Cilt lekeleri, daha çok güneş ışınlarının etkisiyle ortaya çıktığı gibi gebeliğe bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Daha derinde melasma adı verilen lekelere sebep olabilir. Bunun haricinde yaşlılığa bağlı, cildin üst noktalarında ortaya çıkan lekeler gözlenebilir.
Ayrıca kendiliğinden genetik olarak ortaya çıkabildiği gibi, güneş ışığında cilde parfüm sıkıldığı zaman da ortaya çıkması da söz konusudur.
Cilt lekeleri, yaz dönemlerindeki güneşin yeryüzüne dik olarak gelmesiyle alakalı olarak, yansımayla da oluşabilmektedir. Gölgede olunsa bile mutlaka güneş koruyucu kullanmak gerekir.
Cilt lekeleri, özellikle son dönemde gelişen lazer teknolojileriyle çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir. Bunun için bir kaç alternatif lazer teknolojisi mevcuttur.
Bu lazer teknolojileriyle, cilt lekelerinin yüzde 80'ine yakını, iki ya da üç seansta çok başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Gözle veya mikroskopla gözüken cilt lekeleri her halükarda tedavi edilir fakat cilt sürekli kendini yenileyen bir organımızdır. Dolayısıyla bu lekeler tedavi edilse bile, cildin altından yeni gelecek deri katmanında da lekeler olabilir.
Bu bağlamda cilt tedavisi yapılırken, alttaki lekelerinde yukarı çıkmasının engellenmesi lazımdır. Cilt lekelerinin tedavisindeki başarıyı belirleyen en önemli faktör budur.
Buna özel krem karışımlarıyla, cildin alt tabakalarındaki lekeler de tedavi edilebilir. Böylelikle tertemiz ve lekelerden arınmış bir cilt sağlanabilir.
Bütün cilt lekeleri tedavi edilebilir kabul edilmektedir. Ancak bazıları tedaviye daha dirençli olabilmektedir.
Özellikle gebelikte hormonal nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilen, güneş ışınlarının daha derindeki dokulara etki yaptığı durumlarda oluşabilen lekeler, cildin daha derin tabakalarında olduğu için tedaviye daha dirençlidir.
Yüzeysel güneş lekeleri, yaşlanmaya bağlı lekelerde cilt 2-3 seansta tedavi edilebilirken, dirençli lekelerde bu tedavi süresi 4-5 seanslara kadar uzayabilmektedir.
Daha derinde dirençli olan lekeler, 12 - 16 hafta gibi sürelerde tedavi edilmektedir.
Cilt lekelerinin oluşmasını engellemek için, mutlaka güneş ışınlarından korunmak gerekir.
Güneş ışınlarından korunmak için, sabahleyin evden çıkarken bir güneş koruyucu krem sürmek yeterli olmamaktadır.
Bunu gün içerisinde 2-3 saatte bir tekrarlamak, denize girildiğinde her suya giriş çıkışta tekrardan güneş kremini sürmek gerekir. Bu şekilde güneş lekelerinin ve diğer lekelerin oluşumu büyük ölçüde önlenebilir. Var olan lekelerin de artması engellenmiş olur.
Ayrıca saat 12 - 4 arası, güneş ışınlarının en dik olduğu ve en yoğun olduğu saatlerdir. Bu saatlerde tedbiri elden bırakmadan, gölgede kalmayı ve güneşten korunmayı seçmelisiniz.
Cilt yapısı, cilt rengi, lekenin derinliği, kullanılan cihazın kalitesi ve etkisi, özellikle cildin hazırlık periyodunun tam yapılması, cilt lekelerinin tedavisinde başarıyı etkileyen faktörlerdir.
Örneğin; açık renkli tende, koyu renkli tene göre cilt lekeleri daha kolay tedavi edilebilir. Melasma adı verilen daha dirençli ve derinde lekeler, daha uzun sürede tedavi edilebilirken, güneşe bağlı ortaya çıkan çillenmeler çok daha kolaylıkla tedavi edilebilmektedir.
Güneşin yoğun olduğu yaz aylarında tedavi yapmaktansa, kış aylarında yapılan leke tedavileri çok başarılı olmaktadır.
Ciltte hazırlık döneminin tam olarak yapıldığı durumlarda, başarı yüzde 90'ların üzerine çıkmaktadır. Hazırlanan özel krem karışımlarıyla, cildin alt tabakasındaki lekelerin yukarı çıkması önlenirse, üstteki lekeler tedavi edildiğinde alttan sağlıklı ve parlak bir cilt gelecektir.
Cilt lekelerinin lazer ile tedavilerinden sonra, hastaların bir ay boyunca güneşe çıkmamalarını ve güneşlenmemelerini önerilir.
Ayrıca cilt lekeleri tedavisinden önce olduğu gibi, tedaviden sonra da güneş ışınlarından korunmak gerekir. Hastalara, güneş koruyucu kremlerini her zaman yanlarında bulundurmalarını önermekteyiz. Bu çok önemli bir faktördür, lazerle tedaviden sonra bu korunma tedbirleri alınmazsa, güneş lekeleri olduğu gibi geri gelmektedir.
Dolayısıyla kişilerin güneş koruyucu kremleri her zaman kullanmaları ve yanlarından ayırmamaları gerekmektedir.