Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
KILIÇDAROĞLU'NA SERT TEPKİ
(Kılıçdaroğlu'nun 'Türkiye'nin beka sorunu yok YPG bize saldırmaz' videosu gösterildikten sonra) Türkiye'nin aslında en önemli sorunu beka sorunu ile birlikte bir muhalefet sorunudur. Türkiye bir muhalefet sorunu yaşamaktadır. Şu anda kendi kendisi ile çelişen bir ana muhalefet lideri var. 31 Mart seçimleri normal bir seçim olmaktan çıkartıyor bu durum. 100'ün üzerinde benim vatandaşım askerim şehit olacak sen bunu beka sorunu olmaktan çıkartacaksın. Daha da öte bu bölgeye 23 bin TIR silah, mühimmat, araç gereç geldi. Peki Irak'tan bunlar kime geldi YPG'ye PYD'ye geldi. Bunlar PKK'nın yan kolu. Bunlar bu mühimmatı nerede kullanıyor Kuzey Suriye'de kime karşı bize karşı kullanıyor. Bizim bir Cerablus, bir Afrin operasyonumuz olduysa bunun sebebi açılan terör koridaronu beka sorununu ortadan kaldırmak için yarma harekatı yapıp Zeytin Dalı Harekatı ile o işi yok etme yoluna gittik. Biz Kobani'de bile oradaki Kürt kardeşlerimizi Türkiye'de kabullendik ve hala onlara ev sahipliği yapıyoruz. Hala YPG'yi bir terör örgütü olmaktan dışlıyor. Yani Bay Kemal YPG bir terör örgütü değil diyor. YPG demek PKK demektir. Halkımız bunu artık biliyor. ABD'li senatörler bile anlattık anlattık sonunda anladılar.
"KAYYUMLAR İÇİN YOLU AÇARIZ"
(Gerekirse kayyum atanır mı?) Geçmişte yaşananlar bizim için önemli bir ders. 31 Mart'tan sonraki süreçte benzer şeyler yaşanırsa bu işi anında yargıya götürür anında kayyumlar için yolu açarız. Kayyumun ne denli faydalı olduğunu yaşayarak gördük. Biz belediyelere destek veriyor muyuz veriyoruz. Bu Kandil'e gönderiliyorsa veya teröristlere destek olarak verenlere iyi yapıyorsunuz aynen yolunuza devam edin mi diyeceğiz hayır. Hemen işlem başlatıp kayyumlarımızı atayacağız. Bunun en güzel örneği Diyarbakır'dır. Yakın zamanda gidip gördüyseniz bütün caddeler ışıl ışıldır, dört gidiş dört geliş yollar vardır. Gençliğin rahatlıkla oturduğu oralarda birbirleriyle sohbet ettiği kafeteryalar oluşmuştur. Öbür yanda Dicle piknik alanları oluşmuştur. Kurşunlu Camii inşa edilmiştir. Sur içi denilen bölgeler elden geçirilmiştir. Buralar kentsel dönüşümle yeniden sahiplerine yapılarak teslim edilmiştir. Şırnak aynı şekilde Van aynı şekilde Hakkari aynı şekilde bütün bölgede değişim dönüşümler kayyumların gayretleri ile bugünkü hale gelmiştir. Bunlar sizin de aracılığınızla milletimize gösterilmesi büyük önem arz ediyor.
"KÜRDİSTAN DİYENLERLE YANYANA"
(Akşener'in 'terörist Denizlililer' sözleri) Bu kadın şirazesinden çıkmış. Ben Denizli'ye de gittim. Orada böyle bir ifade kullanıp kullanmadığımı Denizlili kardeşlerim biliyorlar. Hani bunlar birbirleriyle ortak oldular ya bir yerden kapacak. Şimdi zaten Bay Kemal yalancı. Bu da ondan yalanı iyi kaptı ve o ne diyorsa o da onu söylüyor. Şimdi Man Adaları diye bir şey tutturdu. Aynı şekilde ailem dava açtılar ve bunları kazandık. Henüz parayı tahsil etmedik. Şimdi bunlar için de bu paralar için de bir yardım sandık kurdular. Oradan bu paraları ödeyecekler. Ben bunu inşallah Mehmetçik Vakfı'na vereceğim. Bunun onayı gerekiyor onaylandığı anda parayı tahsil edeceğiz tabii ki. Meral Hanım Tayyip Erdoğan'ın nasıl olduğunu çok iyi bilir. Meral hanım istikametini çok kez kaybetmiş birisidir. Bir kez Genel Başkanlıktan ayrılıyorum dedi sonra geri geldi. Meral Hanım bir kez Tayyip Erdoğan halkına terörist diyecek kadar istikametini kaybetmemiştir. Malesef HDP'li olup da şu anda terör örgütünün uşaklığını yapanların yönettiği HDP'ye onun başındakilere bir çoğu sizde bunların arşivi var mı bilmiyorum adam kalkıyor ne diyor Kürdistan'da HDP diyor, batıda da AK Parti ve MHP'yi yok edeceğiz diyor. Şimdi ben soruyorum ey Meral Hanım Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge var mı sen bunu nasıl kabul edersin?
"KANDİL'DEN YÖNETİLİYOR"
Böyle bir lafı nerede söylemişim, ispat etsinler, iftira atmasınlar. Biri kalkıyor 'Bizim arkamızda YPG, PYD, PKK var'. Biz ne diyoruz 'Biz arkamızda halkımız var Allahımız var'.Onlar sırtını oraya dayıyor biz de halka ve Hakka dayıyoruz. HDP Kürt kardeşlerimin derdiyle dertlenen bir parti değildir. Terör örgütü PKK'nın payandasıdır. Nereden yönetiliyor? Kandil'den yönetiliyor. Bir diğeri çıkıyor HDP'nin içinden 'Terörle Mücadelesi yasası 1 Temmuz'a kadar kaldırılmazsa savaş çıkar'. Bütün bunlar konuşuluyor, bunları duymamazlıktan mı geleceğiz Meral Hanım. Kandil ve Pensilvanya destekli zillet ittifakıyla karşı karşıyayız. Bugün Denizli'de ikisinin beraber yaptığı mitingtir. Yalan makinası devreye girmiştir.
"ANKET AÇIKLAMASI"
Bazı anketlerin manipülasyon için kullanıldığına şahit olduk, şahit oluyoruz. Biz yine anket yapıyoruz ama biz kendimiz yapıyoruz. Yolumuzu ve yolculuğumuzu şekillendiriyoruz. Ama nereye kadar bunlara güveniyorsunuz derseniz artık bundan 4-5-6 seçim öncesi anket ciddiyetleri kalmadı. Manipülasyon çok ileri. Sipariş üzere anketler yapılıyor. Bir tane anket şirketi kullandıkları anketörler vesaire falan icabında aynı kişiler oluyor. Buradan belli sipariş üzere aldıkları havuzdan çıkanlara kalkıp şu anketi yaptım diyor. Burada belli satışlar var, dolayısıyla güven vermiyor. Biz kendi parti çatımız altında yaptırmak suretiyle daha sağlıklı olduğuna inanıyorum. Bu sonuçları paylaşmıyoruz, çalışmalarımızı yönlendirmek için değerlendirme yapıyoruz.
"KAĞITHANE'YE KAĞITTEPE DEDİ"
Siyasetçi gurur, kibirle milletinin karşısında durmayacak. Mütevazı olacak ki halk onu sevsin. Samimiyet olacak, yaptığı işte samimi davranacak ve tabii gayret olacak. 17 yıldır sadece Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak, 4,5 yıl belediye başkanı olarak görev yapmış bir evladı olarak Erdoğan'ı ve arkadaşlarını tanıyor. Bir Kayserili Mehmet Özhaseki'yi tanımam der mi? Sayın Özhaseki bu işi iyi bilen arkadaşlarımdan bir tanesi. Ben Bay Kemal gibi konuşmuyorum. Soruyorlar 'İnce'yi niye belediye başkan adayı yapmadınız' deyince 'Onun belediye başkanlığı yok' diyor. Sanki kendisinin belediye başkanlığı vardı geçmişinde. Kendisi İstanbul'da belediye başkan adayı oldu, Kağıthane'ye Kağıttepe dedi.
