HABER

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: (5) "Sayın Cumhurbaşkanımız son telefon görüşmesinde Sayın Trump'ı Türkiye'ye davet ettiler. O da memnuniyetle 2019 yılı içerisinde mutlaka Türkiye'ye bir ziyaret yapacağını ifade etti" - "(Metin Akpınar ve Müjdat Gezen'in Cumhurbaşkanına yönelik sözleri) Bunun mizahla ifade edilebilecek bir tarafı söz konusu değil" - "Bu tür sözleri sarf eden kişiler sadece Cumhurbaşkanının şahsına hakaret etmiş olmuyorlar, aynı zamanda ona oy veren, destek veren, gönül veren milyonlarca insanın hür iradesine de saygısızlık ediyorlar"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız son telefon görüşmesinde Sayın Trump'ı Türkiye'ye davet ettiler. O da memnuniyetle 2019 yılı içerisinde mutlaka Türkiye'ye bir ziyaret yapacağını ifade etti." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın 14 Aralık'taki görüşmesi hatırlatılarak, "Yüz yüze görüşme gündemde olacak mı?" sorusunu İbrahim Kalın, şu şekilde yanıtladı:

"Tabii yüz yüze görüşmeler de olacak, 8 Ocak'ta bizden bir heyet gidecek. Dışişleri Bakan Yardımcımızın başkanlığında Washington'da bir toplantı yapılacak. Oradan buraya ziyaretler olacak. Sayın Trump ile Sayın Cumhurbaşkanımızın bir yüz yüze görüşmesi hemen önümüzdeki birkaç hafta ya da birkaç ay içerisinde planlanmıyor, fakat Sayın Cumhurbaşkanımız son telefon görüşmesinde Sayın Trump'ı Türkiye'ye davet ettiler. O da memnuniyetle 2019 yılı içerisinde mutlaka Türkiye'ye bir ziyaret yapacağını ifade etti. Şimdi tabii bunun tarihi üzerinde çalışacağız ve bu ziyaretin 2019 yılı içinde gerçekleşmesi memnuniyet verici bir gelişme olacaktır."

- "Süreci uzattılar"

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın görüşmesine ilişkin, "Bu görüşmede ABD Başkanı Trump'ı böyle bir karar almaya iten neydi? Görüşmede kırılma noktası ne oldu?" sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu:

"Sayın Trump aslında göreve geldiğinden beri Türkiye ile ilişkiler geliştirmek isteyen bir lider profili çizdi ve bunun için gayret de sarf etti. Fakat bir şekilde Obama döneminden devralınan birtakım politikalar ve bunları oluşturan ekipler eski yaklaşımın devam etmesi için epey bir baskı yaptılar. Hatırlarsanız Trump, yaklaşık 6-7 ay önce 'DEAŞ artık yenilmiştir, DEAŞ devri kapanmıştır' diye bir açıklama yapmıştı. Aslında bu açıklamanın arkasında yatan ya da bir sonraki cümle şuydu; Amerika'nın Suriye'de bulunmasını meşru kılan gerekçe artık ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla çekilelim ama hemen aynı o güvenlik bürokrasisi harekete geçerek, 'Hayır DEAŞ tehdidi bitmedi, başka unsurlar da var işte İran'a ve Rusya'ya karşı bir güç dengesi olmamız lazım. Suriye'den çıkarsak buraları tamamen Rusya'ya ve İran'a bırakmış oluruz' gibi gerekçelerle bildiğiniz gibi o süreci uzattılar."

DEAŞ ile mücadele konusunda, Afrin'de, Cerablus'ta ve İdlib'de müdahil oldukları yerlerde güvenlik ve istikrarı bütün dünyaya gösterdiklerini vurgulayan İbrahim Kalın, "Sayın Trump da bunu gördü. Bu süreçte bir Türkiye Cumhuriyeti'nin hem askeri hem de diplomatik kabiliyetleri ile ilgili ikna sürecinin de yaşandığını belki söylemek mümkün Amerikan tarafında ve yönetim tarafında... Dolayısıyla Sayın Trump'ın bu kararında tabii ki Cumhurbaşkanımızın konuyu ısrarla her görüşmede dile getirmesi etkili olmuştur. Bu argümanlarını çok açık net bir şekilde ortaya koyması da son derece etkili olmuştur. Türkiye'nin hem sahada hem de masada olacağı tezinin, stratejisinin en güzel örneklerinden birisini teşkil ediyor. Bu aslında Tayyip Erdoğan siyasetinin, diplomasisinin en önemli ilkelerinden birisi olarak kayda geçirilmesi gereken bir durum." şeklinde konuştu.

