Danıştay saldırısı faili Alparslan Arslan, ağırlaştırılmış müebbet ile 72 yıl hapis cezası verilmişti. Arslan'ın babası İdris Arslan mahkemenin verdiği kararı değerlendirdi.
Baba İdris Aslan, "Danıştay saldırısı dosyası karar bağlandı. Verilen kararın hiç de hukuki olmadığını düşünüyorum çünkü yeterince araştırma, inceleme yapılmadan karar verildi. Kanaatime göre Osman Yıldırım'ın muhakkak konuşturulması gerekiyordu. Bunu ben hakim beylere yazılı şekilde de bildirdim. Bu talebim dikkate alınmadı" dedi.
Oğlu Alparslan Arslan'ın suçsuz olduğunu savunan Baba Arslan, "Dün karar verildikten sonra mahkeme heyetine dönerek dedim ki, bulunduğum taleplerin hiçbirisini araştırmadınız, kanaatime göre önceki mahkeme heyetlerini yaptığı gibi siz de dosyayı türkü çağırarak incelediniz. Eğer böyle olmasaydı, saldırıya uğrayan hakimlerle Alparslan'ı yüzleştirir, Alparslan'ın saldırıyı gerçekleştirenin olup olmadığını araştırırdınız, böylece gerçeğe ulaşırdınız. Ama maalesef bunlar yapılmadı. Bunu birçok kez söyledim. Tetiği çekenin oğlum olmadığını düşünüyorum. 12 yıldır sürekli bu konuyu araştırıyor inceliyorum. Benim elimdeki somut olmayan veriler ışığında düşündüğümde bu işi yapanın başkası olduğunu, oğlumun ise ilaçla kimyasal maddeyle zihninin karıştırıldığını, beyniyle oynandığını düşünüyorum. Bu işin bir kumpas olduğunu, oğlumun 13 yıldır suçsuz ve günahsız yere içeride yattığını düşünüyorum. Bir kaç duruşmadır oğlum bunu katıldığı mahkemeye kendisi bizzat söylüyor. 'benim bu işlerle bir alakam yok, suçsuzum beraatimi talep ediyorum' dedi" ifadelerini kullandı.
Osman Yıldırım'ın bu olayda bir kara kutu olduğunu dile getiren Arslan, "Osman Yıldırım mahkemede çokça konuştu ama az şey söyledi. Osman Yıldırım çok şey biliyor. Osman Yıldırım konuşturulmadıkça Danıştay saldırısı olayı aydınlatılamaz, bu düğüm çözülemez. Osman Yıldırım bu işin kara kutusu" dedi.
"Kararın ağır olduğunu bildiğimden büyük bir üzüntü yaşadım. Oğlum eski Alparslan değil, bütün görüşmelerimizde anormal olduğunu gözlemledim" diyen Arslan, dosyanın yeniden araştırılıp incelenmesini talep ederek çağrıda bulundu.
7 Mayıs 2006'da Danıştay 2. dairesindeki silahlı saldırı sonrasında, Danıştay İkinci Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin ölmüş, aralarında daire başkanı Mustafa Birden'in de yer aldığı dört üye ise yaralanmıştı. Saldırının faili Alparslan Arslan, saldırı sonrasında kaçmaya çalışırken Danıştay'da görevli polis memurları tarafından yakalanmıştı.
Saldırı, 17 Mayıs 2006 sabahı saat 9.45 civarında gerçekleşti. Arabasını Necatibey Caddesi'nde park ettikten sonra Danıştay'a gelen Alparslan Arslan adlı avukat, sahip olduğu avukat kimliği sayesinde güvenlikten silahıyla birlikte geçmeyi başardı. Danıştay 2. Dairesi'nin bulunduğu kata geldikten sonra daire başkanı Mustafa Birden'in odasına yöneldi. Kapıda sekreter Aynur Taslı tarafından durdurulan, fakat çay servisi yapılmakta olduğu için açık olan kapıdan içeri giren Arslan, içeride toplantı yapan daire üyelerine elindeki Glock marka silahla 11 el ateş etti. Saldırı sırasında odada bulunmayan dönemin Danıştay Başkan Vekili Tansel Çölaşan'ın saldırganın 'Allah'ın askeriyim, Allahü ekber' diyerek ateş ettiğini ileri sürmesine rağmen, bu iddia bizzat saldırıya uğrayan ve odada bulunan üyeler tarafından yalanlandı.
Arslan'ın silahından çıkan kurşunlar, daire üyelerinden Mustafa Birden, Yücel Özbilgin, Ayla Gönenç, Ayfer Özdemir ve Ahmet Çobanoğlu'na isabet etti. Üye Kamuran Erbuğa, saldırı sırasında masanın altına girerek yara almadan kurtuldu. Odadaki çaycı da yaralanmadı. Odadan çıkarken bağıran Taslı'ya susması için silahını doğrultan Arslan, koridorda havaya bir el ateş ettikten sonra merdivenlere yöneldi. Kaçmaya çalışırken yolu polisler tarafından kesilen Arslan etkisiz hale getirilip yakalandı.
Saldırı'nın ardından Hacettepe Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırılan yaralı üyelerden Mustafa Yücel Özbilgin aynı gün içinde hayatını kaybetmiş, diğer üyeler ise ilerleyen haftalarda iyileşip taburcu olmuşlardı.