Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aydın'da 'Gençlik Buluşması' programı kapsamında gençlerle bir araya geldi. Erdoğan, salonda açılan bir pankartı okuyarak, "Gence bak gence, ne diyor. 'Gençler hedefe kilitlenmiş SİHA gibi sandıkları patlatacak' diyor. Ama niye ağlıyorsun? Ağlamak yok." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Aydın'da toplu açılış töreni, Nazilli'de ise miting gerçekleştirdiklerini belirtti. Ülkenin dört bir yanındaki gençlere selam ve sevgilerini gönderen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasinin ve milli iradenin şehri Aydın'da sizlerle bir araya gelmekten memnuniyet duyuyorum. Sizlerin şu birlikteliğini, dayanışmasını görüp de iftihar etmemek, gururlanmamak mümkün mü? Sizlerin şu aşkını görüp de duygulanmamak mümkün mü? Rabbime bana sizler gibi yol ve dava arkadaşları verdiği için, sizlerle omuz omuza yürümeyi nasip ettiği için hamd ediyorum. Biliyorsunuz, Bay Bay Kemal de teröristlerle omuz omuza Ankara'dan İstanbul'a yürüdü. İşte fark bu. Bu kadar basit. 14 Mayıs'ta da inanıyorum ki aziz milletim, bunlar nasıl 1960'ta başta Menderes olmak üzere arkadaşlarını idama götürdüyseler, biz bunlara demokrasi dersini inşallah sandıklarda vereceğiz."
Erdoğan, gençleri coşkulu gördükçe Necip Fazıl Kısakürek'in "Zindandan Mehmed'e Mektup" şiirini hatırladığını belirterek, şiirden dizeler okudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Allah'ın izniyle 14 Mayıs bizimdir, endişe etmeyin. Türkiye'nin aydınlık yarınları bizimdir. Milletimizin müreffeh istikbali bizimdir. Cumhuriyetimizin kuruluşu gibi 2023 de bizimdir. Fatih'in İstanbul'u fethi gibi 2053 de bizimdir. Sultan Alparslan'ın Malazgirt'teki zaferi gibi 2071 de bizimdir. Sizlerin şu heyecanında 14 Mayıs'ı, tarihe altın harflerle kaydolacak büyük bir zaferin müjdesini görüyorum. Yeter, söz de karar da gelecek de milletindir demek için sabırsızlanan bir gençlik görüyorum. Karşımda Batılı efendilerinden aferin alabilmek için kırk takla atan mandacılara özgüven dersi verecek, cesaret abidesi bir gençlik görüyorum. Bu salonda tehditle, baskıyla, psikolojik harp oyunlarıyla iradesine zincir vurdurmayacak kahraman bir milletin yiğit evlatlarını görüyorum. Tariflere sığmayan muhabbetiniz, ahde vefanız, dayanışmanız, cesaret aşılayan duruşunuz için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Sizin kalbinizde yer edinmek, sizlere yoldaşlık yapmak, sizin o kabaran yüreklerinize eşlik etmek benim için hep iftihar vesilesi oldu."
Erdoğan, gençlerin tertemiz yüzlerine baktıkça hep daha çok çalıştıklarını, ülkeye ve millete hizmet davasına daha sıkı sarıldıklarını vurgulayarak, "Sizin umutlarınızın büyüklüğünü gördükçe omuzlarımızdaki yükün ağırlığının daha fazla farkına vardık. Sizin azminize ve becerinize şahit oldukça Türkiye'nin müreffeh ve mutlu geleceğine olan inancımızı daha da perçinledik. Siz bize ilham verdiniz, saldırılar karşısında direnme gücü verdiniz, daha büyük hedeflere yürüme cesareti verdiniz." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada, gençlerden aldıkları ilhamla yollarına çok daha güçlü ve kararlı şekilde devam ettiklerini vurguladı.
