Facebook, Whatsapp, Twitter'da paylaşmanız için en damar sözleri bir araya getirdik.
Sizler için birbirinden güzel damar sözleri bir araya getirerek derleme oluşturduk. Derleme içerisinde etkileyici damar aşk sözlerine, anlamlı damar aşk sözlerine ulaşabilirsiniz.
Verdiği umudu geri alan, aldığı ahı da güle güle kullansın!
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi.
Kaçınız, çırılçıplak bedenler karşısında yalnızca gözlere baktınız. Sorsalar, güya hepiniz aşıktınız.
Bilseydim dünyanın keşkelerden kurulduğunu, küçükken ne olmak istiyorsun diye sorduklarında, mutlu olmak istiyorum derdim!
Yalnızca yağmur yağdığında seviyorum bu şehrin insanlarını; herkesin yüzü ıslak, başları eğik, herkes benim hep olduğum gibi.
Gerçek şu ki; hayallerimizde ki insanların hayallerinde ki insanlar değiliz!
Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum; söyleyince ne olacak, sus bitsin!
Yükle yalnızlığının bütün gri bulutlarını sırtıma. Vücudum yağmur sonrası toprak koksun.
Dalında son bir yaprak olmaktır yaşamak ve asi rüzgâra direnmektir. Fırtına koparken bile ağız dolusu gülebilmektir her şeye inat.
Hayır, ben iyiyim. Sadece hayatım bok gibi sevdiğim insanları kaybediyorum, gitme diyemiyorum, uyuyamıyorum, özlüyorum ve yoruldum.
Sensizliğe yenilmek, sana yenilmekten zor olsa da. Ardımda bir sürü “belki”ler bırakarak, seni içimden terk ediyorum.
Bir kadın söyleyecek çok şeyi olduğu halde susuyorsa suskunluğu bazen sağır edici olabilir.
En çok incittiğimiz kişilerin, aslında en sevdiklerimiz oluşu ne garip değil mi?
“Kör sağır ve dilsiz çölde gidiyorlar sağır ölüyor dilsiz köre sağırın öldüğüne nasıl anlatır”? Seni sevmek de öyle işte.
Gözlerimin rengi standart ama bakışlarım adamına göre değişir.
Masal kitabı gibisin, okuması güzel ama inanması çok zor.
Biliyor musun şarkılara neden “parça” deniyor. İhtiyaç duyduğunda bazıları eksik bir yanını tamamlıyor.
Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatandır. Unutma.
Ey gönüm bilmez misin gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz, gönülde bir dert olmadıkça kimsenin yüzü sararıp solmaz.
Kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.
Güzel bir gülü güzel bir geceyi güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü dikeniyle geceyi gizemiyle dostu tüm derdiyle sevebilmektir.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı.
Ne yormak istedim seni. Ne de yormak kendimi. Çok çalıştım gitmeye de kalmaya da. İkisi de aynı acı, ikisi de rezil. Daha öncede gitmiştim ama böyle kalarak değil böyle kalarak değil.
“Sus” be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi! “sus” ki bilmesin özlediğimi!
Dönülmez akşamın ufkundayım, vakit çok geç. Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç.
Dünyada “Her erkeğe 3 bayan düşüyor” derler ya doğru olan da bu. Bir erkek kalbine 3 bayan sığdırmalı. “Annesi, Karısı ve Kızı”.
Kolumuzu ısırarak yapardık saatleri; sanki o kadarcıkken zamanın canımızı yakacağını anlarmış gibi…
Neyin var? “sorusuna,” Sen yoksun! ” diyesim var. Bildiğin gibi değil.
Sen bana mı soruyorsun yalnızlığı sever misin diye? Ben ki; ‘çayı bile iki şekerli içerim, birlikte erisinler diye’.
Terkedilen çabuk büyür, hüzün kalana düşse de pişmanlık hep gidenin payına!
