İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhur İttifakı için "Pazara kadar değil, mezara kadar biz bu dayanışmamızı, bu birlikteliğimizi taşıyacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TGRT Haber-Beyaz TV'nin ortak yayınında "Cumhurbaşkanı ile Seçim Özel" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhur İttifakı konusunda "kanka" ifadesini kullanmasını değerlendiren Erdoğan, "kanka" ifadesinin "kan kardeşliği" kelimelerinin kısaltılması olduğunu anlatarak, "Bu güzel bir yakıştırma." diye konuştu.
"Sizinkisi kan kardeşliği o zaman" şeklinde araya girilmesi üzerine Erdoğan, "Gibi..." şeklinde karşılık verirken, bugünkü Cumhur İttifakı Mitingi'nde de AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım da bu sözcüğü kullandığını hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ben de farklı bir versiyonunu kullanıyorum. Diyorum ki 'Pazara kadar değil, mezara kadar biz bu dayanışmamızı, bu birlikteliğimizi inşallah taşıyacağız.' Bunun için buradaki ifade edilmek istenen böyle bir dayanışma ruhudur, bir anlaşma ruhudur. Bunu inşallah bu şekilde götürmek... Benim her zaman söylediğim bir şey var, 'Bizim Milliyetçi Hareket Partisi ile azami müştereklerimiz var, asgari değil ama diğer dörtlünün asgari müşterekleri bile yok. Bizim azami müştereklerimizde ne var? 'Tek millet var, tek bayrak var, tek vatan var, tek devlet var.' Diğerlerinde böyle bir şey var mı? Yok. Bugün yanılmıyorsam bir yerde HDP'nin adayı İstiklal Marşı'nı okumuyor. CHP'liler orada İstiklal Marşı okuyor ama hiç ağızda bir hareket bile yok. Şimdi bu adamlarla yani İstiklal Marşımıza bile karşı olan, -Adalar'da oluyor bu iş, onların adayı- CHP, İstiklal Marşı'na karşı olanla beraber oluyor, Erdem Gül... Bunlar bizim bayrağımıza da karşı değil mi? Bunlar bayrağımızı kongrelerinde dahi asmayacak kadar bayrak düşmanıdır. Yeri geldiği zaman milliyetçiliği kimseye bırakmazmış, CHP böyle ifadeler kullanıyor. Buyur işte ispatı ortada. Bunlarla iş birliği yapıyorsun."
Aynı şekilde İYİ Parti'de de benzer söylemler olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Sözde milliyetçi. Buyur, neyle izah edeceksin? Saadet Partisi neyle izah edeceksin? Bunlarla siz şu anda tam manasıyla iş tuttunuz. Böyle bir yola gidiyorsunuz. Elhamdülillah bizim böyle bir sorunumuz yok." dedi.
- "GBT sisteminin doğru çalıştığına inanmıyorum"
"Karşı tarafa baktığınızda onların ortak paydası Erdoğan düşmanlığı olabilir mi?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Yani ona ben de doğrusu olumlu bakabilirim. Erdoğan düşmanlığı olabilir ama şu anda bize gelen rakamlara da baktığımız zaman HDP'nin yanılmıyorsam 229 kadar ismi, diğer siyasi partilerin listelerinden meclis üyesi..." ifadelerini kullandı.
Son verilere göre CHP'nin listesinde 299, Saadet Partisi'nde 82, İYİ Parti'de 29 HDP'linin listelere girdiği ve bazılarının PKK/KCK üyeliği gibi bağlantılı olduklarının belirtilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların içinde bu soruşturmayı geçirdi, geçirmedi hepsi bir tarafa hemen hemen haklarında soruşturma vesaire açılmayanı yok gibi. Tabii burada gelecekte Yüksek Seçim Kurulunun bu işi çok daha farklı ele alması lazım. GBT sisteminin ben doğru çalıştığına inanmıyorum. GBT sisteminin çok daha doğru çalışması lazım. Bu tür adamların bir defa adaylıklarının daha baştan silinip atılması lazım. Şimdi ne olacak? Seçim sonrası 340 değil mi, bu isimlerle ilgili başta benim partim olmak üzere hepimiz de yükleneceğiz. Bunların hepsinin bir defa başkansa başkanlığını, meclis üyesi ise meclis üyeliğinin düşürülmesi için müracaatlarımızı yapacağız. Çünkü biz bu ülkenin teröre bulaşmış, teröristlerle kalkıp da herhalde yönetilmesine müsaade edemeyiz. Bunların önünde duracağız. Mesela başkanlıklarda, geçen dönemde olduğu gibi. Bunların içinde CHP'nin Kandil adayları var. Mesela bir tanesi şu anda CHP'den Abdülbaki Karağaç diye bir isim. Şimdi bütün bunlar yarın seçim neticeleri belli olduktan sonra hepsinin üzerine üzerine gideceğiz. Bu kayyumluk olayı bizim dönemimizde çıkmış bir şey değil ki. Bu kurum var, bu müessese var. Bu müessese olduğuna göre devletin, milletin parasını bu belediyelere gönderiyor, bunlar da bu paraları nereye gönderiyorlardı? Kandil'e. Artık bunlara bu fırsatı veremeyiz."
