Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz bu dünyada kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Onun için yolumuz ırak, işimiz zor. Yapmamız gereken çok şey var." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atakule'de buluştuğu gençlerin sorularını yanıtladı. Program, Twitter, Facebook ve Instagram gibi sosyal medya hesaplarından canlı yayımlandı.
Çanakkale'yi anlatan 'Nusrat' isminde bir oyun hazırladıklarını ifade eden bir öğrenci, "Milli duyguları, Çanakkale'yi yaşama duygusuna insanlarımızın ve gençlerimizin ne kadar ihtiyacı olduğunu fark ettim. Bu noktada Türkiye'nin dijital yolculuğunda gençliği nerede görüyorsunuz? Gençliğin de bu yolculuğa dahil edilmesi için ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?" diye sordu.
Türkiye'nin dijital yolculuğu içinde gençlerin bizzat olduğunu belirten Erdoğan, "Çanakkale her şeyden önce zaten dijital yolculuğun içinde bizzat gençlik var. Bizim jenerasyon bu yolculuğun içinde sizler kadar aktif değil. Sizler artık öncü olma konusunda adaysınız. Bundan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Çanakkale ilgili o hatırayı dile getirmiş olmanız da beni ayrıca mutlu etti." dedi.
Çanakkale'yi bilmeyenin tarihini bilmeyeceğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çanakkale'yi bilmeyen kendini geleceğe hazırlayamaz. Çanakkale'yi bilirsek o zaman kurtuluş mücadelemizi ne olduğunu anlarız. Çanakkale'yi bilirsek o zaman gerek Gazi Mustafa Kemal, gerek onunla birlikteki Seyit Onbaşılar, gerek 'Hey Onbeşliler' dediğimiz o yavrular, o kınalı kuzular bu mücadeleyi, bu savaşı verdiler ve bize bugünkü vatanı onlar hediye ettiler. Bu bizim mesuliyetimizi daha da arttırıyor. Nusret ile gelen o yardım bizim için çok çok farklı bir şey, unutulamaz bir şey ama onu bugünkü genç kuşaklara anlatma bakımından sizin girişiminizi önemli buluyorum. Bunları bizim her yerde özellikle gençlikle ilgili STK'lerde anlatmamız lazım."
-"Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı"
Erdoğan, "Her şey hazır gelip kucağımıza konmadı, avuçlarımızın içine konmadı. Bunun için verilen bir mücadele var. Verilen bu mücadelenin neticesinde bu kadar şehitler verdik, gazilerimiz oldu. Bütün bunların sonucunda da bu vatanı başta Çanakkale olmak üzere ele almış olduk. Düşünün, 16 bin 500 kilometreden buraya neden geliyorlar, ne var burada? Hesap başka." dedi.
Eğer Çanakkale Boğazı geçilmiş olsaydı girilecek yerin İstanbul olacağını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstanbul, öyle bir hedef ki işte 'Konstantinopol' olayını hazmedemeyişlerinin sebebi bu. Orası 'Konstantinopol' olarak kalmalıydı. Fakat ecdadımız buna imkan, fırsat vermedi. İstanbul olarak biliyorsunuz aslı İslambol'dur. Onu o şekilde korumanın mücadelesini verdi ve bunu başardılar. Başardıkları için o zamandan bu zamana hala bunu unutmuyorlar, hazmedemiyorlar. Hazmedemedikleri için de 51 Müslümanı, cuma namazı ibadeti sırasında şehit ettiler." diye konuştu.
Terör örgütü DEAŞ'a mensup bir kişinin bir kiliseye saldırıda bulunduğu zaman batının dünyayı ayağa kaldıracağına işaret eden Erdoğan, "Peki bunda batının sesi hiç çıktı mı? Çıkmadı. Bu teröristi kalkıp da kötülemediler. Charlie Hebdo olayında da yine Fransa'da bütün dünya liderleri bir araya geldi, birlikte yürüdüler, kıyameti kopardılar. 51 Müslüman orada camide ibadet sırasında şehit ediliyor, ses yok." dedi.
"Gençler, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Onun için yolumuz ırak işimiz zor. Yapmamız gereken çok şey var." ifadesini kullanan Erdoğan, "Onun için sanatta, kültürde, ilimde ve irfanda çok çok iyi bir konuma gelmemiz lazım. Teknolojide çok ileri bir noktaya gelmemiz lazım. Eğer göreve geldiğimizde şu ileri teknolojiyi yapamasaydık, savunma sanayisinde yüzde 20 halledebiliyordum ama şimdi savunma sanayinde yüzde 70'e dayandık." diye konuştu.
- " Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik rahatladık"
Göreve geldiklerinde savunma sanayisinde ihracatın söz konusu olmadığını, şimdi yıllık 2,5 milyar dolarlık bir ihracat yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"İnsansız hava aracı almak için oğul Bush'a, 'Terörle mücadele ediyoruz, bize insansız hava aracı verin maalesef elimizde yok' demiştim. Durdu, durdu ve '48 saatte istihbaratla bu işi başlatalım.' dedi. 'Tamam istihbarat da benim için önemli ama bana bir insansız hava aracı verin ki hiç olmazsa terör örgütlerinin bulunduğu yeri tespit edelim ve F-16'larımızla oraları vuralım.' dedim. 'Bunu çalışalım' dedi. Daha sonrada bize gelen cevap, 'Kongrenden izin çıkmadı.' Bu arada da bizden öncekilerin İsrail'den aldıkları vardı. Fakat İsrail'den aldıklarımızda da İsrail, arıza yaptığında, doğru dürüst tamirini yapmaz, parçasını vermez. Bütün bunlarla beraber sıkıntı üstüne sıkıntı yaşıyoruz.
Ne zaman ki insansız hava aracımızı ürettik, silahlı insansız hava aracımızı ürettik, rahatladık. Terörle mücadelemiz ondan sonra farklı olmaya başladı. Şimdi üçüncü faza geçiyoruz. Üçüncü fazda, insansız hava araçlarının çok çok önemli bir boyutta olanını inşallah 5-6 ay içerisinde üretiyoruz. O üretildikten sonra zaten bu işi çok daha güçlü yapacağız. Çünkü 5 ton ağırlığında bir insansız hava aracı, yanlarında 1,5'ar tonluk bombaların olduğu, onlarla birlikte o zaman terörle mücadelemiz içeride ve dışarıda çok daha farklı bir şekilde gelişecek.
Bunlar, Türkiye'nin savunma sanayisinde ileri teknolojide nereye vardığını göstermesi bakımından çok çok önemli. Bunların bizi daha da rahatlatacağına inanıyorum. Geleceğimiz için bu çalışmalardaki çok büyük görevleri üstlenmeye hazır olmalısınız."
(Sürecek)