Gençlerin, vatandaşı olmaktan onur duyacağı bir Türkiye'yi inşa etmek için gece gündüz demeden çalıştıklarını belirten Erdoğan, "Fırsat bulduğumuz her an şehirlerimize gidiyor, milletimiz ve gençlerimizle kucaklaşıyoruz. Geçen hafta Bilecik ve Denizli'deydik, bugün de Aydın'ın misafiriyiz. Diğer illerimiz gibi Aydın'da da dolu dolu bir gün geçiriyoruz." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de Tekirdağ'da miting yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Cumhur İttifakı olarak gümbür gümbür 14 Mayıs'a yürüyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, Efeler ilçesinde coşkuları meydandan taşan efe ve zeybeklerle beraber toplu açılış törenini gerçekleştirdiklerini söyleyerek, "Toplam yatırım bedeli 1 milyar 68 milyon lirayı aşan kamu yatırımları ile 1 milyar 137 milyon lirayı bulan özel sektör yatırımlarını resmen Aydınımızın ve ülkemizin istifadesine sunduk." dedi.
Açılışını yaptıkları tüm eserlerin hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "Rabb'im ömür, milletimiz de yetki verdikçe Aydın'la birlikte tüm Türkiye'ye hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İstikbalimizin teminatı olan siz gençlerimizi, hayallerinizle buluşturmak için gereken tüm donanıma, tüm imkana tüm altyapıya sahip bir Türkiye'nin inşasını hedefliyoruz. Bu doğrultuda son 20 yılda attığımız tarihi adımları sadece bir başlangıç kabul ediyoruz." şeklinde konuştu.
Erdoğan, gençlerin hedeflerine mani olan hangi engel ve zorluk varsa hepsini tek tek gidermekte kararlı olduklarının altını çizerek, bu anlayışla üniversite sayısını 76'dan 208'e çıkardıklarını dile getirdi.
Artık üniversite bulunmayan il kalmadığını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Zengin fakir demeden, örneğin bizim dönemimizde 10 lise mezunundan bir tanesi üniversiteye girebiliyordu ama şimdi tüm mezunlar üniversiteye girme şansını yakaladı. Bunu sağlayan AK Parti iktidarıdır. Göreve geldiğimizde gençlerimizin en büyük sıkıntılarından biri üniversite harçlarıydı. Şimdi üniversite harçları sorunu kaldı mı? Hepsini kaldırdık. Bunu biz yaptık. Marjinal gruplar sokakları yakıp yıkıyordu bu harçlardan dolayı. Şimdi ben gençlere sesleniyorum; gençler bu harçları kaldıran iktidar, dikkat edin, CHP iktidarı değil, AK Parti iktidarıdır. Biz üniversite harçlarını tamamen kaldırmak suretiyle hem bu örgütlerin istismar aracını ellerinden aldık hem de ailelerimizin yükünü hafiflettik."
Erdoğan, eskiden, gençlerin ihtiyaçlarına cevap vermekten uzak yurtların toplam sayısının 190, yatak kapasitesinin de 182 bin civarında olduğuna işaret ederek, "Eylül ayında hizmete açtığımız 105 yeni yurt binasıyla birlikte toplam yurt sayımızı 800'e, yurtlarımızın yatak kapasitesini ise 850 bine çıkardık. Bunu biz yaptık, CHP değil, yanındakiler değil. Ellerinde büyükşehir belediyeleri var. Kaç tane yurt yapmışlar? Öyle bir dertleri yok. Biz dertliyiz dertli, biz aşığız aşık. Farkımız bu." dedi.
Yurtlarda önceden ranzalarda yatıldığını şu an ise tekli yatak sistemine geçildiğini anlatan Erdoğan, "İçeride odası, çalışma masası hepsi var. Bu hale getirdik. Yetmez dedik. Bunları daha modern hale getireceğiz." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yurtların donanımını, otel konforuna yükselttiklerini, bu yıl yurtlara yüzde 98 gibi rekor yerleştirme oranı yakaladıklarını kaydetti.
Yurt ücretlerinde salgın döneminden bu yana herhangi bir artışa gitmediklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aylık 250 lira ile 450 lira arasında değişen sembolik yurt ücretleriyle tüm gençlerimiz bu imkandan faydalanabiliyor. Bunun yanında talep eden tüm üniversite öğrencilerimizi kredi veya burs imkanlarıyla destekliyoruz. Bu yılbaşı itibarıyla üniversite öğrencilerimize lisansta 1250 lira, yüksek lisansta 2500 lira, doktorada 3750 lira kredi burs ödemesi yapıyoruz. Ayrıca yurtlarda kalan öğrencilerimize aylık 1800 lira beslenme yardımı veriyoruz. Geçmiş dönem kredi ödemeleriyle ilgili gençlerimize verdiğimiz sözü tutarak 3,3 milyon gencimizin 27 milyar liralık endeks borcunu sildik. Bay Kemal, sen neyi sildin? Senin büyükşehir belediyelerinde acaba neler silindi?"
Erdoğan, "Seyahatsever Genç Projesi" ile tatil dönemlerinde yurtların kapılarını 18-30 yaş gençlere açtıklarını söyleyerek, geçen yıl 325 binden fazla gencin, devlet yurtlarında ücretsiz konaklayarak 81 ili gönüllerince gezdiğini kaydetti.
Ülkenin dört bir yanında gençleri, tematik kamplarda bir araya getirdiklerini belirten Erdoğan, "Bu yıl 15 farklı ilimizde, 15 farklı temada hayata geçirilen kış kamplarının 7'ncisini dün itibarıyla tamamladık. Bunların yanı sıra sporda, sanatta, eğitimde, sağlıkta, çalışma hayatında sayısız projeyi eseri ve yatırımı devreye alarak sizlerin yanında olduk. İnşallah bundan sonra da gençlik merkezlerimiz, genç ofislerimiz, kamplarımız, yurtlarımız, burslarımız, spor tesislerimiz ve diğer imkanlarımızla sizlerin yanında olmayı sürdüreceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her gencin kendileri için özel olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hangi siyasi fikre, kökene, hayat tarzına sahip olursa olsun gençlerimizin tamamı bizim göz bebeğimizdir. Gençlerin, tanımı başkaları tarafından yapılan harflerle sınıflandırılmasını, belli kalıplara ve şablonlara hapsedilmeye çalışılmasını reddediyoruz. Her biri farklı bir dünyayı, farklı bir karakteri, eşsiz bir potansiyeli temsil eden milyonlarca gencimizi böyle harcıalem tariflere sığdırmak mümkün de değildir, adil de değildir. Gençlerimizi, çoğu dışarıdan ithal kavramlarla tanımlama gayretlerinin gerisindeki hesapların elbette farkındayız. Bu çabanın gayesi gençleri anlamak, gençlerle empati geliştirmek, gençlerin gündemini takip etmek, derdiyle dertlenmek kesinlikle değildir. Bu tarz kurnazlıkların amacı gençlerimizi belli ideolojilere yönlendirmektir."
Birilerinin, gençleri istedikleri gibi etiketleyip iradelerine ipotek koyabileceklerini düşündüğüne dikkati çeken Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Daha önce bu tür senaryoları ülkemizde denediler ve maalesef milletimize ciddi bedeller ödettiler. Yakın tarihe baktığımızda 27 Mayıs 1960 öncesinde darbeye ortam hazırlamak için gençlerimizi adeta aparat kullandıklarını görüyoruz. Sandıkta bileğini bükemedikleri merhum Menderes'i, 'Gençleri kıyma makinasında öğütüyor' yalanı dahil her türlü iftirayı atarak idam sehpasına kadar götürdüler. Merhum Menderes'in idamıyla Türkiye sadece vatanına ve milletine meftun, vizyoner bir devlet adamını kaybetmedi. Aynı zamanda milletimize umut aşılayan cesur bir siyasetçiden de oldu. Uyduruk mahkeme kararlarıyla Menderes'i darağacına gönderenler hem onun hayatını ve hayallerini çaldılar hem de müşfik bir eşi, evlatlarına düşkün bir babayı, halkına aşık bir siyasetçiyi milletimizden kopardılar.
