Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanat ve spor dünyasının önemli isimleri ile iftar sofrasında bir araya geldi.
Tarabya'daki Huber Köşkü’nde gerçekleşen iftar programına, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, sanatçılar Murat Boz, Yavuz Bingöl, Sibel Can, Seda Sayan, Gülben Ergen, Serdar Ortaç, Alişan, Bülent Ersoy, Petek Dinçöz, Hakan Ural, Coşkun Sabah, Hakan Peker, Cengiz Kurtoğlu, Zara, oyuncu Serdar Gökhan ile spor ve sanat camiasından birçok isim katıldı.
Burada bir konuşma yapan Erdoğan, A Milli Futbol Takımı'nın İspanya'ya yenildiği maçta yaşananlarla ilgili olarak şunları söyledi;
"Bu ülkenin bir Cumhurbaşkanı olarak çok üzüldüğümü açık ve net söylemek isterim. Milli Takımımız Avrupa Şampiyonası'nda.. İlk iki maçta takımımız ne yazık ki üst üste mağlubiyetler aldı. İkinci maçta tribünlerden, bugüne kadar göklere çıkardığımız takım kaptanımıza karşı yapılan tezahüratları hiçbir şeyle izah edemiyorum. Bugüne kadar bu evladımız, bu kardeşimiz milli takımda oynamış, hep takdir etmişiz, hep alkışlamışız ve dünyanın en güçlü takımına transfer olmuş, reklamlar arka arkaya, yani akla hayale gelmez şekilde ele alınmış. Bir anda ne oluyor da dışarı çık diye bu tür tezahüratlar yuhalamalar vesaire... Peki utanmıyor musunuz? Öbür tarafta İspanyol geliyor, sarılıp kucaklayıp Barcelona'daki, Atletico Madrid'deki arkadaşını orada teksin etmeye çalışıyor ve siz oradan yuhalıyorsunuz. Diğer tarafta ise bugüne kadar başarılarıyla övdüğümüz bir teknik direktöre ve onun kızına, açık konuşuyorum, hamile olan kızına, sosyal medyada yapılanları ben bir baba olarak asla kabul edemem. Bunlar çok ciddi edepsizliktir, terbiyesizliktir. Bu milletin ne kültüründe vardır, ne ahlak anlayışında vardır, ne de edebinde vardır. Böyle bir şey yoktur. Böyle bir şey olamaz.
Sporda galibiyetle mağlubiyet eşittir. Bunu böyle bileceksin. Yeri gelir galibiyetler arka arkaya gelir. Ama mağlubiyet de gelir. Dünyanın en güçlülerinin neler yaşadığını görüyoruz. Şimdi ise salı günü son maçını oynayacak. O maç belki yol verecektir, belki de bitirecektir. Ama şu anda siz tamamen işin önünü kesiyorsunuz. Başta teknik direktörümüz olmak üzere tüm futbolcularımıza, sporcularımıza; azminizden bir şey kaybetmeyin. Son saniyeye kadar kararlılıkla yolunuza devam edin. Siz oradan başarıyla da dönseniz, başarısız bir neticeyle de dönseniz, bizim milli takımımızsınız ve oraya kadar gittiniz ya, size ben tebriklerimi sunuyorum."
SANATÇILAR VE SPORCULARIN, ÜLKELERİNİN EN ÖNEMLİ "SOFT POWER" DEĞERİ OLDUĞUNU İFADE ETTİ
Erdogan katılımcıların anneler ve babalar günü ile ramazan ayını tebrik etti. Teknolojinin geliştiği, medyanın artık her bireyin cebine girdiği bir dünyada sanat ve sporun giderek daha fazla önem kazandığını anlatan Erdoğan, sanatçılar ve sporcuların, ülkelerinin en önemli "soft power" değeri olduğunu ifade etti. Daha seçkin beğeni gruplarına hitap eden kültür ürünlerinin önemini koruduğuna ancak ne kadar eleştirilirse eleştirilsin popüler kültürün kitleleri etkileme gücüyle yükselen bir yıldız konumunda olduğuna işaret eden Erdoğan, "Öyle ki kültürel diplomasi, en az siyasi diplomasi kadar etkilidir. Bugün çocuklarımız aile bireyleri dışında en çok popüler kültürün temsilcileri olan sanatçıları, sporcuları tanıyorlar. Sizler, televizyon, sinema, internet gibi araçlar yoluyla günün 24 saati yılın 365 günü insanların hayatlarının bir parçası haline dönüşmüş durumdasınız. Yurtdışına yaptığımız ziyaretlerde, gittiğimiz ülkelerde dizi ve film oyuncularımızın, ses sanatçılarımızın, sporcularımızın görüntülerini, isimlerini gördüğümüzde göğsümüz kabarıyor."değerlendirmesinde bulundu.Katar Emiri Şeyh Temim ile görüşmelerinde Temim'in "Körfez'e diziler altyazılarla