YURTHABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ertem: "türkiye’deki Temel Dinamikleri Harekete Geçirecek Bir Anayasal Sisteme Geçemedik"

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde (NKÜ) katıldığı "Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Yeni Türkiye"...

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ertem: "türkiye’deki Temel Dinamikleri Harekete Geçirecek Bir Anayasal Sisteme Geçemedik"

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesinde (NKÜ) katıldığı "Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve Yeni Türkiye" konulu konferansta "Türkiye’nin gününü karşılayacak, buradaki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik" dedi.NKÜ Rektörlük Konferans Salonu’nda düzenlenen konferansa, Cemil Ertem’in yanı sıra, NKÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek, AK Parti Tekirdağ İl Başkan Vekili Mestan Özcan ile sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından konuşan, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Türkiye’nin değişen dünya düzenine ayak uydurabilmesi ve küresel bir oyuncu olarak devam edebilmesi için, yönetim tıkanıklıklarını ortadan kaldıran, yeni bir anayasal düzen ve yönetim sistemi değişikliğine ihtiyacı olduğunu belirtti. Ertem, "Türkiye’de, 12 Eylül Anayasası çok ciddi değişiklikler gördü, ama biz 12 Eylül Anayasası’nı tümüyle rafa kaldırıp, demokratik ve Türkiye’nin günü karşılayacak, buradaki temel dinamikleri harekete geçirecek bir anayasal sisteme geçemedik. Bunun çeşitli sosyal, ekonomik, tarihsel ve tabi uluslararası engelleri olduğunu belirtelim. Dolayısıyla bu ihtiyaç çok uzun zamandır Türkiye’nin gündeminde olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Ama bir tıkanma noktasına doğru gittiğimizi hepimiz izliyorduk. Peki, bu anayasal değişimin bir yönetim sistemi değişikliği ile olması hangi ihtiyaçtan ortaya çıktı, içinde bulunduğumuz dünyadaki değişime bağlıyorum bunu. Çünkü, gerçekten 21’inciyüzyıl, 20’inci yüzyıl’da şekillenen dünyayı geride bırakan bir dönem tekabül ediyor. Burada şöyle bir değişiklik var, dünyanın doğusunda ve güneyinde yer alan, iktisatçıların gelişmekte olan ülkeler dediği ülkeler grubu, büyük ölçüde gelişmiş ülkelere 2008 krizi ile birlikte yetişiyorlar ve ellerindeki teknoloji rantını onların ellerinden alıyorlar. Bu anlamda dünyadaki ekonomik hiyerarşi de değişiyor. Bu değişim, yani gelişmiş ülkelerin geriye gitmesi, gelişmekte olan ülkelerin onların yerine yerleşmeye başlaması şüphesiz siyasi, ekonomik altüst oluşları beraberinde getiriyor" diye konuştu."Türkiye bu sistemik değişikliği yapmak durumunda"Değişen dengelerin Avrupa ülkelerinde endişe oluşturduğunu anlatan Ertem, "Bugün Türkiye ile sorunlar yaşayan merkez Avrupa, Hollanda, Almanya gibi ülkeler yeni, daha zengin bir Avrupa oluşturmak üzere harekete geçtiler. Dolayısıyla sorun, yalnızca bir Türkiye-Almanya, Türkiye’nin AB müzakerelerinin uzaması gibi değildir, Avrupa’nın kendi içerisindeki sorunlar bugün bu temel dönüşümün dinamiklerini oluşturuyorlar. Bu çerçevede, Türkiye bu sistemik değişikliği yapmak durumunda. Çünkü biliyorsunuz, 19’uncu yüzyılın sonu, 20’inci yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu parçalandı ve parçalanmasıyla birlikte, temel enerji ve pazar alanları da büyük devletler arasında paylaşıldı. Bu paylaşımın bu gün artık sona ermekte olduğunu görüyoruz ve Türkiye eski gücüne doğru giderken Avrupa’nın krizi yaşadığını ve bu paylaşıma Türkiye’nin ortak olmasını istemesiyle yeniden, belki bir ticaret savaşının, belki bir pazar savaşının da ortaya çıktığını görüyoruz. Ama şu bir gerçektir ki, bir yeni dengeye ve daha işçilikçi bir sisteme doğru gitme doğrultusunda insanlık adımlar atıyor ve bununda sancılarını çekiyoruz. Peki bu süreci Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında olduğu gibi topyekun bir savaş olmadan bitirebilir miyiz? Şüphesiz bitirebiliriz. Burada, Türkiye bence kilit ülke, yani bütün bu altüst oluşun 2. Dünya Savaşı’ndaki gibi bir insanlık sorununa dönüşmemesi Türkiye’nin demokratik dönüşümleri ve buna bağlı, sistemik reformları yapmasına bağlı. Çünkü, Türkiye bütün bu değişimin temel ülkelerinden bir tanesi olduğu gibi coğrafi olarak da merkez ülkesi" ifadelerini kullandı."Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 2015’te 27 bin dolarlara çıkıyor, Türkiye’nin 9 bin 125 dolarlarda kalıyor"Başkanlık sistemi ile Güney Kore’de çok büyük bir ekonomik büyüme gerçekleştirildiğini, Türkiye’nin ise mevcut yönetim sistemindeki tıkanıklıklardan dolayı yol kat etmede zorlandığını aktaran Cemil Ertem konuşmasını şöyle sonlandırdı:"Başkanlık sistemi olan Güney Kore örneği çok önemlidir. 1987 yılından beri Türkiye-Güney Kore karşılaştırması yaptığımızda, Güney Kore’de 6 başkan gelmiş 1987’den bu yana, Türkiye’de 20 hükümet 11 başbakan gelmiş, tabi bu hükümetlerin çoğu koalisyon hükümetleri. 1987’de Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 3 bin 657 dolarmış, Türkiye’nin geliri bin 703 dolar. Güney Kore’nin kişi başı milli geliri 2015’te 27 bin dolarlara çıkıyor, Türkiye’nin ise 9 bin 125 dolarlarda kalıyor. Buradaki tıkanıklıklar bence sistemik tıkanıklıklar"Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, oğlunun trafik kazası geçirmesi dolayısıyla konferansa katılamadı. Konuşmacılar Özlem Zengin’e geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ertem: Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ertem:

Anadolu Ajansı ve İHA tarafından yayınlanan yurt haberleri Mynet.com editörlerinin hiçbir müdahalesi olmadan, sözkonusu ajansların yayınladığı şekliyle mynet sayfalarında yer almaktadır. Yazım hatası, hatalı bilgi ve örtülü reklam yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haberi servis eden ajanslardır. Haberle ilgili şikayetleriniz için bize ulaşabilirsiniz

En Çok Aranan Haberler