Aynı çevreler 1980 öncesinde sokak terörüne göz yummak suretiyle gençlerimizin kanı ve canı üzerinden darbeye zemin hazırladılar. 'Türk-Kürt', 'Sünni-Alevi', 'sağcı-solcu' diyerek gençlerimizi birbirine düşman ettiler. Aralarına kirli ve kanlı duvarlar ördüler. Gençler, bir büyüğünüz olarak açık ve net söylüyorum, AK Parti'nin idealleri içerisinde kim, kimdir yok. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Gürcü'süyle, Abaza'sıyla bu ülkede 85 milyon bizim kardeşimizdir, canımızdır, ciğerimizdir. PKK'yı sahaya sürenler bunlar. Sonra da siyasi parti görünümlü fitne yuvalarında kandırdıkları gençlerimizi bölücü örgütün Kandil'deki savaş baronlarına peşkeş çektiler. Bay Kemal, bay bay Kemal. Diyarbakır annelerini kaç kere ziyaret ettin söyle bakalım."
Suriye'den Irak'ın kuzeyine kadar bölücü örgütün kandırdığı ve eline silah tutuşturduğu gençlerin çoğunluğunun 15-20 yaş arasında olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Bu gençlerin eline bu silahları vereceksin ve bu gençler benim Mehmed'imi şehit edecek, sen utanmadan, sıkılmadan Kandil'in baronlarıyla dirsek dirseğe, omuz omuza dolaşacaksın." ifadelerini kullandı.
Gençlerden bu oyunu bozmalarını isteyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu oyunu bozma zamanı geldi. Bu CHP'den bu ülkeye de bu ülkenin insanına da bir fayda olmaz. Yanındakilerden hiç olmaz. Kendi evlatlarını ülkemizin büyük şehirlerinde, yurt dışında el bebek gül bebek büyütürken, Anadolu'nun eli nasırlı, mazlum ve masum insanlarının çocuklarını ölüme gönderdiler. Gezi olaylarından FETÖ'nün 15 Temmuz ihanetine kadar doğrudan bağımsızlığımızı, demokrasimizi, milli iradeyi hedef alan saldırılarda maalesef mankurt haline getirdikleri gençlerimizden istifade ettiler. Emperyalistlerin çıkarları uğruna bu ülkenin gençlerini bozuk para gibi harcamaktan çekinmeyenlerin oyunlarını bozmak da hamdolsun bize nasip oldu. Gençler, bundan sonraki süreçte bu oyunları bozmaya var mıyız? Kararlı mıyız? 14 Mayıs'a kadar kararlı bir şekilde bu süreci işletecek miyiz? Son 20 yılda gençlerimize yaptığımız yatırımların yanı sıra teröre ve arkasındaki güçlere karşı yürüttüğümüz kararlı mücadeleyle bu vahşi düzene son verdik. Terör örgütlerinden marjinal gruplara kadar gençlerimizin geleceği, umudu, enerjisi üzerinden semiren ne kadar habis yapı varsa hepsine dur dedik. Şimdi de yeter, söz de karar da gelecek de milletindir diyerek, siz gençlerimizle birlikte Türkiye Yüzyılı destanını yazmaya hazırlanıyoruz."
"Türkiye'nin seçimleri hiçbir dönemde olmadığı gibi bugün de asla bizimle ilgili değildir." diyen Erdoğan, seçimlerin, Türkiye ve milletle birlikte küresel siyaset açısından önemine işaret etti.
Erdoğan, "Avrupa'dan Amerika'ya tüm küresel güçler, 14 Mayıs seçimini etkilemek, kendi istedikleri şekilde yönlendirebilmek için şimdiden yoğun çaba harcıyor. Şahsımız aleyhine yürütülen alçakça kampanyalar bunun içindir." dedi.
İfade özgürlüğü kılıfı altında desteklenen Kur'an-ı Kerim'i yakma eylemlerinin gayesinin de bu olduğunu belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemizle ilgili oluşturulmaya çalışılan güvensizlik algısının gerisinde bu niyet vardır. Turizm sektörümüzü hedef alan sinsi oyunların amacı da budur. Seçim arifesinde Türkiye kamuoyunu etkilemeye dönük tüm bu çabaları beraberce takip ediyoruz. Muhalefetin gerek cumhurbaşkanlığı adaylığımız gerekse Yüksek Seçim Kurulumuz üzerinde oluşturmaya çalıştığı sahte gündemlerin sebebi yurt dışı patentli bu girişimlere destek olmaktır. Türkiye Yüzyılı'nın şafağının söktüğü gün gibi ortadayken, 14 Mayıs'ta milli irade düşmanlarına gayet güzel bir ders vermeye hazırlanıyor muyuz? Milli irade düşmanlarına 'Bay bay' demeye hazırlanıyor muyuz? Ülkemize ve milletimize krizden, kavgadan, kargaşadan başka hiçbir vaadi olmayan eski Türkiye heveslilerini tekrar sandığa gömeceğiz. Bu toprakların evladı rahmetli Menderes'i darağacına gönderen faşist zihniyet, 14 Mayıs'ta bir kez daha tarih önünde hesap verecektir."
