Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Siyaset Akademisi'nin açılış dersinde konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada, "İnsan fani bir varlık olduğuna göre, siyaset de gelip geçici makamlardır. Ben siyasetçiyim. Ben Cumhurbaşkanıyım. Başbakanım, bakanım. Şu koltuğa oturdum, bir daha kalkmayacağım... Yok böyle bir şey. Sen de gelip geçicisin" diyerek siyasete girecek olanları uyardı.
AK Parti'nin icraatlarını da sıralayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin 81 vilayetini eserlerimizle donattık. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan adalete... Bu alanların hepsinde eserimizin olmadığı il yok" diye konuştu.
İdlib'deki son duruma değinen Erdoğan, "İdlib'de de gelişmeler lehe döndü. 3 şehidimiz var. Onun yanında rejim güçlerinin kaybı çok büyük. Mücadele orada devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:
SİYASET AKADEMİSİ
"Siyaset Akademisi projesiyle amacımız ülkesine ve milletine siyaset yoluyla hizmet etmek isteyenlere teorik ve pratik zemini hazırlamaktır. 2008 yılında başlayan ve 12 yıldır devam eden Siyaset Akademisi'nde 74 bin kişiye eğitim verildi. 'Siyaset, akademide başlar' sloganıyla gerçekleşecek 9 haftalık eğitim-öğretim sonrası yapılacak sınavda 70 puanı alanlara başarı sertifikası verilecektir. Akademiye eğitim için başvuranların 3'te 2'sinin teşkilatlarımızda görev almayanlardan oluşması, buranın geleceğin siyasetçilerini yetiştireceğine işaret ediyor.
"AK PARTİ SİYASET OKULUNA DÖNÜŞTÜ"
AK Parti'nin Gençlik Kolları'nda siyasete atılan arkadaşlarımızdan genel başkan yardımcısından, belediye başkanlığına her seviyeye gelenler var. Kadın Kolları'ndan gelip de en üst yönetime çıkanlar bulunuyor. Bu tablo AK Parti'nin bizatihi kendisinin bir siyaset okuluna dönüştüğünü gösteriyor.
Ülkemizde bir süredir siyasetin ve siyasetçinin itibarını düşürmeye yönelik kampanyalar yürütülüyor. Ne kadar çok vatandaşımız partilerde aktif görev alırsa, siyasetin kalitesi de o derece artar. AK Parti'nin üye sayısının 10,5 milyona ulaşmasıyla gururumuzun nedeni halkımızın siyasetle ilgili olmasıyladır. Yeni dönem akademimizin hayata geçirilmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum, katılımcılara başarılar diliyorum.
"GELİP GEÇİCİSİN"
Geleceğin siyasetçisi ve yönetici adayları sizlerle bazı hususları paylaşmak istiyorum. İnsan fani bir varlık olduğuna göre, siyaset de gelip geçici makamlardır. Ben siyasetçiyim. Ben Cumhurbaşkanıyım. Başbakanım, bakanım. Şu koltuğa oturdum, bir daha kalkmayacağım... Yok böyle bir şey. Sen de gelip geçicisin.
Bay Kemal'in ağzından bir şeyler çıkıyor. Aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. Siz zaten, tek partili dönemden bu yana hep aynı şeyi söylediniz. Geldik, geliyoruz hala geleceksiniz... Siz bu millete çok zulmettiniz. Tarih boyunca nice büyüklü küçüklü hükümdarlar gelip geçmiştir. Dün Hüsnü Mübarek soyadı mübarek ama öldü. Neydi ne oldu... Bu kişilerden geriye sadece yaptığı hizmetler kalmıştır.
"81 İLİ ESERLERİMİZLE DONATTIK"
Bu emaneti namusumuz bilerek üzerine titremeli, hakkını vermek için gayret göstermeliyiz. Bu hassasiyeti yüreğinde hissetmeyenden siyasetçi de olmaz, yönetici de olmaz. Sadece makam, para için siyaset yapanlar gün gelince unutulup gitmeye mahkumdur. Günü kurtarmanın değil, geleceğe eser bırakmanın şuuruyla çalışır. Bizler bu anlayışla 18 senedir çalışıyoruz, Türkiye'nin 81 vilayetini eserlerimizle donattık. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan adalete... Bu alanların hepsinde eserimizin olmadığı il yok.
Kibir, kendini üstün görme en tehlikeli bataklıktır. Bizim dinimizde, kültürümüzde biz bunların hiçbirini yapamayız, yaşayamayız. Buraya saplandığınızda iflah olmanız mümkün değildir. Milli iradeyi hiçe sayarsanız, haramı helali umursamazsanız ne yaparsanız yapın halkın ve hakkın rızasına nail olamazsınız. Seçimden seçime kapısına gelen ile her gün yanında olanı aynı tutmaz.
Adaletin olmadığı bir yer oksijensiz dünya gibidir. Her işinizde adaleti gözetirseniz sürekli büyürsünüz. Attığınız her adımda, söylediğiniz her sözde millet sizi görür, notunuzu verir. Siyasetçinin sözü ve tavrı kendi hayatında karşılık bulduğu ölçüde etkilidir.
