İslam tarihinin ilk yıllarında devlet teşkilatlanması, toplumsal düzenin sağlanması ve İslam’ın yayılması oldukça önemli bir konudur. Bu süreçte Hz. Muhammed'in (s.a.v.) tebliğ faaliyetlerinde teşkilatlanma konusunda birçok adımlar atılmıştır. Bilindiği üzere İslamiyet'in ilk yayılma dönemlerinde Müslümanlığı seçen kişiler ciddi baskı ve engellemelerle karşılaşmışlardır. Açıktan ibadet etmenin zor olduğu bu dönemde Müslümanlar güvenli ve gizli mekanlarda bir araya gelmişlerdir. Bu mekanlardan biri de Erkam bin Ebi’l-Erkam’ın evi olan Dârülerkam’dır.
Darü’l Erkam İslam’ın ortaya çıktığı ilk yıllarda Müslümanların gizli bir şekilde ibadet edebilmek ve toplanabilmek için kullandıkları önemli bir mekan olarak öne çıkar. Dönemin Mekke şartlarında Müslümanlar henüz baskı ve zulüm altında oldukları için açıktan ibadet etmeleri mümkün değildir ve güvenli bir sığınak ihtiyacı oluşmuştur. Bu ihtiyacı karşılayan yer ise Erkam bin Ebi’l-Erkam adlı sahabenin evi olmuştur. Bu nedenle ev sahibinin ismine atıfla Dârülerkam (Erkam’ın evi) olarak anılmıştır. Darül Erkam’ın hem bir ibadet merkezi olarak hem de Hz. Muhammed‘in İslam’ı tebliğ ettiği ve yeni Müslüman olanlara eğitim verdiği bir yer olarak kullanılmıştır.
Darü’l Erkam, İslam’ın ilk yıllarında Hz. Muhammed ve ilk Müslümanlar kişilerin bir araya gelerek ibadet ettiği, eğitim aldığı ve stratejik toplantılar yaptığı önemli bir merkezdir. O dönemde Mekke müşrikleri Darü’n-Nedve adı verilen meclislerinde Müslümanların aleyhine kararlar alıp bu kişilere baskı ve zulüm uygulamıştır. Bu nedenle Müslümanların güvenli bir şekilde toplanabilecekleri bir yere ihtiyaç duyulmuştur.
Risaletin 5. yılına yani Miladi 615 yılına gelindiğinde, Hz. Peygamber bu ihtiyacı karşılamak için Erkam bin Ebi’l-Erkam’ın evini bir buluşma yeri olarak seçmiştir. Bu ev Mekke’nin sakin bir bölgesinde bulunduğundan aynı zamanda giriş-çıkışların kolaylıkla kontrol edilebileceği stratejik bir konuma sahiptir. Böylece Müslümanlar müşriklerin gözetiminden uzakta toplanarak ibadet edebilmiş, Kur’an ayetlerini öğrenmiş ve İslam’ın esasları üzerine eğitim alabilmişlerdir.
Darü’l Erkam sadece ibadet ve eğitim yeri olmakla kalmayıp aynı zamanda Müslümanların bir araya gelerek baskılara karşı tedbirler aldıkları ilk karargah olarak da hizmet vermiştir. Burada İslam’ın öğretileri aktarılırken ilk Müslümanlar arasında birlik ve dayanışma güçlendirilmiştir. Dârülerkam İslam tarihinin ilk medresesi (eğitim merkezi) ve ilk karargahı olma özelliğini taşıdığı gibi aynı zamanda Müslümanların ilk parlamentosu olarak da kabul edilmektedir.
Darü’l Erkam, İslam’ın erken dönemlerindeki mücadele ve dayanışmanın sembolü olmuş; Hz. Peygamber’in önderliğinde bir inanç ve direniş merkezi olarak İslam tarihindeki yerini almıştır.
Darü’l Erkam, ilk Müslümanlardan biri olan Erkam bin Ebi’l-Erkam el-Mahzûmî'ye ait olan ve İslam’ın ilk döneminde büyük bir öneme sahip olan bir evdir. Hz. Peygamber (s.a.v.), Mekkeli müşriklerin artan baskı ve zulümleri nedeniyle bu evi, Müslümanların toplanıp güvenle ibadet edebileceği bir mekân olarak seçmiştir. Sala Tepesi’nin eteklerinde, Mescid-i Haram’a yakın bir konumda yer alan bu ev, hem bir ibadet yeri hem de eğitim merkezi işlevi görmüştür.
Darü’l Erkam’da, Ashab-ı Kiram’a dinî bilgiler öğretilirken, aynı zamanda hakikati arayan kimselere de İslam’ı tanıma ve seçme fırsatı sunulmuştur. Hz. Peygamber (s.a.v.)'in bu evdeki tebliğ faaliyetleri sonucunda birçok kişi Müslüman olmuştur. İslam tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan Hazreti Ömer’in (r.a.) Müslüman oluşuna kadar bu ev, bir sığınak ve eğitim merkezi olarak hizmet etmiştir.
Darü’l Erkam, İslam’ın gizli tebliğ döneminde Müslümanların birlik ve dayanışma içinde olmasını sağlayarak, dini öğretme ve yayma misyonunu üstlenmiş önemli bir yer olmuştur. Aynı zamanda bu ev, İslam'ın ilk medrese ve karargâhı olarak kabul edilir.