- "Keşke çocukluğumuzun kahramanları olarak kalsalardı"

Kalın, Metin Akpınar ve Müjdat Gezen ile ilgili soruşturmanın sorulması üzerine ise şöyle konuştu:

"Söylenen sözlerin kabul edilmesi mümkün değil. Bunların eleştiri veya mizah adı altında hoş görülmesi de söz konusu bile değil. Bugün zannediyorum Müjdat Gezen ifadesinde 'mizah yapıyordum kimseyi kast etmedim' gibi bir şey demiş. Eğer maksat bu ise bu olmuş olsa bile bu böyle ifade edilmez. Yani kalkıp şimdi ifadeleri okuduğunuz zaman 'işte birini ayağından asarlar, belki mahzenler de zehirlenerek ölür, belki de başka liderlerin yaşadığı kötü sonları yaşarlar, işte kim Rusya'ya döndüyse iktidardan gitti' gibi ifadelerle bunlar bakın Türkiye'deki mevcut iktidarı, yönetimi ve Cumhurbaşkanımızı eleştiri bağlamında söylenen şeyler. Bunlar 1940'lı, 1950'li Türkiyesi ile ilgili bir tarih dersinde söylenmiyor ya da Roma tarihinin bir dönemi ile ilgili söylenmiyor. Bugünün Türkiyesiyle ilgili söylenmiş sözler."

Bu konuda savcılığın resen bir soruşturma başlattığını, Metin Akpınar ile Müjdat Gezen'in bugün ifadelerinin alındığını anımsatan İbrahim Kalın, şöyle devam etti:

"Soruşturmanın gerekçesi de 'Cumhurbaşkanı'na hakaret, darbeye çağrı ve ölüm tehdidi', bunların her biri hem kişisel, hem kamu amme davası konusu olabilecek mevzular. Keşke bu kişiler bizim çocukluğumuzun o masumiyet dönemlerinde izlediğimiz filmlerde hatırladığımız kahramanlar olarak kalsalardı. Keşke bu tür galiz ifadelerle bir Cumhurbaşkanı'nı 'belki iple sallandırılır, belki bir mahzende ölür ve belki zehirlenir ölür' gibi galiz, hakikatten uzak, sanatçılıkla da uzaktan yakından ilgisi olmayan lafları söylemeselerdi. Burada dediğim gibi bunun mizahla ifade edilebilecek bir tarafı söz konusu değil. Bu tür sözleri sarf eden kişiler sadece Cumhurbaşkanının şahsına hakaret etmiş olmuyorlar, aynı zamanda ona oy veren, destek veren, gönül veren milyonlarca insanın hür iradesine de saygısızlık ediyorlar. Bazı ifadeler Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik yapısını, hukuk devleti ilkesini de yok sayan, ayaklar altın alan bir yaklaşımı ifade ediyor."

- Rusya ile temas

"Rusya ile bir temas oldu mu? Askerlerin çekilmesi süreci ile ilgili takvime ilişkin bir öngörü paylaşır mısınız?" şeklindeki soru üzerine Kalın, "Rusya ile koordinasyon şu anda da yapılıyor, ağırlıklı olarak tabii ki İdlib bölgesi bağlamında ama şimdi artık aynı koordinasyon bu yeni gelişmeler ışığında diğer bölgelerle ilgili olarak da çalışılmaya başlanacak. Tabii daha henüz operasyonel detaylar ortaya çıkmış değil. Bunlar konuşulacak, takvim dediğim gibi önümüzdeki gün ve haftalarda şekillenecek. Ama ilk temasların kurulduğunu söyleyebilirim, zaten sürekli temas haline tüm ilgili birimlerimiz, Genelkurmayımız, istihbaratımız, Dışişleri Bakanlığımız ve bizler o şey devam edecek.

Amerikalılar, 30 ile 60 bir takım rakamlar telafuz ettiler. Bunları göreceğiz, bu biraz da sahadaki çekilme sürecinin koordinasyonuyla ilgili olacak. O konuda biz Türkiye olarak üzerimize düşen görevi yapacağız, yapmaya devam edeceğiz ki bölgede herhangi bir boşluk olmasın, o bölgeye terör örgütleri gelip girmesin, sivil vatandaşlar herhangi bir zarar görmesinler. Bu hedef çerçevesinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz."

(Bitti)

En Çok Aranan Haberler