ERBAKAN'IN ÖLÜM YILDÖNÜMÜ
Siyasette sembol isimler vardır. Menderes, Özal, Erbakan, Türkeş gibi geride bıraktıkları eserlerle hayırla yad ediyoruz. Bugün merhum Erbakan'ın vefat yıldönümü. Erbakan hocamızdan çok şeyler öğrendiğimi söyleyebilirim. Bir büyük ilim, devlet ve siyaset adamıydı. İnandığı değerler uğuruna mücadele eden hocamız tüm ümmet için çalışmaya vakfetmişti. Bu ülkenin kendi uçağını, otomobilini, silahını yapabileceğine yürekten inanıyordu. Kurucusu olduğum partimizde merhum hocamızın önünü açtığı pek çok arkadaşımız var.
AK PARTİ'NİN İCRAATLARI
Siyaset demek ülke için eser üretmek, millete hizmet etmek demektir. AK Parti'nin 2001 yılının Ağustos ayından bu yana siyasette varoluş gayesi budur. AK Parti'nin icraatları Cumhuriyet tarihinde yapılanların 10 kat fazlasıdır. İşe başlarken Türkiye'yi eğitim, sağlık, adalet ve güvenlik üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik.
Eğitimde 12 yıllık zorunlu eğitimi getirerek, katsayı adaletsizliğini gidererek, ücretsiz ders kitabı vererek yeni dönem başlattık. Derslik sayısını 590 bine, öğretmen sayısını 946 bine çıkardık. Üniversite sayısını 207'ye çıkardık. Akademik personel sayısını 170 bine, yatak kapasitesini 677 bine, öğrenci sayısını 8 milyona yükselterek isteyen her gencimize üniversite eğitimi alma imkanı getirdik. Spor tesisi sayımızı 3708'e çıkardık. Gençleri kötü alışkanlıklardan kurtaralım diye. Sigara, içki, tinerdi... Gençlerimiz sporla uğraşsın böylece dinamik, ahlakıyla mükemmel bir nesil yetiştirelim.
Sağlıkta hastane sayısını 5 bin 500'e hastane yatağı sayısını 240 bine yükselterek altyapıyı güçlendirdik. 18 sene önce bu hastanelerin hali neydi. Sağlam gir hasta çıkarsın. Başta kim var, Bay Kemal. Ankaramıza şimdi iki dev şehir hastanesi. Sağlık kurumlarını en modern cihazlarla, ambulanslarla donatırken hekim sayını 161 bine yükselttik. Şehir hastaneleri ile hizmet standartlarını dünya ortalamasının üzerine çektik.
Adaletin tecellisi beyefendiyi rahatsız ediyor. Kanunları yenileyerek pek çok hak arama yolu getirerek, hukuk devleti ilkesinin en güçlü şekilde hayata geçmesini sağladık. Emniyette 307 bini aşkın polis ile günün 24 saati milletimize hizmet veriyoruz. Askerimizle, polisimizle, bekçilerimizle terör örgütüne göz açtırmıyoruz. Havalimanı sayımızı 56'ya çıkardık. Terminallerimizin yolcu kapasitesini 317 milyon kişiye yükselttik.
Ekonomide satın alma paritesine göre ülkemizin milli gelirini 13'üncü sıraya yükselttik. Tüm ekonomik göstergelerde 2002'ye göre çok ileri noktaya ulaştık. İhracatımız 181 milyar dolara, turist sayımız 52 milyon kişiye yükseldi. Sanayide ülkemizin dünyanın üretim merkezleri konumuna getirdik. Çin'de yaşanan sorunlar nedeniyle alternatif olarak gözler Türkiye'ye çevriliyorsa sanayi altyapımızın büyük payı var.
Enerjide toplam 32 bin mw bulmayan kurulu gücümüzü 91 bin mw üzerine çıkarmak suretiyle 3 katladık. Ülkemizin su, güneş ve rüzgar temelli kaynaklarını hayata geçirmekle, Akdeniz'de sondaj faaliyetleriyle yeni dönemin kapılarını açıyoruz. 2 sismik araştırma, 3 de sondaj gemimiz var. Başka denizlerde de araştırma yapabiliriz.
LİBYA'DA İŞLER TERSİNE DÖNDÜ
İşte şu anda Libya ile yaptığımız anlaşmada malum çevreleri çıldırtan da bu. Libya iyi gidiyor. O gayrimeşru Hafter var ya, bir yerlerden asker desteği alıyor ve biz de Libya'da askeri eğitim desteği ayrıca eğitimini alan askerlerle beraber daha önce lehine gelişen yapıyı tersine döndürdük.
İDLİB'DE 3 ŞEHİDİMİZ VAR
Aynı şekilde İdlib. İdlib'de de gelişmeler lehe döndü. 3 şehidimiz var. Onun yanında rejim güçlerinin kaybı çok büyük. Mücadele orada devam ediyor. 911 km sınırımız var. Bu sınırları Bay Kemal çizmedi. Sen anlamazsın bu işlerden, sen bu işin cahilisin. Bizi taciz eden kim olursa olsun tepesine bineriz. Biz orada Suriye Ulusal Milli Ordusu'yla oradayız. Bu şekilde mücadeleyi sürdürüyor. Biz bu bölgede terör istemiyoruz. Batısından doğusuna bu topraklar huzur toprağı olsun istiyoruz. Yüzbinlerce vatandaşını öldüren bir Esed'i dost olarak görmek mümkün değil.