Gençlere inandığını, güvendiğini dile getiren Erdoğan, "14 Mayıs'ta bu işi sizlerle beraber bitireceğimize olan inancım sonsuz. Yeter, söz de karar da gelecek de gençlerin." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının ardından gençlerin kendisine yönelttiği soruları yanıtladı.
"Darbe esnasında tankların arasından kaçan bir kişi, insanlara 'Yeter, söz milletin' diyebilir mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "Her şeyden önce, yeter, söz milletindir sözünün yetkisi, hak sahibi olan rahmetli kardeşimizden helallik almaları gerekir, o bir. İki, idama gönderdikleri rahmetli Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ile nasıl helalleşecekler?" dedi.
"Yeter söz milletindir, karar milletindir, gelecek milletindir' sözünün birinci derece sahibinin Menderes olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları ifade etti:
"Ondan bu işi biz devraldık ve süreci biz bu şekilde yürütüyoruz. Ama bunlarda utanma, sıkılma böyle bir şey yok. Ve bunları binalarına asıyorlar. CHP zihniyeti hiçbir zaman milli iradeye saygı duymamıştır. Buna İnönü de dahildir, ondan bu yana gelen bütün bunların genel başkanları da dahildir. Hiçbir zaman... Bunlar sürekli milletin sırtından geçinmeyi kendilerine gaye edinmişlerdir. Benim milletim de bunlara hiçbir zaman bu ülkede yönetimi teslim etmemiştir. 14 Mayıs'ta da etmeyecek. Ve yeter ki biz, bu şuurda bir gençlikle, ki 6 milyon genç oy kullanacak, şu anda 14 Mayıs'a kadar gayret edelim, çalışalım. Bugün sadece bizim üye sayımız 11 milyon 500 bin. Gençlerimiz 1 milyon civarında, o da yaş sebebiyle, oraya takılıyor. Ama bugün bizim sadece genç üyelerimizin toplamı, bunların tamamını üst üste koy, bizimkilere ulaşamıyor. Şimdi 14 Mayıs'a kadar çalışmaya, koşturmaya var mıyız? Genç arkadaşlarımızı şu anda çatısı altında bulunduğumuz Adnan Menderes Üniversitesi'nden başlamak üzere çok sıkı tutacağız. Sağlam tutacağız ve inşallah 14 Mayıs'ta bu işin devamını sağlayacağız."
"14 Mayıs sonrasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekilliğine mi, yoksa genel başkanlığa mı bay bay diyecek?" sorusuna Erdoğan, "Henüz bu 6 artı 1, yani yedili masa adayını belirleyemedi ki... Bizim öyle bir derdimiz yok. Onlar henüz adayını belirleyemedi. Öncelikle adaylarını bir açıklasınlar bakalım. Ama biz, karşımızda kim olursa olsun, Cumhur İttifakı olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. İnşallah, 14 Mayıs'ta da şurada zaten Mart ayının 10'unda Cumhurbaşkanı olarak kararnameyi açıklayacağım. Bu kararnameyi açıklamak suretiyle de artık seçim atmosferine gireceğiz." yanıtını verdi.
