilanihaye müsamaha gösterilemez. Buradan terör örgütü içindeki gençlere sesleniyorum; gelin, yol yakınken hatadan dönün. Biz sizleri sokak köşelerinde, dağ başlarında, dere yataklarında cansız şekilde, cezaevinin parmaklıkları arasında mahkum olarak değil, ailenize, ülkenize, milletimize hayırlı evlatlar olarak görmek istiyoruz.
''MÜCADELEMİZ KÜRT KARDEŞLERİMİZLE DEĞİL''
Bizim mücadelemiz Kürt kardeşlerimizle değildir. Bizim mücadelemiz terör ve teröristlerledir. Bakıyoruz ki dağdakiler ve akademisyen geçinenler, müsveddeler, bizim Kürt kardeşlerimizi öldürdüğümüzü söylüyorlar. 'Devlet Kürtlere karşı katliam yapıyor' diyor. Siz ne vicdansızsınız."
KILIÇDAROĞLU'NA ELEŞTİRİ
Ana muhalefet partisinin genel başkanı yine çirkin yüzünü göstermiş. Bu zat bir süredir şahsımla ailemle ilgili ağzına da kişikiğine yakışmayan şekilde namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Kendisine bunun cevabını hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği şekilde ifade ettim. Ama karşımdaki kişinin cevap vermediğimde kendisinin haklı olduğunu düşünecek ve hatta buna inanacak kadar cahil ve ahlaksız olduğunu bildiğim için mecburen temas etmek zorundayım. Çünkü bu bir değil, iki değil, üç değil, beş değil, on değil... Sabır, sabır, sabır... Anamuhalefet partisinin Genel Başkanı hem parti kongresinde hem de grup toplantısında yine çirkin yüzünü göstermiş. Bu zat bir süredir şahsımla ilgili, ailemle ilgili ağzına da kişiliğine de kesinlikle yakışmayan bir şekilde bir namus ve şeref edebiyatı tutturmuş gidiyor. Bundan kazandığım tazminatlar artarak devam ediyor, o ayrı mesele. Aslında kendisine bunun cevabını hiçbir şekilde karşılık veremeyeceği ve veremediği şekilde müteaddit defalar ifade ettim ama bazı insanlar vardır ya hani yüzüne tükürsen, 'yağmur yağıyor herhalde' der. Bu da işte böyle pişkin bir tip. Cehaletin ve çirkefliğin bir araya toplandığı kişiye hiçbir sözün kafi gelmediğini görüyoruz. Hakimleri de hedef almış.
''SERSERİ MAYIN GİBİ''
Serseri mayın gibi ne zaman kime bulaşacağı belli olmuyor. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin adresini bilmeyen birisiyle kaybedecek zamanım yok demiştim. Siyaset bilmediğin belli ama hesap da bilmiyor.
Aslında bu zatın (CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu) asıl karın ağrısını da ortaya dökerim ama inanın bana ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum. Türkiye'nin bunca meselesi varken, çözüm bekleyen bunca sorunu, birlik ve beraberlik içinde üzerine gidilmesi gereken bunca sıkıntısı varken, bu namus ve şeref fukaraları için vakit harcamak bana zul geliyor. Teröristleri savunanlardan birisi de bu değil mi Onların arkasında duran bu değil mi Hangi namustan, hangi şereften bahsediyorsun sen.
''AKIL SAĞLIĞININ YERİNDE OLUP OLMADIĞINI DA BİLMİYORUZ''
Ne diyor Ziya Paşa 'Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.' Şimdi bunun herhangi bir eseri olmadığı için akıl derecesini ölçemiyoruz. Hatta akıl sağlının yerinde olup olmadığını da bilmiyoruz.
''BUNUN SIKLETİ DE ÖLÇÜLEMİYOR''
Hani insan mücadele ederken kendi şirketine göre biri çıksın o sıklete göre mücadele etsin der ya bunun sıkleti de ölçülemiyor.
Söylediğiniz her sözün israf, yaptığınız her hamlenin enerji kaybı olduğu, teneke gürültüsü kabilinden, boş konuşmanın dışında bir varlık gösteremeyen, herhangi bir vasfı zaten olmayan birisine şimdi ne diyeyim ben Kendi geçmişinden utanan, terör örgütünü dahi şöyle kalpten gelen samimi buğuz.
ile kınayamayan, partisi içindeki klikleri birbiriyle yarıştırmayı siyaset sanan bu zavallıyı ademe mahkum ediyorum. Milletin zaten yok saydığı bu zatı ben niye adam yerine koyayım ki?'' (AA)
Akademisyenler hakkında toplu soruşturma
’Bu suça ortak olmayacağız’ başlığıyla yayınlayan bildiride imzası bulunan 1.128 akademisyen hakkında re’sen soruşturma başlatıldı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nca, bildiride imzası bulunanakademisyenlerden kendi yargı alanında bulunan üniversitelerde görev yapan ve bu bildiriye imza atan akademisyenler hakkında, TCK’nın 301. maddesinde hükme bağlanan, "Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ve devletin kurum ve organlarını aşağılamak" suçu ile TMK’nın 7. maddesinde belirtilen "Terör örgütü propagandası yapmak" suçlarından re’sen soruşturma başlatıldı.
ERDOĞAN SİNYALİ VERMİŞTİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan bugün katıldığı toplu açılışta bildiri yayınlayan akademisyenlerle ilgili olarak şöyle demişti
"Şimdi buradan ben ilgili kurumlarımıza sesleniyorum. Dün seslendim, bugün de sesleniyorum. İlgili kurumlarımızın da anayasamıza ve yasalarımıza göre açık suç teşkil eden bu ihanet karşısında, anayasal ve yasal gereklerini yapacaklarına inanıyorum. Buradan asla taviz verilemez."