Seni hatırlatan her şeyde, katledilmiş mutluluklarım var. Her gülüşüm kanla karışık yağmurlu şimdi.
Öyle yorgun ki hislerim. Artık sana karşı bir şey hissetmeye bile dermanı yok.
Dertlerimin, acılarımın içinde seni düşünerek mutlu oluyorum, sen benim ilahımsın ve bundan gurur duyuyorum…
Kalemimin kurşunu bitmiş, öldüremiyorum seni.
Kaybedecek neyim kalmış ceylan gözlüm bu dünyada? Ya sen ya hiç bundan sonra!
Okeyde beklenen son taş gibisin. Biliyorum beklemekle gelmezsin, zaten gelme çünkü sen gelirsen ben biterim.
Sevmek ille de kan dökmek diyorsan senin için şah damarımı keserim yok ille de canın diyorsan olsun be gülüm ben seni toprağın altında da severim
Yağmuru kıskandım sana dokundu diye rüzgara kızdım kokunu çaldı diye kaderime küstüm bana imkansızsın diye bir tek geceleri sevdim seni rüyalarıma yolladı diye. İnsana güvenme ölür ağaca yaslanma kurur.
Her gün olan yenilik, benim geleneklerime bir ihanet ve hakarettir.
Sen çiftlikte at tımar ederken, biz insan tımar ediyorduk.
Kurtlukta kanun, düşeni yemektir.
Azdan az çoktan çok gider. Namımızın büyüklüğü dostlarımızın büyüklüğündendir.
Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar. Normal insanlar sonuçları tartışırlar. Küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar.
Damar sözlerde en etkileyici sözlerimize devam ediyoruz. Siz de etkileyici damar sözlerden seçerek gönderebilirsiniz. Etkileyici damar sözler;
Her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurum kenarındayken bile gülümseyeceksin.
Aşkım var dağlar bilemez, sevgim var kimsenin aklı alamaz, birde sen varsın ya bir tanem dünyada kimse böyle sevemez
Biliyorum bugün kulakların bir başka çınlayacak, anlayacaksın seni yine nasıl andığımı, özlediğimi
Ellerin titreyecek, gözlerin yollarda kalacak, sende hissedeceksin yüreğimde neler hissettiğimi!
İncit beni gerçek ile. Ama asla rahatlatma yalan ile.
Samimiyetin belirtisi gözler, dürüstlüğün ifadesi tutulan sözlerdir!
Misafirin çocuğu gibiydin. Geldin, dağıttın ve gittin.
Tanıdığımıza pişman olduklarımız çoğaldıkça, yeni tanışacaklarımızdan korkar olduk!
Öyle sessizce öldüm ki defalarca, hiç bir zaman anlaşılmadı yokluğum.
Gözlerin çocukluğuna inmek gibiydi. Belki de o yüzden inandım her masalına.
Bu kentin en tenha yeri kalbimdir şimdi.
Yeri gelir sevdiğin kişinin yaşadığını bile bilmek sana yeterlidir.
Beni yokluğunla savaştırma. Kaybederim…
Gece uyuyamayan insanların gündüze sığmayan acıları vardır.
Zor günler, dostu düşmanı ayıklamak için var.
“Yalnızlık” yazarsın da düzelten olmaz. İşte o zaman yalnızsındır.
Gönül yorgun düştüğünde, yürek dilsiz kalır.
Düştüğünde yanında olan değil, kalkman için el uzatandır. Unutma.
Ruh; her zaman kendini nasıl iyileştireceğini bilir. Esas zorluk zihni susturmaktır.
Seni seviyorum diyen sözlere değil, senin için ağlayan gözlere inanın.
Sevdanı bulutların üzerine yazmışsın. Yağmur olarak dökülüyor gözlerimden.
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı.
Ne bileyim be sevgili. Öyle güzel baktın ki gözlerime. Sevmek değil ölmek geldi içimden.
Tutacak el bulamazsak, bizde elimizi cebimize koyar yürürüz. Sıkıntı yok.
Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
Gerçek şu ki; hayallerimizdeki insanların hayallerindeki insanlar değiliz.
Boynu bükük duruyorsam eğer; içimden öyle geldiği için değil, yüreğimden gidenler olduğu içindir.
Biz gönlümüzde ne gemiler batırdık. Kıçı kırık bir sandalın lafı mı olur!
İnsanlar kırmızı gülerin peşinden koşarken altında ezdikleri papatyaların farkına bile varmazlar.
“Sus” be yüreğim, bende biliyorum özlediğimi! “sus” ki bilmesin özlediğimi!
İnsanın en büyük hatalarından biri de, doğru zamanda yanlış kişilerle doldurmaktır. Charles Bukowski
Ekmeğime hoşçakal sürdün ya sen, ben şimdi ‘aşk’ karınla; sana, ne şiirler yazarım.
Yetimhanede yaşayan küçük bedenlerin, ranzalarına yazdıkları “anne” kelimesi kadar masum olmalı aşk.
İnsanların seni en çok sevdiği zaman, onların işine en çok yaradığın zamandır.
Eğer herkes kaybettiği kadar içecek desek, o masadan en son kim kalkardı?
Hiç içmemeIiydim ya, artık sigarayı günde üç pakete çıkarttım. OIsun sen sigaramın ucundaki ateşsin! OIsun deniz gözIüm oIsun, ne oIacaksa oIsun… Ben sana yanarken, kim biIir sen nereIerde üşüyorsun.
İçimde, ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti.
AtaIarımızın da mı sözüne inanmayaIım artık? Senin gönIümden de ırak oIman gerekmiyor muydu?
Çok sevdiğimden değiI, zor sevdiğimden.
BaşIamak bitirmenin yarısıysa, yanIış başIamak hatanın tamamıdır.
HayaI kurmak bedava faIan değiI. YıkıIınca anIarsın, bedeIinin ne kadar ağır oIduğunu!
Onca şeyden sonra ne kaIdı ki eIimizde. ‘Sen’ hayaI oIdun ‘ben’ kırıkIığı.
Sakın ağIama kıyamam diyenIer, hıçkırığa boğdu asIında!
Yan yana oturuyoruz; senin kızdığında yükseIen sesin var. Benim sana baktıkça aIamadığım nefesIerim!
Artık düş kıyısından uyan ey güI! MevsimIerden sonbahar, vakit eyIüI.
Ey hayat! ÇocukIuk bittiğinden beri sırtımdan indiğin yok. Az müsade et de, iki yudum soIukIanayım!
İnsan sevdiğinin her şeyini unuturmuş beIki unutmasına da, bir tek onu nasıI sevdiğini asIa unutamazmış.
Meğer ne çok yanarmış canı insanın baktığı yerde göremeyince görmek istediğini.
KaIp, öyIece geride kaIdı. AcıIı ve yarım… DiIinde de hazin bir dua: Beni yakanı sen yakma AIIah’ım.
Gitmek için bahane aradığımı sanırdın ya, yanıIdın! Gitmeye bahanem çoktu da, hep kaImak için bahane aradım, ama yoktu!
Ne içerseniz için, ne kadar içerseniz için yaInızca başınız döner, gidenIer değiI!
Bütün hayatımız, yaşadığımız en güzeI dakikayı takIit etmekIe geçiyor.
Hep şerefe deyip kaIdırdın kadehini ben ise hep mutIuIuğa. Senin ‘şerefe’ ihtiyacın vardı, benim ise mutIuIuğa.
BeIki de sen hakIısın, gitmek en koIayıdır asIında; ama gittiğin yerde aradığını buIamazsan, dönmek koymaz mı insana?
Gurur, duyguIarını sakIamana yarar. OnIarı hissetmene engeI oIamaz.
SeninIe kurduğum hayaIIeri, başkasıyIa yaşayacak kadar güçIü değiIim ben!