Erdoğan, "Katıldığınız bir televizyon programında eski Başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın bütün hayallerini gerçekleştirmiş olduğunuzla ilgili bir soru soruldu size. Sizin verdiğiniz 'Ağlatma bizi' cevabınız, hepimizi çok duygulandırdı. Hissettiklerinizi bizimle paylaşır mısınız?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Bugün Hocamızın siyasi mirasına çökmüş olan zatın altılı masada kimlerle beraber olduğunu görüyorsunuz. Aslında o daha henüz siyasetin içinde yokken, ben, Milli Selamet, Refah Partisi oralardan alalım, oraların gençlik kollarında aktif çalışan birisiydim. Temel Bey falan o zaman siyasetin içinde yoktu. Ve biz oradan çıktık, İstanbul'da il başkanlığı, partimizin Merkez Karar Yönetim Kurulu üyelikleri, bütün buralarda bulunduk. Erbakan Hocamızın bazı hayalleri, idealleri vardı. Bu idealler içerisinde sanayiden tutun ekonomiye, imam hatip okullarına, eğitimdeki konulara ve okullardaki başörtüsü zulmüne karşı takındığı tavırlara, bütün bunlarla birlikte altyapıda, üstyapıda Türkiye'nin kalkınmasına yönelik... Mesela Hocamızın en çok konuşulan şeyi neydi? Motor sanayi, ağır sanayi... Fakat ona nasip olmadı ama bize nasip oldu. Biz bunların hepsini AK Parti olarak yaptık mı? Tepeden tırnağa yaptık."
AK Parti'nin altyapı, üstyapı yatırımlarına işaret ederek İstanbul'dan İzmir'e yolu 3 saate düşürdüğünü belirten Erdoğan, "Bunu Bay Kemal, bay bay Kemal bir İzmir milletvekili olarak yapabildi mi? Şurada büyükşehir belediyesi kimde? Onlarda. Büyükşehirde bir kış mevsiminde, yağmurda durum ortada. Hep çöp, çukur, çamur. Bunları görüyor muyuz? Görüyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, "Bu, benim CHP'yi tanımımdır. CHP demek, çöp, çukur, çamur demek." ifadelerini kullanarak sözlerini şöyle sürdürdü:
"Manisa'dan İzmir'e Sabuncubeli Tüneli'ni biz yaptık. Niye? Çünkü biz, olaya Ferhat ile Şirin gibi bakıyorduk. Millet Şirin, bizse Ferhat. Millete ulaşacağız. Onun için bu tünelleri, dağları delerek açmamız gerekiyor. Ve bunları da biz yaptık. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden tutun Marmaray Tüneli'ne varıncaya kadar. Fatih, karadan kadırgaları yüzdürdü, biz de denizin altından Marmaray'ı yaptık. Avrasya'yı, Osmangazi Köprüsü'nü yaptık. Bütün bunları ne için yaptık? Büyüklerimiz, ecdadımız bu adımları attı ve biz de onlara layık olalım diye. Şimdi Erbakan Hocamızın gerçekleştiremediğini eğer biz gerçekleştirdiysek demek ki biz iz sürme noktasında başarılı olduk. Ve bu başarımız devam ediyor. Biz, Temel Bey'in maalesef burada, bu masanın etrafında yer almasını anlamakta zorlanıyoruz. Kendi bileceği iştir. Benim milletimde aklıselim sahibi olanlar da zaten bunlara gereken dersi veriyor. Şu ara da kamuoyu araştırmalarında bindelerde dolaşıyorlar. Sizin gibi böyle şuurlu gençlik oldukça, 14 Mayıs bir başka olacak."
"DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, 'Avrupa, Türkiye'ye aferin diyecek.' diye bir açıklama yaptı. Siz ise 'Ben, sadece milletimi bilirim.' diyorsunuz. Muhalefetin amacı ne?" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Maalesef bunları 15 yıl yanımızda taşıdık ama bunlara bir şey verememişiz. Benim Davos ziyaretimde, o zaman bu bey, o da yanımdaydı. Başka ilgili bir, iki arkadaşımız vardı. Ve o zamanki IMF Başkanı'na şunu söyledim, onun yanında ama bir şey kapamamış. Dedim ki 'Siz, bizden sadece, 23,5 milyar dolar o zaman borcumuz var IMF'ye, borcunuzun taksitlerini almaya gelebilirsiniz, bize talimat vermeye gelemezsiniz.' O, 'Aferin diyecek.' diyen var ya, o da orada, masada. Kalksın, bunu inkar etsin. O IMF'nin başı şu anda yok ama IMF'den gelenlerle otellerin lobilerinde bir araya gelenler, bu altılı masanın içinde olanlardan. Hala onlar devam ediyor o işe. 23,5 milyar dolar o zaman borcumuz vardı IMF'ye, 2013 Nisanı'nda biz bu borcu sıfırladık. Artık bizim IMF'ye borcumuz yok. 27,5 milyar dolar o zaman bizim Merkez Bankası rezervimiz vardı, şimdi 128,5 milyar dolar rezervimiz var. Olay bu. 'Bir daha benim için Davos bitmiştir.' dedim, Davos'tan ayrıldım. Çıkarken ne yazık ki şu anda o masanın etrafında olanlardan ikisi, yan yana yürüyorlar, arkalarında da benim yine güvendiğim bir arkadaşımız, hepinizin bildiği ama ismini açıklamayacağım. Diyor ki 'Eyvah, şimdi bittik, şimdi battık.' Hani 'Benim için Davos bitti.' dedim ya, 'Bundan sonra bir daha Davos'a gitmeyeceğim.' dedim ya... Bunların dünyaya bakış açıları bu.
Davos'a giderek sanki Türkiye'yi ayağa kaldıracak. Ne zavallısın sen. Senin, Bilderbergci olduğunu biliyorum. Ama Türkiye'yi kendi ayakları üzerinde kimlerin kaldıracağını bilmeyecek kadar zavallısın. Bize, kimse bu defterleri açtırmasın. Biz, şu anda bu defterleri karıştırmıyoruz. Ama o şu anda beni dinliyor ve bu noktada ne yaptığının da farkında, biraz ileri giderse, gerekirse bu da açıklanır. Ve 6 sıfırın paradan atılması olayında da bazı köşe yazarlarından bir tanesi 'Taksim Meydanı'nda eşek gibi anırırım bunu atabilirlerse.' demişti. Ve bu zat da 'Yanlış yapıyoruz.' gibi laflar etmişti. Biz dedim 6 sıfırı atıyoruz. Ve 6 sıfırı attık, işi bitirdik."
Erdoğan, "Altılı masada CHP, adayın 13 Şubat'ta açıklanacağını söyledi. DEVA Partisi bunun ertelenebileceğini söyledi. İYİ Parti ise 'Bizim böyle bir tarihten haberimiz yok.' dedi. Bunlar komedi dizisi çekiyorlar resmen. Bu komedinin karakterlerinden biri 'Devlete ciddiyet lazım.' diyor. Daha kurdukları masada ciddiyeti sağlayamayanlara ne dersiniz?" sorusunu yönelten gence, "Sen ne dersin?" sorusuyla karşılık verdi.
Gencin "Bay bay Kemal" diye yanıt vermesi üzerine Erdoğan, "Demek ki iyi isim bulmuşuz. Güle güle kullansın." dedi.
Erdoğan, "Altılı masanın mutabakat metninde en çok dikkat çeken 'KHK ve kayyum meselesi' oldu. 'KHK'lıların mesleklerine iade edileceği, kayyumlara son verileceği' söylendi. Bu açıklamaların kimlerin işine geldiğini herkes biliyor. Bu vaatleri bu kadar göz önünde yapmaları ilginç değil mi?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"İlginç olmanın ötesinde, Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devletinde bu adam ne diyor? 'Ben hukuk tanımam. Geliyorum, geleceğim, geldiğim zaman da şu anda FETÖ'den, PKK'dan, şundan, bundan herhangi davadan içerde olan varsa biz bunları çıkaracağız.' Sen bunu nasıl yapıyorsun? Eğer burası hukuk devletiyse, hukuk devletinin içerisinde böyle istediğin gibi kalkıp asıp, kesmek yoktur. Böyle bir şey yapamazsın. Bunun benzerini şu anda biz yapabilir miyiz? Yapamayız. Bir taraftan 'adalet' diyeceksin, adalet derken öbür taraftan şimdiden adaletsizliğin sinyallerini vereceksin. Bunlar, hukuk devletinin prensipleri içerisinde yoktur. Hukuk devletinde de bu tür şeyleri yapamazsınız. Bu doğrudan doğruya bir hukuk tanımamazlıktır."
