HABER

Cumhuriyet davası kararı duruşmadan son haberler

İçerik devam ediyor
İçerik devam ediyor

Cumhuriyet davası kararı bugün açıklanıyor. Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Turhan Günay, Güray Öz, Hakan Kara ve Musa Kart'ın aralarında olduğu tutuklu sanıkların yargılandığı Cumhuriyet davasından son haberler...

Cumhuriyet davasında karar günü bugün. "Terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına ve anayasal düzene karşı suç işlemek" iddiasıyla tutuklanan ve tutuksuz yargılanan Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar, muhabir ve avukatları hakkındaki dava, gözaltılardan 9 ay, iddianamenin hazırlanmasından 3 ay sonra pazartesi günü başlamıştı. 11’i tutuklu 17 Cumhuriyet yazar, çizer, muhabir ve yöneticisi pazartesi gününden bu yana süren duruşmalarda savunma yaptı. Bugün ise Cumhuriyet gazetesi davasında ara karar günü.

DAVA SÜRECİNE NASIL GELİNDİ?

Cumhuriyet gazetesine 31 Ekim 2016'da operasyon düzenlendi. 5 günlük gözaltının ardından 9 Cumhuriyet çalışanı 'kaçma şüphesi olduğu gerekçesiyle' tutuklandı. Yurtdışındayken hakkında yakalama kararı çıkarılan İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Türkiye'ye döndü, 12 Kasım 2016'da tutuklandı.

Ahmet Şık, haberleri ve Twitter paylaşımları gerekçe gösterilerek 29 Aralık 2016'da gözaltına alındı, akabinde 'FETÖ/PDY ve PKK/KCK propagandası' yaptığı iddiasıyla tutuklandı. Son olarak gazetenin muhasebe çalışanı Emre İper 18 Nisan 2017'de tutuklandı. İper, bugün başlayan davanın sanıklarından değil.

Soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam'ın FETÖ davasında sanık olduğu ortaya çıktı. İddianame, Cumhuriyet operasyonundan 156 gün sonra açıklandı. Cumhuriyet çalışanlarına 'silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme', 'hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma' suçlamaları yöneltildi. İddianamede, Cumhuriyet çalışanları için 7,5 yıldan 43 yıla kadar hapis istendi. Davanın ilk duruşması 24 Temmuz 2017 tarihinde görüldü. İlk ara karar ise bugün açıklanacak.

CUMHURİYET GAZETESİ DAVASINDA BUGÜNE KADAR NE OLDU?

Basın Bayramı olan 24 Temmuz Pazartesi günü başlayan davada şu ana kadar Ahmet Şık'ın yaptığı savunma en çok ses getiren konu oldu.

Tutuklu yargılanan gazeteci Ahmet Şık, yaklaşık iki saat süren savunmasında, hükümet ve Fethullah Gülen yapılanması arasında yıllarca çıkar ilişkisinin devam ettiğini ileri sürdü ve “Söylediklerim savunma veya ifade değil, aksine ithamdır" dedi.

Mahkeme başkanı bir ara Şık’ı, “Savunma kapsamında kal, köşe yazısı yazma” diyerek uyarsa da, Şık anlattıkların savunma kapsamında olduğunu vurgulayarak devam etti.

Şık, “2012 Mayıs’ında yapılan yasal değişiklikle, askeri personelin 15 yıllık mecburi hizmet süresi 10 yıla indirilmişti. Cemaat böylece, kendilerinden olmayan subaylardan bazılarının ordudan ayrılacağını hesaplıyordu. Öyle de oldu. Kumpas davalarıyla yaratılan korku iklimi ve TSK’nin yaşadığı itibar kaybı nedeniyle istifalar yaşandı" dedi.

Şık savunmasını, “Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim” dedi. Ahmet Şık, mahkemedeki sözlerini, “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" diyerek bitirmişti.

Davanın üçüncü gününde Şık'tan önce dinlenen Cumhuriyet gazetesi yazarı Hakan Kara, söz konusu iddianamede herhangi bir terör örgütüyle ilişkisi olduğuna dair tek bir kanıt bulunmadığını ifade ederek, bu duruma rağmen 9 aydır tutuklu bulunduğunu söyledi.

Hakan Kara’nın ardından 25 yıldır Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmeni olan Turhan Günay’ın savunmasına geçildi. Mahkeme başkanı Günay’a, “Kitap ekindeki yayınlarınızla terör örgütlerini yüceltmiş olabilir misiniz?” sorusunu yöneltti. Turhan Günay ise bu soruya, “Terör hepimizin başımızın belası, kitaplarını tanıtmam” yanıtını verdi.

BELGELERİNE EL KONULAN SABUNCU'NUN SAVUNMASI GECİKMİŞTİ

Pazartesi günü savunma hakkı ilk olarak gazetenin genel yayın yönetmeni Murat Sabuncu’ya verilmişti. Ancak Sabuncu, savunma metninin bulunduğu evraklara jandarmanın el koyduğunu söyleyerek Salı günü söz almak istedi.

İddianamede Cumhuriyet Gazetesi’nin son üç yıllık dönemde yayın politikasının değiştiği ifadeleri yer alıyor. Gazetenin yayın danışmanı Kadri Gürsel ise savunmasında,yalnızca 34 gün yayın danışmanlığı görevinin yapabildiğini hatırlatarak, ‘Öyleyse benim bu ‘yayın politikasını değiştirme suçuna' iştirakim nasıl mümkün olmuş olabilir” diye sordu.

