Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pazartesi günü yapılan Kabine Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de bir kişiye hakaret ederken görüldüğü videoyla ilgili konuştu.
"Bir siyasi partinin en üst düzey yöneticisi tarafından Bingöl'de şehit yakınına yapılan edepsizliği aynı alçak zihniyetin farklı bir tezahürü olarak kabul ediyoruz." diyen Erdoğan, Türkkan'ı sert ifadelerle eleştirdi:
"Neresinden tutsanız rezillik, neresinden tutsanız terbiyesizlik, saygısızlık, neresinden tutsanız alçaklık olan bir skandalla karşı karşıyayız. Kardeşinin gencecik bedeni PKK örgütü tarafından paramparça edilen bir şehidin yakınını onun namusuna, bacısına en ağır hakaretleri, küfürleri yaparak bastırmaya çalışmak insanlığa sığmaz."
Erdoğan, grup başkanvekilliğinden İYİ Parti lideri Meral Akşener'in talebi üzerine istifa eden Türkkan'ın, milletvekilliğinden de ayrılması gerektiğini savundu:
"Şehitlik makamının değerini kavrayamamış olmasının ötesinde, milletvekili sıfatına da o kutlu çatının altında bir dakika durmaya hakkı yoktur. Partisinin grup başkanvekilliğinden ayrılması, bu iş için bir çıkış yolu değildir. Artık sözde milletvekili olan bu kişinin parlamento çatısı altında yeri olmaması lazım. Kaldı ki başında bayan bir genel başkanın olduğu bu partide bir şehidin bacısına küfredilmesi karşısında buna tahammül etmemesi ve kesinlikle bu zatı partisinden ihraç etmesi gerekir. Duruş bu olması gerekir. Ne yazık ki başkan yardımcılığından ihraç etmişler. Kimi kandırıyorsunuz?"
Türkkan'ın ardından Erdoğan, Akşener'e ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasına tepki gösteren kadın hakları örgütlerine de "İlgili ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırısı karşısında derin bir sessizliğe gömülmesini de hafızamıza kayıtlarımıza nakşediyoruz" diyerek seslendi:
"İYİ Parti'nin başındaki hanımefendi şehitlik makamına, şehit yakınına, milli ve manevi değerlerimize kıymet vermiyorsa hiç değilse kendi cinsiyetine yönelik bu ağır hakarete tepki vermelidir. Kadın STK'larına sesleniyorum; siz ne iş yapıyorsunuz? İlla sizin örgütlerinizden bir bayana, bir kadına küfredilirse o zaman mı ayağa kalkacaksınız? Bir şehidimizin bacısına küfredildiği zaman niçin sokaklara dökülmüyorsunuz? Neden bunun hesabını sormak için yollara çıkmıyorsunuz? İlgili ilgisiz her konuda kadın hakları diyerek ortalığı birbirine katanların şehidimizin kız kardeşine yönelik bu iğrenç saldırısı karşısında derin bir sessizliğe gömülmesini de hafızamıza kayıtlarımıza nakşediyoruz. Ana muhalefetin başı; şehidimizin bacısına yapılan bu saldırıyı nereye kadar görmezlikten geleceksiniz? Hani sen kadın haklarını savunuyordun? Her kim bu ülkede bir daha İstanbul Sözleşmesi ile başlayan bir cümle kurarsa, ona en başta ve en çok kendi adlarını sapkın ideolojik ajandaları uğruna istismar ettiği için kadınlarımız tepki göstermelidir."
Ekim ayının son haftasında, Irak ve Suriye'ye asker gönderilmesine izin veren Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin süresinin 2 yıl daha uzatılması için yapılan oylamada, İYİ Parti 'evet' oyu verirken CHP 'hayır' yönünde oy kullanmıştı.
Erdoğan, CHP'nin bu kararını da eleştirdi:
"Türkiye'nin sınır ötesi operasyonları siyaset üstü bir konudur. Bu tezkereye karşı çıkmak, TSK'nın kahramanca mücadele etmesi sayesinde bitme noktasına gelen terör örgütlerine can simidi atmak demektir. Daha önemlisi bu tezkereye karşı çıkmak bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının emrine girmek demektir. Çünkü Meclis'te tezkerelere en şiddetli şekilde karşı çıkan bu kesimdir."