"Son zamanlarda Millet İttifakı partilerinde bir kan kaybı var. İllerde ve ilçelerde parti yöneticileri istifa edip Cumhur İttifakı'na geçiyorlar. Bunu neye bağlıyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Erdoğan, "Benim milletim feraset sahibidir. Doğruyu er veya geç bulur ve doğruya doğru, eğriye eğri demesini de gayet iyi bilir." dedi.
Erdoğan, eğitimde, sağlıkta, adalette, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada atılan adımlara dikkati çekerek, dünya politikasında kimsenin Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmemesine rağmen kendisinin görüştüğünü hatırlattı.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile de görüşmeler yaptığına işaret eden Erdoğan, Türkiye'nin, Karadeniz tahılını alıp, dünyaya dağıttığını söyledi.
Putin'in "Bila bedel biz bu tahılı gönderelim, siz de bu tahılı una çevirin, fakir Afrika ülkelerine gönderin." dediğini aktaran Erdoğan, buna mutabık kaldıklarını, bunun çalışmalarını yaptıklarını ifade etti. Erdoğan, bunun birilerini rahatsız ettiğini belirterek, "Varsın etsin, biz doğru olanı yapacağız." diye konuştu.
Erdoğan, savunma sanayisinde atılan adımlara dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İHA'larımız, SİHA'larımız, Akıncı'larımız, şimdi bir de KIZILELMA'mız çıktı ki KIZILELMA ile birlikte de dünyaya çok daha farklı mesajları verir hale geleceğiz. Bu milletin gençliği, KIZILELMA'yı da yapar, Akıncı'yı da yapar, SİHA'yı da yapar, kendi savunma sanayisini de kurar. Göreve geldiğimizde bizim yüzde 20'ydi yerli ama şimdi yerlilik oranı savunma sanayisinde yüzde 80'e çıktı. Bunlar durup dururken olmadı. Çalışırsan olur. Ama bunlara kalsa işte 'Arifiye'deki Tank Palet Fabrikası'nı kapatacakmış.' Kapatamazsın arkadaş, kapatamazsın, neyi kapatıyorsun? Neymiş, 'Burayı Katarlılara peşkeş çekmişiz', yalan söyleme, dürüst ol. Akşam yalan, sabah yalan. Biz, senin ne olduğunu biliyoruz. Okmeydanı SSK Hastanesi'ni, Savaş Ay hayatta olsaydı da o anlatsaydı. O, Okmeydanı SSK Hastanesi'nde yaptığı çekimde, o zaman bay bay Kemal değildi, sadece Kemal'di. Ne yaptı o zaman? SSK Genel Müdürü olarak maalesef orası rezaletti. Her yer kan revan içinde, pislik. Ve galoşlar bir giyiliyor, bir daha giyiliyor. Ey Kemal, seni, biz buradan tanırız. Pislikler içerisinde o hastaneyi bıraktın, benim semtimdi oralar. Oralardan geldim ben. Ama şimdi biz, o hastane gibi 30'a yakın hastaneyi yaptık. Okmeydanı'ndaki o hastaneyi de şimdi Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Hastanesi olarak Şehir Hastanesi'ne çevirdik. Bay Kemal git de bak, bay bay Kemal. Biz, buyuz işte."
"Seçim dönemine girdik. Bazı ülkelerin konsoloslukları kapatıldı, ardından terör uyarıları geldi. Bir şeylerin amaçlandığı belli. Ne yapılmaya çalışılıyor?" sorusuna Erdoğan, "Bunların hepsi şu anda zamana oynuyorlar. Geçenlerde Dışişleri Bakanlığımız bunların hepsini çağırdı, bunlara gereken ültimatomu verdi. 'Eğer bu tür şeyleri devam ettirecek olursanız, bunun hesabını ağır ödersiniz.' dedi. Ve öyle zannediyorum ki pazartesi günü Kabine Toplantımız var. Orada da gerekli kararları alacağız." cevabını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, etkinliğin sonunda konser veren Sıla Şahin ve orkestrasının seslendirdiği "Duyanlara Duymayanlara" şarkısına eşlik etti. (AA)