"MARKA İSMİ İHMAL ETMEYECEK"
İstanbul'a belediye başkanlığı yaptığım döneminde Binali Bey benim genel müdürümdü. Sonra milletvekili oldu aynı zamanda Ulaştırma Bakanlığı görevini kendisine verdik. Daha sonra Başbakanlık görevine verdi. Şimdi de TBMM Başkanı'ydı. Sonra da İstanbul'a büyükşehir belediye başkan adayı olarak Binali Bey'i gönderdik. Ben inanıyorum ki, İstanbullular Binali Bey gibi markayı asla ihmal etmeyecektir. Diğerlerinin büyük düşünebilen bir yapısı yok. İzmir'de adayları kantara çıkaracaksınız. Şimdi İzmir'de Nihat Zeybekci nire karşısındaki nire? Zeybekci özel sektörünü çok iyi bilen, iki dönem Denizli'de belediye başkanlığı yapmış. Ekonomi Bakanlığı yapmış. Daha sonra İzmir'den belediye başkanı olarak görevlendirdik. Her ne kadar Denizlili olsa da İzmir'de yatırımları olan bir arkadaşım. İzmir'e bugüne kadar kazandırılamayan bir çehreyi kazandıracak.
YENİDEN İNŞASI İÇİN BİR ŞANS
Sayın Bahçeli'nin duruşu, devlet ebed müddet anlayışına ciddi anlayışa sahip çıkması önemli. 7 Ağustos'a Kılıçdaroğlu son akşama kadar olumsuz bir cevap verdi. Son akşam baskılara dayanamadı, geleceğini söyledi. Hayatında görmediği bir katılımı Yenikapı'da gördü. Bir müddet geçtikten sonra yan çizdi, Yenikapı ruhunu inkar etmeye başladı. Cumhur ittifakı pazara kadar değil mezara kadar dedik. Bu seçim çok çok önemli. Cumhur İttifakı sadece bir seçim kazanmak için oluşturulmadı. Taban tarafından benimsenmiş uzun vadeli bir birlikteliktir. Öyleyse Cumhur İttifakı ülkemizin yaşadığı bu muazzam dönüşümün ana eksenidir. Bunu göreceğiz. Cumhur İttifakı Türkiye'nin adeta yeniden inşası için bir şanstır.
TERÖRÜ KAYNAĞINDA YOK ETMEK İÇİN HER TÜRLÜ OPERASYONA HAZIRIZ
PKK ve FETÖ terör örgütleri ile mücadelede ne noktadayız? Bitmeye yakın mıdır?
Burada özellikle şunu söyleyeyim. Hem sınırlarımız içinde hem sınırlarımız ötesinde terör örgütüne tarihte görülmemiş ağır darbeler vurduk. Bunu sayısala indirirsek yanılırız. Bunların ilginç kuluçka yöntemleri var sürekli buralardan besleniyor. Kandil'e 12-13-14 yaşında çocuklar kaçırılıyor. Irak'ta Mahmur Kamplarında bunlar eğitildi. Hem dağ kadrosu hem şehir yapılanmaları başlarını kaldıramaz hale geldi. Hiçbir teröriste nefes aldırmayacağız. En küçük bir terör tehdidi kalmayana kadar bütün PKK'lılar temizlelene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Teslim olanların sayısında ciddi artış var katılımda da ciddi düşüş var. Terörü kaynağında yok etmek için yeni operasyonlara her zaman açığız. Suriye ya da Irak fark etmez. Kaynağı neresiyse orada yok edeceğiz.