Gürsel, savcının "Yönetim kurulu üyesi olmadığınızı mı iddia ediyorsunuz?” sorusuna ise, "Ben iddia etmiyorum, resmi kayıtlarda yok” yanıtını vererek iddianamenin yanlış olduğunu söyledi.

Gürsel'in savunmasının ardından gazetenin tutuklu bulunan avukatlarından Akın Atalay'ın savunmasına geçildi.

Atalay, gazetesine yönelik soruşturmanın bir "hukuk cinayeti” olduğunu söyleyerek, “Savunmada kullanacağım kitapları sakıncalı diyerek getirmeme izin vermediler” dedi.

ORTALAMA ZEKA SAHİBİ BİRİ...

Soruşturma sürecine dair de konuşan Atalay, soruşturma savcılarından Murat İnam'ın FETÖ üyeliği suçlaması başta olmak üzere terör kapsamında suç işlemiş olmaktan Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nde yargılandığını hatırlattı.

Atalay, soruşturma kapsamında tanık olarak ifadesi alınan kişilerin ifadeleri hakkında "Ortalama zeka sahibi biri suçlamaya ve suçlananlara bakarak, ortada bir entrika olduğunu hemen anlar. FETÖ denilen yapıyla en başından beri kararlı ve ısrarlı bir şekilde mücadele ettiğimiz, bu yapının oluşturduğu tehdit ve tehlike konusunda sürekli olarak kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımızdan dolayı buradayız” dedi.

Salı günü 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya Murat Sabuncu, Bülent Utku ve Güray Öz’ün savunmalarıyla devam edildi.

YARGILANANLARIN 9'U SARI BASIN KARTI SAHİBİ

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu da soruşturmayı yapan ve kendilerini tutuklatan savcı Murat İnam’ın FETÖ suçlamasıyla tutuksuz yargılandığını hatırlattı.

Sabuncu, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) üyesi olduğunu ve üyesi olduğu örgütlerin gazeteci örgütleri olduğunu dile getirdi.

Darbe girişiminden sonra AK Parti, CHP ve MHP’nin katılımıyla düzenlenen Yenikapı mitingine HDP’nin davet edilmemesine yönelik, ‘Eksik Demokrasi’ manşetinin iddianamede yeraldığını ifade eden Sabuncu, “Altı milyon oy alan bir partinin olmadığı mitinge ‘Eksik Demokrasi’ demek suç mu?” diye sordu.

Sabuncu, Cumhuriyet davası kapsamında yargılanan gazetecilerin 28 ila 60 yıl arası meslek tecrübesi bulunduğunu belirten Sabuncu, FETÖ suçlamasının kendilerine zor geldiğini söyledi.

Cumhuriyet gazetesinin tutuklu avukatlarından Bülent Utku ise savunmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevinde basın kartlı sadece iki gazeteci olduğunu söylediğini hatırlattıktan sonra, “Sadece bu dava dosyasında yargılananların 9'u sarı basın kartı sahibidir. Kaldı ki gazetecilik sadece sarı basın kartı sahibi olmakla yapılan bir meslek değildir” dedi.

Utku, iddianameye konu olan yayın politikası değişikliği hakkında ise, “İddianamenin ‘Yayın Politikası Değişimi ile Bağlantılı Diğer Göstergeler’ başlıklı bölümüne verilecek tek cevabın ‘Sana Ne?’ olduğunu düşünüyorum” dedi.

Utku ayrıca savunması sırasında, Cumhuriyet soruşturmasını başlatan savcı Murat İnam’ın FETÖ’ye üyelikten sanık olmasının ardından duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı’nın da “Fethullah Gülen’e hakaret edemezsiniz” diyerek Cumhuriyet yazarlarından Mine Kırıkkanat hakkında iddianame düzenlediğini açıkladı.

Utku’nun ardından gazetenin ombudsmanı ve yazarı Güray Öz’ün savunmasına geçildi. Öz de savunmasında yayın politikası değişikliğinin iddianameye konu edilmesinin Cumhuriyet davasının konusunun gazetecilik olduğunu gösterdiğini belirterek, “Zaten konu gazetecilik olduğu için de savcılar delil diye yalnızca haberlerden, yazılardan, manşetlerden söz etmektedirler” dedi.

Öz, Türkiye’de gazeteciliğin nasıl yapılması gerektiğine artık savcıların karar verdiğini ve gazeteciliğin yargılandığını dile getirdi.

GÜLEN BANA TAZMİNAT DAVASI AÇTI

Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, yazarları Hikmet Çetinkaya ve Aydın Engin savunmalarını yaptı.

Hikmet Çetinkaya savunmasında, Gülen cemaatini hedef alan kitaplar yazdığını ve Gülen'in hakkında tazminat davaları açtığını hatırlattı:

"Poliste, yargıda, eğitimde örgütlenmelerini haberleştirdiğim yıllarda Türkiye Fethullah Gülen'i tanımıyordu.Birçok ceza davasında yargılandım. Gülen hakkımda şikayet dilekçeleri verdi, tazminat davaları açtı. Ama yılmadan yazdık."

"FETÖ'nün sahte evraklarla bir çok yerde örgütlendiklerine kimseyi inandıramadık. Cemaatin ne kadar masum, benim ne kadar kötü olduğum hep söylendi. Hakkımda davalar açtılar çoğundan beraat ettim. 'Altın Nesil' adı altında Amerika'da örgütlenmesini yazdığımızda kimse olup bitenleri görmedi."

"Devletten maaş alan bu imamın gerçek yüzünü açığa çıkarttım. Yıllarca peşimizden koştular aldırmadık.Bu iddianameyi reddediyorum. Beraat kararı verilmesini talep ediyorum."

En Çok Aranan Haberler