AK Parti teşkilatıyla video konferans yöntemiyle bayramlaşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail'in Filistin'deki katliamına tepki gösterdi.
Erdoğan, Türkiye'nin, geniş coğrafyanın mesuliyetini üzerinde taşıyan büyük bir ülke olduğunu belirterek, "Orta Asya'dan Balkanlar'a, Türkistan'dan Kırım'a, Güney Asya'dan Kuzey Afrika'ya kadar ülkemizin merkezinde yer aldığı bu geniş coğrafyada yaşanan olumlu veya olumsuz her hadise bizi doğrudan ilgilendiriyor. Gönül dostlarımızın ve kardeşlerimizin sevinci sevincimiz, sıkıntısı sıkıntımız, hüznü de hüznümüzdür. Filistin topraklarında özellikle Kudüs'te yıllardır devam eden ramazan ayının son günlerinde ise iyice yoğunlaşan saldırılar nedeniyle bayrama buruk girdik. Dertliyiz, derdimiz var. Gücü sadece masum sabilere, biçare kadınlara evini ve mabedini korumaya çalışan mazlumlara yeten terör devleti İsrail'in zalimlikleri karşısında hem üzüntülü hem öfkeliyiz. Türkiye'nin bu konudaki tavrı tamamen ilkeseldir" dedi.
"BİR GÜN SIRANIN KENDİLERİNE GELECEĞİNİ BİLMELİ"
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ ve işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesi hangi şevkle desteklendiyse bugün de Kudüs'te ve Filistin şehirlerinde yaşanan zulme karşı aynı hissiyatla harekete geçtiklerini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dün Suriye sınırlarımız boyunca kurulmaya çalışılan terör koridoruna nasıl izin vermemişsek bugün de Mescid-i Aksa'nın mahremiyetine uzanan ellere aynı kararlılıkla karşı çıkıyoruz. Bugün de tüm dünya görmezden gelse bile İsrail'in zulmüne eyvallah etmeyeceğiz. Nitekim İsrail'in saldırılarının başladığı andan itibaren liderler düzeyinde gerekse uluslararası kuruluşlar nezdinde yoğun bir diploması faaliyeti yürüttük. Şimdiye kadar 19 ülkenin devlet ve hükümet başkanı ile telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Kendileri ile hem bayramlaştık hem de Kudüs'te ve diğer Filistin şehirlerinde yaşanan hadiseler konusundaki endişelerimizi paylaştık. Kısacası bir diploması yürüttük. Muhataplarımızla benzer hissiyatları paylaştığımızı gördük. Bununla birlikte genel olarak uluslararası toplumun bu konudaki duyarsızlığından üzüntü duyuyoruz. Siyasi kaygılarla ideolojik saplantılarla şu veya bu sinsi hesapla İsrail'in döktüğü kanlara, yaptığı saygısızlığa sesiz kalarak veya açıkça arka çıkarak bir gün sıranın kendilerine geleceğini bilmelidir. Eğer İsrail'in Filistin'de ve bilhassa Kudüs'te sergilediği saldırganlığı derhal durdurmazsak yarın herkes kendini bu vahşi zihniyetin hedefinde bulacaktır. Kudüs gibi hem Müslümanların hem Hristiyanların hem de Musevilerin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran bir şehri fütursuzca yağmalamaya kalkan bu terör devleti artık tüm sınırları aşmış durumdadır. Üç dinin mukaddeslerine ev sahipliği yapmasının ötesinde Kudüs tüm insanlığın ortak mirasıdır İşte bunun için Kudüs tüm dünyadır. Oradaki Müslümanlar da tüm insanlıktır, diyoruz. İsrail'in Filistin şehirlerinde ve Kudüs'e karşı sergilediği saldırganlığa karşı çıkmak insanlığın tamamının namus borcudur. Tarih boyunca bu topraklarda dökülen kanların ve yaşanan acıların dalga dalga tüm dünyayı içine çektiği görülmüştür."
"TÜRKİYE OLARAK HAZIRIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi inançtan, hangi kökenden, hangi mezhepten olursa olsun herkesi, her devleti ve her kurumu bir an önce harekete geçmeye davet ederek, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Genel Kurul'da alınan kararlara uygun şekilde süratle Kudüs'te barışı ve huzuru sağlayacak adımları atması şarttır. İslam İşbirliği Teşkilatı da derhal somut ve etkin bir tutum almazsa kendi varlığını inkar etmiş olacaktır. Türkiye olarak Birleşmiş Milletler bünyesinde bu doğrultuda başlatılacak her girişime aktif destek vermeye, barış için sorumluluk üstlenmeye ve fedakarlık yapmaya hazırız. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek isterim ki her ne yapılacaksa derhal yapılmalıdır. Aksi takdirde ortaya çıkacak tablonun vahim sonuçları ile yüzleşilmesi kaçınılmazdır" diye konuştu.
(DHA)