TRUMP'I UYARDIM
ABD'nin şöyle bir yanlışı var. Kürtleri vurmayın gibi bir yaklaşımı var. Bunu ben Sayın Trump'a söyledim. Bu ifadeleri kullandığnıız sürece yanlışın içerisinde olursunuz. Bizim mücadelemiz ve bizim şu anda yaptığımız savaş Kürt kardeşlerimizle değildir terör örgütüyledir. Terör örgütünün içerisinde Kürtler de olabilir Fransızlar da İngilizler de olabilir. YPG/PYD'nin içerisinde yabancı savaşçılar adını koydukları savaşçılar var. Biz bu mücadeleyi yürütürken bu Fransızmış, Avusturya'dan gelenlermiş diye ayıklayamayız. Bizim Mehmetçiklerimize kim silah doğrultursa biz de onlara silah doğrulturuz. Biz ABD'ye zamanında şunu söyledik. Gelin burada bu mücadeleyi beraber yürütelim. Ama ne yazık ki ABD onlarla birlikte yürütme kararı aldı. Biz İdlib ve Afrin'de Rusya ile birlikte sürdürdük. Zaman zaman bazı ihtilaflar olsa da görüşerek bir yere varıyoruz. Bir dönem acıyla anılan şehirler şimdi istikrar adaları olarak göz dolduruyor. İnşallah güney sınırımızın tamamını terörden arındıracak ve mülteci kardeşlerimizin de ülkesine döneceği güvenli alanlar temin edeceğiz ve kardeşlerimizi de huzura kavuşturmanın derdi içerisindeyiz.
"KAÇACAK DELİK ARIYORLAR"
FETÖ ile mücadelede bir defa onlar da beklemedikleri bir darbeyi bizden yediler. Şu anda kaçacak bir delik arıyorlar. Türkiye'de kendini kamufle etmeye çalışanlar var. Bizim iktidarımızda yanımızda yer alıp millete darbeye kalkan biri olarak FETÖ temayüz etti. Yanlışımız olmadı mı tabii ki oldu. Ama bunu ne zaman ki anladık üzerlerine gittik. Bunların bir kısım içerde bir kısmı ABD'ye bir kısmı Almanya'ya bir kısmı daha değişik yerlere kaçtı. Fakat samimi olan devlet başkanları bunları yakaladıkça bize teslim ediyor.
"ASLA TAVİZ YOK"
Bütün süreçler takipsiz bırakılamaz. Bir ülkenin istihbaratı bunlar için var. İster ByLock kullanan ister kontörlü telefon hiçbir FETÖ'cünün yaptığı yanına kar kalmayacak. Milletimiz müsterih olsun. Kararlılığımız sürüyor. Bukalemun kılıklıları da buluyoruz bulacağız. Devlet kurumları içerisinde hala var. Silahlı kuvvetlerimizde hala var. Yeni evlatlarımız yetişiyor boşluk söz konusu değil. Çılgın Türkler diyorlar ya onların tahsilleri mi vardı? Şimdi biz en güzel tahsilleri de veriyoruz. Şimdi her liseden alabiliyorsun bazı yerlerde her üniversiteden alabiliyorsun. Hızlandırılmış eğitim diyebiliriz kısa sürede bunları araziye sürebilecek konuma geliyoruz.
"BEDELİ AĞIR OLABİLİR"
Cezayı çekti bitti iş tamam artık istediği gibi hareket etsin gibi bir durum söz konusu değil. Sadece FETÖ'ye 2017 ve 2018'de 122 bin 522 FETÖ gözaltısı yapıldı ve 34 bin kişi tutuklandı. 2019 yılında ise 3306 operasyon yapıldı bu operasyonlar sonucu 7 bin 416 gözaltı ve bin 385 tutuklama gerçekleşti. Takip ediyoruz. İşi eğer gevşetirsek rehavet olursa bunun bedeli ağır olabilir.