geliyor. Bunların dublajlarını yaptığınız anda inanıyorum ki etki alanı çok daha farklı olacak" dediğini, kendisinin de bu görüşe katıldığını aktaran Erdoğan, "Dublajlarıyla beraber bunlar Körfez'e girdiği anda oradaki tesir alanı çok daha farklı olacaktır. Bunun çalışmalarını da inanıyorum ki yapımcılar düşünecek veya ele alacaklardır." diye konuştu. Erdoğan, sanatta ve spor alanında elde edilen uluslararası başarılarınçok sevindirici olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: "Bütün bu gelişmeler güzeldir, sevindiricidir, keyif vericidir ama aynı zamanda çok ciddi sorumlulukları da beraberinde getiriyor. Çünkü toplum için özellikle de yeni nesiller için her biriniz birer rol model durumundasınız. Sizleri seven, sizleri takip eden insanlara, bilhassa çocuklara ve gençlere sanatınızla, sporunuzla olduğu kadar kişiliğinizle, mesajlarınızla, hayat biçiminizle de örnek olmak durumundasınız. Dikkat ederseniz, bu konuda siyasetçiler, devlet yöneticileri çok ciddi bir yük altındadır. Siyasetçilerin attıkları her adım, ağızlarından çıkan her söz, yakından takip edilir. Halbuki sanatçıların ve sporcuların toplumu etkileme gücü, siyasetçilerden daha az değildir. Bu konuda sizlerden çok büyük beklentilerim olduğunu, özellikle belirtmek isterim. Sanat ve spor konusu, artık ciddi bir eğitim, ciddi bir birikim, disiplinli bir çalışma işi haline gelmiştir. Bu işlerin tesadüflere bağlı olduğu sokakların öğütücü çarkları arasından kurtulup kendini ispat edebilenlerin sanatçı veya sporcu olduğu dönem yavaş yavaş geride kalıyor."
"MİLLETİN KÜLTÜRÜNE, İNANCINA HAKARET ETMENİN ADI, SANATÇILIK OLAMAZ."
Erdoğan, Türkiye'nin her alanda olduğu gibi sanat ve spor konusunda da kendisine çok büyük hedefler belirleyen ve buna uygun altyapıyı kurmaya başlayan bir ülke olduğunu dile getirerek, erkek basketbol takımının olimpiyatlara girmesinin beklendiğini, kadın basketbol takımının gitmeye hak kazandığını söyledi. Sanatçı ve sporcuların Türkiye'nin 2023 hedeflerinin kültür ve spor altyapısının inşasına yapacağı katkıyla 2053 ve 2071 vizyonları için de münbit bir iklim oluşturacağına inandığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'de adeta kendi ülkesine, kendi milletine husumet içinde olan ve kendilerine sanatçı diyen, aydın diyen bir kesimin de var olduğunun üzüntüyle görüldüğünü kaydetti. Erdoğan, hatta bu kesimin sanat ve spor camiasının önemli bir bölümünü de baskısı ve tasallutu altında tuttuğuna işaret ederek, şöyle devam etti: "Bunların gözlerini öylesine bir nefret bürümüş ki milli ve yerli duruş sahibi sanatçılarımızı, sırf bu onurlu tavırlarından dolayı linç etmeye kalkıyorlar. Teröristlere destek verirken, çok cesur ve istekli olan bu kesim, konu ülkenin ve milletin birliği, beraberliği, kardeşliği olduğunda hemen işi slogana ve yalana döküyor. Bu tavrın sanatla, sanatçılıkla bir ilgisi yoktur. Sanatçının muhalifliği ve aykırılığı üretkenliğiyle ilgilidir. Kendi milletinin değerlerine saldırarak, aykırı olduğunu, kendi devletini kötüleyerek muhalif olduğunu sananlar, kusura bakmasınlar, meseleyi yanlış anlamışlar demektir. Bu ülkenin en güzel türkülerini, şarkılarını söyleyen, sinemada, tiyatroda söz sahibi olan sanatçılarımız, yetenekleriyle insanları kendilerine hayran bırakan sporcularımız, içinden çıktıkları toplumla bağlarını daima muhafaza etmiş kişilerdir. Mensubu olduğu milleti küçümseyen, vatandaşı olduğu ülkeyi hakir gören sanatçının, sporcunun benim gözümde de milletimizin gözünde de kıymeti yoktur. Sanatı ve sporu sadece kendileri için yapanlara bir sözüm yok ama bu işleri halk için yaptıklarını iddia edenler, bu milletin değerlerine ve hissiyatına saygı duymak zorundadır. Milletin kültürüne, inancına hakaret etmenin adı, sanatçılık olamaz."
