ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Parlamento'nun, üzerindeki Cumhurbaşkanı'nı seçme görevini vakti geldiğinde icra edeceğini söyledi.
Erdoğan, "Burada aktörler her zaman değişir, değişebilecektir ama Türkiye hepimizindir. Bu aktörler değiştiği zaman herhalde pozitif olarak yaklaşım gösterirsek, aktör neticeyi pozitife çeviremiyorsa bunu görürüz. Gördüğümüz zaman da ikazlarımızı istediğimiz gibi, hangi dille yapacaksak yaparız. Bu da demokrasinin bir gereğidir" dedi.
Başbakan Erdoğan, açıklamalarının sonunda basın mensuplarının sorularını cevapladı. Erdoğan, Merkez Bankası'nın bu yıl yapılacak iki seçimin ekonomik için risk olduğunu açıkladığının hatırlatılması ve 'Sizce ekonominin üzerindeki riskler nelerdir?' sorusunun yöneltilmesi üzerine seçimlerle ilgili herhangi bir risk unsuru görmediğini söyledi. Hükümet olarak bundan önce bir seçim ekonomisi yapmadıklarını ve yapmayacaklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, mali disiplinden taviz vermeyeceklerini vurguladı. Bunu tüm uluslararası aktörlere ve doğrudan sermaye yatırımı yapacak olanlara da söylediklerini ve hiçbir endişe taşımamalarını istediklerini anlatan Erdoğan, "Biz şu anda 'ekonominin hiçbir zaman riski yoktur' diyemeyiz. Risk her zaman var. Bizim de bu riski karşılayacak önlemlerimiz var" diye konuştu. Zaman zaman finans sektöründe bazı dış etkenlerden kaynaklanan sorunlar görülebileceğini söyleyen Erdoğan, bunlar yaşansa bile bunlara karşı tedbirlerinin bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin geçen yıl petrol olayında neler yaşadığını herkesin hatırlayacağını kaydeden Erdoğan, petrol fiyatlarında yaşanan artışla meydana gelen sıkıntıdan, hazırlıksız olan birçok ülke olumsuz etkilenirken, Türkiye'nin bu sıkıntıları yaşamadığına işaret etti. Türkiye'nin artık yere sağlam basan bir ekonomiye sahip olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Şu anda Türkiye'de 3 tane kavram çok önemli. Bunlar güven, istikrar ve artık bu ülkenin yolsuzlukların ülkesi olmamasıdır" dedi.
Erdoğan, 'Elektrik dağıtım ihaleleri ve Halk Bankası özelleştirmesinde hükümetin rota değişikliği sözkonusu oldu. Halk Bankası'nda neden halka arz yöntemi benimsendi?' sorusu üzerine bazı şeyleri yaşayarak uygulamaya koymanın faydalı olacağına inandığını kaydetti. Türkiye'de elektrik dağıtımı konusunda geçmişte bazı olumsuzluklar yaşandığını hatırlatan Erdoğan, aynı olumsuzlukları yaşamayı Türkiye'nin genel çıkarları açısından faydalı bulmadığını vurguladı. Belediye başkanlığı döneminde İstanbul'un Anadolu yakasında oturduğunu hatırlatan Erdoğan, o dönemde elektrik dağıtım ihalesini kazanan özel şirketin trafa dikmek için bir yer ve bu yerin tapusunu istediğini anlattı. Erdoğan, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'a da gönderme yaparak, "ÇEAŞ-Kepez'in patronuyum diyen zatın onbinlerce metrekarelik yeri olduğunu biliyoruz. Bir direk dikiyor, onun tapusunu istiyordu. Vatandaş da enerji gelecek diye tapusunu veriyordu" şeklinde konuştu. Önceliklerinin şebekeleri yerin altına almak olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, artık havada şebeke olmayacağını ifade etti. Bunun kayıp kaçağı da önleyeceğini kaydeden Erdoğan, bu yatırımı özel sektörün yapacağına ihtimal vermediğini söyledi. Erdoğan, bu konudaki hazırlıklar tamamlandığında özelleştirmelere çıkılacağını belirtti.
Halk Bankası'nın halkın bankası olduğunu dile getiren Erdoğan, Halk Bankası'nın halka açarak piyasayı oluşturmayı amaçladıklarını, gerekirse geriye kalan kısmını blok satış şeklinde özelleştirebileceklerini vurguladı. Şu anda blok satışı değil halka arzı tercih ettiklerini bildiren Başbakan Erdoğan, bunun da özelleştirmenin bir başka şekli olduğunu belirtti. Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, ekonominin bütün aktörleri arasında bir değişken olarak görüldüğünün hatırlatılması üzerine şu anda
Parlamento'nun çalıştığını, Cumhurbaşkanlığı seçiminin de Parlamento'nun aksiyonlarından biri olacağını dile getirdi. Erdoğan şunları kaydetti:
"Parlamento şu anda nasıl çalışmasını sürdürüyorsa üzerindeki böyle bir görevi de vakti geldiğinde icra edecektir. Ülkemizdeki ekonomiyi farklı bir şekilde etkilemeyecek. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak ne dışardan küresel sermayenin Türkiye'ye girişini, ne de içerdeki yerli sermayenin yatırımlarını etkileyeceği kanaatinde değilim. Yeter ki medya olarak sizler bu noktadaki bakışınızı daha olumlu istikamete çevirin. Burada aktörler her zaman değişir, değişebilecektir ama Türkiye hepimizindir. Bu aktörler değiştiği zaman herhalde pozitif olarak yaklaşım gösterirsek, aktör neticeyi pozitife çeviremiyorsa bunu görürüz. Gördüğümüz zaman da ikazlarımızı istediğimiz gibi, hangi dille yapacaksak yaparız. Bu da demokrasinin bir gereğidir. Biz sizden de bunu bekleriz. Bizler için de bu geçerlidir. Bizim de bu noktada yanlışlarımızı gördüğünüz zaman bu tür uyarı ve eleştirilerinizi anlamlı bir şekilde, bize faydalı olacak şekilde yaparsanız bundan memnuniyet duyacağımızı her zaman söylüyorum. Nisan ve Mayıs ayındaki seçim süreci ve seçimin neticesi inanıyorum ki Türkiye'de demokrasimizin ne kadar güçlü olduğunun da bir örneğini verecektir".