HABER

Cumhuriyet'in bugünkü manşeti

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül dün tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi

Cumhuriyet'in bugünkü manşeti

MİT TIR'larının içinde silah ve mühimmat olduğuna dair görüntüleri yayımladıkları gerekçesiyle dün 7. Sulh Ceza Hâkimi İsmail Yavuz'un kararıyla Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklandığı Cumhuriyet gazetesi, "Basının kara günü" manşetiyle çıktı.

Can Dündar ve Erdem Gül tutuklandı
Haberde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın "Öyle bırakman onu, bedelini ödeyecek" sözlerine atıf yapılarak, "Erdoğan buyurdu, gazetecilik tutuklandı" dendi. Haberde, "Genel Yayın Yönetmenimiz Can Dündar ve Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Erdoğan’ın ‘Ne istediler de vermedik?’ dediği örgüte yardım etmek suçlamasıyla tutuklandı" ifadelerine yer verildi. Cumhuriyet'te yer alan haberden bazı bölümlerin metni şöyle: **NE VERMEDİK DİYENLER YARGILANSIN** Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne dün saat 11.00 sıralarında avukatları ile gelen Dündar ve Gül soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili İrfan Fidan’a ifade verdi. Suçlamaları kabul etmeyen Dündar ifadesinde şunları söyledi: > Sizce Can Dündar ve Erdem Gül'ün tutuklanma kararı hukuki mi siyasi mi? > > — Mynet (@haberMynet) [27 Kasım 2015](https://twitter.com/haberMynet/status/670129626249850880) “35 yıllık gazeteciyim. Şu anda hakkımda yürüttüğünüz soruşturmanın mağduruyum. Zira bir basın mensubu olarak yıllardır devlet içerisindeki bu oluşumların sakıncalarından bahsettim. Adana’da MİT TIR’larının durdurulması olarak adlandırılan olay nedeni ile gazetemde attığım manşet tamamen bir gazetecilik faaliyetidir. Bunun dışında ne casusluk, ne örgüte yardım, ne de bir başka suçla kesinlikle hiçbir ilgim olamaz. Sizin FETÖ olarak adlandırdığınız bu oluşuma ‘ne istediler de vermedik’ diyenler yargılanmalıdır. Yapmış olduğum bu haber sadece gazetecilik faaliyeti kapsamındadır. Bir gazeteci olarak bu olay benim için bir haberdir. Amacım kamuoyunu uyarmak ve bilgilendirmektir. Aynı zamanda birtakım hataların önlenmesi için devletin de çıkarınadır.” **EVLİLİK YIL DÖNÜMÜMÜZDE BÖYLE BİR KARAR VARMIŞ** Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar tutuklama kararının ardından duygularını Cumhuriyet’le şöyle paylaştı: “Direneceğiz ve kazanacağız. Bu basına yapılmış bir darbe. Zaten sürekli darbe yapıyorlar basına. Çok güçlü durduk, herkesin güçlü durmasını istiyorum. Bizi içeri almadıkları için tutuklama gerekçesini duyamadım. Biz hazırlıklıydık böyle bir sonuca. Siyasi davalarda böyle olur genelde. Fransız Devrimi’nden, Danton davasından beri bu böyledir. Onun için karara şaşırmadık, şeref duyduk. Böyle bir şey de varmış hayatımızda evlilik yıldönümümüzde varmış. Umarız güzel şeyler olacak.” **ERDOĞAN’IN KİŞİSEL DAVASI** Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuyu kendi kişisel davası gibi ele aldığını ifade eden Dündar, şunları söyledi: > [![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1476320/640xauto.jpg)](https://www.mynet.com/gazeteler) “Takipçisi olacağım, peşini bırakamam onun’ dedi ve bizzat şikâyetçi oldu. Burada neden Cumhurbaşkanı’nın tek başına şikâyetçi olduğunu bilmiyorum. Bu sır devlete ait bir sır mı, kendi şahsi sırrı mı? Bunu da herhalde soruşturma gösterecek. Casuslukla suçlanıyorum. Vatana ihanet olduğunu söyledi Cumhurbaşkanı. Bizler casus değiliz, hain değiliz, kahraman değiliz. Biz gazeteciyiz. Ve burada yapılan şey baştan sona bir gazetecilik faaliyetidir. İki kez müebbet isteniyor.
Cumhurbaşkanı’nın iddialarıyla ilgili olarak olayın bu boyuta gelmesi bu kadar büyük çapta bir suçlama ile karşı karşıya olmamızı anlayabiliyorum. Çünkü bir suçüstü var. Suçüstü yakalanmış bir hükümet var. Bunun yarattığı bir panik var. Bu anlaşılabilir bir şey ama soruşturma sürecinin bu paniği daha da büyüteceğini biliyorum.” **TAŞINSA NE OLUR TAŞINMASA NE OLUR** Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde MİT TIR’larıyla ilgili “Silah taşınsa ne olur, taşınmasa ne olur” dediğini anımsatan Dündar, “Ben de aynı şekilde ‘o halde yayınlansa ne olur, yayınlanmasa ne olur?’ diyorum. Büyük bir panik halinde önce öyle bir şey yok dediler. Gıda yardımı dediler. Sonra silah olduğu çıktı ortaya. Bu sefer ‘Türkmenlere gidiyor’ dediler” diye konuştu. Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in “Vallahi de billahi de Türkmenlere gitmiyordu” dediğini de anımsatan Dündar, “Herhalde bizim soruşturmamızda gelip tanıklık yapacaktır. Hükümet adına o sözünü tekrarlayacaktır diye düşünüyorum. Sonra da yalan olduğu ortaya çıkınca Türkmenler de bize gelmedi deyince bu kez asıl suçluları değil, suçu ortaya serenleri soruşturma konusu yaptılar” dedi. **GÜL: GAZETECİ YAZMAK ZORUNDA** Gazetemiz Ankara Temsilcisi Erdem Gül de “Gazeteci aynı zamanda şöyle bir şeydir: Eğer ülke tehdit ve tehlike altında ise bu tehlikeyi halka bildirmek zorundadır gazeteciler. Geriye doğru dönelim Suruç katliamı var, Ankara katliamı var, bu haberler bununla da biraz ilgili haberler. Dolayısıyla ülke tehlike altında ise halk tehlike altında ise gazeteci bunu yazmak zorunda” diye konuştu. ![](https://imgrosetta.mynet.com.tr/file/1476321/640xauto.jpg)​

En Çok Aranan Haberler