"NEREYİ YÖNETMİŞLER Kİ"
Bunları ne ciddiye alın ne konuşun. Bunları konuştuğunuz durumda sanki böyle bir şey varmış gibi hava eser. Bu adamların sırtında küfe yok. Bunlar yönetim nedir bilmezler. Bunlar bugüne kadar neyi yönetmişler de neyi konuşuyorlar. Bu millet 15 Temmuz'u terse çevirmiş bir millet. Bugün biz 15 Temmuz'a göre çok daha güçlü bir kuvvetiz Asla bunlara fırsat vermeyiz. İstedikleri kirli tezgahı kursunlar bunların kafasına geçiririz. Şu anda en önemli az önce söylediğiniz için söyleyeyim. Kamuoyu araştırması 31 Mart sandıklardır. Sandıklarda tarihin en büyük kamuoyu araştırmasını göreceğiz. 30 Büyükşehrimiz kim kazanacak 51 diğer vilayetlerimizde kimler kazanacak hepsi ortaya çıkacak. Bu diğerlerine karşı bazı şeyler de bilinmesi lazım. Türkiey bugün bölgesinin en önemli gücüdür. Hangi küresel mesele var ki bugün Türkiye'nin bu konudaki fikri düşüncesi merak edilmesin.
HERKESİN BUNLARI TANIMASI LAZIM
Savunma sanayinde biz göreve geldiğimizde yüzde 20'si yerliydi yüzde 80 ithaldi. Şu anda bizim savunma sanayindeki yerli ürünlerimizin oranı yüzde 65-70'i buldu. Bu bizi teknoloji olark da güçlü bir konuma taşıdı. Şimdi biz bu adımları atarken buralardan aldığımız güçle mesela İHA bunu bulamıyorduk. Bize 48 saatliğine verelim demişlerdi. Şimdi bizim öyle bir durumumuz yok. İsrail'den aldıklarımız vardı HERON'lar bozulduğunda yapamıyorduk. Şimdi daha büyüklerini yapıyoruz. Bir kaç aç içerisinde onlar devreye girecek. Şimdi akıllı bombalar var. Onunla işaretlenen yeri duman ediyorsunuz. Ama Bay Kemal bundan rahatsız. Niçin oralara gidiliyor diyor. Bay Kemal bundan rahatsızsa başka kim rahatsız HDP de rahatsız bugünkü konuşmasına bakılırsa Meral hanım da rahatsız. Biz partimizi kurarken belli yerlere geldi ondan sonra Afyon'da ortadan kayboldu. Böyle birisi bu. Bunları herkesin tanıması lazım. Gelecek inşallah çok daha iyi olacak.
YÜZDE 60'I YPG/PKK'NIN KONTROLÜNDE
Suriye'de güvenli bölge veyahut bizim sınırdan 30 kilometre derinlikte güvenli bölge gibi atacağımız bir adımın kesinlikle Türkiye'nin kontrolünde olması lazım. Türkiye'nin dışında birine verilmesine biz evet diyemeyiz. Buradan çünkü her an bize saldırı olabilir. Bunlar YPG/PYD'ye verecekler buna evet dememiz mümkün değil. ABD 400 Fransa 200 asker bırakacağız diyor. Bunlarla olacak iş değil. Biz sizin bir stratejik ortağınız olarak burayı biz kontrol edeceğiz ki biz de rahat edelim. YPG'nin kontrol ettiği alan Suriye'nin yüzde 27'sine tekabul ediyor. Burayı biz kontrol edersek biz huzurlu oluruz. Suriye'nin şu anda tüm tarım alanlarının yüzde 60'ı terör örgütlerinin elinde. Petrol yatakları da kısmen DEAŞ'ın kısmen PKK'nın elinde. Kaynakları da buralardan özellikle elde ediyorlar. Bütün bunlara karşı Türkiye olarak bu gelişmeleri çok daha güvenli kılmamız lazım ki adımlarımızı da ona göre atmamız lazım.
