Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bursa'daki ziyaretleri kapsamında gençlerle buluştu. 14 Mayıs'ta yapılması öngörülen 2023 seçimlerine ilişkin konuşan Erdoğan, "Bu bahar bir başka bahar olacak" dedi. Erdoğan ayrıca altılı masaya da tepki göstererek, "Kendilerine kukla bir aday arıyorlar." ifadelerini kullandı.
Bursa'da gençlerle buluştuğu "İlk Oyum AK Parti'ye, İlk Oyum Erdoğan'a" programına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, ülkenin ve milletin umudu gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bursa'daki açılış törenine katılanların sayısının, aldığı resmi rakamlarla 120 bin kişiyi bulduğunu belirterek, "Tabii bu bir şeyi gösteriyor. Allah'ın izniyle inşallah mayıs bir başka olacak. Bu bahar bir başka bahar olacak. İnanıyorum ki siz gençlerimizle birlikte, siz hanım kardeşlerimle birlikte biz sandıkları bu defa çok farklı bir şekilde patlatacağız. Buna var mıyız?" ifadelerini kullandı.
AK Parti Gençlik Kolları Başkanlığı tarafından İstanbul'da düzenlenen Üniversiteli AK Gençlik Festivali'nde (ÜniAK FEST) sanatçı Cengiz Kurtoğlu'nun "Duyanlara Duymayanlara" şarkısıyla sürpriz yaptığını anlatan Erdoğan, "Volkswagen Arena'da bize sürprizi yaptı, sonra bir telefon görüşmesi yaptık. 'Başkan, 65'ten sonra beni ne hallere soktun.' dedi. Bu gençlik var ya bu gençlik, evvelallah herkesi çok daha farklı bir hale getirir. Ama durmayacağız, çalışacağız, gayret edeceğiz ve tüm genç kardeşlerimizi sandıklara taşıyacağız ve sandıklardan da inşallah o sesi çıkaracağız." diye konuştu.
Ülkenin tüm genç yüreklerine selamlarını ileten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençlerimizle her bir araya gelişimizde sizlerin sevgisine, enerjisine, coşkusuna, vizyonunuza şahit oldukça geleceğimize daha büyük bir umutla bakıyoruz. Bazıları diyor ki 'Bu enerjiyi nereden buluyorsun?' İşte enerji burada. Farklı bir yerde aramaya gerek yok. Bu tablo aynı zamanda bize, sizlere miras bırakacağımız Türkiye Yüzyılı'nın inşası için daha çok çalışmamız, daha fazla mücadele etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. İnşallah 14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerde ilk defa oy kullanacak siz kıymetli gençlerimizle yol arkadaşlığı yapmamızı bize nasip eden Rabbime hamd ediyorum. Sizlerin sayesinde aradan 40 yılı aşkın vakit geçmiş olsa da geçmiş dönemlerimizdeki heyecanı hatırlatıyor, aynı duyguları tekrar yaşıyoruz."
Gençlik yıllarında, Türkiye'nin meselelerinin çok başka olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "O eski Türkiye'nin imkanları da çok başkaydı. Şimdi 20 yılda ülkemize kazandırdığımız eser ve hizmet altyapısının üzerinde her alanda dünya ile yarışmaya hazır bir gençlik görüyoruz. Halbuki bizim gençliğimiz üç 'Y' ile kuşatılmıştı: Yasaklar, yokluklar, yoksulluklar. Kavgalarla dolu bir Türkiye'de geçti bizim gençliğimiz. İleride ülkemizin yakın siyasi tarihi vicdanlı bir değerlendirmeyle yazıldığında bu iki dönem arasındaki fark çok daha iyi anlaşılacaktır." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, ilk defa oy kullanacak gençlerle ilgili olarak, "Bugün önümüzdeki seçimlerde ilk defa oy kullanacak siz gençlerimizden beklentimiz elinizin altındaki imkanlarla dünyayı ve ülkemizi en iyi, en doğru şekilde okumanızdır. Maziden atiye sağlam bir köprü kurmadan, bu okumayı güçlü bir şekilde yapmadan, nerede bulunduğumuzu özellikle nereye gideceğimizi de bilemeyiz. Biz her konuda olduğu gibi, bu hususta da siz gençlerimize güveniyoruz. Birileri gibi gençlerimizi iradesi ipotek altında tutulacak vitrin süsü, konu mankeni olarak asla görmedik, görmüyoruz." diye konuştu.
AK Parti'yi kurarken, Türkiye'nin gerçek anlamdaki ilk gençlik kolları teşkilatlanmasını AK Parti bayrağı altında yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda genel başkanlar arasında öyle siyasette gençlik kollarından çıkıp gelen bir başkası yok. Sadece bu kardeşiniz var, başkası yok. Biz buraya gökten zembille inmedik. Merdivenleri basamak basamak çıkarak geldik. Bunların bir kısmı kasetle geldi, bir kısmı farklı yerden siparişle geldi. Bizim böyle bir durumumuz yok. Biz, meydanlardan gümbür gümbür esinlenerek geldik." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sizlerin yaşlarında, gençlik kollarında ilk görev alan nesil şimdi bakan, milletvekili, genel başkan yardımcısı, belediye başkanı, bürokrat, iş insanı olarak gösterdikleri başarıyla bizleri gururlandırıyor. İnşallah önümüzdeki yıllarda sizlerle de aynı gururu biz yaşayacağız. Şimdi genel başkanınız olarak, cumhurbaşkanınız olarak gençlerimize güvendiğimiz için, gençler bunu çok iyi işlemeniz lazım. Seçilme yaşını ne yaptık? Önce 25'e, ardından ne yaptık, 18'e düşürdük. Kanunlarımıza göre reşit sayılan her bir gencimizin sadece seçme değil, seçimle gelinen görevlerde de sorumluluk alabilmelerini biz sağladık. Gençler biz size güvendik. Bu CHP'si filan bunlar niçin bu adımları atmadılar? Niçin bunlar gençlerin önünü açmadılar? Ama biz güvendik. Niye? Çünkü biz şuna inanıyorduk: 'Fatih 20 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açtığına göre, onun torunları olarak bizler de aynısını yaparız.' dedik. Ve oldu mu? Oldu. Onlar kadırgaları karadan yürüttüler. Bunlar anlamaz ha anlamaz. Yahu bunca zamandır bu ülkede siyaset yapıyorsunuz. Denizin altından siz metro yaptınız mı? Bu metroyu kim yaptı? Biz yaptık. Avrasya Tüneli'ni kim açtı? Biz açtık. Hani gücünüz yetiyorsa, bir de siz yapsaydınız. Biz Haliç'i temizledik, bunlar Haliç'i doldurdular. Yahu bunlarda temizlik diye bir şey yok. Bunlarda 'Böyle kalkıp da dünyaya örnek gösterilecek bir şey yapalım.' böyle bir dert yok, çünkü bunlar dertli değil. Biz dertliyiz dertli. Neler yaptık, neler yapıyoruz, neler yapacağız."
Erdoğan, Bursa'yla ilgili olarak, "Şu Bursa'yı nereden, nereye getirdik? İstanbul'dan gel, Bursa'dan geç, İzmir'e yönel 7-7,5 saatte olan bu güzergahı biz 3 saate indirdik. Bay Kemal, artık seni yormuyoruz görüyorsun. Yani, 7-7,5 saatte gittiğin bu yolu 3 saate indirdik daha rahat gidebilesin diye ama İzmir'e uğradığın da yok." diye konuştu.
Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçtiği dönemi hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Ülkemizde çok partili siyasi hayata geçildiğinde kadınlarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımız 'Oy namustur.' dediler. Siyasi iradelerine, sandığa canları pahasına sahip çıkmışlardı. Bugün olduğu gibi o dönemde de insanımızı 'Gel' deyince gelecek, 'Git' deyince gidecek, 'Şuraya oy ver' deyince verecek güruh olarak gören çarpık bir zihniyet vardı. Tek parti, faşizmi, artı bu zihniyet, aday olarak milletin karşısına çıkardığı kendi mensuplarına bile aynı muameleyi göstermekten çekinmediler. Şimdi kendilerine 'Gel' deyince gelecek, 'Sus' deyince susacak, 'Konuş' deyince konuşacak kukla bir aday arıyorlar. Bulamıyorlar. Dertleri, milletimizin namusu olarak gördüğü oylarla ülkeyi yönetecek sizlerin geleceğini inşa edecek bir cumhurbaşkanı çıkarmak, milletvekili seçmek değil. Bunların tek dertleri, her biri diğerinden hazzetmeyen, sayısının 6 mı, 10 mu olduğunu bilemediğimiz masa ortaklarının çıkarlarına göre hareket edecek bir isim bulmaktır."
Buradaki konuşmasında altılı masanın cumhurbaşkanı adayıyla ilgili gündemdeki tartışmalara işaret eden Erdoğan, "Milletimiz ülkesini yönetmek için cumhurbaşkanı seçmenin peşinde, bunlar masa ortaklarının yöneteceği aday bulma peşinde. Böylesine bir algoritmaya bedava oynanan oyunlarda bile rastlayamazsınız. Çünkü bunların kafası henüz Türkiye Yüzyılı'na erişememiştir. Bunlar artık sürümden kalkmış olan, güncellemesi bile yapılamayan 1990'ların, 1970'lerin siyaset formatında kalmış tiplerdir." diye konuştu.
Muhalefetin vaatlerinin Türkiye'yi yeniden eski Türkiye'ye döndürmek olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eski Türkiye dedikleri ne biliyor musunuz? 'Eski Türkiye', günlük hayatınızın hemen her anında yararlandığınız imkanların neredeyse hiçbirinin olmadığı Türkiye'dir. Eski Türkiye her işin çok emekle yürütüldüğü, buna karşılık çok az sonuç alınabildiği, çok az mesafe katedilebildiği Türkiye'dir. Eski Türkiye, insanların birbirleriyle sınırsız iletişimi bırakın, asgari müştereklerde bile buluşmakta zorlandığı Türkiye'dir. Eski Türkiye, siyasette, ticarette, bürokraside, akademide, sanatta velhasıl hayatın her alanında bir avuç seçkin azınlık dışında kimseye şans verilmeyen Türkiye'dir. Eski Türkiye, altılı masanın bizzat uygulamaları olarak gösterdiği gibi kavganın, kargaşanın, ayak oyunlarının eksik olmadığı Türkiye'dir. Eski Türkiye, siyaset kurumunun, milletin sorunlarına çözüm üretmek yerine sürekli kriz ürettiği, suni krizleri tetiklediği Türkiye'dir."
"Altılı masa denilen ucube yapının gıdası, eski Türkiye'nin milletimiz için zulüm, birileri için ayrıcalık aracı olan yoksulluğudur, yoksunluğudur, husumet iklimidir, sömürü düzenidir." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz 20 önce ülkemizi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde tıpkı rahmetli Menderes'in, 73 yıl önce yaptığı gibi 'yeter' dedik. Gençler, milli iradeyi hiçe sayan vesayete 'yeter' dedik. Hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan zulüm düzenine 'yeter' dedik. Milletimizi geri kalmışlık prangasına mahkum eden çarpıklığa 'yeter' dedik. İtilmişliğe, kakılmışlığa, milli onurumuzun örselenmesine 'yeter' dedik. Terör örgütlerine, onların iplerini ellerinde tutanlara, dökülen kanlara, yaşatılan acılara 'yeter' dedik. Darbecilere, onları üzerimize salan küresel emperyalistlere 'yeter' dedik. Maruz kaldığımız her saldırının sinsi refakatçileri olan siyasi ve ekonomik tetikçilere 'yeter' dedik. Evet, bu ülkeye ve bu halka zulmeden kim varsa hepsine de rahmetli Menderes gibi 'Yeter, söz milletindir.' dedik. Fakat biz bunlarla yetinmedik. 'Yeter, söz de karar da milletindir.' diye ilave ettik. Şimdi de yaklaşık üç çeyrek asır sonra tekrar 'Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir.' diyoruz."
Seçimle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bursa'dan başlayarak dalga dalga 81 vilayetimize, oradan dünyanın dört bir yanındaki her bir vatandaşımıza ulaşarak ülkemizin ve milletimizin geleceği için hiçbir vaatleri, hiçbir programları, hiçbir vizyonları olmayanlara ne diyeceğiz? O kadar, 'yeter' diyeceğiz. Kapısına gitmedik, eser ve hizmetlerimizi anlatmadık, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu paylaşmadık kimse bırakmayacağız. Gençler, hedefimiz gönlünü kazanmak suretiyle 85 milyonun her bir ferdine, doğruya doğru dedirtmektir. Meydanlarda bize verilen her desteğin, sandıkta bize verilen her oyun, Türkiye Yüzyılı'nın inşasına yapılan bir katkı, bu kutlu yola döşenmiş bir tuğla olduğunu asla unutmayacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, AK Parti'nin kurulduğu günden bu yana girdiği 15 seçimden zaferle çıktığını ifade ederek, milletin tamamı gibi gençlerin de birinci partisinin hep AK Parti olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde de gençlerin ilk tercihi olduklarını aktaran Erdoğan, "Gençleri AK Parti'ye yakıştıramayan, daha doğrusu gençlerin AK Parti ile birlikte yol yürümesini hazmedemeyen bir kesim, bu gerçeği bir türlü kabul etmek istemiyor. Halbuki biz sadece son 2 senede gençlerimizde 36. buluşmamızı yapıyoruz. TEKNOFEST'lerden, çeşitli kurumlarımızın gençlik programlarına kadar daha pek çok vesileyle de gençlerimizle bir araya geliyoruz. Sevgili gençler, bırakın ülkenin dört bir yanında gençlerle kucaklaşmayı, belki aynı dönemde kendi çocuklarıyla 36 defa bir araya gelmemiş olanlar, bizi gençlerden uzak kalmakla itham ediyor." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Gerçi bunların her işi böyle. Üniversite açarız, okul yaparız, kitap dağıtırız, yurt inşa ederiz, kredi, burs veririz hepsine karşı çıkarlar, hepsine çamur atarlar. Hastane yaparız, sağlık personeli yetiştiririz, hizmetin en iyisini veririz sadece karşı çıkarlar, sadece engel olmaya çalışırlar. Terörle mücadele ederiz, sınır ötesi harekatlar yaparız, dünyanın dört bir yanında destanlar yazarız sadece mecliste takoz koyarlar, tezkerelere ret oyu verirler. Hakim, savcı alırız, adalet teşkilatımızı güçlendiririz sadece mırın kırın ederler. Kara yolu yaparız, havalimanı yaparız, demir yolu yaparız, uzaya uydu göndeririz, sadece geliştirdiğimiz işbirliği modellerine, projeleri yapan firmalara saldırırlar. Ne derler? 'Bak biz geliyoruz, bir kuruş alamayacaksınız.' Yahu gelemeyeceksiniz be gelemeyeceksiniz. Baraj yaparız, yerli ve yenilenebilir enerji tesisleri kurarız, nükleer güç santrali inşa ederiz sadece işlemleri iptal etmek için mahkeme, mahkeme dolaşırlar. Konut yaparız, millet bahçesi yaparız, millet kütüphanesi yaparız, ağaç dikeriz, sadece eleştirirler, sadece engel çıkartırlar."
Hangi alana bakılırsa bakılsın aynı manzarayla karşılaşılacağını belirten Erdoğan, "Millete söyleyecek sözü olmayanın gençlerimize vaadi ne olabilir ki? Kendilerini hapsettikleri yalan ve iftira kalesinden başka dünyaları olmayanlarla hangi vizyonu, hangi projeyi tartışacağız? Gençler, onun için biz sözümüzü milletimize söylüyoruz, biz sözümüzü işte burada olduğu gibi gençlerimize söylüyoruz." ifadelerini kullandı.
Programda gençlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye Yüzyılı'nı birlikte biçimlendirelim, birlikte planlayalım, birlikte inşa edelim. Çünkü biz başlatacağız ve sonra nöbeti sizlere devredeceğiz. Gençlerimizle yapacağımız nöbet değişiminin vaktinin de yaklaştığını biliyoruz. Kendimizi artık gençlerimizin devrinin misafirleri olarak görüyoruz. Önümüzdeki seçimleri, ülkemizin içinden geçtiği kritik dönemde küresel yönetim ve ekonomi düzenindeki hak ettiği yerin gerisine düşmemesi için önemli görüyoruz. Sonra meydanda at da söz de sizin olacaktır. Gençlerimizden beklentim, tıpkı bizden öncekiler gibi tıpkı bizim gibi sizin de 'Yeter söz de, karar da milletindir'. Ruhtan, ilkeden, yoldan asla sapmamanızdır. Biz 40 yıldır her ne yaptıysak milletimizle birlikte olduğumuz için yaptık, milletimizin desteğiyle yaptık, milletimiz için yaptık. Sizlere bırakacağımız en büyük miras da bu olacaktır."
Katılımcılardan Yalova Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü 2. Sınıf öğrencisi Zehra Yılmaz, ilk defa kullanacağı oyu Erdoğan'a vereceği için heyecanlı olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seçim için daha önce "14 Mayıs" tarihine işaret ettiğini hatırlatan Yılmaz, "Buna kesin gözüyle bakabilir miyiz? Ayrıca Adnan Menderes'in 'Yeter söz milletindir' sözünü referans gösterdiniz. Ben de 'Gençler AK Parti'yi desteklemiyor, iktidar değişecek' söylemlerine karşı demek istiyorum ki 'Yeter, söz gençlerindir.' Bir de seçim tarihini erkene çekerek sınav stresiyle seçim yoğunluğunu bir araya getirmediğiniz için ayrıca teşekkür ederim." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da birilerinin burada hedef saptırmaya gayret ettiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Bu bir erken seçim falan değil, seçimi öne almak. Yapılan bu. Bir diğer adım olarak da biz burada aslında bir güncelleme yaptık. Bu güncelleme ile birlikte bu adımı attık ve Cumhur İttifakı olarak da Devlet Bey'le bu görüşmelerimizi yaparak dedik ki 'Zaman kaybına tahammül yok.' Bunun için öyle incelemeler yaptık ki herkesin yaz tatiliyle ilgili durumlarını tutun, Karadeniz'de çay, fındık vesaire bütün bunların gidişlerini tutun bütün değerlendirmeleri yaparak herhangi bir sıkıntıya, KPSS vesaire... Bütün bu ayrıntıları masaya yatırdık ve adımı da buna göre atalım dedik. Hele hele öğrencilerimizin durumları bizim için çok önemli. Bu adımı da atarak kararı buna göre verdik ama resmi olarak cumhurbaşkanının burada bir yetkisi var. O da biliyorsunuz 10 Mart'ta Cumhurbaşkanı olarak biz bu yetkimizi kullanacağız ve ondan sonra 60 gün süre var. O süreyi de kim değerlendirecek? Yüksek Seçim Kurulu ama biz kararımızı inşallah Mart ayının 10'unda açıklayacağız."
Soru sorarken heyecanlanan katılımcılardan birinin "Dünyayı titretiyorsunuz, sizin karşınızda heyecanlanmamak elde değil Sayın Cumhurbaşkanım" demesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi, 'Ben bu kadar heyecanlanıyorum' diyor da sen bu milletin bir evladı olarak bu kadar heyecanlanırsan İngiliz nasıl heyecanlanmasın?" karşılığını verdi.
Bu sene ilk kez oy kullanacağını söyleyen öğrencilerden Ahmet Salih Gürbüz'ün "Bu zamana kadar gençlere sunduğunuz imkanları siz gençlik yıllarında yaşasaydınız hangi imkandan yararlanmak isterdiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Biz çok garip okuduk be, çok fakir okuduk. Biz kitaplarımızı, kalemlerimizi, defterlerimizi bulamazdık. Teksir notu nedir bilir misin? Biz kitap olmadığı için o teksir notlarıyla okurduk. O teksir notları da onun makinesi çalışır, bütün o mürekkepler o saman kağıdının üstünde dağılır ve ağabeylerimize 'bize satın' derdik, bize satmazlardı. Zaten kitabı kırtasiyeciden alamazdık. Defter için bir hafta, 10 güne gün verirlerdi ama biz ne yaptık 'biz bu çileyi yeni nesle, Ahmetlere çektirmeyelim' dedik. Okullar açıldığında sıralarınızın üzerinde kitaplarınızı buluyor musunuz kuşe kağıtla? Şimdi yardımcı ders kitaplarını da sıraların üzerine koyduk ama bunun hassasiyetini, bunun inceliğini bütün annelere, babalara, bütün komşularımıza anlatmamız lazım, değil mi? Böyle bir akım, böyle bir nesli hazırlıyoruz. Bunun için de tabii biz de diyoruz ki marifet iltifata tabidir, öyleyse bunları yapan bir iktidar milletinden ne istiyor? Diyor ki 'Gel, oyunu da bize ver.' Çünkü, inanın bu adamların eline bu memleket kalırsa yazıklar olur. Onun için çok çalışacağız, çok gayret edeceğiz. Çünkü biz bunları göremedik, biz bu çileyi çok çektik ve bu çileyle beraber okullarımızı okuduk, bitirdik."
Gürbüz daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Elinizi sıkabilir miyim? Çocukluk hayalimdi" dedi. Bunun üzerine Erdoğan'ın yanına giderek elini sıkan Gürbüz, arkadaşlarına seslenerek, "Arkadaşlar Cumhurbaşkanı'mız yakından daha genç, daha yakışıklı." ifadelerini kullandı.
Melike Nur Çalışkan isimli öğrenci, "Muhalefetin bir türlü adayını belirleyememesiyle ilgili çokça konuşmalar geçiyor. 'Seçim tarihi belli olunca adayımızı açıklayacağız' demişlerdi. Seçim tarihi de belli oldu ama hala ortada bir aday yok. Sizce adaylarını oy pusulasında bizlere sürpriz olarak mı sunacaklar?" sorusu üzerine Erdoğan, "İşte gençlik bu Bay Kemal. Biz sizleri çok seviyoruz. Biz sizlerle beraber evelallah kadırgaları yürütürüz." yanıtını verdi.
Yusuf Talha'nın, "Aldığınız kararı tekrar gözden geçirmeniz mümkün mü? Çünkü ben sizden başkasına oy vermek istemiyorum." sözlerine karşılık Erdoğan, "Artık olan oldu. Yola revan olduk. İnşallah şimdi sen dediğim gibi 100 genç bulacaksın." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, lise 3. sınıf öğrencisi Afra Arı'nın, "Gençlerle ilgili tüm muhalif ve siyasi partiler bir şeyler söylüyorlar. Gençlerin AK Parti'yi değil kendilerini desteklediğini söylüyorlar. Bunu yapan partilerden biri de HDP. Bunu yapmak için de Hükümete yönelik olumsuz propaganda yapıyorlar. Kendi çocukları yurt dışında en iyi okullarda okurken, milletin çocuklarına 'Okulu boykot edin, çocuklarınızı okula göndermeyin' diyorlar. Bu iki yüzlülüğü nasıl tarif ediyorsunuz. Sizce gençler bir siyasi partinin gençlerle ilgili vaatlerine bakarken neyi kıstas almalı?" sorusu üzerine, söz konusu siyasilerin çocuklarını yurt dışında kendilerine göre en uygun yerlerde okuturken, devletin okullarına çocuklarını göndermek diye bir dertlerinin olmadığını söyledi.
Erdoğan, kendilerinin ise bu hususta devletin tüm imkanlarını seferber ederek eğitimi en kaliteli hale nasıl getirebileceklerinin gayretinde olduklarını ifade etti.
Geçmişte 60, 70, 80 kişilik sınıflardan bugünlere gelindiğini ama şimdi OECD ölçeğine ulaştırdıkları sınıflardaki öğrenci sayısının 15, 20, 25 olduğunu aktaran Erdoğan, böylece öğrenci kalitesini artırmayı ve kaliteli eğitim öğretim alınmasını istediklerini belirtti.
Şu an itibarıyla okullardaki başarı oranının her geçen gün arttığını, eskiden 10 öğrenciden biri üniversiteye girebiliyorken şimdi artık neredeyse 10'da 10 üniversiteye girme şansının yakalandığını anlatan Erdoğan, "Bunu AK Parti iktidarı sağladı, bundan önce bunlar yoktu. Diğer tarafta burs ve kredide öğrencilerimize imkanları seferber ettik. Şu anda garip gureba, fakir fukara ister burs, ister kredi kullanmak suretiyle üniversite imkanlarını yakalayabiliyor. Ama HDP'ye baktığınız zaman onların böyle bir derdi zaten yok. Parlamentoda olanlar, bu yolları deniyor. Parlamento dışı olanlar ise onlar da zaten kendileri çok farklı yöntemlerle çocuklarını yetiştirme yol, yordamını seçiyor." dedi.
Serhat Çavdar da Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Altılı Masa liderlerinden birinin İHA ve SİHA'larla ilgili "İktidarın en büyük seçim propagandasıdır" dediğini hatırlatarak, "Milli ve manevi iyi olan her şeye karşı duran bir muhalefet var. Bu, 20 yıldır böyleydi. Bu biz gençleri korkutuyor. Bu nasıl son bulacak?" sorusunu yöneltti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan soruya, "Onun son bulup bulmaması, hepsi 14 Mayıs. Bu arkadaş, her şeyden önce ifade etmiştim sen git çocuk bezi sat. Onların asıl mesleği odur. Home tekstil, çocuk bezi, bunları satar. Üzüntüm tabii şu, 15 sene bu benim yanımda hiçbir şey kapamamış. Neyin hesabını kime soruyorsun? Bu ülkede savunma sanayinde şu anda bini aşkın firma var. Ne cahil adamsın sen ya. Kalkacak Baykar, bu eserleri ortaya koyacak. Allah rahmet etsin. Baykar'ın sahibi benim dünürüm ama biz bu akrabalık bağını kurduğumuzda henüz bu adım atılmamıştı." yanıtını verdi.
Başbakan olmadan önce seçimi kazanıp ABD'ye gittiğinde Başkan George Bush ile görüştüğünü anlatan Erdoğan, "Kendisine 'Bize terörle mücadelede İHA ve SİHA verecektiniz, ne oldu hala bize bunları vermediniz?' dediğimizde, o zaman Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice idi. Rice'ı yanına çağırdı dedi ki 'Türkiye'ye hala bunlar verilmemiş. Süratle verelim.' Bize o zaman İHA verdiler ama verilen İHA'lar maalesef 48 saatliğineydi." dedi.
Özdemir Bayraktar'ın hemen çocuklarıyla bir seferberlik ilan ettiğini ve süratle atölyelerinde bu işin üretimine girdiklerini aktaran Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"İlk iş olarak İHA'yı ürettiler. Bu İHA'ların üretimiyle beraber durmadılar hemen SİHA'ya geçtiler. İHA sadece koordinatları tespit işine yarıyor. Onda silah yok. Ardından SİHA'yı ürettiler. SİHA'da ne var? Hem koordinat tespit kabiliyeti var hem de silah, yani insansız silah kullanma imkanı var. Bu süreç başladı. Tabii bununla birlikte de terörle mücadelede bizim elimiz, bileğimiz ciddi manada güçlendi. Daha sonra aramızda akrabalık bağı da oluştu. Hamdolsun İHA ve SİHA'larla bu adımları attıktan sonra üçüncü bir segment ürettiler o da AKINCI oldu. Tabii AKINCI, felaket bir savaş uçağı. Onunla beraber yüksek tonajda bomba kullanabilme kabiliyeti var. Bu adımlar atıldı ve bu arada yatırımlar büyüyor. Ama en önemlisi de şimdi geldikleri 4. adım segment. O tabii çok çok önemli. Şu anda onun testleri yapıldı. Bu testlerden de hamdolsun başarıyla çıktılar.
Şimdi dünya takip ediyor. Siparişler geliyor. Sen şimdi geleceksin ne yapacaksın? Önünü keseceksin. Nereden böyle bir imkanı yakaladın? Dünyanın neresinde böyle bir yatırımcının önünü bu şekilde kesebilirsin? Kaldı ki bu grup, devletten kredi alan bir grup da değil. Rahmetliye devletin yer tahsisi vardır. Ama 'Hayır ben paramla alacağım' derdi. Böyle bir insan ve bununla ilgili kalkıyor bu ifadeleri kullanıyor. Yazıklar olsun. O da öğrenememiş, diğerleri de öğrenmemiş. Tabii şimdi son eser malum Kızılelma. Kızılelma bizim hayalimiz tabii. Ve o hedefi inşallah Kızılelma ile de ne yapacağız? Vurup indireceğiz."
Programda gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, takdir belgesi aldığını söyleyen ve kendisinden hediye ile imza isteyen imam hatip lisesi öğrencisi Sude Esmer'in takdir belgesini imzaladı.
Erdoğan'ın söz vermesi üzerine programda bulunan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, karnelerini alan yaklaşık 19 milyon öğrenciye tatilde okumaları için kitap hediye ettiklerini belirterek "Sayın Cumhurbaşkanımız takdirnamesine imzasını attığı için kızımıza açık çek veriyoruz. Ne istiyorsa biz Milli Eğitim Bakanlığı olarak karşılayacağız." dedi.
Öğrencinin dizüstü bilgisayar talebi üzerine Bakan Özer, programın ardından bilgisayarı kendisine hemen vereceklerini söyledi.
Salondaki takdir alan öğrencilerin el kaldırmasını isteyen Erdoğan, "Maşallah, Mahmut Bey burada takdirname alanlar çok." demesinin ardından Özer, "Takdirnamesini Cumhurbaşkanımıza imzalatanlara (hediye) veriyoruz." dedi.
"Bu kadar takdirnamenin olduğu bu toplantı her türlü takdirin üzerindedir." ifadelerini kullanan Erdoğan, "Ben inanıyorum ki Bursa evelallah bu seçimlerden bambaşka bir neticeyle çıkacak. Rabbim başarılarınızın devamını milletimize nasip etsin." diye konuştu.
Söz alan Uludağ Üniversitesi Yerel Yönetimler mezunu Ayşenur isimli genç kız, yerli ve milli TOGG'un başkenti Gemlik'ten programa katıldığını ve bu yıl ilk kez oy kullanacağını söyledi.
Başörtüsü meselesine ilişkin yürütülen anayasa değişikliği hazırlığını hatırlatan Ayşenur'un, "Akşener 28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu kararlarını uygulayan kişiydi. Kanun teklifi ilk gündeme geldiğinde niye çıkıp konuşmadılar?" şeklindeki sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun bir samimiyet testi olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Peki biz burada neyi istiyoruz? Diyoruz ki yasal düzenlemeyle her an her zaman bir değişiklik arayışına gidebilirler. Onun için gelin bu işi, hani bizde bir laf var ya, 'Eşeği sağlam kazığa bağlayalım ondan sonra da Allah'a emanet edelim.' Bunu anayasa zeminine oturtalım, sağlam olsun. Bir daha da bu tür riskler, tehditler olmasın. Çünkü biz CHP'yi zaten tanırız, biliriz. İkna odalarında kendi genel başkan yardımcısının bizim kızlarımızın başlarını nasıl açtırttıklarını, bunu açmak suretiyle onlara nasıl gözleri yaşlı olarak çile çektirdiklerini biliriz. Dolayısıyla burada eğer dürüst, samimi davranıyorlarsa o zaman gelin beraberce şöyle 400'ün üzerinde bir oyu milletvekillerimiz olarak toplayalım. Anayasa değişikliğini yaparak bu işi artık bitirmiş olalım. İkide bir önümüze bu gelmesin. Eğer samimiysek samimiyet testine biz varız. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Ve beraberce bu adımı atalım. Şimdi arkadaşlarımızla onlar bu çalışmayı yürütüyorlar, yürütecekler. Oldu oldu, olmadı, alternatif yollarımız var. Onları da deneyeceğiz."
Soruların ardından programda Grup İkilem müzik dinletisi sundu ve gençlere yönelik bilgi yarışması düzenlendi. (AA)