"BU BÖLGEYE HUZURU, REFAHI GETİRECEĞİZ."
Erdoğan, ülkenin birliği ve bütünlüğüne saldırarak sanatçılık yapılamayacağını, tüm sanatçılardan, spor camiasından, sporculardan teröre karşı ortak bir mücadele beklediğini ifade etti. Terörün, millete, ülkeye karşı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu terör bir yerden bir şeyler söküp getiriyor. Nereden? Bu milletten. Nereden? Ülkeden." ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişi başına milli gelirin 10 bin doların üzerine çıkarıldığını kaydederek, "Şu anda biz terörle boğuşuyoruz, ciddi bir mücadele veriyoruz ama biz ne olursa olsun terörle mücadelede bu işi bitireceğiz. Bu bölgeye huzuru, refahı getireceğiz. Bunun hiç şakası yok. Şehitlerimiz var, eyvallah ama biz eğer İstiklal Marşımıza inanmışsak, inanıyorsak, zaten orada biz neyi görüyoruz? 'Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor, bir hilal uğruna Yarab ne güneşler batıyor.' Bunun için bu yolda yürüyoruz. 'Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda/Canı, cananı bütün varımı alsın da hüda/ Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda' diyor. Bu neye benzer biliyor musunuz? Aynen imar geçmemiş tarlalar vardır ya işte o tarlalar şehit kanıyla yoğrulmamış topraklar gibidir. Şehit kanıyla yoğrulduğu zaman, o toprağın adı vatan olur, ondan önce imarsız tarla gibidir. İşte biz şimdi bunu başaracağız, bunu başarıyoruz. İnşallah 780 bin kilometrekareyle bu vatan topraklarında tek vatan, tek milletolarak, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, Gürcü'sü, Abhaza'sı, 79 milyon biz, tek millet oluyoruz, olacağız. Bunu bölmek, parçalamak isteyenlere söylüyorum, sakın bu yollara başvurmayın, başaramayacaksınız. Biz etle tırnak gibiyiz." değerlendirmesinde bulundu.Askerin ve polisin etle tırnak gibi olduğunu belirten Erdoğan, "Tankın üzerinde yaralı olan polis ağabeyinin üzerine kapaklanan o uzman çavuş askerimizin o pozunu, o halini gördünüz değil mi? İşte o bir imanın, bir aşkın, bir büyüğüne karşı kardeşinin kucaklamasının, sarılmasının en güzel ifadesiydi. Bu milletin mayasında bu var." dedi. Erdoğan, askerle görüştüğünde de "Cumhurbaşkanım nasıl dayanırdım ki? Gözlerimin önünde onun şehadetine dahi dayanmam mümkün değil." dediğini aktararak, "Bu anlayışla, bu tavırlarla evvelallah Türkiye'de terör, er veya geç ya silahlarını gömecekler, onların üzerine betonları da dökecekler, koordinatlarını bildirecekler ya da bu ülkeyi terk edip gidecekler, bunun başka çıkış yolu yoktur." diye konuştu.
BU MÜCADELENİN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ SANATÇILAR, SPORCULAR OLMAYACAK DA KİM OLACAK?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin ve milletin bekası için güvenlik güçlerinin aylardır canları pahasına mücadele yürüttüğüne işaret ederek, "Televizyondaki, gazetelerdeki haberlerde '3 polis şehit oldu', '4 asker şehit oldu' diye duyduğumuz rakamların her birinin bir insan olduğunu asla aklımızdan çıkartamayız. Şu anda bizim içeride ve dışarıda etkisiz hale getirdiklerimizin sayısı yaklaşık 7 bin 700 civarında ama 600'e yakın da şehidimiz var." dedi. Silopi'de 5 Nisan'da şehit düşen polis memuru Yaşar Yavaş'ın anasınıfı öğrencisi, 6 yaşındaki oğlu Şaban Yavaş'ın karne aldığı cuma günü babasına yazdığı mektubu okuyan Erdoğan, şunları aktardı: "Canım babam, aslan babam, yiğit babam. Bak biz mezun olduk ama sen yoksun. Bütün arkadaşlarım anne, babalarıyla geldi. Üzüldük ama kimseye belli etmedik. Sen hiç üzülme olur mu babacığım? Biz de annemle geldik, fakat annem hep ağlıyor baba. Bir de annem diyor ki 'Babanız hep yanımızda, bizi görüyor, duyuyor.' Öyle mi baba? Biz de seni görelim, duyalım baba, olmaz mı? Biz seni çok özledik babacığım. Her gece senin için dua ediyoruz. Allah çocukların duasını kabul edermiş. İnşallah cennette kavuşuruz. O zaman sımsıkı sarılacağız, öpeceğiz, koklayacağız babam."