- "Eserlerimizle biz ortadayız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu paraların nasıl harcandığına bakıldığında karşılarına çukurlar, hendekler çıktığını aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ne yazık ki sözde İYİ Parti'nin bir tane temsilcisi utanmadan, sıkılmadan çıkıyor, şu ifadeyi kullanıyor. Diyor ki 'Bu çukurların açılmasının bilgisi Erdoğan'da vardır.' Bu terbiyesizliğin daniskasıdır. Erdoğan'da bunların bilgisinin var olduğunu söyleyenin önce bunu tespit etmesi lazım. Bu sende olabilir. Sen cezaevine niye girdin yattın? Bakanlığın döneminde birçok maalesef yolsuz işlere karıştığın için girdin yattın. Tayyip Erdoğan'ın hayatında böyle bir şeyi göremezsin, gösteremezsin. Tayyip Erdoğan'ın bir defa ne gönül dünyasında ne de görev yaptığı belediye başkanlığı döneminde ne de Başbakanlığı döneminde böyle bir dosyayı ortaya koyamazsın. Benim geçmişimde de bugünümde de sadece vatanıma olan sevgim, milletime olan sevgim, onlara olan hizmetkarlığım bu vardır. Bütün eserlerimizle biz ortadayız."
- Beka meselesi
Türkiye'ye karşı yürütülen tüm yıpratma savaşları ve bunların doğuracağı istikrarsızlığın bir beka mesele olduğunu aktaran Erdoğan, "17-25 Aralık olayı aslında bunun yargıdaki en önemli göstergesidir. Yargıda olduğu gibi yerel yönetimlerde de bunun göstergeleri var. Devletten gelen bütün imkanları aldığı gibi Kandil'e, yani dağa gönderenler olduğu gibi bir diğer taraftan da işte Güneydoğu'nun, Doğu'nun birçok yerlerinde bu çukurların kazılması vesaire buralara genç dimağların, o çocukların öldürülerek oralara gömülmesi bunlar beka meselesi değil de nedir?" diye konuştu.
Türkiye'nin sınırındaki çatışmaları hatırlatan Erdoğan, "Bakıyorsunuz oralarda PKK'nın diğer kanadı olan YPG, PYD, bunların bizim topraklara attıkları havan topları, vesaire, bütün bunlarla verilen mücadele bir beka sorunu da değil de nedir? Bizim Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te verdiğimiz mücadele bu teröristlerle beka sorunu değil de nedir?" dedi.
Erdoğan, 15 Temmuz'un bir beka meselesi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Kimler vardı orada karşımızda? FETÖ'cüler vardı. FETÖ'cüler ne yapmışlardı? Bunlar devletin çok çok ciddi kurumlarını adeta ele geçirme durumundaydılar. Silahlı Kuvvetlerimize sızmışlar mıydı? Sızmışlardı. Polis teşkilatımıza sızmışlar mıydı? Sızmışlardı. Devletin bütün kurumlarına yerleşmişler miydi? Yerleşmişlerdi. Bütün buralarda bir beka sorunu çok açık net ortadaydı. Neyle bu çıktı meydana? Bu 15 Temmuz'la çıktı. Yani 15 Temmuz'un, tabii bizim orada 253 şehidimiz var, öbür tarafta 2 bin 191 gazimiz var, bütün bunlar bizim tabii ciğerimizi dağladı, o ayrı ama öbür taraftan da böyle bir durumun ortaya çıkması bakımından çok hayırlı oldu. Şu anda tabii içeride hukuk mücadelesi devam ediyor. Bunlardan binlerce, on binlercesi şu anda cezaevlerinde. Yargılananlar var. Ağırlaştırılmış müebbet, müebbet hapse mahkum olanlar var, yıllara aynı şekilde sari. Bunların başı durumunda olan başterörist, alçak o şu anda Pensilvanya'da. Onunla beraber yine yanında olanlar var. Beraberce kaçanlar, Almanya'ya, Avrupa'nın değişik yerlerine kaçanlar var. Bunların içerisinde tabii yargıda, polis teşkilatında olup kaçanlar var. Bunların şimdi bir kısmını biz yakalıyoruz. Dışarıdan da getirtiyoruz. Türkiye'de olanlar aynı şekilde var. Bunları biz bırakamayız. Gezi olayları, 17-25 Aralık kumpasları, terör çukurları, 15 Temmuz işgal girişimi, terör koridoru girişimleri kuzey Suriye'de, ekonomik ve finansal operasyonlar, İslam karşıtı çevrelerin, ezanımızı, özellikle terörle içli dışlı olan ittifakların bayrağımızı hedef alması, bu akşam mesela İstiklal Marşı'na karşı takınılan tavırlar, bunların hepsi beka meselesinin somut örnekleridir. Bunların da baş aktörleri PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ ve DHKP/C gibi örgütler de bunların baş aktörleri konumunda."