"ABD SİLAHLARINI TERÖRİSTLERE VERMESİN"
"Türkiye'nin güvenli bölge talebinden neden korkuyorlar? Türkiye'yi neden bu bölgede istemiyorlar?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu süreç içerisinde Trump kararlı bir duruş sergilemedi dersem yanlış olur, sergiledi. Fakat tabii her liderin etrafında da birileri var. Sürekli bir şeyler sufle ediyor. Burada da böyle bir şeyler var. Bu noktada Amerika'nın bir müesses nizamı var, buna bir derin devlet de diyebiliriz, bunların engellemeleri söz konusu. Bu engellemeler özellikle bizim için de en temel sıkıntılardan bir tanesi. Nitekim Amerika'nın bir defa PYD/YPG terör örgütüyle olan ilişkisine son vermesi şart. Bunlarla ilişkiyi kesemezse bu sıkıntı bizim devam eder ama bunu ortadan kaldırırsa benim kendilerine daha önce de söylediğim gibi gelin burada beraber hareket edelim, biz buraya iki tugay sokarız, Özgür Suriye Ordusu ile beraber de bu işi çözeriz dedik. Ne yazık ki bunlar bu işe sıcak bakmadılar. İşte o dediğim, etrafındaki generallerin de yaklaşımıyla ki bazıları etrafında değil zaten, onları da görevden aldı, maalesef şu anda kayıplar."
Erdoğan, ABD'nin Suriye'den çekilmesinin ne aşamada olduğunun ve burada Amerika'nın terör örgütlerine verdiği silahların akıbetinin ne olacağının sorulması üzerine şu cevabı verdi:
"Bütün silahların seri numaraları vesaire bizdedir, sözlerini pek sağlıklı bulmuyorum. Bu silahlar kime teslim edilecek, Türkiye'ye mi teslim edilecek veya kendileri mi alıp götürecekler? Biz bunu Irak'ta yaşadık, böyle bir şey olmadı. Tam aksine orada işte yine PKK'ya ve aynı şekilde terör örgütlerine bunları verdiler. Biz burada bu yaşanmasın istiyoruz. Eğer böyle bir şey yapacaksanız gelin bunları bize verin, bölgenin güvenliğini de biz bunlarla sağlayalım. Biz Amerika'nın Suriye'den çekilme sürecini sıcağı sıcağına takip ediyoruz. Şu anda henüz bu adımlar atılmış değil. Amerika'nın Suriye'den çekilme kararının bölge ülkelerinin güvenliğine, ayrıca Suriye'nin güvenliğine de yansımasını çok çok önemli buluyoruz. Suriye'nin toprak bütünlüğü bizim baştan beri iddia ettiğimiz bir konu. Buna bizim de Rusya'nın da İran'ın da Amerika'nın ve Koalisyon Güçleri'nin de uymasının gereğini hep ifade ettik. Biz bunu Soçi'de, Ankara'da, Tahran'da ifade ettik. İkinci tur Soçi'deki sonuç bildirgesinde de bunları yine oraya derç ettik. Bugün de bizim düşüncemiz yine böyle. Bundan sonraki süreçte de ikinci Soçi'den sonra Ankara olacak. Bunlar bizim gündemimizin önemli başlıkları, buna böyle devam edeceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'nin Suriye'de terör örgütlerine verdiği silahlarla ilgili Türkiye'nin tavrıyla ilgili bir soruya, "Amerika bu silahları kendisi alıp gidecekse malıdır, alsın götürsün ama yok kendisi alıp götürmeyecekse bize versin, gerekirse otururuz masaya pazarlığımızı yaparız, işimize yarayanı veririz parasını alırız. O ayrı mesele ama kalkıp bunu teröristlere vermesin. Teröriste bunu parasız veriyor, bunların birçoğunu kendilerinden paramızla istediğimiz halde bize vermediler. Teröriste bunları parasız veriyorsunuz, ondan sonra da Kongre'de şurada burada diyorsun ki 'şu kadar para harcadık'. Buyurun sizin yaptığınız iş bu, neticesi de bu." karşılığını verdi.
"S-400 KONUSUNDA İŞİ BİTİRDİK"
S-400 füze sistemi konusunda bazı çevrelerin Türkiye'ye yönelik baskılarıyla ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"S-400 konusunda biz işi bitirdik, o bitmiş bir şey. Onu artık konuşmamızın anlamı yok. Çünkü gerek Sayın Putin ile gerekse Rusya ile biz bu anlaşmayı bitirmiş vaziyetteyiz. Yani kredi şartlarından ortak üretime varıncaya kadar bütün bunlar konuşuldu, anlaşıldı, imzalar atıldı bitti. Şimdi bizim bir geri dönüşümüz asla olamaz. Çünkü bize böyle bir ahlaksızlık yakışmaz, bu ahlaki değildir. Çünkü biz bir anlaşma yaptıysak onun arkasında dururuz. Kimse bizden tükürdüğümüzü yalamamızı beklemesin. Alışılmış liderlerden de değiliz. Bunu da herkesin bilmesi lazım. Kaldı ki biz Patriot olayını bunlardan ne zaman istedik? Obama dönemi. Obama döneminde bu işi halledemediler. Sayın Trump ile de bunları konuştuk. Bu dönemde de maalesef 17 ay oldu, buradan da yine olumlu bir şey çıkmadı. Biz yine onlara dedik ki hala verebiliyorsanız siz de verin bize. Biz şartlar uygunsa, fiyatlar uygunsa, kredi uygunsa, ortak üretime girebileceksek sizle de yaparız. Ama ortak üretim, kredi şartı, teknoloji bunların olması şart. Ben sana vereyim ama anahtar benim elimde olsun, kusura bakma biz böyle bir şeye artık giremeyiz. Bunlar tarih oldu. Şimdi biz Ruslarla anlaştık, ortak üretime gireceğiz. Belki S-400'den sonra S-500'e gireceğiz. Bize S-400'de dayatma yapanlar, niçin Yunanistan'a yapmıyor S-300 için? Niçin Bulgaristan'a yapmıyor S-300 için? Niçin Slovakya'ya yapmıyor S-300 için? Bunlar da aynı zamanda NATO ülkesi, yapın onlara da niye yapmıyorsunuz?"
NATO Genel Sekreterinin S-400 tedarikiyle ilgili "Bu ortaklarımızın en doğal hakkıdır, biz buralarda müdahale edemeyiz." dediğini aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi bizi nereden tehdit ediyorlar, F35'lerin radarları noktasında sıkıntı doğurur. Biz bunların da incelemesini yaptık. Böyle bir şey de yok. Biz F35'lerin taksidini tıkır tıkır ödeyen bir ülkeyiz. Şu ana kadar 1 milyar doları aştı bizim ödediğimiz para. Biz bu noktada da samimiyiz. Ben her şeyi senden alacağım diye bir kaide olamaz ki. Sen aldığın her ürünü bize sorarak mı alıyorsun, hayır. İstediğin ürünü istediğin yerden alıyorsun. Bizim de böyle bağımsızlığımız var, biz bağımsız Türkiye'yiz, köle değiliz. Dolayısıyla burada da bizim özgürlük alanımız neyse, bu özgürlük alanımızın içerisinde her alanda adımlarımızı atıyoruz. Rusya ile bu konuda adımımızı attık, imzalar tamam. Çok çok uygun şartlar altında da S-400 anlaşmamızı yaptık. Bize bunun gönderimini de temmuza kadar çektiler. Temmuzda da ilk partiyi de inşallah alacağız."
"TÜRKİYE HER TÜRLÜ TEDBİRİNİ ALIYOR"
ABD Başkanı Trump'ın, Türkiye'yi Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) programından çıkarma kararını ise "Türkiye her türlü tedbirini alıyor. Bunlara alışığız. Bizi bunlarla kimse terbiye etmeye de kalkmasın." değerlendirmesinde bulundu.