Erdoğan, benzer bir tabloya Diyarbakır'ın Tanışık Köyü Dürümlü Mezrası'nda terör örgütünün 15 ton bombayla havaya uçurduğu 16 köylünün mezarları başında şahit olduklarını ifade ederek, şehit vatandaşların çocuklarının sevinçle paylaşmaları gereken karnelerini, babalarının mezarları başında çökmüş halde hüzünle ellerinde tuttuğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye, işte böyle fedakarlıklar, böyle acılar, böyle kahramanlıklarla tarihi bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Bu mücadelenin en büyük destekçisi sanatçılar, sporcular olmayacak da kim olacak?" değerlendirmesini yaptı.
"KENDİ TARİHİ, MEDENİYETİ VE KÜLTÜRÜYLE BARIŞIK SANAT ANLAYIŞINI GÜÇLENDİRMELİYİZ"
Erdoğan, kendisine "sanatçı", "akademisyen", "aydın" diyen birilerinin çıkıp terör örgütü lehine bildiri yayımladığını ve terör örgütüne destek verdiğini söyleyerek, bu ihaneti sergileyenlerin ülkenin ve milletin imkanlarıyla en üst standartta bir hayat sürdüklerine dikkati çekti. Bu çevrelerin baskı kurmasına kesinlikle izin verilmemesi ve her fırsatta bunların gerçek yüzlerinin ortaya dökülmesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Bu şekilde hareket ettiğinizde milletimizin tüm gücüyle yanınızda olduğunu göreceksiniz. Ülkemizde kendi tarihi, medeniyeti ve kültürüyle barışık bir sanat anlayışını, hep birlikte ayağa kaldırmalı ve güçlendirmeliyiz. Şayet sanatın en temel vasfı özgünlüğü ise bizim her alanda bu özgünlüğü sağlayacak zenginliğimiz mevcuttur. Yeter ki bunların değerlendirmesini iyi yapalım, yeniden yorumlayabilelim. Kendi toplumumuza ve tüm insanlığa bunu sunabilelim" diye konuştu. Aynı durumun spor için de geçerli olduğunu anlatan Erdoğan, son yıllarda bu doğrultuda ümit verici teşebbüslerle, gelişmelerle gayet güzel bir geleceğin yakalandığını ve bundan memnuniyet duyduğunu, gelecek dönemde sanat ve spor alanlarında hem milleti mest edecek hem tüm dünyanın beğenisini kazanacak başarılara imza atılacağına inandığını dile getirdi.
"BURADA İKİ TARAF DA HATALIDIR"
Önceki akşam Firuzağa'da yaşanan olay ile ilgili de konuşan Erdoğan, " Önceki akşam Beyoğlu Firuzağa'da Koreli bir esnafımızın plak dükkanında yaşanan hadiseden yaşadığım üzüntüyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrenebildiğim kadarıyla hadise şu şekilde gerçekleşiyor; Koreli esnafımız internet üzerinde gerçekleştirilecek bir albüm tanıtımı için sosyal maedya üzerinden bir davette bulunuyor. Bu çağrı üzerine plak dükkanına gelen ve zaten çok küçük olan mekanla birlikte sokakta da alkol alarak etkinliğe katılan 20-30 kişilik bir grup mahalle halkının tepkisi ile karşlılaşıyor. Önce tartışma ardından arbede yaşanıyor. Olaya karışanlar tespit edildi. Çoğu da yakalandı. Benim asıl üzüldüğüm husus; Bu tatsız hadise yüzünden Koreli esnafın mağdur olmuş bulunmasıdır. Ramazan günü sokaklara taşan bu tarz bir etkinliğe kalkışmak ne kadar yalnışsa buna kaba güç kullanarak müdahale etmek de o kadar yalnıştır. Burada iki taraf da hatalıdır. Kendi milletinin kendi şehrinin hassasiyetlerine saygı duymayanlar ve buna demokratik olmayan tepki ile mukabele edenler yol açtıkları arbede ile malesef misafirperverliğimize gölge düşürmüşlerdir. Bu basit olayı çarpıtarak buradan bir oruç tutmayanlara saldırı efsanesi üretmek isteyenler açık söylüyorum art niyetlidir, kötü niyetlidir. Koreli esnafımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Duyarsızlıklarıyla bu tatsız hadiseye yol açanları ve kaba güç kullanarak olayın istismarına yol açanları da ayrıca kınıyorum."
DHA