Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak onlar da bizde olup bitenleri seyrederler. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki olaylar anlatılırken bunların çevresi, bunların nitelikleri de güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar, yanlış bilgiler verilmemiş olur. O açıdan Türkiye'de olup bitenler gayet açık, şeffaf" dedi. Gül, Valilikte gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin "Uluslararası medyadan bahsettiniz. Uluslararası medyada Taksim'e ilişkin çok sıradışı, provokatif bir dil kullanılıyor. Bu noktadan hareketle, yaşananların arkasında bir komplo olabileceğine dair de bazı değerlendirmeler var. Bunlara katılıyor musunuz" sorusu üzerine Gül, herkesin herşeyi söyleyebileceğini belirterek, "Türkiye açık bir toplum. Biz başka ülkelerde olup bitenleri nasıl seyrediyorsak Türkiye'de olup bitenleri de başkalarının seyretmesi aynı şeydir" diye konuştu. "Bunların içerisinde kimi vardır ki iyi gazetecilik yapar, kimi var ki iyi gazetecilik yapmaz, kimi var ki iyi yayıncılık yapar, kimi farklı yayın yapar. Bunlar nihayetinde bütün bu kuruluşların inandırıcılığı, kreditibilitesiyle ilgili konulardır" diyen Gül, şöyle devam etti: "O açıdan biz başkalarında olup bitenleri nasıl seyrediyorsak onlar da bizde olup bitenleri seyrederler. Şuna tekrar dikkat çekmek isterim ki olaylar anlatılırken bunların çevresi, bunların nitelikleri de güzel bir şekilde anlatılırsa yanlış imajlar, yanlış bilgiler verilmemiş olur. O açıdan Türkiye'de olup bitenler gayet açık, şeffaf. Bahsettiğim Orta Doğu ülkelerinde bu tip olaylar olurken ne büyük maliyetler oldu o ülkelerde değil mi? Burada polisin elinde silah yok, jop yok. Her polisin miğferinde numaralar yazılı, gerçi bazılarınkiyle ilgili şikayetler var. Onlarla ilgili hemen soruşturmalar açıldı. Bunları ancak siz Madrid'de, New York'taki polislerde görürsünüz ama o çok büyük olayların olduğu, temel hak ve özgürlükler için sokağa çıkan ülkelerdeki polislerin yaptıklarına bir bakın, neler oldu oralarda değil mi? Bu açıdan bunların hepsini bizim yerli yerine oturtarak, analiz etmemiz gerekir. Başkalarını çok suçlamaya da gerek yok. Nihayetinde Türkiye'de farklı televizyonlar, farklı gazeteler kendileri açısından farklı farklı yansıtıyorlar değil mi? Biz kendimize güvendikten sonra çok fazla gerisine bakmamak gerekir." -"Ben inanıyorum ki Türkiye, bu problemleri aşacak seviyededir" - Gül, "Polise yönelik eleştiriler var. Siz bu süreçte İstanbul yönetiminin, polisin uslubunu, olaylara müdahale şeklini nasıl buldunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz? 10 gün önce 'demokrasi sadece sandık değil' demiştiniz. Başbakan Erdğan ise aksi yönde görüş açıkladı. Hükümetle bu noktada görüş farklılığınız var mı? Dünkü görüşmede bu konuyu konuşabildiniz mi" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bakın, ben bir konuşma yaparım. Yaptığım konuşmanın içerisinden de öyle bir cümle alırsınız ki başka bir şeye çevirebilirsiniz. Konuşmaların tamamına bakmak lazım. Ben bugün neden bahsediyorum? Türk demokrasisinin batı kriterlerinde demokratik standartlara ulaştığını, hala noksanlıklarımız var, bunları da kapatmak için uğraştığımızı, devamlı bir reform içerisinde olduğumuzu söyledim. Bu ne demektir? Tabii ki bir ülkede, bir ülkeyi kim yönetecek, bir ülkenin yönetimi nasıl olacak, bunun temel kuralı nedir? Demokrasidir, çoğulcu seçimlerdir. Çoğulcu parti ve açık, şeffaf seçimler neticede millet iradesiyle sandıktan çıkan bu temel husustur ama gelişmiş demokrasiler, ileri demokrasiler, batı tipi kriterlerdeki gibi ki biz de öyleyiz. Bunun da ötesinde yapılacak şeyler vardır. Barışçı bir şekilde insanlar, görüşlerini ifade edebilirler, öyle değil mi? Yazabilir, çizebilir, anlatabilir, dolayısıyla bütün bunlar hep gelişmiş demokrasinin bir parçası, ileri demokrasinin bir paketidir. Sayın Başbakan da ileri demokrasi derken neyi kastediyor, o da bunları kastediyor. 'Neyi kastediyorsunuz' diye sorsanız, o da bunları anlatacaktır size. Onun için buralarda niyetlerin en iyi şekilde görülmesi gerekir. Ben inanıyorum ki Türkiye, bu problemleri aşacak seviyededir." -"Yanlışa da 'doğru' diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider"- Gül, orantısız güçle ilgili ise "Maalesef tabii ki yanlışları görmemiz gerek. Yanlışlara biz 'bu yanlış oldu' demezsek o zaman bu da olgunluğumuza yakışmaz. İlk gün Gezi Parkı'nda olup bitenler yanlıştı maalesef. Bunu İstanbul polisi de gördü. Onun için dün, evvelsi gün bakın, davranışları nasıl farklı. Yanlışa da 'doğru' diye ısrar ederseniz inandırıcılığınız gider. Bunu herkes gördü, kendileri de gördüler ve onun için dünkü, evvelsi günkü davranışlarını gördünüz. Hepsi dediler ki biz bu tip barışçıl şekilde, şiddet olmayan gösteriyi ayırt ediyoruz ama sizi de tehlikeye sokacak şiddet içeren gösteriye de müsaade etmeyeceğiz. İlk gün böyle olsaydı belki bu noktalara gelmezdi" dedi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı'nın da katıldığı Valilik ziyaretinde Gül, teşekkür ve takdir alan bazı öğrencilere belgelerini verdi. Vali Nurullah Çakır, Cumhurbaşkanı Gül'ü, 25 Haziran'da Rize'de yapılacak 20 Yaş Altı Dünya Kupası maçına davet ederek bilet verdi. Görüşme, daha sonra basına kapalı devam etti. (Bitti)
Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz