HABER

TBMM'de 23 Nisan özel oturumu

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

TBMM Genel Kurulu, Meclis'in açılışının 99. yıl dönümü ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplandı. Genel Kurul, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un başkanlığında açıldı. İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Şentop konuşmasına başladı. Şentop'un ardından siyasi parti temsilcileri birer konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da izlediği Genel Kurul'da, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da yer aldı. Erdoğan'ı locaya gelişinde AK Parti Grubu ayakta alkışlarken, MHP Grubu da ayakta karşıladı.

TBMM BAŞKANI ŞENTOP KONUŞMA YAPTI

Özel oturumda konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Türkiye için sivil siyasetin dışında zemin, demokrasiden başka çare, diyalog içermeyen bir söylem arayışında olmanın, ülkenin geleceğini baltalamak olduğunu belirterek,"Bu sebeple; hangi düzeyde olursa olsun, neyi amaçlarsa amaçlasın, ne tür bir kisveye bürünürse bürünsün, fikirlerini hakim kılmak veya rakiplerini zayıf düşürmek için şiddeti bir yöntem olarak benimseyenler, şiddet ile arasına mesafe koyamayanlar, bu ülkenin ve milletin aleyhine çalışmaktadırlar." ifadelerini kullandı.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN MECLİS'E GELDİ

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan TBMM’nin 99. Kuruluş yıldönümü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Genel Kuruldaki özel oturumu izlemek üzere Meclis’e geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı en yaşlı TBMM Başkanvekili olarak MHP’li Celal Adan resmi törenle karşıladı. Erdoğan tören kıtasını selamlamasının ardından Genel Kurul salonundaki özel locasına geçti. Erdoğan, HDP adına yapılan konuşma sırasında kürsüden ayrıldı.

AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı’nın açıklamalarından satır başları:

Zorlu şartlarda Meclis açılmadan bir yıl önce Mustafa Kemal Samsun'a çıkmış; Erzurum ve Sivas kongreleriyle ortak bir saf oluşturmaya başlamıştır. Hedef milli mücadeleyi yürütecek Meclis'tir. O yüzden TBMM merkezli Cumhuriyetin temellerinin atıldığı Kuvayi Milliye hareketini, Mustafa Kemal'in tarihi rolünü hepimiz tekraren takdir, minnet ve hürmet ile anıyoruz.

Tarihi olayları sadece anmak yetmez. Bizlere gösterdiği yolu her zaman hatırlatmak gerek. Tarihi mirasın en başında şüphesiz milletin istiklalini, milletin azim ve kararlılığı kurtaracak ilkesi vardır. Bu mandacılığı, acaba bu tür hamiliklerden siyasi fayda sağlar mıyım diye düşünmeksizin reddetmek anlamına gelir.

Ortak kaderimiz ve geleceğimiz için takip edilen milli politikaların sonu mutlaka selamete erişecektir. Çeşitli meydan okumalar karşısında, toplumsal hayata karşılık gelen hassasiyetleri iç siyasetin konusu yapmamak, kuvayi milliye ruhunun ve bu Meclis'in onurudur görevidir.

Bu millet imkansızı mümküne çeviren bir ruha, vefakarlığa ve dayanışma bilincine sahiptir. Bunu dün göstermiştir. Bugün o insanların torunları aynı düşüncededir. Bu millet bir imparatorluğun çocuklarıdır. O tarihi çizgiyi muhakkak en gerçekçi şekilde kararlılıkla geleceğe uzatacaklardır.

99 yıl önce Meclisimizde kalpaklılar, fesliler ve sarıklılar vardır. Onlar ortak bir dayanışma ruhunda bir araya gelmiş, her türlü müzakereyi milletin kurtuluşu istikameti yapmışlardır. Bize bırakılan miras, siyasi rekabeti aynı şekilde yapmak, ancak Türkiye'nin geleceğini bir üst değer olarak tutmaktır.

Unutulmasın ki Meclis’in sözü, milletin nihai sözüdür. Bugün bizi burada özel oturumla bir araya getiren Meclis’e karşı duyduğumuz ortak saygı değil midir? Bu saygı, milletin kader birlikteliğinin neticesi olarak görmemiz değil midir? Öte yandan Cumhuriyet ve demokrasilerde kurallar bellidir. Yöneticileri halk seçer ve geri çağırır. Makamlar kimseye mülk değildir. Seçim sonuçlarına hukukun imkanları yönünde itiraz yolları elbette vardır. Şüphesiz ki altın oy yoktur. Kural her bir oyun hakkını korumak ahlakında kayıtlıdır. Siyasi rekabet tartışmalarını, diktatörlük kavramlarında yürütmek kendi içinde çelişkilidir.

Diktatörlükte makamlar el değiştiremez, bizde değişir. Diktatörlükte göstermelik seçimde hukuka ihtiyaç yoktur, bizde her türlü ihtiyaçtır. Diktatörlükte muhalefetin iktidar tasavvuru olmaz. Bizde her zaman böyle bir yol haritası olmuştur. Türkiye 16 Nisan referandumu ile sistemi değiştirmiştir. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi vardır. Bu sistem toplumsal açıdan bütünleştiricidir. Bugün sayın Erdoğan Cumhurbaşkanıdır. Yarın bu ülkenin başka evlatları göreve gelecektir. Berat gecesi 4 evladımızın teröristler tarafından şehit edilmesi bizi milletçe üzmüştür. Çubuk’ta şehidimizin cenazesinde gelen olay kabul edilemez. Sayın genel başkana ve CHP temsilcilerine bir kez daha geçmiş olsun diliyorum.

Cumhurbaşkanımızın ‘kızgın demiri soğutmak gerek’ dediği bir siyasi atmosferde bu olayın yaşanması dikkate değerdir. Toplumsal kutuplaşmanın yerine kucaklaşmanın yolu, siyasal dilin kollarını uzatmaktan geçer. Biz bu ülkenin ortak aklından faydalandık.

Bizim iddiamız, siyasetimiz, temel meselemiz, toplumumuzun vicdanıyla çağa tanıklık etmektir. Haksızlıklar adaletsizlikler karşısında Türkiye’nin sesi hepimizin onur kaynağıdır. Yüzümüz herkese dönüktür ama sırtımız kimseye dönük değildir.

Dünyadaki egemen merkez siyasetlerin, husumetin doğurduğu popülerlikten pay kapmaya çalışmaları endişemizi artırıyor. Yerimiz küresel ölçekte insanlığın, adaletin ve hakkaniyetin safıdır. Buradan aziz milletimize, sayın Cumhurbaşkanımıza, tüm partilerin genel başkanlarına, milletvekillerine hürmetlerimi sunarken, bu ülkenin siyasi yolculuğunun hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Meclis'teki özel oturumda Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklama şöyle:

Bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler ayrılığı ilkesi oluşturmaktadır. Aynı zamanda gücün demokratik kurallar içinde denetlenmesidir. Bu nedenledir ki, çeşitli defalar askeri darbelerle egemenlik milletten alınmak istenmişse de TBMM er geç özüne dönmüştür.

SİSTEM ELEŞTİRİSİ

TBMM'nin yetkileri kısıtlanmış denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiştir. Cumhurbaşkanı kararnameler yoluyla Meclis'in yasama yetkisine ortak olmuştur. Partili Cumhurbaşkanı belli bir siyasi görüşün temsilcisi haline gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı makamının denge unsuru olmaktan çıkmasına yol açmıştır. Bu adımların 15 Temmuz hain darbe girişine karşı direniş sergileyen Meclis tarafından atılmış olması ise hazin bir tablodur.

En Çok Aranan Haberler