- "Karşımızda el pençe divan duran birisiydi"
Programda, FETÖ, PKK yöneticileriyle HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli'nin ifadeleri ekranda peş peşe gösterildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ yöneticilerinden Ekrem Dumanlı'nın sözlerini şöyle değerlendirdi:
"Bu tabii çok müptezel birisi. Bu karşımızda el pençe divan duran birisiydi. Tabii savcılık soruşturmayı açtığı anda kaçıp gidenlerden birisi. 'Düş yakamızdan' ifadesini kullanıyor. Sen kime kullanıyorsun? Sen kimsin? Senin her yerin yaka olsa ne olur? Kilon ne? Uşaksın. Kulsun ama Allah'a değil, Feto'ya kulsun. Aradaki fark bu. Şu anda zannediyor ki bunlar işte 15 Temmuz ile bu işi bitireceğiz. Ne oldu? Bitirebildiniz mi? Eski Türkiye yok, artık farklı bir Türkiye var. Biz, kula kul değiliz. Ey Ekrem sen kula kulsun. Bunu bir defa bil. Muhatabım da değilsin. Yanındaki PKK'nın dağdaki temsilcisi. O zaten malum. Her yönüyle bitmiş, tükenmiş. Bunlar affedersin 12-13-15 yaşındaki kızları dağa kaçırıp onları taciz eden alçaklar. Bunlar o tür teröristler ve hala HDP'ye gönül veren benim kardeşlerim. Özellikle de söylüyorum: Güneydoğulu kardeşlerim, Diyarbakır Belediyesinin önünde günlerce, haftalarca, aylarca orada çadırlar kurup ağlayan Kürt anneler. Bunlar bana da geldiler. Başbakan'dım o zaman. Bunların kızları dağlara kaçırıldı. O günleri hatırlayın. Bunların peşinden artık gitmeyin. Bizim şu anda PKK terör örgütü tarafından kaçırılmış olan astsubaylarımız var, subaylarımız var, doktorlarımız var, mühendislerimiz var, kaçırıldı ve değişik yöntemlerle onlar tabii konuşturulmaya, bunlara çalışılıyor. Bu adamın benim ülkemde, benim vatanımda bağlantısı olabilir mi? Olamaz. Şu anda Kandil'de yaşıyor. Devamlı kaçışıyorlar. Geçen gün de bunların çok önde olan liderlerinden bir tanesi vuruldu. Yani şu anda belki ölümle pençeleşiyor, bilemiyorum. Çok ağır bir şeyi var."
HDP Eş Genel Başkanı Temelli için ise Erdoğan, "Bu adam Kürt de değil biliyor musunuz? Bu adam benim Kürt vatandaşlarımın üzerinden kendine siyasi sermaye edinmeye çalışıyor. Şimdi Mansur Yavaş gelsin şunun hesabını versin. 'Ankara'da eğer Yavaş seçimi kazanacaksa bizimle kazanacak.' Bunun bir bedeli olacak. Aynı şeyi İstanbul için de söylüyor. İstanbul'daki sen de bileceksin, İstanbul'da 3 milyon Kürt oyu var. Sanki Kürtlerin oyları onlar tarafından ipotek altında. Benim Kürt vatandaşlarıma da saygısızlık yapıyor, hakaret ediyor. Ben inanıyorum ki bize gönül vermiş Kürt kardeşlerimiz var. Bunların ifadeleri bunlar için zaten bir saygısızlıktır, hakarettir. Biz onlarla beraber bugüne kadar yol yürüdük, Güneydoğu'da, Doğu'da bizim birinci parti olduğumuz günler var. Onlara da önümüzdeki pazar sandıklara en güzel cevabı, benim samimi Kürt kardeşlerim vereceklerdir. " ifadelerini kullandı.
(Sürecek)