DÜZCE'DE BİR AKADEMİSYEN HAKKINDA YAKALAMA KARARI
Düzce Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre, yaptığı yazılı açıklamada, yazılı ve görsel medyada, "Bin 128 akademisyen, PKK terör örgütünün propagandasını yapacak nitelikte bir bildiri yayınlandığı" haberleri üzerine, ilgili haberlerin suç duyurusu kabul edildiği ve Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldığı bildirildi.
DÜ Fen Edebiyat Fakültesinde görevli Yrd. Doç. Dr. L.A'nın da bildiride adının geçtiğini hatırlatan Küre, açıklamada şunları kaydetti:
"İlgili öğretim üyesinin Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 26’ncı maddesine dayalı olarak soruşturma süresince görevinin başında kalmasında sakınca görüldüğünden, ilgili hakkında görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasına karar verilmiştir. Düzce Üniversitesi olarak, vatanımızın birlik ve beraberliğini, bölünmez bütünlüğünü hedef alan her türlü terör faaliyetlerini ve girişimlerini şiddetle kınıyor, bu tür faaliyetlere destek verenlere karşı asla müsamaha gösterilmeyeceğini vurguluyoruz."
"Başlatılan soruşturma kapsamında bildiriye imza atan bin 128 akademisyen içerisinde yer alan Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinde görevli Yrd. Doç. Dr. L.A'nın, 3713 sayılı Terörle Mücadale Kanunun 6/2. maddesinde düzenlenen, 'Terör örgütlerinin, cebir şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik eden bildiri veya açıklamalarını yayınlamak', 7/2. maddesinde düzenlenen 'Terör örgütü propagandası yapmak', TCK'nın 216/1 maddesinde düzenlenen 'Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimin aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek' ve 301. maddesinde düzenlenen 'Türk milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, devletin kurum ve organlarını aşağılama' suçlarından 14 Ocak 2016 tarihinde hakkında gözaltı kararı verildiği, şüphelinin adresinde bulunamaması nedeniyle hakkında yakalama kararı çıkartıldığı, soruşturmanın derdest olduğu, safahatı ve sonucu hakkında kamuoyuna ayrıca bilgi verileceği hususu, kamuoyuna saygıyla duyurulur."
ABD BÜYÜKELÇİSİ: ENDİŞELİYİZ
Soruşturma ve gözaltılar sürerken ABD Ankara Büyükelçisi'nden de konuya ilişkin açıklama geldi.
Bildiri yayınlayan akademisyenlere ilişkin ABD Ankara Büyükelçisi John Bass, "Söz konusu akademisyenler tarafından dile getirilen görüşlere katılmamamız durumunda bile, bu baskının, süregelen şiddetin sebepleri ve çözüm yollarıyla ilgili Türk toplumu içindeki meşru siyasi tartışmalar üzerinde dondurucu bir etkisi olmasından endişe ediyoruz. Şiddetle ilgili endişelerin ifade edilmesi, teröre destek vermek ile eşdeğer değildir. Hükümet eleştirisi ihanet ile eşdeğer değildir. Türk demokrasisi rahatsız edicifikirlerin serbestçe ifade edilmesini kucaklayacak kadar güçlü ve dirençlidir" dedi.
ABD Ankara Büyükelçisi John Bass Twitter adresinden ifade özgürlüğüne ilişkin yaptığı açıklamada; "Güneydoğu'da yaşanan çatışmalarla ilgili görüşlerini ifade ettikleri için akademisyenler hakkında soruşturmalar açıldığı ve cezalar verildiğine dair haberler görmekteyiz. Söz konusu akademisyenler tarafından dile getirilen görüşlere katılmamamız durumunda bile, bu baskının, süregelen şiddetin sebepleri ve çözüm yollarıyla ilgili Türk toplumu içindeki meşru siyasi tartışmalar üzerinde dondurucu bir etkisi olmasından endişe ediyoruz.'' dedi.
ALMANYA'DAN DA TEPKİ GELDİ
Almanya'daki üniversite ve yüksekokullardaki akademisyenler, Türkiye'de 'Barış için Akademisyenler' bildirisini imzalayan meslektaşlarına destek için imza kampanyası başlattı. Bildiride, "Kürt meselesinin barışçıl yollardan çözümlenmesini ve Türkiye'de barış çağrısında bulunan akademisyenlere baskı yapılmamasını talep ediyoruz" deniliyor. Prof. Dr Gazi Çağlar ve Prof. Dr. Christine Huth-Hildebrandt imzasıyla internet üzerinden imzaya açılan bildiriye şimdiye dek 155 akademisyen destek verdi.
Türkiye'deki bildiriyi imzalayan akademisyenlerin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 'vatan haini‘ ilan edildiği ve Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından istifaya zorlandıkları belirtilen açıklamada, "Akademisyenler hakkında hukuki soruşturma başlatıldı, bazıları işten çıkarıldı" deniliyor.
AKADEMİSYENLERİN PAYLAŞTIĞI BİLDİRGE
Metnin tamamı şöyle:
Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!
Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.
Bu kasıtlı ve planlı kıyım Türkiye’nin kendi hukukunun ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası antlaşmaların, uluslararası teamül hukukunun ve uluslararası hukukun emredici kurallarının da ağır bir ihlali niteliğindedir.
Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasaklarının kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslararası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.
Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz. Müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunmasını talep ediyor ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer almak istediğimizi beyan ediyoruz. Siyasi iktidarın muhalefeti bastırmaya yönelik tüm yaptırımlarına karşı çıkıyoruz.
Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslararası kamuoyu nezdinde temaslarımızı durmaksızın sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz.