Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Serinevler Kapalı Spor Salonu'nda AK Parti Adana 8. Olağan İl Kongresi öncesinde konuştu. Erdoğan şunları söyledi:
"Kongremizin Adanamızın geleceği için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Bugün Adana'nın havası aynen insanları kadar güzel. Sizlerle 2028'e çok daha farklı şekilde hazırlanacağız. Trafik kazasına bir daha Adanamızı kurban etmeyeceğiz.
Hanım kardeşlerimden çok büyük gayret bekliyorum. Beyler ve gençlerden de... El ele omuz omuza 2028'e hazırlanacağız.
Birileri kırmızı kart göstermeye gayret gösteriyor; pişpirik mi poker mi oynuyor belli değil. Kırmızı kartı kimlerin gösterdiği bellidir. Bunlar orta hakemliği yapamadılar, olsa olsa yan hakemlik görevi yapacaklar. Ellerine kırmızı kart tutuşturur yolumuza devam ederiz.
Benim 20 yıl futbolculuk hayatım var, hayatımda hiç kırmızı kart görmedim. Bunlar bu işlerden anlamaz. Öğrenecekler. Hangi kart nerede gösterilir öğreteceğiz. Bu millet AK Parti'ye kırmızı kart göstermedi. Ama bunlar da kırmızı karttan da kurtulamadı. Hayatları hep böyle geçiyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Adana İl Kongresi'nde konuşuyor. Erdoğan'ın konuşmasının satırbaşları şöyle:
AK Parti Adana İl Kongremizin hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Bu coğrafyadaki ağıtlar, Adana'nın nasıl gönül iklimine sahip olduğunun şahitidir. Biz Adana'yı şalgamdan, kebaptan, pamuktan, sıcaktan ibaret görmüyoruz. Adana, civan mert insanlar memleketidir. Adanalı Allah'ın adamıdır. Adana teşkilatımıza bir gerçeği hatırlatmakta fayda görüyorum. Bulunduğumuz her makam milletimizin bize emanetidir. Bizim büyük hedeflerimiz var değerli kardeşlerimiz. Bunun için gerekirse nefsimizi ayaklar altına alacağız, gecemizi gündüzümüze katacağız. Muhalefetin bizi düşürmeye çalıştığı tuzaklara düşmeyeceğiz. Milletin gönlünden düşeni kimse kurtaramaz. Bizim bu millete sadece şükran borcumuz değil, can borcumuz da var. Allah ömür verdikçe çalışacağız.
Büyük bir seferberlik başlatarak seçimlerde en az yüzde 51 alma hedefine odaklanacağız. Biz muhalefet gibi, hiçbir vizyon ortaya koymadan, program üretmeden siyaset yapamayız. Armut piş ağzıma düş mantığıyla hareket edemeyiz. Hak ederek kazanmalıyız.
Suriye'de kanlı savaş nihayet sona erdi. Rejimimn acımasız saldırılarına 14 yıl boyunca sabırla direnmekten asla vazgeçmediler. Biz de inancımıza, kültürümüze, tarihimize yakışır bir yol izledik. Soframıza bir tabnak da muhacirler için koyduk . 14-28 Mayıs seçimlerinde karşımızdaki aday çıktı, seçim vaadi olarak hepsini geldikleri yere göndereceğiz dedi. Ülkemize sığınan bu mazlumları hedef gösterdiler. Hitler vari yöntemlerle güya siyaset yaptılar. Milletimiz bu nefret siyasetine sandıkta gereken cevabı verdi. Türk siyasi tarihinin tozlu raflarında unutuldu. Neticede kazana merhamet oldu, kardeşlik oldu.
Suriye krizinde de gördük ki sabrın sonu selamettir. Misafirlerimiz yurtlarına başları dik dönüyorlar. İsrail, Gazze'de halkın direniş iradesini kıramadı. Gazzeli kardeşlerimize diz çöktüremediler. Filistin halkı teslim olmadı, teslim alınamadı, pes etmedi. Eskiye dönmemek için İsrail üzerinde baskı kurulmalı.
50 binden fazla masum insan şehit edildi. Son asrın en büyük soykırımlarından biri 467 gün boyunca tüm dünyanın gözü önünde yaşandı. Netanyahu'nun ateşkes ihlalerinde sicilinin ne kadar kabarık olduğu bilinmektedir. Bu kez buna izin verilmemelidir. Ateşkes döneminde Gazze'nin kanayan yaralarını sarmak için tüm imkanlarımızı harekete geçireceğiz. Gazzeli kardeşlerimiz bir kez daha muhabbetle selamlıyoruz. Desteğimiz ve duamız Filistinli kardeşlerimizle olacaktı. Biz mazlumdan, mağdurdan yana tavır aldık. Bizim yerimiz mazlumun yanıdır dedik.
'Savaş ilanı' diyen Sayın Özel'e soruyorum sen Esenyurt belediyesini mi takip ediyorsun, Beşiktaş belediyesini mi takip ediyorsun. Sen burada olan biteni bilmiyorsan; ya bu görevi bırak ya da birileri herhalde bu görevi elinden alacak. 85 milyonun bildiğini sen bilmiyorsan suç kimin? Harami alıyorsan, etrafını çevreleyen haramilere baksana.
Hem dersini bilmiyor, hem cehaletini bağırarak çağırarak kapatmaya çalışıyor. Büyük büyük laflar ediyorlar ama sonra kuzu kuzu hizaya geliyorlar. Yakalanınca 3-5 gün aslan kesiliyorlar, sonra süt dökmüş kediye dönüyorlar. Buradan sayın Özgür Özel'e samimi tavsiyemdir: Siz gidin bu işi bırakın siz gidin kırmızı kartlarla puzzle yapın, onlarla oynayın, onlarla oyalanın.
Adana'nın ardından Mersin'e geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan; Servet Tazegül Kapalı Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti Mersin 8. Olağan İl Kongresi'nde konuştu.
Erdoğan'ın Mersin'deki konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Mersin sadece şehirlerden bir şehir değildir. Mersin bu ülkenin, bu milletin huzurunun güvencesidir. Mersin birliğimizin, dirliğimizin, birlikte yaşama kültürümüzün sembolüdür. Toroslar'da, Yörük çadırlarının üstünde tüten duman sönmedikçe devletimiz de, milletimiz de istikbale güvenle bakmaya devam edecektir.
Mersin'de diğer vilayetlerimizden gelen, kendini Mersinli kimliğiyle ifade eden, şehrine aidiyet duyan insanların sarsılmaz birlikteliği başka hiçbir kıymetle ölçülemez.
Mersin'de sinesine gelen hiç kimseyi 'yörük' diyerek küçümsememiş, Kürt diyerek ötekileştirmemiş, Arap diyerek dışlamamış, Suriyeli diyerek hakir görmemiş, şu şehirden, bu şehirden diyerek sınıflandırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin'in bu göz alıcı tablosuna kimse halel getiremez. Allah'ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecektir.
Bugüne kadarki seçim sonuçlarının sebeplerini Mersinli'de değil, kendimizde arıyoruz. Suç varsa bizim, yanlış varsa bizim. Ama bunu hep beraber telafi edeceğiz. Demek ki daha çok çalışmamız, daha çok gönüle girmemiz, daha çok emek vermemiz, ter dökmemiz gerekiyor. İnşallah kongremiz böyle bir dönemin, yeni bir heyecanın, yeni bir atılımın miladı olacaktır.
Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, Birinci Dünya Savaşı'nın yükü altında kalan Osmanlı'dan Cumhuriyete geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik tahrip edici baskıcı politikalarının ağır bedellerini ödedik. Bu tahribatın önü rahmetli Menderes'le birlikte başlayan bir demokrasi ve kalkınma hamlesiyle kesilmeye çalışıldı. Ama Türkiye'nin büyümesini güçlenmesini kendi ayakları üzerine dikilmesini istemeyen emperyalistlerde boş durmadı. Ülkemizi darbeler, cuntalar, ideolojik kavgalar, ekonomik çöküşler, sosyal çalkantılarla dolu bir döneme soktular. Bu sancılı yıllar darbelerin ardından bizim çocuklar başardı mesajını kulaktan kulağa fısıldayanların eseridir.
Eski Türkiye artık bitti. Bu kaos fırtınası Türkleri sadece sokaklarını temizleyecek, fabrikalarında çalışacak işçiler olarak görenlerin inşallah adımıdır. Rahmetli Özal bu oyunu fark edip siyasi ve ekonomik reformlarla ülkemizi asli istikametine çevirmek istediyse de kirli oyunlarla başa çıkamadı. Merhum Özal'a neler yapıldığını hangi iftiraların atıldığını hiçbir zaman unutmadık. İşte 80 yıllık bu sancılı sürecin ardından AK Parti adeta bir Anadolu ihtilali ile iktidara geldi.
Tabii ki bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Devrin müesses nizamı ve arkalarındaki güç odakları AK Parti'nin öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşı da büyük bir direnç gösterdi. Siyasi ve toplumsal provokasyonlardan hukukun ayaklar altına alındığı Cumhurbaşkanlığı seçimi krizlerine kadar nice senaryolar devreye alındı. Yetmedi, bölücü örgütünden FETÖ'suna hatta sınırlarımıza dayanan DEAŞ’ına kadar envai çeşit cinayet şebekesini harekete geçirdiler. Bölücü örgütün hiçbir ahlaki ve akılcı gerekçesi olmayan çukur eylemlerini hatırlayın.
FETÖ'nün önce 17-25 Aralık, ardından 15 Temmuz darbe girişimlerini hatırlayın. Ekonomimize yönelik aleni saldırıları, tehditleri, ambargoları, tuzakları hatırlayın. Muhalefetin gönüllü figüranlığını yaptığı Türkiye’ye diz çöktürme senaryolarının tekmili birden üzerimize boca edildi. Hani Mehmet Akif Çanakkale Savaşı'nı anlatırken diyor ya, "Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk. Sadece bir hadise var ortada vahşetler denk."
Evet bizim de istiklalimize ve istikbalimize yönelen saldırılar rengarenkti. Sadece sinsi niyetleri ortaktı. Hamdolsun milletimiz de kafa kafaya, kol kola kalp kalbe verip bu alçak hesapları hep birlikte boşa çıkardık. Yine Akif'in diliyle ifade edersek, "Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek. İşte çiğnetmedi namusunu çiğnetmeyecek." Gerçekten bu millet üzerine akın akın gelen saldırılar karşısında gösterdiği asil duruşla kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla her bir ferdiyle namusunu çiğnetmemiş, Asım’ın nesli olduğunu ispatlamıştır. Tabii milletimizin bu güçlü desteği AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak mesuliyetimizi daha da artırmaktadır.
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.